Continued from:

BİRİNCİ BÖLÜM

1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Tabiat kuvvetlerine tek başına karşı koymanın mümkün olmadığını gören ve birlikte
yaşamanın önemini kavrayan insanoğlunun, ilk olarak nasıl bir toplum meydana getirdiği tam
olarak bilinmemektedir. Sosyal ve siyâsi bilimlerin günümüzde ulaştıkları aşamalara rağmen,
devletin nerede ve ne zaman oluştuğuna dâir kesin bilgilere ulaşılamamıştır. Siyasi anlamda
devletin doğuşuyla Türk devletinin doğuşu paralellik göstermektedir. Çünkü bu günkü
bilgilere göre tarihin geçmişi aydınlattığı ölçüde Türk devletinin varlığına şâhit olmaktayız.1
Sosyal hayatın temel ilkesi olan birlikte yaşamanın önemi, insanı teşkilâtlanmaya zorlamıştır.
İşte bu teşkilâtlı hayat tarzı, yöneten ve yönetilenler dualitesini meydana getirmiştir.

1.1.DEVLETİN TANIMI KAYNAĞI ve DOĞUŞU

Devlet, kelime olarak Arapça‘dan gelmekte olup, kökü (D.V.L.)’dir. Devlet ya da dûlet
kelimeleri değişmek, bir hâlden başka bir hâle dönmek, birbiri ardınca nöbetleşe gelmek,
zafer kazanmak anlamlarına gelir.2

Devlet insanlığın başlangıcından beri var olan bir olgudur. Bunun için siyasal bilimciler ve
düşünürler yüzyıllardır devletin ne olduğu sorusuna cevap aramışlardır. Bugüne kadar bu
sorunun cevabı konusunda tam bir görüş birliği sağlanamamış, devlet konusunda çok farklı
görüşler ortaya çıkmıştır. Budurum devletin mâhiyeti hakkındaki anlayış farklarından
kaynaklanmaktadır.3

Devleti genelleştirerek tanımlamak oldukça güçtür. Zîra bugün devlet konusundaki
açıklamalar, genellikle devletin öğelerinden birine önem verilerek yapılmaktadır. Nitekim
yapılan devlet tanımlarından bazıları şöyledir: Devlet, egemen güce sâhip, hukukî ve tüzel bir
kişiliğin ifadesidir.

Dip Notlar:

1 Mehmed Niyazi, Türk Devlet Felsefesi, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1996, s. 24.
2 İslâm Ansiklopedisi “Devlet”maddesi , Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 1994, C. 9., s. 234.
3 Munci Kapani, Politika Bilimine Giriş, Bilgi Yay., İstanbul 1996, s. 34.

Kitap devam ediyor…