Continued from:

Eşref-i Mahlukat tabirini insanlığın geneline ait bir sıfat olarak ilan ettiğiniz müddetçe bu hak var kabul edilecek ve insanlar kendilerini doğadan bile daha üstün bir yaratık zannedecektir.

Evrim süreçlerini ve mekanizmalarını merak edip irdeleyenler pekala bilirler ki, evrimde hiç bir ahlaki değer, hiç bir etik kural yoktur ve eğer “eşref-i mahlukat” diye bir tabir kullanılacaksa, koşullara uyum sağlayan, hayatta kalan ve neslini sürdüren tüm canlılar bu değere layıktır. Dinde, insanlar arasındaki üstünlüğün takvada olduğu yargısına hiç benzemeyecek bir biçimde evrimin böyle bir yöntemi yoktur. Evrim açısından insanla herhangi bir bakteri veya bir ot arasında hiç bir fark yoktur. Evrimin konusu, DNA taşıyan varlıkların yaşamı sürdürmek konusunda ne kadar mahir olduklarına bakmaktır. Üstelik bu bakış öyle kısa vadeli oldu bittilere değil milyonlarca yıllık sürdürülebilirliğe yönelmiştir.

O halde önce şunu kavramalıyız. İnsan eşref-i mahlukat değil fakat yapabilecekleri ile -eğer bu bir şeref ise- bu şerefe nail olma potansiyeli taşıyan bir varlıktır. Bu şerefe erişse bile evrim açısından, herhangi bir bakteri ile kendisi arasında hiç bir fark olmayacaktır.

İnsanın bu potansiyeli, evrim açısından değil insan için önem arzeder.

Farkındalık kazanan insan şuna bakacak:

Yazı devam ediyor…