Güveni kötüye kullanma – Hırsızlık – Ceza Genel Kurulu – 2017/209 E. , 2021/47 K.

Ceza Genel Kurulu 2017/209 E. , 2021/47 K.

“İçtihat Metni”

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza (CMK’nın 250. maddesi ile görevli)
Sayısı : 130-6

Sanık …’ın güveni kötüye kullanma suçundan TCK’nın 155/1, 62, 52/2, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 1.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin İzmir (Kapatılan) 8. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK’nın 250. maddesi ile görevli) verilen 31.08.2012 tarihli ve 60-191 sayılı hükmün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 11.06.2013 tarih ve 30039-13889 sayı ile;
“Önceden muhtarlık yapan yakınan …’in görev yaptığı zamanda aldığı bulundurma ruhsatlı tabancasını ekonomik sıkıntı nedeniyle satmak istediğini çevresindeki kişilere anlattığı, bunu bir şekilde öğrenen sanık …’ın yakınanı görüp silahın satımına yardımcı olmak istediğini belirtip, 10-15 gün sonra telefonla arayıp silaha müşteri bulduğunu, inceletmek için bir noktada buluşmak istediğini belirtiği, yakınanın bunu kabulle satışa konu bulundurma ruhsatlı silahı yanında olduğu hâlde gelip sanığın aracına bindiği ve alıcı konumundaki kişinin geleceği buluşma yerine doğru birlikte hareket ettikleri, otodan inmeleri gerektiğinde ise yakınanın mülkiyet ve zilyetliği kendine ait bulundurma ruhsatlı silahını, ruhsat dışı taşımanın ayrı bir hukuki sorun yaratabileceği endişe ve düşüncesi içinde olup bunu faile yansıtıp suça konu eşyayı sanığın otosu içerisinde bırakıp, fail ile birlikte otonun yanından ayrıldıkları; buluşma noktasına ulaşıp birlikte beklemeye başladıkları, sanığın bir süre sonra telefon ile görüşme yapıp iki saat sonra hemen döneceğini, beklemesini ifade edip, kahvehaneden dışarı çıkıp otoya ulaşıp, oto ve içinde olduğunu bildiği silahı alarak ayrıldığı, kaba bir yalan ile mağdurun yanından ayrılıp, ele geçirdiği suça konu silahı satarak elinden çıkardığı olayda; suça konu malı sanığın otosunda bırakıp inmesine karşın fiili egemenliği devam ettirip, eşyanın nasıl kullanıldığı tarafınca da denetlenmiştir. Ayrıca bu durum da faile yansıtılmıştır. Böyle olunca; mağdurun malik ve zilyet olduğu silahının muhafaza edilmesi veya belli bir şekilde kullanılmak üzere faile zilyetliğinin devredildiğinden hiçbir aşamada bahsedilemeyeceği ve sanığın eylemin bu hâliyle bir bütün hâlinde hırsızlık suçunu oluşturduğu dikkate alınmadan yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle suçun vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 23.01.2014 tarih ve 130-6 sayı ile ilk hükmünde direnerek önceki hüküm gibi sanığın güveni kötüye kullanma suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de Cumhuriyet savcısı, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.06.2015 tarihli ve 223887 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 603-535 sayı ile; 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 23.02.2017 tarih ve 1-503 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnmenin ve temyizin kapsamına göre inceleme sanık … hakkında güveni kötüye kullanma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık …’ın eyleminin hukuki niteliğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Yerel Mahkeme kararının “yeni hüküm” niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
