Continued from:

Zombilerin Tarihi

Yeniden dirilen, çürümüş soluk bedenleri ve insan etine olan düşkünlükleriyle bilinen kurgusal yaratıklar onlar. Evet, zombilerden bahsediyoruz. Zaman geçtikçe zombiler pop kültürde daha da popüler hale geliyor gibi görünüyor. Sayısız film, kitap, video oyunu ve hatta zombilere dayanan TV şovları… Tüm bu sinemasal kültürel birikim, ilk uzun metrajlı zombi filmi olan White Zombie‘nin ortaya çıktığı 1932 yılına değin uzanıyor. Peki hiç ölü insanların yeniden canlanması fikrinin nereden geldiğini merak ettiniz mi? İnsanların zombi konseptini nasıl buldukları hakkındaki kanıtlar kesin olmasa da, yukarıda bahsedilen karakteristik özelliklerin yıllar boyunca kesinliğini koruduğu anlaşılıyor.

Tarih, bu fikrin 8. yüzyıla kadar uzandığını gösteriyor. “Zombi” kelimesinin, Kongo’da “ölü bir insanın ruhu” anlamına gelen “nzambi” kelimesinden, ya da Louisiana veya Haiti dillerinde kullanılan ve özgür iradesi olmaksızın yeniden hayata getirilen bir insanı temsil eden “zonbi” kelimesinden geldiği söylenir.

Kara büyünün araştırılması ve uygulaması ile ilgilenen Bokorların, yani Voodoo rahiplerinin ölüyü diriltme yeteneğine sahip olduklarına yönelik öteden beri süregelen inanışlar olduğunu biliyoruz. Sözde ölü diriltme işlemlerinde kullanılan Coup padre‘nin ana malzemesi dört bir yana nam salmış fou-fou zehrinin ölümcül maddesi olan tetrodotoksindir. Bir efsaneye göre, zombiler ailesini ya da yaşadığı toplumdaki insanları usandırmış kişilerdir. Bu insanlar, bu kişiden o kadar çok bıkmışlardır ki o kişiyi zombiye dönüştürmesi için bir Bokor’u çağırmışlardır.

Coup padre vücutlarına girdiğinde artık zombiye dönüşecek olan deneklerin kalp atışları duracak seviyeye gelir, nefes almaları yavaşlar ve vücut ısıları bir hayli düşerdi. İnsanlar ise onların öldüklerini sanıp gömerlerdi. Daha sonra, bir Bokor tarafından mezardan hala canlı bir şekilde çıkartılır, bedenleri sağlam olsa da hafızaları silinip akılsız robotlara dönüştürülürdü. “Zombi hala yaşasa da, kendisini dirilten Bokor ölene kadar onun kontrolünde kalacaktır”.

Zombilere ait olduğu düşünülen parçalar, onların kafalarının kesildiğini veya beyinlerinin yok edildiğini göstermektedir. Zombi kurbanlarının vücutlarında ise insana ait diş izleri bulunmuştur. Bunların yamyamlara ait olduğunu iddia edebiliriz fakat onlar yemeklerini bıçak ve diğer aletlerle keserler, dişleriyle değil. Bazı insanlar Maya’ların zombiler tarafından yok edildiğini bile öne sürmüştür. Maya medeniyetinin sonlarına doğru yükselen yamyamlık iddiaları, basit bir kuraklık ya da kabileler arası anlaşmazlıktan çok daha kötü bir şeyin onların yok oluşlarına sebebiyet verdiğini öne sürmektedir. Maya şehirlerinin içinde ve etrafında bulunan kemiklerin gaddarca sökülüp parçalandığı ve üzerlerinde de diş izleri olduğu gözlemlenmiştir. Hatta, ebeveynlerini yiyen çocukların ve birbirlerini günler içinde yiyip bitiren köylerin olduğuna delalet eden kanıtlar da bulunmaktadır.

Suriye’de ortaya çıkan bir kanıt ise, Taş Devri’nde ölülerin normal şekilde gömüldüğünü fakat birkaç yıl sonra mezarların açıldığını ve ölülere ait kafa taslarının parçalanıp iskeletin diğer kısmından ayrıldığını göstermektedir. Ölülerin kafataslarının ezilmesi ve ince bir işçilikle bedenden ayrılması işlemlerinin neden yapıldığını kimse bilmemektedir. Bazıları bunun ölülerin tekrar hayata dönmesini engellemek için yapıldığını söylemektedir. Mezar taşı koyma konsepti de ölülerin tekrar hayata dönebileceği korkusundan gelmiş olsa gerek. Yeni gömülmüş ölülerin başına taş koymayla başlayan bu eylemin amacı ölülerin toprağın altından bir daha kalkmasını engellemekti.

Zombiler hakkında bildiklerimiz bugün mitlerden ibaret olsa da küçük bir kısmı hala doğru sayılabilir. Voodoo ve cadılık, zombileri üreten Haiti kültürünün büyük bir parçasıydı. Bu işlemin işe yarayıp yaramaması önemli değil. İnsanlara tetrodotoksin verilmiştir ve onların kısa süre sonra zombilere dönüştüğüne inanılmıştır. Gerisi de zaten bildiğiniz gibi… Paranın rolü de büyük olmakla beraber, hikayeler insanların beğenilerine hitap etmek üzere değiştirilip bizlere sunulmuştur.

Kaynak: Bilimkurgu Kulübü



Şimdi, Zombi konusuna ben de filmlerden ve oyunlardan yola çıkarak, ölmüş kişerin tekrar dirilmeleri olarak bakıyordum. Fakat son edindiğim bilgiler ve özellikle Pentagon’un bile bu meseleyi ciddiye alması ile öğrenmiş ve farketmiş oluyorum ki, ölü bedenlerin dirilmesi, işin ajite edilmesi sonucunda ortaya çıkıyor. Zombi istilası, zombi kıyameti gibi terimlerle kastedilen husus, ölülerin diriltilmesi ve insanlara saldırmaları değil, bizzat dirilerin çeşitli virüsler veya kimyasallarla adeta zombiye dönüştürülmesi. Bir de bu bulaşıcı bir hastalık olarak ortaya çıkarılırsa, Zombi kıyameti denen olgu pek de mantıksız ve akıl dışı olmaz.

Zombi meselesi başlığı altında kastedilen şey ölülerin diriltilmesi olamaz. Bu konudaki kanıtlar hakkında şu makaleyi inceleyebilirsiniz:

Zombilerin imkânsızlığının 10 bilimsel kanıtı

Fakat söylediğimiz gibi, mesele ölülerin diriltilmesi değil, dirilerin zombileştirilmesi.

Yazı devam ediyor…
Sıradaki Sayfa: Zombi Salgını Gerçekleşebilir Mi? (Kanıtlarıyla..)