Continued from: Uğur Önür - Gara Devem Sözleri

Yörüklerin ulu toroslardaki yaylak ve kışlak arasında bulunan uzun göç yollarını aşmak için kullandığı, açlık ve susuzluğa uzun müddet dayanan, vazgeçilmez yegâne aracı “develer” olmuştur. Zamanla yolların yapılması ve çeşitli vasıtaların çoğalmasıyla ne yazık ki develere ilgi azalmış olsa da halen develerinden vazgeçmeyen yörükler, devenin kültürlerinde değerini yitirmeyecek kutsallıkta vefâlı canlılar olduklarını iyi bilmektedirler. Anadolu’da çoğunlukla tek hörgüçlü deve kullanılmış, en soğuk steplerden en sıcak çöllere kadar dayanan develer, Anadolu’daki coğrafi koşullar, hava şartları ve kullanılan amaçlara göre farklılaşmıştır. Tülü, Teke, Tavsi, Kerteles, Yeğen, Kükürdi, Yetişeğen, Haçan gibi melez türler ve bu türlerin dişisinden erkeğine ve yaşına göre Köşek, Boduk, Dorum, Maya, Daylak ve Beserek gibi isimlendirmeler kullanılmıştır. Bu isimler devenin güzelliği üzerinden insanları tarif eden sıfatlar olarak türkülerde sık sık yer etmiştir.

Devenin en önemli görevi göç esnasındadır. Göç zamanı çuvallar hazırlanır, sabahın ilk ışıklarıyla çadırlar sökülür, dürülür daha sonra develer ıhtırılır, kolanları sıkıştırılır. Ala çuvallara giyim eşyası, yoz çuvallara yiyecek, içecek koyulur. Çuvallar kulplarından iplerle devenin sağına soluna bağlanır. Üzerine yatak yorgan keçe gibi yükler atılır. Onların üzerinden sarkıtılan kilimler zenginliğin alâmetidir. Küçük çocuklar yorganın içine yatırılıp, başı dışarda kalacak şekilde yüklerin etrafına sarılır. Develer beşik, çanları ninni olur çucuklara, uyuya uyuya giderler yaylaya. Dürülmüş çadır, dorum veya ihtiyar deveye yüklenir. Katarın en önüne buhur tohumunun erkeği Beserek, yoksa boz devenin erkeği Kirinci bağlanır. En arkadan da Maya gider tüm güzellğiyle… Develerin karınlarının altından sarkan irili, ufaklı çanlar bir türkünün notaları gibi sıra sıra yankılanır toroslarda, bunu duyan ;

Ozan alır ıklık’ını eline
Çıkıverir yaylaların yoluna
Bir boğaz tutturmuş nazlım diline
Tülü maya gibi salınıp gider

Bu anlatı ; Yörüklerin, uzun ve meşakkatli göç yollarındaki en vefâlı dostlarından develer ile kurdukları özel bağların müziklerine yansımasıdır. Tüm türkülerinde doğadan ve hayvanlardan güzellikle bahseden yörükler için develer ; göçü, sevdayı, vefâyı ve çileyi anlatan en güçlü motiflerden birisidir.

IKLIK ALBÜM PROJESİ

Tanrı dağlarından, toroslara uzanan uzun göç yolculuğunun neticesinde, Antalya ve Isparta’nın ortak yaylalarından Anamas ve çevresindeki yörüklerle günümüze kadar taşınmış iki telli yaylı bir çalgı olan Iklık; Kazak ve Kırgızlar’a göre kopuzu icat eden büyük Türk ulusu Korkut Ata’nın elinde halka öğüt, yiğitlere güç veren kutlu ve ilahi bir sesti. Eski Türklerdeki Şaman baksıların ayin, fal, sihir ve tedavide kullandığı bu kutlu ses, ulu ozanın elinde ıklıyor, iniliyor, kişniyor, yas tutuyor, adeta konuşuyordu. Iklayan bu kutlu kopuz, Hakas Türkleri’nde ıh ya da ıyık, Tuva Türkleri’nde İgil, Kızgızistan’da Kıl Kıyak, Türkmenistan’da Gıcek ve Anadolu’daki yörüklerde Iklık adıyla yaşamaktadır.

Iklık’ın kutsal kayın ağacından gövdesi, deri gerilmiş su kabağı ile birleşir. At kuyruğundan tellerine yay dokununca kutlu sesine kavuşur, ıklamaya başlar. Yörük ozanların elinde bu çalgı dertlerini, öğütlerini, özlemlerini, sevdalarını dile getirdikleri aşık sazı olmuştur. Yörük kızları da bu sevdaya karşılık verebilmek için Orta Asya’dan taşıdıkları boğaz çalma geleneğini sürdürürmüşlerdir. Boğaz havaları; Iklık çalgısı ile çalınan ezgi dağarcığının büyük bölümünü oluşturan, günümüze kadar aktarılmış kadim ezgilerdir.

Uğur Önür, bu albüm ve klip projesinde; Teke Yöresi yörüklerinin kendilerine has çalgılarında taşıdıkları büyük kültür mirası olan göç ve yayla ezgilerinden derleyip, hazırladığı 6 eseri sizlerle buluşturmaktadır.

Iklık albümünün tüm kliplendirme çalışması Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeler Biriminin Yürütücülüğünü Doç. Dr. Mustafa Genç’in yaptığı SBG-7468 Numaralı “Isparta Kültürel Miraslar” Projesi kapsamında gerçekleştirilmiştir. Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçıya ve BAP birimine ve tüm proje ekibine destekleri için teşekkür ederiz.