Yerel Mahkemece; “Muhtarlık yaptığı dönemde ruhsatlı silahı bulunan müşteki …’in ekonomik sıkıntıya düşmesi üzerine ruhsatlı silahını satmaya karar verdiği, kahvehane ortamında oturduğu esnada masada bulunan arkadaşlarına silahını satacağını söylediği, bunun üzerine yan masada oturan … olarak bilinen sanık …’ın müştekiye ‘Ben seni yan masadan dinledim, silah satacağını duydum, silahın nasıl iyi mi’ diye sorduğu ve silahının satılması hususunda yardımcı olabileceğini söyleyerek müştekinin telefon numarasını aldığı, sanık …’in daha sonra telefonla müşteki Uysal’ı arayarak silaha müşteri bulduğunu söylediği, müştekiyi evinden alan sanık …’in ve müştekinin birlikte araç ile otogara geldikleri, müşteki Uysal’ın silahını araçta bıraktığı, sanık …’in evine ekmek ve gazete bırakacağını söyleyerek bulundukları yerden ayrıldığı ve bir daha dönmediği,…uzun bir süre korkan müştekinin sanıklardan şikâyetçi olamadığı müştekinin samimi beyanı ve tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır.” şeklindeki gerekçe ile sanık … hakkında güveni kötüye kullanma suçundan mahkûmiyet hükmü kurulduğu, bu hükmün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğundan bahisle bozulmasına karar verildiği, Yerel Mahkemece bozma kararı sonrası yapılan yargılama sonucunda “Katılan …’in, beyanları ve dosyaya sunduğu konuşma kayıtları birlikte değerlendirildiğinde, katılanın ekonomik sıkıntı içerisinde olduğu ve ruhsatlı silahını satmak amacıyla müşteri aradığı, sanık …’ın kendisine müşteri bulabileceğini söylemesi üzerine aracılık yapması konusunda anlaştıkları, bu anlaşma çerçevesinde sanık … ile birlikte otogar yakınındaki kıraathaneye gittikleri ve buradan sanığın katılanın silahını satmak amacıyla alıcıyla buluşmak üzere katılanı bırakarak ayrıldığı, daha sonra da silahın ruhsatlı olması nedeniyle katılanın vazgeçtiği, (Yakından …, … ile yaptığı telefon konuşmasında, ‘Öteki gibi olsa yüreğime tövbe olsun aklıma gelmez yani’ şeklindeki konuşma yakınanın silahın ruhsatlı olması nedeniyle silahı geri almaya çalıştığı görüşünü doğrulamaktadır.) yakınanın Bilal isimli kişi ile yaptığı konuşmada da ‘Bir milyar parayı koyalım cebimize, ben bıktım usandım çünkü bu işten, kendi silahımızı kendi paramızla alacağız, çare yok’ dediği ve sanık … ile aynı konuda yaptığı konuşmada ‘Hanım kızıyor, uğraşıyorum, diyor’ diyerek silahı geri istediği, sanığın ve katılanın yukarıdaki konuşmalarından, özellikle sanığın ‘Ben sakat iş yapmam ağabey, seni yakacağıma kendimi yakarım’ diyerek verdiği cevaplardan sanığın katılanın bilgisi ve rızası doğrultusunda ancak ruhsat işlemleri yapılmaksızın kendisine verilen silahı bir başka kişiye sattığı ve kendisine maddi menfaat elde ettiği anlaşıldığından sanığın eyleminin TCK 155/1 maddesi kapsamında güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kanaatine varılmıştır.” şeklinde katılanın yapmış olduğu ses kayıtlarının da hükme esas alınması suretiyle önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçelerle sanık … hakkında güveni kötüye kullanma suçundan mahkûmiyet hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin yapılan değerlendirmede;
Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulmuş olması nedeniyle yeni hüküm niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin inceleme dışı sanık … hakkında vermiş olduğu bozma kararı üzerine Yerel Mahkemece yapılan yargılama sırasında 23.01.2014 tarihli oturumda bozma ilamının … ile ilgili kısmına uyulmasına karar verildiği, sonraki aşamalarda veya kararda da sanık … ile ilgili direnme kararı verilmediği, direnme kararı niteliğinde olmayan bu hükme yönelik temyiz incelemesinin de Yargıtay 6. Ceza Dairesince yapılması gerektiği kabul edilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
İzmir (Kapatılan) 8. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK’nın 250. maddesi ile görevli) verilen 23.01.2014 tarihli ve 130-6 sayılı karar “yeni hüküm” niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.02.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.