Olası kasıtla öldürme – Bilinçli taksirle ölüme neden olma – Ceza Genel Kurulu 2019/372 E. , 2021/22 K.

Ceza Genel Kurulu 2019/372 E. , 2021/22 K.

“İçtihat Metni”

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 113-174

Sanık … hakkında olası kasıtla öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eylemin bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanığın TCK’nın 85/1, 22/3, 53. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.03.2016 tarihli ve 467-126 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekili ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 31.01.2017 tarih ve 597-606 sayı ile;
“Sanık …’ın olay günü saat 16.00 sıralarında uyuşturucu madde temin etmek amacı ile babasına ait…plakalı kamyonla Tatlıcak Mahallesi Tatlı Su Çeşmesi civarına gittiği, orada yanına yaklaşan ölen …’e uyuşturucu olup olmadığını sorduğu, ölenin de uyuşturucu olduğunu söyleyip, birlikte uyuşturucu içmek istediğini belirterek sanığın aracına bindiği, Tatlıcak Mahallesi arka tarafında bulunan KOSKİ su arıtma tesisinin olduğu cadde üzerine gidip, burada araç içinde uyuşturucu madde kullandıkları, karşı yoldan gelen bir aracı sanığın polis aracı olarak değerlendirerek kaçmak istediği, bu esnada ölenin de aşağıya indiği ve aracın arka tarafına geçtiği, sanığın aracı tekrar hareket ettirirken ölenin araca binmek istediği sırada yere düştüğü, sanığın ölenin düştüğünü görmesine ve araç altında kalarak ölebileceğini öngörmesine rağmen, fren yapmadan aracı ile ilerlemeye devam ederek ölenin üzerinde geçip, ölmesine neden olduğu, daha sonra araçta kalan ölene ait telefonu Sancak Mahallesinde park kenarında bulunan büfeye bıraktığı olayda; eylemin olası kastla adam öldürme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgı ile sanık hakkında bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,
Kabule ve uygulamaya göre de;
1- 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarının taksirli suçlarda uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden anılan madde ile sanık hakkında hak yoksunluğuna hükmedilmesi,
2- Duruşmada kendilerini vekille temsil etttiren katılanlar lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 08.06.2017 tarih ve 113-174 sayı ile sanığın, olası kasıtla öldürme suçundan TCK’nın 81/1, 21/2, 53/1-2-3 ve 58. maddeleri uyarınca 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
Ceza miktarı bakımından resen temyize tabi hükmün sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 14.02.2019 tarih, 8047-2056 sayı ve oy çokluğuyla; “Sanığın eylemi olası kast ile işlediği kabul edilmesine karşın, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm kısmında bilinçli taksirle işlendiğinin belirtilmesi ancak uygulamanın olası kasta ilişkin TCK’nın 21/2. maddesi uyarınca yapılması yazım hatası kabul edildiğinden bozma nedeni yapılmamıştır.” eleştirisiyle onanmasına karar verilmiş,
Daire Üyesi M. Yapıcı;
“…Sanık …’ın olay günü saat 16.00 sıralarında uyuşturucu madde temin etmek amacı ile babasına ait…plaka sayılı Mitsubishi Canter marka arkası kapalı araçla Tatlıcak Mahallesi Tatlı Su Çeşmesi civarına uyuşturucu almaya gittiği, orada yanına yaklaşan ölen …’e uyuşturucu olup olmadığını sorduğu, ölenin de uyuşturucu olduğunu söyleyip sanık …’e eroin sattığı, ölenin birlikte uyuşturucu içmek istediğini belirterek sanığın aracına bindiği, Tatlıcak Mahallesi arka tarafında bulunan KOSKİ su arıtma tesisinin olduğu cadde üzerine gidip, burada araç içinde uyuşturucu madde kullandıkları, burada yaklaşık 30-35 dakika kaldıkları, uyuşturucu aldıkları sırada karşı yoldan beyaz renkli Ford Connect marka bir aracın geldiğini görünce gelen aracı sanığın polis aracı olarak değerlendirerek yakalanmamak için kaçmak istediği, bu esnada ölenin de araçtan aşağıya inerek aracın arka tarafına geçtiği, sanık … ölen …’ın ayrıldığını düşünerek aracı çalıştırıp hızlı bir şekilde olay yerinden kaçtığı sırada ölen …’ın aracın sağ kapısını açarak binmek istediği sırada yere düştüğü, sanık …’in olay yerinden hızla uzaklaştığı ve bilâhare…’ın öldüğünü öğrendiği olayda;
Sanık …’in ölen …’ın düştüğünü görmesine rağmen aracı durdurmayarak arka tekerleğin ölenin üzerinden geçmesine ve ölümüne neden olan olayda, sanığın kullandığı aracın otomobil gibi hızlı hareket edebilen bir araç olması ve 15-20 metrelik mesafede ciddi anlamda hızlanabilecek bir araç olduğu düşünüldüğünde, aracın arka tekerlerinin üzerinden geçmesini engelleyecek bir fren mesafesinin ve düşünme süresinin bulunmasının imkansız olduğu, dolayısıyla sanığın olursa olsun şeklinde hareket etmesi söz konusu değildir. Sanığın tekerin ölenin üzerinden geçtiğini bildiği hâlde eylemine devam etmesi söz konusu değildir. Sanığın eylemi taksirli bir eylemdir. Sanığın bu hâlde TCK’nın 85/1, 22/3. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiğini düşünmekteyim.” görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 15.04.2019 tarih ve 56982 sayı ile;
“…Somut olayda, karşı oy kullanan Yargıtay 12. Ceza Dairesi üyesinin muhalefet şerhinde belirttiği üzere sanık …’in ölen …’ın düştüğünü görmesine rağmen aracı durdurmayarak arka tekerleğin ölenin üzerinden geçmesine ve ölümüne neden olan olayda, sanığın kullandığı aracın otomobil gibi hızlı hareket edebilen bir araç olması ve 15-20 metrelik mesafede ciddi anlamda hızlanabilecek bir araç olduğu düşünüldüğünde aracın arka tekerlerinin üzerinden geçmesini engelleyecek bir fren mesafesinin ve düşünme süresinin bulunmasının imkansız olduğu, dolayısıyla sanığın olursa olsun şeklinde hareket etmesi söz konusu değildir. Sanığın tekerin ölenin üzerinden geçtiğini bildiği hâlde eylemine devam etmesi söz konusu değildir. Sanığın eylemi taksirli bir eylemdir. Sanığın bu hâlde TCK’nın 85/1, 22/3. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerekmektedir.
Sanığın istemediği bir netice meydana gelmiştir. Sanığın kasti bir suç işlemek amacıyla hareket etmediği sabittir. Meydana gelen netice suç bakımından taksir söz konusudur. Bu taksirde bilinçli taksir düzeyindedir. Bu gerekçelere bağlı olarak sanığın, gerçekleşen ölüm neticesini istememesinin ancak sonucun gerçekleşmesinin bilinçli taksir suçunu oluşturduğu anlaşılmaktadır.” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 23.05.2019 tarih ve 3759-6606 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eylemini bilinçli taksirle mi yoksa olası kasıtla mı gerçekleştirdiğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
26.11.2015 tarihli olay yeri inceleme, ölü muayene ve otopsi tutanağına göre; 26.11.2015 tarihinde saat 17.30 sıralarında Tatlıcak Mahallesi Saadet Caddesi Belediye Atık Su Tesisleri yanındaki çift yönlü yolun şehir merkezi istikametinin sağ tarafında yatar vaziyette erkek bir şahsa ait cesedin bulunduğunun bildirilmesi üzerine saat 18.40 sıralarında olay yerine gelindiği, bahsedilen yolun sağ tarafında yerde sırt üstü yatar vaziyette bir erkek şahsa ait cesedin görüldüğü, cesedin üzerinde elbiselerinin bulunduğu, ancak sağlık ekipleri tarafından müdahale edilen cesedin üzerindeki elbiselerin kesilmiş olduğu, cesedin görünen yerlerinde bariz bir yaralanmanın tespit edilemediği, yolda kaza olduğuna dair herhangi bir fren izi ya da herhangi bir araca ait parça görülmediği, ölü muayene ve otopsi işlemlerinin yapılması için cesedin Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldığı,
Cesedin üst kısmında siyah kaban, hardal renkli bir kazak ve siyah gömlek, alt kısmında ise kot pantolon, içlik ve külot, ayaklarında ise spor ayakkabısı ve siyah çorap olduğu, kıyafetlerde kesici delici alet ve ateşli silah mermi çekirdeği ya da saçma tanesi geçişine bağlı herhangi bir defekt olmadığı, siyah kabanın sol kısmında ve sol kol bölümünde araç tekerlek izi ile uyumlu bir iz görüldüğü, kıyafetlerin ceplerinden 2 adet gri renkli kağıda sarılı muhtemelen uyutucu, uyuşturucu madde olduğu düşünülen paketler ile, 155 TL değerinde kağıt para ve 5 TL madeni demir para bulunduğu, cesette ölü katılığının henüz gelişmediği, ölü lekelerinin sırt üstü yatış pozisyonuna uygun olarak sırtta bası görmeyen yerlerde teşekkül etmeye başladığı, sol trontal bölge, sol orbita dış kısım ve sol maksilla üzerinde 15×8 cm’lik alanda sıyrıklı ekimoz gözlemlendiği, cesedin burnundan ve ağzından yoğun kan çıkışı izlendiği, oksipital bölgesel kısımda 7×7 cm’lik alanda saçlı deri içinde hematom olduğu, sağ üst göz kapağında 2×1 cm’lik ekimoz, mandibula sol kısımda 2×2 cm’lik sıyrıklı ekimoz, sağ gluteus dış kısımda 7×5 cm’lik alanda sıyrıklı ekimoz, sağ ön kol ön yüzde 10×5 cm’lik alanda çiçek yaprağı desenli tatuaj, sol dirsek iç bükümde 4×3 cm’lik alanda ekimoz, sol ön kol ve yan yüzde ve yan kısımda iskambil kart şekilli tatuaj, batın bölgesi sol alt kısımda 2 cm uzunluğunda sütür izleri bulunan yara, sağ diz iç kısımda 3×2 cm’lik sıyrıklı ekimoz ve yine sağ uyruk iç kesimde 8×5 cm’lik alanda sıyrıklar bulunduğu, tarif edilen bulgular dışında ateşli silah yarası, kesici delici alet yarası, ası telemi, elle ve bağla boğulmaya ait herhangi bir bulguya rastlanılmadığı,
26.11.2015 tarihinde Tatlıcak Mahallesinde yol kenarında ölü hâlde bulunan …’in ölümünün, genel beden travmasına bağlı akciğer, kalp ve karaciğer yaralanması ile gelişen iç kanamayla ile birlikte kafa kaide ve kubbe kırığı ile müşterek kafa içi kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana geldiği,
