Tanrı Çemberi – Ali Aksoy

Çember, kadim zamanlardan beri Tanrı temsilinde kullanılmış ve genelde baş Tanrı’yı veya tek Tanrı’yı ifade eden bir sembol olmuştur.

Güneş de böyle bir çemberle sembolize edilir. Bu nedenle, Mısır hiyerogliflerinde, başının üzerinde yuvarlak disk taşıyan betimlemere rastlarsınız. O, Ra’dır, güneştir, baş Tanrı’dır.

Zerdüştlerde, Sümer, Babil betimlemelerinde de kanatlı bir disk vardır. Tanrı anlatılarının çok yakın ilişkili olduğu Zodyak da bir çember biçimindedir. Çember aynı zamanda sonsuzluğu ifade etmesi yönüyle de, Tanrısal bir semboldür. İnsan ölümlü, Tanrı ölümsüzdür.

Daha önce şu linkte “Tanrı inkarcılığına farklı bir bakış” isimli bir yazı yayınlamış ve Tanrı’yı, determinist bir evrende evrimleşmiş beyinlerimizle anlama çabasının ne denli kusurlu bir çaba olduğundan bahsetmiştim. Determinist beyin, dualizmi içselleştiremez. Bir sey ya şöyledir, ya böyle ! Hem öyle hem böyle olan şeyleri anlamak, idrak etmek zordur. Mesela bir şey ya vardır, ya yoktur. Aynı anda hem var, hem yok olan bir şeyi tasavvur edebir misiniz ?

Kadim toplumlar ve inançlar, Tanrı’yı zıtlıkların birliğinde, zıtlıklarla birlikte tanımladı ve kabullendiler. Onlar için Tanrı, mutlak iyi değildi mesela. Ya aynı zamanda hem iyi ve hem kötüydü veya Tanrı birden fazla idi ise, iyi bir Tanrı’nın yanında inanılması zorunlu olan kötü bir Tanrı da mutlaka vardı. Sonradan bu kötülük Tanrı’sı, daha modern zamanların “Şeytan”ı olurken, Tanrı, mutlak iyi payesine yükseltildi. Fakat öyleyken bile, kadim din kültürünün, zıtlıkların birliği ilkesinin tezahürlerini görebiliriz. Esmaül Hüsna içindeki Tanrı isimlerine baktığımızda, hem zahir ( her yerde aşikar, görünür, zuhur etmiş olan) hem batın ( her şeyden gizli); hem alçaltan, hem yükselten, hem affeden, hem cezalandıran, hem sıkıp daraltan, hem genişlik, ferahlık veren, hem herşeyden evvel, hem her seyden sonra olan gibi zıtlıkları barındıran bir bakış açısı görürüz.

Yazı devam ediyor…

Table of contents: