Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme – Suçu üstlenme – Ceza Genel Kurulu – 2018/194 E. , 2021/54 K.

Ceza Genel Kurulu 2018/194 E. , 2021/54 K.

“İçtihat Metni”

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 16. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 15-230

Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan sanık …’in TCK’nın 281/1, 53/1 ve 58/6. maddeleri uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.04.2010 tarihli ve 597-386 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 19.02.2013 tarih ve 11577-2705 sayı ile;
“…
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a- Katılan …’ı kasten yaralayan sanık …’ın eylemini kendisinin gerçekleştirdiğini söylemek suretiyle evinde sakladığı suçta kullanılan tabancayı yetkili makamlara teslim eden sanığın eyleminin, bir bütün hâlinde TCK’nın 270/1. maddesinde düzenlenen ‘suç üstlenme’ suçunu oluşturduğu, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
b- Kabule göre de;
Katılan …’ı kasten yaralayan sanık …’ın eylemini kendisinin gerçekleştirdiğini söylemek suretiyle evinde sakladığı suçta kullanılan tabancayı yetkili makamlara teslim eden sanık hakkında yetersiz gerekçe ile TCK’nın 281/3. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
c- Mükerrir olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/7. maddesi gereğince ‘mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına’ karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, infazı kısıtlar biçimde ayrıca 5275 sayılı Kanun’un 108/1-c maddesine aykırı olarak ’30 günü geçmemek üzere TCK’nın 58/6. maddesi uyarınca cezanın infazının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine’ karar verilmesi,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiş,
Bozmaya uyularak yapılan yargılamada sanık …’in TCK’nın 270/1, 53/1 ve 58/6. maddeleri uyarınca 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesince 01.10.2013 tarih ve 260-428 sayı ile verilen hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesince 03.11.2015 tarih ve 5372-3710 sayı ile;
“Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin ‘27.04.2009’ yerine ‘23.04.2009’ olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK’nın 50/3. maddesi hükmü karşısında anılan maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 28.04.2016 tarih ve 15-230 sayı ile;
“…
Sanığın yargılama sürecinde gözlemlenen olumsuz kişiliği nedeni ile ve suç işlemekteki ısrarlı davranışları göz önüne alındığında lehine takdiri indirim uygulanmasına yer olmadığına, sabıkasında yer alan kesinleşmiş, infaz edilmemiş kasıtlı suçtan mahkûmiyetlerinin olması nedeni ile cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimi uyarınca infazına, ayrıca sanığın ileride bir daha suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığından ve kasıtlı suçtan mahkûmiyetleri olması nedeni ile CMK’nın 231. maddesindeki şartlar oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, cezasının TCK’nın 50 maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmesine, TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine yer olmadığına dair karar verilerek, sanık hakkında açılan kamu davasında Mahkemenin 01.10.2013 tarihli ve 260-428 sayılı kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, zira her ne kadar Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 03.11.2015 tarihli bozma ilamında özetle, sanığın suç tarihinde 18 yaşından küçük olması nedeniyle sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK’nın 50/3. maddesi gereğince 1. fıkrasında yazılan seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğu belirtilmiş ise de, sanığın suç tarihi itibarıyla 18 yaşından büyük olması nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nın 307/3. (1412 sayılı CMUK’nın 326/3) maddesi uyarınca Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 03.11.2015 tarihli ve 5372-3710 sayılı bozma ilamına direnilmesine,” şeklindeki gerekçeyle bozma kararına direnerek önceki hüküm doğrultusunda karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.10.2016 tarihli ve 272688 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1261-2019 sayı ile; 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesince 12.03.2018 tarih ve 3814-691 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK’nın 50/3. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından,
Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığının 09.10.2009 tarihli ve 1848-1012 sayılı iddianamesi ile sanık …’in suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasının yapılan yargılamasında Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesince sanığın TCK’nın 281/1, 53/1 ve 58/6. maddeleri uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş bu hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince yapılan incelemede sanığın eyleminin suç üstlenme suçunu oluşturduğu isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş ve bozmaya uyan Yerel Mahkemece sanığın suç üstlenme suçundan 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesince sanığın suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğu ve sanık hakkında TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş ise de Yerel Mahkemece sanığın suç tarihinde 18 yaşından büyük olduğu gerekçesiyle önceki hükümde direnilmesine karar verildiği;
