Dinozor Türleri: Tyrannosaurus Rex

Tyrannosaurus Rex: Where the forest ends

YouTube player

Tyrannosaurus Rex Nasıl Bir Canlıdır ?

Tyrannosaurus, Kretase Devri’nin sonlarında (68-66 milyon yıl önce) yaşamış etçil bir teropod dinozor cinsi. Tiranozorların çoğu, kafatasları 1 metreden daha uzun olan iri etçil teropod dinozorlardı.

Kısaca T. rex veya T-Rex olarak bilinen ve Latince “zorba kertenkelelerin kralı” anlamına gelen Tyrannosaurus rex, cinsin tip türü olup aynı zamanda en büyük türünü oluşturmaktadır. T. rex, güçlü arka ayakları üzerinde yürüyen; son çalışmalar ışığında eğik bir gövde pozisyonunda duran ve kuyruğu ile dengesini sağlayan; uzunluğu 12 metreyi, dik durduğunda boyu 4 metreyi geçen; yetişkinleri 4-6 ton ağırlığında olan büyük bir canlıydı.

Tyrannosaurus Rex Nerede Yaşamıştır ?

Bu cinsin üyeleri Kuzey Amerika ve Asya’da yaşamıştır.

Tyrannosaurus Rex Vücut Özellikleri Nasıldır ?

Tyrannosaurus dünya üzerinde yaşamış en büyük etçil dinozor cinslerinden biridir. Cinsin devasa kafatası hakkındaki bilgiler, bu yapının tamamıyla ezme işlemi için evrildiğidir. T. rex, yaklaşık 1.5 metrelik kafatası ve güçlü dişleri ile avını güçlü ısırıklarla delebiliyordu, Türün fosil kayıtlarına dayanarak ortalama 12 metre uzunluğa ve yerden 4.5 metre yüksekliğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Tyrannosaurus cinsinin önemli diğer özellikleri de güçlü uyluklara ve kuvvetli uzun kuyruğa sahip olmasıdır. Bacak ve kuyruk yapısı onun hızlı hareket edebilmesine olanak sağlayan bir durumdadır. Bilim insanlarının yaptığı çalışmalara göre güçlü çeneleri sayesinde Tyrannosaurus cinsi dinozorlar tek ısırışta 230 kg’ı aşkın et yiyebiliyorlardı.

Tyrannosaurus Rex Nasıl Besleniyordu ?

Tyrannosaurlar, günümüzdeki pek çok fırsatçı etçil hayvan gibi, muhtemelen, hem avcı hem de leşçiydiler.[1] Bazı T. rex fosilleri, muhtemel kurbanı olan ceratopsia gibi diğer dinozor fosilleri ile birlikte bulunmuştur. Anahtar deliğine benzer göz soketleri ile gözlerin ileriye dönük, birbirini kısmen kapsayan görüş alanı; keskin derinlik hissi olduğuna yorulur ve avcı olduğu argümanını güçlendirir. Aynı şekilde sağlam, iri ve iyi muhafaza edilen kafatası; iri ve güçlü çenesi de avcı olduğu görüşünü destekler. Kurbanlarındaki diş izleri, T. rexin eti dişlerini geçirip yırtarak yediğini göstermektedir. Bu işlem esnasında, güçlü boyun ve bacak kaslarını eti kemikten ayırmak için kullanıyordu. (Kaynak: Vikipedi)

Dinozor tarihinin öğreticiliği üzerine bir yorum

Dinozorların varlığından haberdar olmak evrimciler için çok önemli bir eşik oldu. Soyları yok olan türler biliniyordu ama dinozor türü evrim için daha derin anlamlar taşıyor. Dinozor çağı diyebileceğimiz dönemde yaşayan canlılar bildiğimiz dünyaya olabildiğince yabancı. Her şeyden önce çok iriler. Bir canlı türü bu büyüklüğe nasıl ulaşabilir ? Ve bunun sonrasında neden şimdi bu kadar büyük cüsseli canlılar yok ? İşin bu kısmı, gezegendeki oksijen seviyesi ile ilgili. Bu bilgi aynı zamanda bize gezegenimizin nasıl değişip dönüşebildiğini ve bu değişimlerin türler üzerinde ne büyük etkiler yaptığını gösteriyor. Dev ağaçlar, dev canlılardan (adeta bir devler çağından) sonra şimdi – bize göre – daha mutedil ölçütlerde canlılara doğru bir eviriliş hikayesi… Peki, bu süreç aynı şekilde sürdürülebilse bir yüz milyon yıl sonra gezegenimizde daha minyatür bir dünya oluşabilir mi ? Biz gelecekteki minyatür dünyanın devleri olabilir miyiz ?

Memeli türü dediğimiz ve bizim de içinde bulunduğumuz canlı türü varlığını dinozorları yok eden sürece borçlu. Küçük bir kemirgenden koskoca bir familya türedi ve bizler ortaya çıktık. Gezegenimizde her yıkım başka canlıların ortaya çıkmasına sebebiyet vermiş. Dinozor çağı da kendisinden önceki yıkımların bir mahsulü. Gezegenimizde yaşanan bu yıkımlar genellikle doğal afetlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmış. Gök taşı çarpması, volkan patlaması benzeri küresel ölçekli büyük afetler ve koşullarda meydana gelen büyük değişimler.

Şu sıralar insan türünün bizzat kendisi doğayı ve olayları etkileyen afet derecesinde. Yeryüzünün her yerini işgal eden istilacı bir tür haline geldik. Bizim dışımızdaki canlıların yaşam alanlarını yok ettik. Acaba eskiden örneği yaşanmamış ve doğal olmayan bir felaketin eşiğinde olabilir miyiz ? Doğa ve koşullar, gezegenimizi işgal etmemize şimdilik müsaade ediyor. Peki ya uzayı zaptetmeye cüret edersek ? Evrenin makro koşulları buna müsaade edecek mi ? (Ali Aksoy)