Nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirme – Ceza Genel Kurulu – 2019/542 E. , 2021/42 K.

Ceza Genel Kurulu 2019/542 E. , 2021/42 K.

“İçtihat Metni”

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 296-2

Sanık …’in nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmeden TCK’nın 38. maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 82/1-a-k, 53 ve 63. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Silivri Ağır Cezası Mahkemesince verilen 02.01.2015 tarihli ve 296-2 sayılı, hüküm tarihi itibarıyla ceza miktarı yönünden resen temyize tabi olan hükmün sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 18.09.2017 tarih ve 2420-2778 sayı ile; TCK’nın 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 24.07.2019 tarih ve 64290 sayı ile;
“…Sanık …’in, maktul …’yu tasarlayarak öldürttüğüne ilişkin somut ve kesin bir delil bulunmamaktadır. Sanık …’yi şüphe altında bırakan ve iddianame konusu yapılan bazı deliller Yerel Mahkemece mahkûmiyete yeter delil olarak kabul edilmiş ise de, kanaatimizce şüpheden sanığın yararlanacağına dair ceza hukuku genel prensibi ihlal edilmiştir. Dosya arasında bulunan hükme esas alınabilecek deliller değerlendirildiğinde, sanık …’nin, yeğeni … ile birlikte diğer sanıklar …, … ve …’ı maktulü öldürmeleri hususunda azmettirdiğine dair mahkûmiyetine yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla, hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 30.09.2019 tarih ve 3074-4006 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar …, … ve … hakkında nitelikli kasten öldürme, sanık … hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmeden verilen mahkûmiyet kararları Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup inceleme sanık … hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmeden kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmenin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
20.08.2013 tarihli olay yeri inceleme ve ölü muayene tutanağında; aynı gün saat 15.38’de Çatalca İlçe Jandarma Komutanlığı görevlisinin Çatalca ilçesi, Yazıköy köyü yakınlarında kimliği tespit edilemeyen bir ceset bulunduğunu bildirmesi üzerine olay yerine gidildiği, cesedin yol kenarında bulunan sebze ekili bir bahçenin arka kısmındaki su kuyusunun içinde olduğunun görüldüğü, kuyudaki suyun boşaltılmasından sonra cesedin kuyudan çıkarıldığı, cesedin boyun kısmında mavi renkli elektrik kablosu sarılı olduğu, başının üst kısmından kan geldiği, karın bölgesinde çok sayıda kesici delici alet yarası bulunduğunun belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen 18.11.2013 tarihli otopsi raporunda; 170 cm boyunda, 80 kg ağırlığında, 40-45 yaşlarındaki erkek cesedinin incelenmesi sonucunda, kanda 15 mg/dL etanol bulunduğu, her iki elde çamaşırcı eli görünümü, el ve ayaklarda kurumuş … bulaşıkları mevcut olduğu, prominentia laryngeanın hemen altında boyun eksenine dik solda kulak memesinin 6 cm altından sağda kulak memesinin 6 cm altından devam eden, soldaki hattın ensede saçlı deri içinde sonlandığı, sağda ise sternokleidomastoid 1/3 orta dış kenarında sonlanan 0,5 cm genişlik gösteren etrafı ekimozlu telem mevcut olduğu, sol fronto temporal ve zigomatik bölgeyi içine alan 11,5×5,1 cm’lik alanda kırmızı mor renkli ekimoz, üst dudak sağ komissura yakın bölgede 0,3 cm uzunlukta yırtık olduğu, kişinin batın ve göğüs bölgesinde toplam 12 adet kesici delici alet yarası saptandığı, bu yaralardan 10 adedinin tek başlarına ve birlikte öldürücü nitelikte olduğu, 2 adedinin ise öldürücü nitelikte olmadıkları, tespit edilen kesici delici alet yaralarının cilt bulgularına göre; ika edilen aletin bir kenarının keskin, diğer kenarının küt nitelikte olduğu, küt kafa travması bulguları bulunan kişinin ölümünün bağla boğma ve kesici delici alet yaralanmasına bağlı iç organ kesilmesinden gelişen iç kanamanın ortak etkisi sonucu meydana gelmiş olduğunun bildirildiği,
Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunca hazırlanan 19.03.2014 tarihli raporda;
“….1. Otopside tespit edilen 15 mg/dl etanolün kanın alınması ile laboratuvarda çalışılması arasında geçen sürede de oluşabileceği, bu değerin öldürücü nitelikte olmadığı, başkaca toksik madde bulunmadığı dikkate alındığında kişinin zehirlenerek öldüğünün tıbbi delilleri bulunmadığı,
2. Otopsisinde kişinin vücudunda 12 adet kesici delici alet yarası tanımlanmış olup trajeleri boyunca oluşturdukları harabiyet dikkate alındığında; (1) Ksifoidin 1 cm sol dış yanında 2 cm uzunluğunda bir açısı dar, bir açısı geniş kesici delici alet yarası, (2) 1 numaralı yaranın 1,5 cm sol dış yanında 2 cm uzunluğunda bir açısı dar, bir açısı geniş kesici delici alet yarası, (3) Batın sağ üst kadranda bir açısı dar, bir açısı geniş 2 cm’lik kesici delici alet yarası, (4) Batın orta hatta 3 numaralı yaranın 1 cm alt sol yanında bir açısı dar, bir açısı geniş 2 cm’lik kesici delici alet yarası, (5) 4 numaralı yaranın 0,5 cm altında bir açısı dar, bir açısı geniş 2 cm’lik kesici delici alet yarası, (6) Batın sol üst kadranda bir açısı dar, bir açısı geniş 2 cm’lik kesici delici alet yarası, (7) Umblikusun 6 cm solunda horizontal hatta bir açısı dar, bir açısı geniş 2 cm’lik kesici delici alet yarası, (8) Umblikusun 0,7 cm üstünde 2 cm’lik bir açısı dar, bir açısı geniş kesici delici alet yarası, (9) 8 numaralı yaranın 2,1 cm hemen üstünde içinden barsak anslarının çıktığı bir açısı dar, bir açısı geniş 2 cm’lik kesici delici alet yarası, (10) 9 numaralı yaranın 0,5 cm hemen üstünde bir açısı dar, bir açısı geniş 2,1 cm’lik kesici delici alet yarası, (11) 10 numaralı yaranın 0,6 cm sağında içinden barsak anslarının çıktığı bir açısı dar, bir açısı geniş 2 cm kesici delici alet yarası, (12) Sağ hemitoraks sağ yanda orta aksiller hat ile 6. interkostal aralık kesişim yerinde bir açısı dar, bir açısı geniş 2 cm’lik kesici delici alet yarası olduğunun görüldüğü, haricen 1 ve 2 numarada tarif edilen kesici delici alet yaralanmalarının sol göğüs boşluğuyla iştirakli olduğu ve organ yaralanması oluşturmadığı, haricen 3, 4 ve 5 numarada tarif edilen kesici delici alet yaralanmalarının batın boşluğuyla iştirakli olduğu ve organ yaralanması oluşturmadıkları, haricen 6 numarada tarif edilen kesici delici alet yaralanmasının 5,5 cm trasesi olup, cilt-cilt altı seyirli olduğu, haricen 7 numarada tarif edilen kesici delici alet yaralanmasının 5 cm trasesi olup, cilt-cilt altı seyirli olduğu, haricen 8, 9, 10 ve 11 numarada tarif edilen kesici delici alet yaralanmalarının batın boşluğuyla iştirakli olduğu ve organ yaralanması oluşturmadıkları, haricen 12 numarada tarif edilen kesici delici alet yaralanmasında sağ 7. interkostal aralıktan sağ göğüs boşluğuna girdiği, sağ akciğer parankiminde sonlandığı, haricen 1, 2, 3, 4, 5, 8, 9, 10, 11, 12 numaralarda tarif edilen yaralanmaların müstakilen öldürücü nitelikte oldukları, haricen 6 ve 7 numaralarda tarif edilen yaralanmaların öldürücü nitelikte olmadıkları,
3. Otopsisinde boyun dış muayenede prominentia laryngeanın hemen altında boyun eksenine dik solda kulak memesinin 6 cm altından sağda kulak memesinin 6 cm altından devam eden, soldaki hattın ensede saçlı deri içinde sonlandığı, sağda ise sternokleidomastoid 1/3 orta dış kenarında sonlanan 0,5 cm genişlik gösteren etrafı ekimozlu telem mevcut olduğu, boyun iç muayenesinde sağ sternokleidomastoid 1/3 üst kısımda, telem altında, 1×0,2 cm’lik, sol sternokleidomastoid 1/3 ortasında 2,3×0,3 cm’lik, sol sternokleidomastoid 1/3 orta dış yanda 4×3 cm’lik ekimozlar olduğu, bu ekimozların telem altına uyan bölgede oldukları görüldüğü, tiroid kıkırdak her iki boynuzunda ekimozlu kırık izlendiği dikkate alındığında kişi canlı iken boynuna bağ tatbik edilmiş olduğu,
