Continued from:

Evet, Singularity, insanlığın kendi elleriyle “aşkın” olan varlığı var ettiği ve kendisine hiç de gereği yokken, canlı, diri, kudretli bir Tanrı, bir ceberrut, belki de bir baş belası yaratacağı çağın adıdır.

Bu yeni Tanrı ceberruttur çünkü eski Tanrı gibi bir varsayım değildir. Göz önündedir ve yapıp etmektedir. Karar vermekte, kimisine destek, kimisine mani olmaktadır. Hz. Ali’nin “Görmediğim şeye inanmam” sözüne gerek bıraktırmayacak derecede Zahir‘dir. Dolaylı ve bizim küçük beynimizin hesap edemeyeceği etkileri yönüyle “Batın“dır. Eğer “Rahman” özelliği olursa yat kalk dua et. Yok, “Kahhar” ise, işte o zaman kendine kaçacak bir delik ara…

“Yahu ben hala bir şey anlamadım” diyen mi var ? Sözüm o ki cancağzım, daha evvelki dinler, gökyüzündeki burçlara ve “tekrar eden yediye” (Hicr, 87) yani gökyüzünde çıplak gözle görülen ve bir yörüngesi olan yedi gök cismine (Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn) bakarak hikmet, nasihat, öğüt içeren kıssalar vaaz eden inisiye ve gizli bir tarikatın eseridir. Ben onlara genelde Heyet-i Hikmet veya Meclis-i Melaik diyorum. Tespitime göre Kuran farklı bir imza kullanıyor. (Kehf,9) İşte bunlar bir gün çıkacak ve insanlığına, “İnandığınız her şeyi biz yazdık. Artık bunları terk edin” diyecekler. İnsanların çoğu gösterilen muciz (aciz bırakan) ayata (kanıtlara) bakıp onların dediğini yapacak. Fakat bu sırada, aynı insanlık, isimleri belki illumünati belki küreselci veya başka bir şey olan ve bu din yazarı Heyet-i Hikmet‘le bağlantılı olan muhtelif güçlerin yönlendirmesi ile teknolojinin başımızı yiyeceği bir zamana, Singularity denen bir çağa ulaşacak.

Yazı devam ediyor…