Continued from:

1.2. TÜRKLERDE DEVLET ANLAYIŞI

Türklerde devlet anlayışına geçmeden önce devlet anlayışının ve yönetim felsefesinin
oluşmasını sağlayan temel kaynaklara bakmak gerekir. Mitolojiler, destanlar, atasözleri,
dilden dile aktarılan millî hatıralardan başka, Türk devlet felsefesinin kronolojik kaynakları,
kitâbelerdir. Gök-Türk ve Uygur kitabeleri, Türk devletinin mahiyetine, Türk milleti için ne
ifade ettiğine, ancak töre ile varolunacağına, iktidarın kaynağının ve özelliklerinin ne
olduğuna, hakanın millet ve devlet için ne anlam taşıdığına, yönetici kadroların hangi
meziyetlere sahip olması ve nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair bilgiler vermektedir. İnsan
hayatının her safhasında görülen yenilik ve bütünleşmeler Türk milleti için de geçerlidir. Bazı
yenilikler çerçevesinde bir takım kurallar da kendini yeniler. Türk milleti müslüman olduktan
sonra devlet de İslâmî bir hüviyet kazanmış, Kur’an ve Hadis onun iki temel kaynağı haline
gelmiştir. Bunların yanında diğer dini kitaplar, siyasetnameler, nasihatnameler, lâyihalar,
vecize kitapları, menkıbe eserler, tasavvufla ilgili eserler, ferman ve fetvalar da Türk yönetim
anlayışı ile ilgili kaynaklardır.

Türkler ilk çağlardan itibaren Orta Asya’dan başlayarak Hindistan’a, Ön Asya’ya, Orta
Avrupa’ya ve Balkanlara büyük çapta göçler yapmışlardır. Asya bozkırlarında at üstünde
ilden ile gezip hayvanlarına otlak arayan bozkır insanı, tarihin çeşitli dönemlerinde muhtelif
siyasi örgütler kurmuştur. Müslüman olmadan önce ve Müslüman olduktan sonra batıya ve
güneye doğru ilerleyen Türklerin çeşitli boyları devlet şeklinde örgütlenip, siyasi ve idari
sistemler oluşturmuş ve çeşitli devletler kurmuşlardır. Bu devletlerden en büyük ve en
önemlileri Hunlar, Gök-Türkler, Selçuklular ve Osmanlılardır.

Orhun Abidelerinde “il” kelimesi devlet anlamında kullanılmış olup, Kaşgarlı Mahmut’un
lügatında da “il” sulh ve barış anlamında kullanılmıştır. İl kelimesinin bu iki değişik anlamı
eski Türklerde devlet ile barış arasında kurulmuş olan sıkı bağı göstermektedir. Devlet
kelimesi Latince’de, durmak, yerleşmek, ikamet etmek anlamlarında kullanılmıştır. Arapça da
ise devlet, hareket ettirmek, döndürmek anlamlarına gelmektedir. Buradan, Latin kökenli
insanların devlete statik (durgun) bir anlam, Müslüman kökenli olanların ise dinamik
(hareketli) bir değer atfettiklerini görmekteyiz. Devlet tâbiri eski Türklerde genellikle
“tutmak” fiiliyle söylenirdi. “İl tutmuş”, günümüzün Türkçesi ile devlet idare etmiş anlamıyla
karşımıza çıkmaktadır.

Kitap devam ediyor…