Continued from:

Bu konuda lafı uzatmadan basit bir örnek vereyim. Google arama motorunda herhangi bir kelime aramasında en başta olmak için reklam verdiğinizde, Google’a ait makine öğrenmesi yazılımı çalışmaya başlar ve girdiğiniz kelimeyi arama sonuçlarında listelendiğinde kimlerin tıklayabileceğini analiz etmeye başlar. Bu analiz, insanların kullandığı cihazlar üzerinden Google’da biriktirilen milyonlarca tıklama, sayfa ziyareti, konum bilgileri, sosyal medyada yazılıp çizilenler ve hatta hiç bir dijital mecraya bulaştırmadan akıllı telefonların yanı başında arkadaş sohbetlerinde değinilen konular gibi “yasa dışı” veriler de dahil her türlü veri üzerinden yapılır.

Böyle bir analiz yapılabildiği için, Google yapay zekası tam bir kehanet örneği gerçekleştirerek, %30 gibi çok yüksek bir tıklama oranı elde eder. Yani, Google’ın arama ağında reklamınızı gösterdiği her 3 kişiden biri sizin reklamınızı tıklar. Üzerinde biraz düşünürseniz, bunun ne kadar yüksek bir oran olduğunu anlayabilirsiniz.

Diyelim ki bir restoranınız var. Her gün yüzlerce kişi restoranınıza gelip yemek yiyor. Eğer siz, restorana gelen kişilerin, detayları iyi olan, çözünürlüğü yüksek video görüntülerini ve her kişinin sipariş bilgisini, ödediği ücreti böyle bir yazılıma verirseniz ( aslında gelen kişilerin kimlik bilgisini de verseniz sonuç tadından yenmez ama biz şimdilik bu kadarla yetinelim) ve yazılımdan tüm bu verileri analiz etmesini isterseniz, yazılım size, daha sonra restorandan içeri girecek kimseler hakkında, onlar ilk defa bile gelmiş olsalar ne sipariş verecek oldukları hususunda, fevkalade isabetli tahminler yapabilir. Bu tahmini, kişilerin kılık kıyafeti, saç stili, yüz hatları, olası duygu durumları, zaman, hava koşulları gibi ilk bakışta ilgisiz gibi duran pek çok parametre arasında ilişkiler arayıp, her birini test ederek yapar. Ne kadar çok veri varsa o kadar çok tutarlı ilişkilendirme yapabilir. Bir an için bir satıcı olduğunuzu ve gördüğünüz kişinin ürününüzü alıp almayacağını, alacak idi ise nasıl bir fiyata razı olacağını ve daha ötesi başka hangi koşullarda satın almaya razı olacağını önceden bilebildiğinizi düşünün! İşte bu sebeple yakın gelecekte, yeteri veriye sahip bir makine öğrenmesinden daha fazla “insan sarrafı” olan bir insan olamayacağını söyleyebiliriz.

Yazı devam ediyor…