28.11.2015 tarihli yakalama tutanağına göre; 26.11.2015 tarihinde saat 17.00 sıralarında Tatlıcak Mahallesi Saadet Caddesi üzerinde meydana gelen olayla ilgili olarak yapılan araştırmalarda olayın şüphelisi olduğu tespit edilen sanık …’ın yakalama çalışmalarının devam ettiği sırada sanığın 28.11.2015 tarihinde saat 16.00 sıralarında Asayiş Şube Müdürlüğüne intikal edeceği bilgisinin alındığı, aynı gün saat 16.15 sıralarında sanığın 26.11.2015 tarihinde saat 17.00 sıralarında Konya ili Tatlıcak Mahallesi Saadet Caddesi üzerinde ölen …’in öldürülmesi olayına kendisinin karıştığını beyan ederek, 26.11.2015 tarihinde saat 16.00 sıralarında babasına ait olan… plaka sayılı araç ile yalnız olarak Tatlıcak Mahallesine eroin almaya gittiğini, burada ölen …’dan 60 TL karşılığında eroin satın aldığını ve ölen ile birlikte olay yerine geldiklerini, birlikte eroin kullandıklarını, yaklaşık otuz dakika burada kaldıktan sonra kavşakta Ford Connect marka bir araç görünce bu aracı polis aracı zannettiklerinden ölenin kamyonetten indiğini, kendisinin de aracı çalıştırarak ilerlemeye başladığını, biraz hızlanınca ölenin tekrar kamyonete binmek için aracın sağ kapısını açarak binmeye çalıştığını, hızlanmış olması nedeniyle bir anda ölenin kapıya çarparak düştüğünü ve aracın altında kaldığını, daha sonra araçta ölene ait telefonun olduğunu fark ettiğini, bu telefonu Sancak Mahallesinde bulunan bir büfeye bıraktığını söylediği,
Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen 25.12.2015 tarihli rapora göre; Meram Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen 29.12.2015 tarihli biyokimya idrarda uyutucu uyuşturucu madde laboratuvar testi sonucunda, sanığın vücudunda metabolutu morfin olan opiat kimyasal maddesinin pozitif çıktığı,
Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesince düzenlenen 09.02.2016 tarihli rapora göre; ölenin kanında Bpriden, Parasetemol, Fenasetin, Benziolekgonin, Ekgonin Metil Ester, Kodein, Morfin, Hidromorfon ve Pregabalin; idrarında ise Kokain, Pregabalin, Biperiden, Parasetamol, Fenasetin, Naltrekson, Ekgonin Metil Ester, Kodein, Morfin, Hidromorfon, Gabapentin ve Mekonin maddelerinin bulunduğu,
28.11.2015 tarihli DVD çözüm tutanağına göre; olay ile ilgili olarak bölgede yapılan kamera tespit çalışmalarında, Taç A.Ş isimli iş yerinin kamera görüntüsünün tarih ve zamanı ile uyumlu olan kamera kayıtları izlendiğinde ölenin üzerindeki mevcut tekerlek ebatları ile benzer tekerlekleri olan… plakalı kamyonetin, 26.11.2015 tarihinde saat 16.15.22 sıralarında olay mahalli istikametine doğru seyir hâlinde olduğu, muhafaza altına alınarak incelenen bu aracın arka lastiklerinin diş izlerinin ölenin üzerindeki elbise ve bacağındaki tekerlek izleri ile birebir uyum gösterdiği, olay yerini tam olarak görüntüleyen kamera görüntülerine rastlanmadığı, incelenen mevcut görüntünün güzergah görüntüsü niteliği taşıdığı,
27.11.2015 tarihli olay yeri inceleme raporuna göre; …plaka sayılı, 1996 model, Mitsubishi Canter marka kapalı kasa kamyonette herhangi bir hasarın olmadığı, aracın fotoğraflarının çekildiği, kamyonetin arka tekerleklerinin ölçekli fotoğraflarının temin edildiği, kamyonet içinde bulunan cam küllük yüzeyinden parmak izi alındığı,
Konya Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü Kimlik Tespit Büro Amirliğince düzenlenen 28.11.2015 tarihli rapora göre; ölene ait cep telefonunun arka yüzeyinde belirlenen sağ el baş parmak izinin sanığa ait olduğunun tespit edildiği,
Konya Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü Kimlik Tespit Büro Amirliğince düzenlenen 02.12.2015 tarihli rapora göre; …plakalı Mitsubishi Canter marka kamyonetin içinde bulunan cam küllük yüzeyindeki bir adet parmak izinin ölenin sağ el orta parmağına ait olduğu,
Anlaşılmıştır.