Direnme kararına konu hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece; önceki bozma kararında sehven sanığın yaşının suç tarihinde 18’den küçük olduğunun yazıldığı ancak daha önce hapis cezasından mahkûmiyeti bulunmayan sanık hakkında verilen 1 aylık hapis cezasının TCK’nın 50/3. maddesi gereğince aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluk bulunduğunun belirtildiği;
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden nüfus kaydının incelenmesinde sanık …’in 30.03.1986 doğumlu olup suç tarihinde 18 yaşından büyük olduğu,
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden yapılan incelemeye göre; sanık …’in Bandırma (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 13.11.2007 tarihli ve 40-678 sayılı ilamı ile 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçundan neticeten 3.000 TL adli para cezası ile cezalandırıldığı ve bu kararın 03.12.2007 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50. maddesi;
“1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre,
a) Adlî para cezasına,
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,
Çevrilebilir.
2) Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.
3) Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.
4) Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.
5) Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.
6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesini düzenleyen …nın 61. maddesinin 6. fıkrasında; bir ayın otuz gün olarak hesap edilmesi gerektiği açıkça ifade edilmiştir.
5237 sayılı TCK’nun 50/3. maddesindeki düzenleme ile, fiili işlediği tarihte 18 yaşını doldurmamış olan sanıkların, daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak şartıyla, mahkûm oldukları bir yıl veya daha az süreli hapis cezalarının, aynı maddenin birinci fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunlu kılınmış ve bu husus herhangi bir takdire bağlanmamıştır. Bu nedenle maddede yazılı şartların oluşması hâlinde başka herhangi bir değerlendirme yapılmadan hürriyeti bağlayıcı cezanın seçenek yaptırımlardan birisine dönüştürülmesi gerekmektedir.
Nitekim madde gerekçesinde de;
“…Kısa süreli hapis cezasının adli para cezası veya diğer seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi açısından mahkemenin takdir yetkisinin olmadığı hâller belirlenmiştir. Bu hâllerde, mahkeme kısa süreli hapis cezasını adli para cezasına veya diğer seçenek tedbirlerden birine çevirecektir. Bunun için kişinin daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması ve hükmolunan hapis cezasının otuz günden fazla olmaması gerekir. Keza, daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” açıklamalarına yer verilerek, on sekiz yaşını doldurmamış sanıklar için de “keza” vurgusuyla “daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşulu” ikinci kez ifade edilmiştir.
Madde gerekçesinden de anlaşıldığı üzere, hapis cezasının otuz günden fazla olmadığı hallerde “daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olma” koşulu söylendikten sonra, aynı koşulun on sekiz yaşını doldurmamış sanıklar için de geçerli olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Suç üstlenme suçundan TCK’nın 270/1, 53/1 ve 58/6. maddeleri uyarınca 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının infazının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilen sanık …’in suç tarihinde 18 yaşından büyük olduğu ancak UYAP kayıtlarının incelenmesinde sanığın Bandırma (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 13.11.2007 tarihli ve 40-678 sayılı ilamı ile 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçundan neticeten 3.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararın 03.12.2007 tarihinde kesinleştiği de gözetildiğinde her ne kadar Özel Dairece direnme kararından önce verilen bozma kararında sanığın suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğunun yazıldığı gerekçesiyle Yerel Mahkemece direnme kararı verilmiş ise de, Özel Daire bozma kararında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK’nın 50/3. maddesi hükmü karşısında anılan maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğunun belirtilmesi ve sanık hakkında daha önce kasıtlı suç nedeniyle verilmiş hapis cezası da bulunmadığı gözetildiğinde, sanık hakkında suç üstlenme suçundan verilen 1 ay hapis cezasının TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu itibarla, Özel Dairenin sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının, TCK’nın 50/3. maddesi hükmü karşısında anılan maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğundan bu yöndeki Özel Daire bozma kararı isabetli görülmekle Yerel Mahkemenin direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.04.2016 tarihli ve 15-230 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK’nın 50/3. maddesi hükmü karşısında anılan maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 23.02.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.