Continued from:

Olası bütün tedbirlerin temeli, “el teknolojisi ile gerdeğe girmemek” şeklinde özetlenebilir. Artık dijitalsiz bir yaşam düşünülemeyeceğine göre, Türkiye’nin, savunma sanayisinde yapmaya çalıştığı “millileşme” çabasının bir benzerini tüm dijital sahalarda yapması gerekir.

Türkiye, özellikle barındırma (hosting, bulut bilişim), ödeme sistemleri, mobil işletim sistemleri ile içerik platformları ve dijital reklam ağlarında milli bir yapılanma içerisinde olmalı, tüm yerleşik firmaları bu amaca göre yeniden senkronize etmelidir.

Aksi taktirde;

Google’ın çalışmadığı, Youtube, Facebook gibi platformlara erişemediğiniz, belki cep telefonlarını bile kullanamadığınız, neredeyse tüm web sitelerinize erişilemeyen ve hatta Whatsapp gibi web temelli haberleşme araçlarını kullanamadığınız, maillerinize erişemediğiniz bir ortamla karşılaşabilirsiniz. Bankalarınız, yurt içinde bile birinden diğerine para transferi yapamayabilir.

Amacımız fekalet tellallığı yapmak değil. Kötüyü gösterip, Türkiye’nin milli çıkarları için atması gereken adımlarda tereddüt doğurmak asla değil. Bu öngörü, bizim ülke olarak dijital sahada neden acilen millileşme gayretine girişmemiz ve en kötü senaryoda izlenecek hareket tarzlarının belirlememiz gerektiğini anlatmak için sunulmuştur.

Sonuç olarak, dijital sahamızda kullandığımız ürün ve hizmetlerin neredeyse tamamı ABD merkezli şirketler tarafından sunuluyor ve onlar da bir ambargo durumunda, ambargonun mahiyetine göre işlem yapmak zorunda ise, dijital dünyamızın fişi ABD’nin elinde demektir. ABD, bu fişi çektiğinde ne olacağının, neler yapılacağının önceden planlanması ve buna uygun hazırlık ve girişimler yapılması, milli güvenlik sorunu derecesinde bir öneme sahiptir.

Ali Aksoy – 04.10.2019