Katılan …; oğlu olan ölenin yaklaşık altı yedi yıldır eroin kullandığını, zaman zaman tedavi olduğunu, olaydan 15 gün önce uyuşturucu madde kullanmaması için Nevşehir Kapadokya Hastanesince ölene çip takıldığını, bu zamana kadar öleni kontrol altında tuttuklarını, olay günü sabah saat 07.00 sıralarında işe gittiği sırada ölenin evde yattığını, aynı gün saat 09.00 sıralarında evde bulunan annesini arayarak öleni sorduğunu, onun da ölenin cezaevine gideceğini söyleyerek evden çıktığını söylediğini, aynı gün saat 13.30 sıralarında ölenin telefonunu aradığını ancak cevap vermediğini, saat 14.00 sıralarında da ölenin, eşi Hacer ile telefonda konuştuğunu öğrendiğini, akşam saat 18.30 sıralarında ise oğlunun öldüğünü öğrendiğini, ölenin karın bölgesinde taktırmış olduğu çiplerin izlerinin bulunduğunu, üzerinden çıkan bıçağın da ona ait olduğunu, bu bıçağı sürekli yanında taşıdığını, ölenin herhangi bir işte çalışmadığını, ihtiyacı olan parayı ona kendisinin verdiğini, olay günü evden çıkarken 10 TL bıraktığını, ölenin bu paranın sadece 5 TL’sini aldığını öğrendiğini, ancak üzerinden çıkan diğer paraları ne şekilde temin ettiğini bilmediğini, Tatlıcak Mahallesine uyuşturucu almak için gittiğini bildiğini, ölenin husumetli olduğu kişilerin bulunmadığını, ölenin uyuşturucu madde kulladığını ancak bildiği kadarıyla satmadığını,
Katılan …; ölenin oğlu olduğunu, kendisinin Bodrum’da, ölenin ve eşi olan katılan …’ün ise Konya’da ikamet ettiğini, ölenin olay günü saat 15.30 sıralarında kendisini arayarak yanına geleceğini söylediğini, ölenin uyuşturucu kullandığını bilmediğini,
Tanık …; 26.11.2015 tarihinde saat 17.00 sıralarında “Kom Deri”ye ait dükkânlardan birini kiralamak için olayın gerçekleştiği bölgeye gittiğini, “Kom Deri” dükkânlarını 100 metre geçtikten sonra şehir istikametine doğru yol ortasında bir şahsın burnu kanlı vaziyette yerde yattığını gördüğünü, daha sonra polisi aradığını,
Tanık …; Konya ili Sancak Mahallesi Akşam Sokak üzerinde bulunan “Derya Büfe” isimli iş yerini çalıştırdığını, 26.11.2015 tarihinde saat 17.00-18.00 sıralarında büfede bulunduğu sırada daha önceden görmediği ve olaydan sonra teşhis ettiği sanığın yanına gelerek cips ve sigara satın aldığını, para verdikten sonra “Bu telefonu sana bıraksam, amca oğlu yarın gelip alacak olur mu?” dediğini, kendisinin de bunu kabul ederek “Gelirse kimlik falan sorayım mı?” diye sorduğunu, sanığın ise “Gerek yok, ben zaten ona söyledim. biri gelip telefon vermiş deyip verirsin!” diyerek telefonu verdiğini, sanığa kim olduğunu sormadığını, onun sıradan bir müşteri olduğunu düşündüğünü, aldığı telefonun kendisi büfeden ayrılıncaya kadar çalmadığını, ertesi gün telefonun birkaç kez çaldığını, telefonun ekranına baktığında “Babam” ya da “Paşam” ismiyle kayıtlı birisinin aradığını gördüğünü, ancak telefonu açamadığı için cevap vermediğini, daha sonra aynı kişinin tekrar aradığını, bu sefer telefonu yanındaki kardeşinin açarak durumu izah ettiğini,
Tanık …; yaklaşık 5 yıldır oto yıkama işiyle uğraştığını, müşterisi olan tanık …’ı yaklaşık 4-5 yıldır tanıdığını, tanık …’in kamyonetiyle Ayakkabıcılar Sitesinden ayakkabı alarak bu ayakkabıları İstanbul ya da başka illere götürdüğünü, bu aracı oğlunun da kullandığını bildiğini, tanık …’in 27.11.2015 tarihinde saat 11.00 sıralarında tek başına bahse konu… plakalı Mitsubishi Canter marka kamyonetini yıkamaya getirdiğini, bu kamyonetin içini ve dışını kendisinin yıkadığını, aracı yıkarken tanık …’in iş yerinin karşısında bulunan büfede çay içtiğini, yıkama işi bittikten sonra da aracı alarak iş yerinden ayrıldığını, kamyoneti yıkatıp ayrıldıktan 10-15 dakika sonra tekrar iş yerine gelerek kamyonetin kasasının içini de yıkatmak istediğini söylediğini, bunun üzerine kamyonetin kasasını da yıkadığını, tanık …’in taşıdığı ayakkabı kolilerinin ıslanmaması için genellikle kamyonetin kasasını yıkatmadığını, bu nedenle bu talebinin dikkatini çektiğini, bunun haricinde dikkatini çeken bir durum yaşamadığını,
Tanık … kollukta; sanığı 2012 yılında birlikte cezaevinde kalmaları sebebiyle tanıdığını, sanığın da kendisi gibi uyuşturucu bağımlısı olduğunu, 27.11.2015 tarihinde sanıkla buluştuklarını, saat 15.00 sıralarında Tatlıcak Mahallesine gidip eroin aldıklarını bu sırada sanığın, kendisini asayiş şubenin dördüncü katından aradıklarını söyleyerek, buranın hangi kısım olduğunu sorduğunu, bunun anılan yerin üzerine cinayet bürosu olduğunu söyleyerek sanığa “Cinayet bürosuyla ne işin var?” diye sorduğunu, sanığın da 26.11.2015 tarihinde Tatlıcak Mahallesinde… isimli bir şahısla birlikte araçta eroin kullandıklarını, buraya polisin geldiğini görünce kaçmaya çalıştıklarını, bu sırada…’ın ilerleyen araca binmeye çalıştığı sırada düştüğünü ve tekerleğin üzerinden geçtiğini, Hasan’ın yaralandığını zannederek kaçtığını söylediğini, sanığa polise gitmesi gerektiğini ifade ettiğini, sanıkla birlikte araç içerisindeyken radyoda sanığın bahsettiği şahsın öldüğünü öğrendiklerini,
