Rahmet Şiiri – Ali Aksoy (Şenlik Yolu Şiir)

Rahmet Şiiri

Müminler cennete çekilip gitti,
Ol gözler karardı, umutlar bitti.

Dedik ki:Rabbimiz toprak et bizi !
Denildi: Unuttuk biz gayri sizi.

O saat nicedir, ümit tükendi.
Şu mahşer günü ki bu günden şendi.

Şu cennet suyundan bir damla var mı?
Oranın suyu da böyle kaynar mı?

Keşke biraz olsun iman edeydik.
Yahut şu bilgiyle geri gideydik.

Dedik ki: Buradan bir çıkış var mı?
Denildi: Gezinin, cehennem dar mı?

Kapandı kapılar, duyan bulunmaz,
Bu nice duvar ki, çatlar, delinmez.

Her yanda hakaret, her yan uğultu,
Bitmez yakarışlar, bitmez inilti.

Dedik ki: Allah’tan ümit kesilmez !
Kim ümit keserse iflah olunmaz !

O, Rahman, Rahim’dir, kullar O’nundur.
Şu yanan ayaklar, eller O’nundur.

O şanı yücedir, izzeti Hak’tır.
O’ndan başka bir dost katiyen yoktur.

**

Bir Nur ki, gökleri yarar görürsün,
Melekler ol Arş’ı sarar görürsün,

Eyyub’la bu işe ruhsat verildi,
Kitaba bakıldı, gerçek görüldü,

Develer delikten geçmez mi sandın ?
Yer ve gök emriyle göçmez mi sandın ?

Bir an ki, şu alem hep helak oldu,
“Ol” dedi, cüml’alem geriye geldi.

Cennetten soruldu, yerin var mıdır?
“Hayy !” dedi, Rahman’a sınır var mıdır ?

Müminler söyleyin, siz ne dersiniz ?
Dediler: Bir cemal, başka bilmeyiz.

“Arş’ın Rabbi !” deyi bir ses duyuldu,
Cümle can, ne varsa secde koyuldu.

Bir övgü duyuldu, diller diyemez,
Bu nice bir lisan, canlar bilemez,

Rabb kendin bir övdü, melekler şaştı,
Şu arşın nurundan gözler kamaştı,

Bir alem gitti de bir başka geldi,
Bu nice yaratış, orda ne oldu?

Dediler: Bu Kur’an dağlara indi.
Sekar’ın dağları boynunu eğdi.

“Yaratan adıyla, oku alemi,
O Gaffar ki, sonsuz Kerem sahibi”

**

Salih’e bakarsın deve getirmiş,
Sanırsın develer delik yitirmiş.

Musa’ya bakarsın yarıp geçmiştir,
Asayı ateşe vurup geçmiştir.

Bir “el” ki çağırır, gel deyi deyi
Selam sözlerini Harun söyleyi

İbrahim ateşi, güle döndürmüş,
Dost ki dostu için, öfke dindirmiş,

Yusuf’u görünce Gayya şaşırır,
Eller uzatmış ta canlar aşırır.

Lut’a bakarsın ki, geride kalmış,
Kim kalsa geride hepsini almış.

İsa’ya bakarsın, gözler açandır,
Ölü bedenlere nurlar saçandır.

Adem’e bakarsın, isimler sayar,
Oğlum-kızım deyi gönlüne koyar,

Eyyub’un dilinde diner eyvahlar,
Yakub’un yurduna giren ferahlar.

Şuayb’e bakarsın, tartılar tutar,
Bu nice tartıdır, hep sevap tartar.

Şu kişi Nuh mudur, gemide bekler,
Bu nice su imiş, hep içecekler.

Hud’un yanındadır, şanlı alamet,
Alamet dediğin yüksek bir cennet.

Süleyman, canlara mülkler dağıtır,
Bir rüzgar eser de, tenler soğutur.

İsmail demiş ki, evler yapayım,
Senin rahmetine kurban olayım.

Davud’un zırhı ki, Sekar’ı örttü.
“Rahman”, “Rahman” deyi kuşları öttü.

Canları cemale bakar görürsün,
Neşeden neşeye akar görürsün,

“Bak cümle kulların gördüm işini,
Muhammet Mustafa kaldır başını !”

**

Hakk dedi: Ben size söylemedim mi ?
Bir işte bin hikmet var demedim mi ?

Melekler dediler: Tenzih ederiz.
Sen ne öğrettiysen onu belleriz.

Melekler Rahman’ı tesbihe durdu,
Bir zikir sesidir, alemi sardı.

Bu nice Rahmet ki gazabı yendi,
Hamdolsun Alemler Rabbi’ne dendi.

Ne tefsir, ne hadis, ne bir kıraat.
Ümit kesmeyene böyle şefaat !

Bu mümin kalbidir, Ruhundan zerre,
Gayrı sen Rahman’ı düşün bir kerre.

Bu nice Rahmet ki gazabı yendi,
Hamdolsun Alemler Rabbi’ne dendi !

Ali Aksoy – 10.02.2007