Anunnakiler ve bıraktıkları işaretler – Sümer Mitolojisi hakkında bilgi video açıklamasında

Sümer mitolojisi, Sümerler’in yıkılışlarına kadarki dönemde din ve bilimle ilgili kültürünü içerir. Birçok tanrı ve tanrıçaları vardır ve onlar Sümer mitolojisini oluşturur. Bu tanrılar ve tanrıçalar Yaradılış destanı, Tufan hikâyesi gibi edebî eserlerinde açıkça belirtilmektedir.

Sümerler mezopotamya panteonunu tanrılarını ilk kez yaratan toplumdur. Sümer inanışında her eylem için bir tanrı yer almalıydı ve bu sebeple binlerce tanrı bulunmaktaydı. Ancak bu tanrıların piramit şeklinde hiyerarşik bir yapı içerisinde yer aldıkları da düşünülmekteydi. En başta Kral tanrı Enlil (Alad dilinde Ellil), O’nun yanında bazvezir olarak Enki (Akad dilinde Ea) olarak görünmekteydi.[1]

Güneş tanrısı Utu her şeyi görür, adaleti korur, insanlara yardım eder. Bilgelik ve su tanrısı Enki insanların ve sihirbazların koruyucusudur. Venüs yıldızını simgeleyen tanrıça İnanna âşıkların ve savaşçıların koruyucusudur.

Sümerlilerden Samilere geçen kültür aktarımında, Sümer tanrılarının isimleri değişerek Samilerde de karışımıza çıktığını görmekteyiz. Birkaç örnekle açıklayacak olursak Sümerlilerdeki Enki, Akadlılar da Ea adı verilen küçük kardeş, becerileri nedeniyle Tanrı Enlil’in veziri yani başvekili konumundaydı. Tüm tanrıların anası olan, serbest özgür aşkın koruyuculuğunu üstelenen güçlü ve doğaüstü görülen Sümerlilerin İnanna’sı Akadların İştar’ı idi. Sümer gökyüzü tanrısı olan An’ı Babil’de Anu olarak görmekteyiz.

Sümer dini
Ziggurat

Çok tanrılı inanca sahip Sümerlerin tapınaklarına Ziggurat denirdi. Zigguratlar yedi katlı olup toplam üç ana bölümden oluşur. İlk katlar erzak deposu, orta katlar okul ve tapınak, son katlar ise rasathane olarak kullanılmıştır. Yazının icadı serüveni bu tapınaklara dayanır. Mezopotamya’da evler ve tapınaklar, taş az olduğundan kerpiç ve tuğladan yapılmıştır. Hem bu özelliğinden hem de sık sık istilalara uğradığından bu yapılar günümüze kadar ulaşmamıştır.

Sümerlerde hissedilen her nesnenin bir Tanrısı vardı ve insan görünümündeydiler, fakat insanüstü güçleri olan ölümsüz varlıklardı. Tanrılar, insanlara ne istediklerini bildirmez. Ancak insanlar onlara, kendilerinden istenileni sorarak öğrenebilirdi.

Sümerlerde ibadet genel olarak dua, kurban, sunu ve dini merasimlerden oluşmuştur.Dualardan sonra tapınaklarda gerçekleştirilen en yaygın ibadetler adak ve kurbanlardır. Bunlar, kanlı ve kansız olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Kanlı kurbanlar, tanrıların memnuniyetlerini kazanmak, ilgi ve yardımlarını elde etmek ve herhangi bir felakete maruz kalmamak için bazı hayvanların boğazlanmasıyla yapılmıştır. Kansız kurban ise meyve, sebze, çeşitli bitkiler, şarap, su, zeytinyağı, meyve nektarları ve çeşitli sıvı özlerden, güzel koku veren ot, ağaç dalları ve tütsülerden oluşmuştur.[2] Tanrılar
Bir mühürde ilah Annunaki tasviri

Sümer mitolojisinin en önemlilerinden Gılgamış Destanı’nda da adları geçen tanrılardan başlıcaları şunlardır:

Anu veya An: Gök tanrısı, önceleri baş tanrıyken sonra yerini hava tanrısı Enlil almıştır.
Enlil: Hava tanrısı, tanrıların babası, tapınağı Ekur Nippur kentindeydi.
Enki: Bilgelik tanrısı
Nimmah (Ninhursag): Ulu hanım, ana-tanrıça
Nanna (Sin (mitoloji)): Ay tanrısı
Utu (Şamaş): Güneş tanrısı, ay tanrısı Nanna'nın oğlu.
Ecem (Kueen) : Kraliçe Soylular tanrıçası.
İnanna (İştar): Aşk ve Bereket Tanrıçası
:Sümer hayat tanrıçasıdır. Ninhursag tarafından Enki'nin vücudunu iyileştirmek için yaratılan sekiz tanrıçadan biridir. Ti kaburga anlamına gelir ve O'nun özel tedavi alanı kaburgalardır. Enki yasak çiçeklerden yemiş ve bu sebeple Ninhursag tarafından lanetlenmişti. Ninhursag O'nu iyileştirmek için diğer tanrılar tarafından ikna edilir. Bu hikâye daha sonra Tevrat'ın Genesis (yaratılış) bölümünde anlatılan Adem ile Havva'nın yaratılış hikâyesinin kaynağı olarak değerlendirilmiştir.

Yaratılış mitosu

Sümer inanışına göre başlangıçta gök ile yer birdi. Daha sonra gök ile yer, tanrılar tarafından ayrılmıştır. Sümer inanışında evrenin kökeni şu şekilde açıklanır:

Başlangıçta ilksel deniz vardı; kökeni veya doğuşu konusunda bir şey söylenmemektedir, Sümerler onu her zaman varmış gibi düşünmüş olabilirler.
İlksel deniz gök ile yerin birliğinden oluşan kozmik dağı vücuda getirdi.
Tanrılar insan biçiminde kişileştirildiğinde, Anu (gök) eril, Ki (yer) dişildi. Onların birleşmesinden hava tanrısı Enlil doğdu.
Hava tanrısı Enlil yerden göğü ayırdı ve babası Anu göğü ele geçirirken, Enlil annesi Ki'yi, yeri, ele geçirdi. Enlil ile annesi Ki'nin birleşmesi- tarihsel devirlerde Ninmah, "yüce kraliçe", Ninhursag, "kozmik dağın kraliçesi"; Nintu, "doğurgan kraliçe" gibi çeşitli adlar verilen tanrıçayla özdeşleştirilmiş olabilir- evrenin düzenlenmesini, insanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşunu başlattı. (Vikipedi)

Youtube’da İzle !