Mahkemede ise; radyo haberlerinden ölenin hayatını kaybettğini öğrenen sanığın şok olduğunu, sanığın, kendisine; ölen ile birlikte eroin kullandıklarını, eroin içtikleri yere polisin geldiğini görünce üzerlerinde madde olması nedeniyle kaçmaya çalıştıklarını, bu sırada ölenin araçtan indiğini, sonra kendisinin araçla hareket ettiğini, ancak ölenin araca tekrar binmek isterken düştüğünü, tekerleğin üzerinden geçtiğini, daha sonra korkarak olay yerinden ayrıldığını anlattığını, sanık ile bu konuşmayı radyo anonsunu duymadan önce yaptıklarını, sanığın ölenin hayatını kaybettiğini radyo haberiyle öğrendiğini, olayı kedisine anlattığı sırada öldüğünü bilmediğini,
Tanık … kollukta; oğlu olan sanığın uyuşturucu bağımlısı olduğunu, bu nedenle çok sıkıntılar yaşadığını, nakliyecilik işiyle uğraştığını, …plakalı Mitsubishi marka tenteli komyonetin eşi adına kayıtlı olduğunu, bahse konu bu kamyonet ile nakliyecilik yaptığını, olay günü saat 13.00 sıralarında sanığın, teyzesinin oğlunun yanına gideceğini söyleyerek kamyon ile yanından ayrıldığını, saat 17.30 sıralarında eve döndüğünü, uyuşturucu kullanması nedeniyle evde pek konuşmadıklarını, ertesi gün kamyonun arka tekerleklerine hayvan pisliği bulaşığı gördüğünü, böylece sanığın Tatlıcak Mahallesine uyuşturucu almaya gittiğini anladığını, aracı iç ve dış olmak üzere iki günde bir yıkattığını, sanığın kendisinden habersiz olarak aracı yıkatıp yıkatmadığını bilmediğini, polislerle araca baktıklarında aracın yıkanmış olduğunu gördüğünü,
Mahkemede ise; sanığın kullandığı kamyonu kendisinin yıkattığını, kamyonu yıkamacıya her zaman kendisinin götürdüğünü, aracı yıkamaya götürdüğünde gerçekleşen olaydan haberinin olmadığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık … 28.11.2015 tarihinde kollukta; …plakalı kamyoneti ile Tatlıcak Mahallesi içerisinde bulunan tatlı su çeşmesinin olduğu yere geldiğini, önceden tanımadığı ve isminin sonradan… olduğunu öğrendiği ölenin gelen arabalara uyuşturucu sattığını gördüğünü, kamyonunu durdurduğunu, yanına gelen ölene uyuşturucu olup olmadığını sorduğunu, ölenin “Var!” demesi üzerine 60 TL vererek ölenden bir top eroin ve folyo aldığını, ölenin “Ben de arabada içebilir miyim?” diye sorduğunu, dışarının rüzgarlı olması nedeniyle ölenin aracında uyuşturucu kullanmasına izin verdiğini, zaten alışverişi de şoför mahallinde yaptıklarını, birlikte mahallenin arka tarafında bulunan su arıtma tesisleri civarındaki boş alana gittiklerini, boş ve sessiz olması nedeniyle genellikle uyuşturucu kullananların buraya geldiklerini, aracı durdurduktan sonra ölenin adının… olduğunu öğrendiğini, hatta 10-15 gün önce uyuşturucudan kurtulmak için kendisine çip takıldığını söylediğini, araç içerisinde kendilerine ait uyuşturuları kullandıklarını, yaklaşık 30-35 dakika burada kaldıklarını, havanın kararmaya yakın olduğunu, bu sırada karşı yoldan Beyaz renkli Ford Connect marka bir aracın geldiğini gördüğünü, bu aracı polis aracı zannettiğini, ölene de bu aracın polis aracı olabileceğini söylediğini, bu sırada kendisinin şoför koltuğunda ölenin ise yanındaki koltukta oturduğunu, ölenin hemen kamyonun kapısını açıp çıktığını ve kapıyı kapattığını, kendisinin de panik olup arabayı çalıştırarak yolun kenarından hiç dönmeden ilerlemeye başladığını, biraz hızlandığını, bu sırada ölenin kapıyı açarak tekrar arabaya binmeye çalıştığını ve kapının önündeki merdivene ayağını basmaya çalıştığını, ancak basamayıp ayağının tekere değmesi sonucunda araca binemeden yere düştüğünü, paniklediğini ve durmaya fırsatı olmadığı için yoluna devam ettiğini, havanın karanlık olduğunu, dikiz aynasından geriye baktığında öleni diz çökmüş vaziyette yerde gördüğünü, bunu görünce önce yavaşladığını, sonra korkup panikleyerek olay yerinden ayrıldığını, ölenin hareket ettiğini görünce ezildiğini düşünmediğini, aracının lastiğinin üzerinden geçtiğini hiç hissetmediğini, eve giderken ölenin cep telefonunun aracın içerisinde olduğunu fark ettiğini, evde yaklaşık 20 dakika kaldıktan sonra telefonu alıp mahallelerinde bulunan ve daha önceden alışveriş yaptığı büfeye gittiğini, büfe sahibine telefonu uzatarak telefonun kendilerinden alınacağını söylediğini, telefonun kendisinde bulunduğu sırada hiç çalmadığını, korktuğu için telefonu bıraktığını, ölenin yanına gitmeyi düşündüğünü, ancak korktuğu için oraya da gidemediğini, polislerin kendisini aradığını öğrendiğinde ölenin adını ya da aracının plakasını bildirdiğini düşünerek hemen karakola gitmediğini, pişman olduğu için gelip teslim olduğunu, bahsi geçen kamyoneti olaydan bir gün sonra yıkattığını, Tatlıcak Bölgesine gidip geldiği için kamyonun kirlendiğini, babasının kızması nedeniyle de yıkattığını,
Savcılıkta; …plaka sayılı kamyonetin annesi üzerine kayıtlı olduğunu, ancak bu kamyonet ile kendisinin ve babasının nakliyecilik işi yaptığını, uyuşturucu kullandığını, olay tarihinde saat 16.00 sıralarında uyuşturucu temin etmek için Tatlıcak Mahallesine bu kamyon ile gittiğini, Tatlıcak Mahallesi içerisinde tatlı su çeşmesi olarak bilinen yerin yakınlarında her zaman uyuşturucu satan birilerinin olduğunu, buraya gittiğinde isminin… olduğunu daha sonradan öğrendiği öleni görerek ona uyuşturucu bulunup bulunmadığını sorduğunu, ölenin uyuşturucu olduğunu söylemesi üzerine kendisinden 60 TL karşılığında bir paket eroin satın aldığını, ölenin, kendisinin de uyuşturucu kullanacağını, ancak havanın rüzgarlı olduğunu, aracın içerisinde kendisi ile birlikte uyuşturucu kullanmak istediğini söyleyerek araca bindiğini, birlikte Tatlıcak Mahallesinin arka tarafında bulunan “KOSKİ Su