İki denizin birleştiği yerde “Yaşamın Amacı” – Ali Aksoy

Bin yıllardır nice bilge saçlarını ağarttı varoluşun amacına ermek, hakikati bulmak için. Nice inanç sistemleri ile test edip sorguladı. Her şeyin sebebi nedir ? Tüm bunlar neden var ? Evrenin ne idiğini daima araştırsak ve eskiye nazaran çok daha büyük verilere ulaşsak da bu sorunun cevabını bir türlü bulamıyoruz.

Evrimin bizi ve diğer canlıları nasıl var ettiğini, canlıların tüm özelliklerinin DNA olarak isimlendirdiğimiz bir yazılımla nasıl belirlendiğini öğrendik, öğreniyoruz. Doğada hem karmakarışık bir düzen hem de bu kaosu yöneten evrimsel mekanizmalar olduğunu da öğrendik. Bütün yıkıcı etkilere karşı çevresel koşullara, var olana uyum sağlayanların hayatta kaldığı acımasız bir düzen. Hem öyle acımasız ki, moleküler seviyede bile inanılmaz bir maliyet hesabı ve tasarruf var. Zor koşullarda, yaşamın asla devam edemeyeceği zannedilen ortamlarda dahi yaşama olanak veren, “diri tutan” muazzam bir direnç…

Peki neden ?

Bu direncin, bu ısrarın, bu kastın amacı nedir ? Kendi kendine meydana gelen bir hata mı ? Yaşamı dileyen ama ne idiği bilinemeyen bir Tanrı mı ? Yoksa bizim zaman boyutumuza tabi olmayan, daha uzun zamanlar yaşayabilen bir takım üstün varlıklar mı ? Bizim bir tarlayı ekip sonra hasat etmemiz gibi, bize göre milyar yıllara varan bir “mevsim” için tohumlama yapan başka uygarlıklar olabilir mi ? Eğer öyle ise onların amacı nedir ? Neyi hasat etmek istiyorlar ? Nihai ürün, nihai fayda nedir ?

Yeryüzü veya uzayın belirli bir bölgesi veya bildiğimiz evrenin tamamı bir tarla idi ise, bilmediğimiz yerlerden gelip bu tarlayı süren çiftçilerin amacı nedir ?

Yazı devam ediyor…