Ormanlar kralı aslan yaz sıcağının altında hüküm sürdüğü toprakları süzüyordu. Güneşin ışıkları yelesini parlatıyor, görkemine görkem katıyordu.
Derken bir ulak korkarak ona yanaştı ve kanat çırparak yere konup dedi ki “Ey haşmetli efendim, sizi rahatsız etmek istemem ama şaşılacak bir haber aldım”.
Aslan: Nedir o şaşılacak olan haber ?
Ulak dedi ki; ben buyurduğunuz gibi yurdu gezip gözlüyorum. Keçilerin arasına geldiğimde orada değişik ve iri bir teke gördüm. O, bir teke olmasına rağmen kocaman memeleri vardı. Ayrıca boynuzu gökteki hilali kıskandıracak kadar büyüktü. Beni gören bütün keçiler kaçıp saklanacak bir yer aradılar. Fakat teke kaçmadı. Senin bu halin nedir diye sordum.
Teke bana dedi ki; benim şu diğerlerinin hepsinden farklı ve görkemli olduğumu görmüyor musun ? Bir teke olduğum halde, memelerim süt dolu. Boynuzlarım hiç bir tekede emsali görülmemiş bir büyüklükte. Neredeyse göklere değecek.
Ben tekeye bu nedendir diye sordum. Teke bana bakıp güldü. “Ey akılsız ulak, bendeki harikuladeliği görmeyecek kadar kör müsün ? Atalarıma verilmiş bu diyarda artık efendi benim. Bende gördüğün sıra dışı hâller benim egemenliğimin alametidir. Bu ormanın krallığı bana verilmiştir.”
“Ormanın kralı bunu onayladı mı” diye sordum.
Bana “Eğer onaylamamış olsa bu harika özellikler bende olurmuydu” dedi.
Öfke ile bana hamle yaptı. Sizin yüce emirleriniz gereği cevap vermedim, geri çekildim.
Siz efendim, bu duruma ne buyurursunuz ?
Yazı devam ediyor…