Arıtma Tesisi”nin olduğu cadde üzerine gittiklerini, yolun sağ tarafındaki asfaltın aşağı kısmına aracı park ettiğini, ölenle birlikte alüminyum folyo içerisinde bulunan uyuşturucu maddeyi kullandıklarını, bir süre sonra karşı yoldan sivil bir aracın geldiğini gördüklerini, ölene, aracın polis aracı olabileceğini söylediğini, ölenin aracın kapısını açıp aşağıya inerek aracın arka tarafına doğru geçtiğini, bu nedenle ölenin gittiğini düşündüğünü, kamyonun arkasının çadırlı olması nedeniyle arkada bulunan birini görme imkânının olmadığını, ölen indikten sonra aracı çalıştırarak ileriye doğru hareket etmeye başladığını, henüz 15-20 metre ilerlemeden kamyon çalışır ve ilerler vaziyette iken ölenin ön yolcu koltuğu tarafındaki kapıyı açıp kamyona çıkmak için kullanılan basamağa ayağını attığını ancak sol ayağının boşa çıkması nedeniyle araca binemediğini ve düştüğünü, bu sırada havanın da kararmaya başladığını, kendisinin araçla ilerlemeye devam ettiğini, daha sonra aracın aynasından baktığında öleni yolun kenarında dizlerinin üzerine çökmüş vaziyette ayağa kalkmaya çalışırken gördüğünü, polisler tarafından yakalanmaktan korktuğu için yola devam ederek evine gittiğini, ailesine bir şey anlatmadığını, olaydan bir gün sonra annesinin eve polislerin geldiğini söylediğini, haberlerden…’ın öldüğünü öğrenmesi üzerine karakola gidip teslim olduğunu, her ne kadar kolluktaki ifadesinde kamyonu bir gün sonra yıkattığını söylemiş ise de bu beyanının doğru olmadığını, Tatlıcak Mahallesi tarafına gittiği sırada kamyonun çok tozlandığını, bir gün sonra da babasının kamyonun kirlendiğini görünce yıkatmaya götürdüğünü, babasıyla ilgili bir sorun yaşanabileceğini düşündüğü için kamyonu yıkatan kişinin kendisi olduğunu söylediğini, öleni olay tarihinden önce tanımadığını, olay tarihinde de ölen ile aralarında herhangi bir tartışma ya da kavga olayı olmadığını, ölenden uyuşturucu satın aldığını, ölenin kendi isteğiyle aracına bindiğini, olayın bir kaza olduğunu, öldürmek gibi bir kastının bulunmadığını, eve gittikten sonra ölenin telefonunun araç içerisinde kaldığını anlayıp, evlerinin karşısında bulunan marketin sahibine, “Bu telefonu sahibi sizden gelip alacak.” diyerek telefonu teslim ettiğini, olay nedeniyle korktuğunu, bu nedenle telefonu geçici olarak market sahibine verdiğini,
Mahkemede; olay günü Tatlıcak Mahallesine uyuşturucu almak için gittiğini, burada bulunan tatlı su çeşmesi civarında önceden tanımadığı öleni başkasına uyuşturucu satarken gördüğünü, ölenin bir başkasına uyuşturucu sattıktan sonra yanına gelerek uyuşturucu isteyip istemediğini sorduğunu, istediğini söyleyerek ölenden 60 TL karşılığında poşet içerisinde eroin satın aldığını, ölenin aracında oturup uyuşturucu kullanıp kullanamayacağını sorduğunu, kendisinin de kabul ettiğini, öleni de alarak bulundukları yerden yaklaşık 2-3 km uzakta bulunan daha tenha bir yere aracıyla hareket ettiğini, yol kenarında aracı durdurduğunu, ölenle birlikte bir miktar uyuşturucu kullandıklarını, bir süre sonra karşıdan Connect marka beyaz bir aracın geldiğini, ölene bu aracın polis aracı olabileceğini söylediğini, bunun üzerine ölenin araçtan indiğini, bir iki dakika sonra da bu aracın kendilerine doğru geldiğini, aynalardan baktığında araçtan inen öleni göremediğini, aracını çalıştırıp toprak yoldan asfalta çıkmadan 20-25 metre kadar ilerlediğini, bu sırada da öleni görmediğini, ardından ölenin birden aracın kapısını açtığını, öleni gördüğünü ancak ölenin araca binemeyerek yere düştüğünü, aracı yavaşlattığını, ölenin dizlerinin üzerinde aracın arkasında durduğunu gördüğünü, öleni sağ aynaya bakarak gördüğünü, hareket hâlinde iken aracın lastiklerinin herhangi bir tümsekten geçtiğini hatırlamadığını, böyle bir şey hissetmediğini, hissetmiş olması hâlinde duracağını, öleni aracın arka sağ kısmında dizüstü çömelmiş vaziyette gördüğü için başına bir şey gelmiş olabileceğini düşünmediğini, akabinde olay yerinden eve doğru gittiğini, olayın havanın kararmış olduğu saat 17.00-17.30 sıralarında meydana geldiğini, eve gittiğinde araçtan indiği sırada ölenin telefonunun aracın şoför mahallinin iç kısmına düştüğünü gördüğünü, önce eve çıktığını, panik hâlinde 15-20 dakika ne yapacağımı bilemediğini, daha sonra evin karşısındaki büfeye telefonu götürüp verdiğini, olayı ailesine söylemediğini, ertesi gün babasının aracı yıkamaya götürdüğünü, ölenin araca binmeye çalışırken kapıyı açması ile kapının kapanmasının bir anda olduğunu, ölenin, aracın tam olarak neresine bastığını göremediğini, ancak araca binmek için merdivene basması gerektiğini, bu nedenle merdivene basmaya çalışırken ayağının boşa gelmesiyle sağ ön tekerin üzerine basmış olabileceğini, aracı kullandığı için ölenin tam olarak nereye bastığını görmediğini, ölenin hayatını kaybettiğini arkadaşı olan tanık Fatih ile gece arabada otururken öğrendiğini, ölenin uyuşturucu satarken yakalandığını, kendisinin de bu nedenle emniyete çağırıldığını düşündüğü için arandığını öğrenmesine rağmen emniyete gitmediğini, ölenin hayatını kaybettiğini öğrendikten sonra da karakola giderek teslim olduğunu,
Bozmadan sonra Mahkemede ise; bilerek ve isteyerek böyle bir suç işlemediğini, olayın şoku ile korku ve panik nedeniyle olay yerinden uzaklaştığını, pişman olduğunu,
Savunmuştur.
