Geldim şu alemi ıslah edeyim sözleri

DİLAN AKINCI- GELDİM ŞU ALEMİ

YouTube player

Şarkı tekrar edecek

Geldim şu alemi ıslah edeyim

Geldim şu alemi ıslah edeyim
Özümü meydanda gördüm sonradan
Zaman mahlukuna meylimi verdim – sırrımı verdim
Sermayemden zarar gördüm sonradan

Geldi bizim ile sevdi sevişti
Al kadeh ver kadeh doldurdu içti
Sadık yarmış gibi yeminler içti
Özü çürük imiş duyduk sonradan

Şu zalımın kara kara yüzleri
Yaramıza yaramadı tuzları
İki dinli ben cahilin sözleri hey can sözleri
Durdukça kar etti bize sonradan

Noksani kuluna bir kâr edelim
On iki imam dergahına varalım
Özü çürük mili canı nidelim
İblis talip olmaz olmaz duyduk sonradan

NOKSANİ BABA KİMDİR ?

Asıl adı Ahmet Kaynar olan 1899’da Sivas’ın Kangal ilçesinde doğan ayaklarından özürlü bulunduğu için Ruhsati tarafından Noksani adı verilen ozan, Erzurumlu Noksani’den ayrı bir kişi olup, 5 Mayıs 1972 de Kangal’da ölmüştür.

NOKSÂNÎ, Erzurumlu
(d. ?/? – ö. ?/?)
tekke şairi
(Tekke / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)

19 yüzyılda yaşamış Alevi-Bektaşi şairlerindendir. Sadeddin Nüzhet Ergun, Noksânî’ye ait dört adet şiir yayımlamış, ancak şairin ne zaman yaşadığı hususunda herhangi bir bilgi vermemiştir. Vasfi Mahir Kocatürk ise çalışmasında, Noksânî’ye 19. yüzyıl şairleri arasında yer vermiştir (Ergun 1955: 396-405; Kocatürk 1964: 585). Erzurumlu Noksânî hakkında en geniş bilgiyi veren araştırmacı Şükrü Elçin olmuştur. Şükrü Elçin’in şahsi arşivinde bulunduğunu belirttiği Hasankaleli Şinasi Koç’un 1945 yılında tertip ettiği defterdeki bilgilere göre; Erzurumlu Noksânî, 18. yüzyılın sonlarında Erzurum’da dünyaya gelmiştir.

Asıl adı İsmail olan şairin babasının adı İbrahim’dir. Medrese tahsili görmüş ve Erzurum’un Pasin ilçesine bağlı Alevi köylerinden birinde yaşayan Güllü adında bir hanımla evlenmiştir. Bu evliliğinden Zekiye, İbrahim ve Rıza adlarında üç çocuğu dünyaya gelmiştir. İnancına bağlı bir kişiliğe sahip olan İsmail, otuz yaşına geldiğinde Sadık Dede’ye intisap etmiş ve irşâd olmuştur.

Bu tarihten sonra da Erzurum’un Taşmağazalar semtinde açtığı bakkal dükkânı ile geçimini sağlamıştır. Karısı yüzünden itibarını kaybetmiş ve bu sebeple Şeyhi Sadık Dede ona “Noksânî” mahlasını vermiştir.

Yine Şükrü Elçin tarafından aktarılan bilgiye göre; Doğu Anadolu, Orta Anadolu ve Güney Anadolu’da Alevi ve Bektaşi muhitlerinde oldukça iyi tanınan İsmail Noksânî, Endek köyünü ziyareti sırasında dostlarına öleceğini söylemiş ve evine dönünce bu dünyadan göçmüştür (Elçin 1997: 88-91; 350-384).

Ali Adil Atalay, Noksânî’nin asıl adının İbrahim olduğunu babasının adının İsmail olduğunu aktarır. Hasankaleli Şinasi Koç’un 1945 yılında tertip ettiği deftere dayanarak Noksânî’nin bağlı olduğu Alevi ocağı, mürşidi ve mahlas alışı hakkında Şükrü Elçin’nin verdiği bilgilere ek birtakım önemli malumatlar aktarır. Buna göre; Noksânî, medrese yıllarında “İnce Molla” diye ün yapmıştır.

Noksânî’nin mürşidi Elazığ’ın Sün köyünde kabri bulunana Koca Seyyid’in torunlarından ve Ağuiçen Ocağı dedelerinden Sadık Dede’dir. Sadık Dede aynı zamanda Noksânî’nin babasının da mürşididir.

Noksani’nin babası İsmail, Ağuçan Ocağından Sadık Dede’ye bağlıdır. Sadık Dede ise Elazığ’ın Sün köyünde Koca Seyyid oğullarındandır. Bu ocağın adı Ağuçan’dır. Ocağın kökü İmam Hasana varır.

Günlerden bir gün Sadık Dede, taliplerinden İsmail’i görmek için Erzurum’a gelir. Ev halkı büyük bir sevinçle kendisini karşılar. İçlerinde İsmail yoktur. Sadık Dede, İsmail’i sorar. Babası da “Buralardaydı. Nerede ise şimdi gelir” yanıtını verir.

Biraz sonra İsmail içeri girer. Onu yakından izleyen Sadık Dede, İsmail’deki değişikliğin hemen farkına varır. O duruma göre İsmail, Alevi geleneğine göre “Zahir ilmine” kapılmıştır. Kibirlidir. Kendinden üstün kimse olmadığı savındadır.

Bunu Anlayan Sadık Dede, elini öpen İsmail’in iki omuzu arasına iki eli ile vurur. Dua eder. İsmail’in ağzından bir duman çıkar ve düşüp bayılır. Bir süre sonra ayılır ve Sadık Dede’ye bakarak söyler.

Gönlümün ziyası, gözümün nuru
Gönlümde mihmanım sen oldun ezel
Kolumun kuvveti, dizimin feri
Ruh ile revanım sen oldun ezel

Sadık Dede, İsmail’e ”Noksani” tapşırmasını verir. Bundan sonra kısa bir süre içerisinde deyişleri dillere yayılır. Halkın sevgilisi durumuna gelir.

Hayalin gönlümde olalı mihman
Gah uslu gezeriz gah divaneyiz
Soyunup aşkından olmuşuz üryan
Gah Mecnun oluruz gah efsaneyiz

Cemalin göreli olduk serseri
Can verip bu yolda bulduk Haydar’ı
Lutf etti nuş ettik ab-ı kevseri
Gah ayık gezeriz gah mestaneyiz

Muhammed Ali’nin aşkına düştük
Kudret kandilinden nura yetiştik
İmam Hasan ile ağuyu içtik
Gah tavaf-ı Kabe gah puthaneyiz

Diğer sanatçılar bu eseri nasıl okudular ?
Örnek performanslar devam ediyor…