İnsanın kaç Tanrısı olabilir ? Tanrı inkarcılığına farklı bir bakış – Ali Aksoy

Yıllar önce “İnsanın üç Tanrısı” başlıklı bir makale yazmıştım. Bu makale, başlığındaki fevkalade irite edici “ima” sebebiyle çok tepki toplamıştı. Çünkü biz, yazıyı okumadan, daha başlıktan yazının notunu veririz. Okumaya zahmet etmeyenimiz ve fakat yorumunun okunmaya değer olduğuna inananımız da çoktur.

O yazıda özetle; insanın sosyo-psikolojik eğilimleri sebebiyle,

1) Atalar veya gelmiş geçmiş çoğunluk

2) Mevcut çoğunluk

3) Otorite

gibi kuvvetlerin etkisi altında inançlarını yönlendirdiğini ve dolayısıyla bu üç etmenin insanın “Tanrısı” mesabesinde olduğunu söylemiş, bu ağır ithamı da, insanların rahipleri ve hahamları rabbler edindiklerini anlatan bir Kuran ayetine dayandırmıştım. Hatta yazının sonunda, insanın en belalı sahte Tanrısının öz benliği olduğunu ve fakat bu konuyu daha sonra ele alacağımı dile getirmiştim. O günden bu güne çok talep eden olmasına rağmen, bu hususu yazabilecek bir zihni toparlama yapamadım.

Bu gün ise, bu mevzu ile pek yakın ilintili ve fakat Tanrı ve inanç yönünden daha geniş bir sahayı kapsayan zor bir konuya değineceğim.

Tanrı’nın ne olduğu hususunda düşündükçe, aslında yeryüzündeki insan sayısı kadar Tanrı olduğunu fark etmek zor olmayacaktır. Hemen herkes, kendi içinde, bir şekilde dış etmenler, diğer yönlerden de iç etmenlerin güdümünde bir Tanrı tasavvuru edinir. Dini metinler gibi ortak dışsal etmenler, bu Tanrıların birbirine benzeme olasılığını arttırsa da, Tanrı insan üstü bir gizem olduğu müddetçe bunların tevhidi çok da kolay bir iş değildir. Hatta herkesin farklı bir algılama kapasitesi ve deneyimsel mecburiyetleri olduğunu düşündüğümüzde, Tanrı çıkıp kendini gösterse ve ne idiğini açık etse bile bu tevhidin sağlanması zor ve hatta Tanrı kendisi tüm algıları yeniden yaratıp, insan zihnine kendi istediği şekilde yeniden yazmadıkça da imkansızdır.

Bu yargıyı daha iyi anlamlandırabilmek için insanların (sadece müslümanların değil) neye Tanrı dediğine göz atmak gerekiyor. Kabaca ve ortalama bir tanım yapmak gerekirse, insanın “aşkın” olana, güç yetiremediği şeylere, kendi güç yetiremediği şeylere güç yetirene Tanrı dediğini söyleyebiliriz. İnsan bu Tanrısını bir objeye (Gök cisimleri, heykeller veya herhangi bir hayvan figürü gibi) temsil ettirse de, aşkın olan şey bu temsil değil, temsil edilen şeydir. Kuran’da da, insanların aslında heykellere değil onların temsil ettiği şeylere taptıkları açıkça dile getirilen bir husustur.

Yazı devam ediyor…