Uyuşmazlık konusunda isabetli bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi bakımından, “doğrudan kast”, “olası kast”, “taksir” ve “bilinçli taksir”e değinilerek, birbirlerinden ayırdedici ölçütlerin ortaya konulması gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nın “Kast” başlıklı 21. maddesi;
“(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir” şeklinde düzenlenerek, maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde doğrudan kast, ikinci fıkrasının birinci cümlesinde de olası kast tanımlanmıştır.
Olası kastın tanımlandığı TCK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasının gerekçesinde;
“…Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir. Mevzuatımıza giren yeni bir kavram olan olası kastla ilgili uygulamadan bazı örnekler vermek yararlı olacaktır.
Yolda seyreden bir otobüs sürücüsü, trafik lambasının kendisine kırmızı yanmasına rağmen, kavşakta durmadan geçmek ister; ancak kendilerine yeşil ışık yanan kavşaktan geçmekte olan yayalara çarpar ve bunlardan bir veya birkaçının ölümüne veya yaralanmasına neden olur. Trafik lambası kendisine kırmızı yanan sürücü, yaya geçidinden her an birilerinin geçtiğini görmüş; fakat, buna rağmen kavşakta durmamış ve yoluna devam etmiştir. Bu durumda otobüs sürücüsü, meydana gelen ölüm veya yaralama neticelerinin gerçekleşebileceğini öngörerek, bunları kabullenmiştir.
Düğün evinde törene katılanların tabancaları ile odanın tavanına doğru ardı ardına ateş ettikleri sırada, bir kişinin aldığı alkolün de etkisi ile elinin seyrini kaybetmesi sonucu, yere paralel olarak yaptığı atışlardan bir tanesinden çıkan kurşun, törene katılanlardan birinin alnına isabet ederek ölümüne neden olur. Bu örnek olayda kişi yaptığı atışlardan çıkan kurşunların orada bulunan herhangi birine isabet edebileceğini öngörmüş; fakat, buna rağmen silâhıyla atışa devam etmiştir. Burada da fail silâhıyla ateş ederken ortaya çıkacak yaralama veya ölüm neticelerini kabullenmiştir.
Verilen bu örneklerde kişinin olası kastla hareket ettiğinin kabulü gerekir.” şeklinde açıklamalara yer verilmiş ve olası kasta ilişkin örnek olaylar gösterilmiştir.
Buna göre, doğrudan kast; öngörülen ve suç teşkil eden fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesi hâlinde doğrudan kastla hareket etmiş olacak, buna karşın işlemiş olduğu fiilin muhtemel bazı neticeleri meydana getirebileceğini öngörmesine ve bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmesine rağmen muhtemel neticeyi kabullenerek fiili işlemesi hâlinde olası kast söz konusu olacaktır.
Olası kast ile doğrudan kast arasındaki farkı ortaya koyan en belirgin unsur, doğrudan kasttaki bilme unsurudur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kasıtla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bir kısım neticeleri de doğurması muhakkak ise, failin bu sonuçlar açısından da doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir.
Olası kastı doğrudan kasttan ayıran diğer ölçüt; suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin muhakkak olmayıp muhtemel olmasıdır. Fail, böyle bir durumda muhakkak değil ama, büyük bir ihtimalle gerçekleşecek olan neticenin meydana gelmesini kabullenmekte ve “olursa olsun” düşüncesi ile göze almakta; neticenin gerçekleşmemesi için herhangi bir çaba göstermemektedir. Olası kastta fiilin kanunda tanımlanan bir sonucun gerçekleşmesine neden olacağı muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin meydana gelmesi fail tarafından kabul edilmektedir.
5237 sayılı TCK’nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde “kanunda tanımlanmış haksızlık” olarak ifade edilen suç; kural olarak ancak kastla, kanunda açıkça gösterilen hâllerde ise taksirle de işlenebilir. İstisnai bir kusurluluk şekli olan taksirde, failin cezalandırılabilmesi için mutlaka kanunda açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. 5237 sayılı TCK’nın 22/2. maddesinde taksir; “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir” şeklinde tanımlanmıştır.
Taksirli suçlarda, gerek icrai, gerekse ihmâli hareketin iradi olması ve meydana gelen neticenin öngörülebilir olması gerekmektedir. İradi bir davranış bulunmadığı takdirde taksirden bahsedilemeyeceği gibi, öngörülemeyecek bir sonucun gerçekleşmesi hâlinde de failin taksirli suçtan sorumluluğuna gidilemeyecektir.
Sonucun gerçekleşmesinde mağdurun taksirli davranışının da etkisinin olması hâlinde, diğer taksirli davranış nedensellik bağını kesmediği sürece bu durum, failin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi, taksirin niteliğini de değiştirmeyecektir. Türk Ceza Kanunu’nda kusurun derecelendirilmesi suretiyle herhangi bir ceza indirimi söz konusu olmadığından, bu hâl ancak temel cezanın tayininde dikkate alınabilecektir.
