Continued from:

– Hacı Bektaş Veli’nin hangi eserleri meşhur olmuştur ?

Hacı Bektaş-ı Veli’nin en ünlü eserleri şunlardır: Velâyet-nâme-i Hacı Bektâş-ı Velî, Makalat – (Arapça), Kitâbu’l-Fevâid, Şerh-i Besmele, Şathiyye, Makâlât-ı Gaybiyye ve Kelimât-ı Ayniyye’dir.

– Hacı Bektaş Veli mezarı nerede?

Vefatından sonra bulunduğu köye de adı verilen Hacı Bektaş Veli Türbesi Nevşehir’e 60 km. mesafede, Ankara – Kırşehir – Nevşehir yolu üzerinde. Hem Alevilerin hem de Sünni Müslümanların uğrak yeri olan türbe ve müze, Hacı Bektaş ilçesinin tam merkezinde bulunuyor.

– Hacı Bektaşi Veli hangi padişah döneminde yaşamıştır?

Taşköprüzâde Ahmed (Ö. 1553), “Ey-şakâiku’n-Nu’mâniyyetî Devlei’l­Osmaniyye” adlı eserinde onu I. Murad ( 1362-1389) devri âlimleri arasında zikreder (2).

Tezkireci Ali de, Künhü’1-Ahbâr’ında onun Orhan Bey ( 1326-1362) zamanında yaşadığını söyler. Bu konuda taradığımız eserlerin bir çoğundaki tarihler bu döneme aittir.

– Hacı Bektaş Veli’nin en önemli eseri nedir?

Hacı Bektaşi Veli, mistik, seyyid, mutasavvıf şair ve İslam filozofudur. Dini bilginliğinden dolayı kendisi Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması için Türkistan illerinde görev yapmıştır. Makâlât eseri Hacı Bektaşi Veli’nin en önemli eseri olarak sayılmaktadır.

– Hacı Bektaş Veli mezhebi nedir?

Kaynaklara göre Hacı Bektâş-ı Velî’nin büyük bir ihtimalle Yesevîlik ile Kalenderîliğin karışımından oluşan Haydarîlik tarikatının bir mensubu olarak Anadolu’ya geldiği anlaşılmaktadır. Bu tarikatlar belirli bir mezhebe bağlanmazlar. Hepsi Tarik-i Ali mensubudur ve Kuran-ı Kerim buyruğuna uygun olarak Ehli Beyt sevdalısıdır.



Bektaşilik Sünni bir Tarikat mıdır

YouTube player



– Hacı Bektaş Veli ismi neden verilmiştir?

Velayetnâme’de Ahmet Yesevi için “Hace” unvanı sıklıkla ve bilinçli şekilde kullanılmıştır ama Hacı Bektaş Veli için asla böyle bir unvan söz konusu edilmemiştir. Bektaş Veli hakkında ısrarla ve istisnasız biçimde “Hacı” unvanı kullanılmıştır. Hatta onun nasıl “hacı” olduğu açıkça anlatılmıştır:

“Lokmân’ı Perende, hacca gitmişti. Tavaf etti, hac törenlerini yerine getirdi, Arafat’a çıkıp vakfeye durdu. Yanındaki arkadaşlarına, bugün arife günü, şimdi bizim evimizde bişi pişirirler dedi. Lokmân’m bu sözü, Hünkâr’a malûm oldu. Evde de gerçekten bişi pişirmedeydiler. Lokmân’ın karısına, bir tepsiye birkaç bişi koyun da verin bana dedi. Bir tepsiye birkaç bişi koydular, Bektaş’a verdiler. Bektaş, tepsiyi aldı, göz yumup açıncıyadek Şeyh Lokmân Perende’ye götürüp sundu. Şeyh Lokman, bunu görünce hikmetini anladı. Arkadaşlariyle bişiyi yedi, tepsiyi gizledi. Hac törenini bitirip Hicaz’dan döndü. Horasan’a yakın gelince bütün Nişabur halkı, Lokman-ı Perende’ye karşı çıktılar, haccın kutlu olsun dediler, mübarek elini öptüler. Lokman, Hacı dedi, Bektaş’dır, gidip Bektaş’ın elini öptü, kerametlerini bir bir haber verdi. Halk da bunu duyunca Bektaş’a baş eğdi, böylece adı, Hünkâr Hacı Bektaş-al-Horasânî oldu.”

Görülüyor ki, Bektaş’ın Hacı olması, onun Kâbe’ye gidişiyle ilgilidir. Velayetnâme’deki bilgilere göre Hacı Bektaş Veli, daha sonra da birçok kere Kâbe’ye gitmiştir. Ancak hacı unvanını normal yollardan Kâbe’ye gitmesiyle değil de keramet göstererek alması Alevî geleneğinin zahirden daha çok batına önem verdiğinin veciz bir ifadesi olarak okunmalıdır.