TCK’da taksir; “basit” ve “bilinçli” taksir olarak ikili bir ayrıma tabi tutulmuş, 22. maddesinin üçüncü fıkrasında bilinçli taksir; “kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi” şeklinde tanımlanmış, bu hâlde taksirli suça ilişkin cezanın üçte birden yarıya kadar arttırılacağı öngörülmüştür.
Basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırdedici ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörmemesi, bilinçli taksir hâlinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır.
Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü hâlde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü hâlde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlikelilik hâli, bunu öngörememiş olan kimsenin tehlikelilik hâli ile bir tutulamayacaktır. Neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.
TCK’nın 21. maddesinin ikinci fıkrasında; “kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi” şeklinde tanımlanıp başkaca ayırıcı unsura yer verilmeyen olası kast ile aynı Kanun’un 22. maddesinin üçüncü fıkrasında; “kişinin, öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır” biçiminde tanımlanan bilinçli taksirin karıştırılacağı hususu öğretide dile getirilmiş, kanun koyucu da madde metninde yer vermediği “kabullenme” ölçüsünü aynı maddenin gerekçesinde; “olası kast halinde suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşeceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir, diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir” şeklinde açıklamak suretiyle, olası kastı bilinçli taksirden ayıracak kıstası ortaya koymuştur.
Olası kastla bilinçli taksiri ayırdetme konusunda doktrinde “Her ikisi arasındaki ayrımı belirlemek bakımından Frank formülü uygulanmalıdır. Buna göre eğer ‘öyle veya böyle fail her hâlde hareketi gerçekleştirirdi’ diyebiliyorsak olası kast; ‘neticenin gerçekleşeceğini bilseydi hareketi gerçekleştirmeyecekti’ diyebiliyorsak bilinçli taksirden söz edilir…Her ikisi arasında bir ayrım yapılabilmesi için her somut olay bakımından failin ayrıca neticeyi göze almış, kabullenmiş sayılıp sayılamayacağı yönünde bir değerlendirme yapılması zorunlu görünmektedir” şeklinde görüşler mevcuttur (Bahri Öztürk-Mustafa Ruhan Erdem, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayınlar, 17. Baskı, Ankara 2017, s. 303-304).
Öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen neticenin meydana gelmesinin engellenemediği ahvalde bilinçli taksir söz konusu olacaktır. Diğer bir deyişle, failin neticeyi istememekle beraber neticenin meydana gelmesinin muhtemel olduğunu bilmesine rağmen duruma kayıtsız kalarak hareketini sürdürmek suretiyle muhtemel neticeyi kabullenmesi durumunda olası kast, failin neticeyi öngörmesine rağmen becerisine, şansına, tecrübesine ya da başka bir etkene güvenip neticenin meydana gelmeyeceğine inanarak gerektiğinde muhtemel neticenin gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri de almak suretiyle hareketini sürdürmesi hâlinde ise bilinçli taksir söz konusu olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık …’ın 26.11.2015 tarihinde saat 16.00 sıralarında uyuşturucu madde temin etmek amacı ile babasına ait…plakalı ve arkası kapalı kamyon ile Konya ili Tatlıcak Mahallesinde bulunan “Tatlı Su Çeşmesi” civarına gittiği, burada yanına yaklaşan ölen …’e uyuşturucu madde olup olmadığını sorduğu, ölenin uyuşturucu bulunduğunu söyleyerek sanığa 60 TL karşılığında eroin sattığı, ölenin de uyuşturucu kullanacağını söyleyerek sanığın aracına bindiği, akabinde sanık ve ölenin, sanığın kullandığı kamyon ile Tatlıcak Mahallesinin arka tarafındaki su arıtma tesisinin bulunduğu yere gittikleri ve araç içerisinde uyuşturucu madde kullandıkları, bir süre sonra sanığın karşı yoldan geldiğini gördüğü bir aracın polis aracı olduğunu zannederek ölene bu hususu ilettiği, bunun üzerine ölenin araçtan indiği, sanığın kaçmak için aracı çalıştırıp hareket ettiği sırada ölenin aracın sağ ön yolcu kısmında bulunan kapısını açıp araca tekrar binmeye çalışan öleni görmesine rağmen kamyoneti yavaşlatmayıp aynı hızla yoluna devam ettiğinden dengesini sağlamayan maktulün yere düştüğü, arka tekerlek altında kalıp yaralandığını görmesine rağmen yoluna devam ettiği ve ölenin olay yerinde genel beden travmasına bağlı akciğer, kalp ve karaciğer yaralanmasından gelişen iç kanama ile birlikte kafa kaide ve kubbe kırığı ile müşterek kafa içi kanama ve beyin doku harabiyeti sonucu hayatını kaybettiği, olay yerinden kaçarak evine giden sanığın, araç içerisinde kaldığını fark ettiği ölene ait telefonu kendi ikamet ettiği evin yakınlarında bulunan bir büfeye bıraktığı anlaşılan olayda;
Ölenin yolcu koltuğu tarafındaki kapıyı açarak araca tekrar binmek isterken yere düşüp araç altında kalarak ölebileceğini öngörmesine rağmen fren yapmadığı ve hızını azaltmadığı, öngördüğü muhtemel neticeyi engelleme çabasının ya da neticeyi göze almadığına dair bir davranışının da bulunmadığı, başka bir ifadeyle gerçekleşen muhtemel neticeye kayıtsız kalarak bunu kabullendiği, açıklanan sebeplerle eylemini olası kastla gerçekleştirdiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın eyleminin bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.12.2020 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 04.02.2021 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.