4. Adli dosyada kayıtlı bilgilerde sanık ifadesinde maktulü araçla giderek Bağcılar’dan aldığı, daha sonra araçla birlikte Çatalca ilçesine geldikleri ve yol tenhalaşınca elinde bulunan tel ile maktulü boğmaya çalıştığı ancak ilk başta başarılı olamadığı, diğer şüphelinin elinde bulunan ve olay sonrasında elde edilemeyen bıçağı maktulün göğüs kısmına defalarca sapladığı, şahsın araç içerisinde ölmediği, bu nedenle maktulü araçtan dışarı çıkardıktan ve araç dışında maktulü öldürerek olay yerinin yakınında bulunan sulama kuyusuna attıklarını beyan ettikleri, otopsisinde dış ve iç muayenesinde canlı iken boyna yapılmış bağ tatbiki bulguları, 12 adet kesici delici alet yaralanması tespit edildiği, haricen 1, 2, 3, 4, 5, 8, 9, 10, 11, 12 numaralarda tarif edilen yaralanmaların müstakilen öldürücü nitelikte oldukları, haricen 6 ve 7 numaralarda tarif edilen yaralanmaların öldürücü nitelikte olmadıkları, cesedin bulunuş şekli, bulunduğu ortam, olay yeri bulguları, tanık ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde kişinin ölümünün bağla boğmaya bağlı mekanik asfiksi ve kesici delici alet yaralanmasının müşterek etkisi sonucu meydana gelmiş olduğu,” tespitlerine yer verildiği,
29.08.2013 tarihli tutanakta; inceleme dışı sanık …’e yer gösterme işlemi yaptırıldığı, sanığın maktulü öldürdüklerini belirttiği yer ile, inceleme dışı diğer sanıklar … ve …’in cesedi sürükleyerek attıklarını belirttiği su kuyusunu ve İstanbul’a dönüşlerinde sanık …’in suçta kullandığı bıçağı hareket hâlindeki araçtan dışarı savurduğu yeri gösterdiğinin ifade edildiği,
PTT dekontundan; 15.04.2013 tarihinde PTT Merter Şubesine 4.978 TL tutarında paranın … adına Silvan PTT Şubesinden … isimli kişinin adıyla havale edildiği,
Onur Air Havayolu Şirketince düzenlenen yolcu listesinde; 20.08.2013 tarihinde saat 21.40’ta Diyarbakır’dan kalkarak İstanbul Atatürk Havaalanına inen 037 sefer sayılı uçağın 14A koltuğunda … Çatma, 14B koltuğunda ise inceleme dışı sanık …’in bulundukları, …’in bagajda taşınmak üzere eşyasının bulunmadığı bilgilerine yer verildiği,
Görevli Komiserce düzenlenen iletişimin tespiti raporunda; 22.05.2013 tarihi ile 21.08.2013 tarihleri arasında …’in kullandığı 507 … hat numaralı telefon ile hakkında nitelikli öldürme suçuna azmettirmeden kurulan mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık …’ın kullandığını beyan ettiği 532 … hat numaralı telefon arasında toplam 32 adet arama-aranma, mesaj alma ve mesaj atma şeklinde görüşme yapıldığının belirtildiği,
HTS raporundan, hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmeden verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanarak kesinleşen inceleme dışı sanık …’in kullandığını kabul ve beyan ettiği 532 … hat numaralı telefonu ile 20.08.2013 tarihinde saat 20.37’de kendisini İstanbul’a götürecek olan uçağa binmek için geldiği Diyarbakır Kaplaner Havaalanında amcası sanık … adına kayıtlı 537 … hat numaralı telefondan arandığı ve 32 saniye süren bir görüşme yaptıkları,
Hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanarak kesinleşen inceleme dışı sanık …’ın kullandığı 535 …numaralı hattıyla 541 … numaralı hattı kullanan … arasında 26.08.2013 tarihinde saat 17.36’da yapılan telefon görüşmesine ilişkin iletişimin tespiti raporunda;
“Sanık …; Ya ben bişey yapcam hepsini yakabilirim, hepsinin s..ini analarının a..na sokarım da onlar da… Siz yapmadınız diyor biliyor musun

Sanık …; Hee diyor siz yapmadınız ortaya çıkartın diyor ortaya çıkartın Silvan’a gelin diyor, telefonda böyle şeyleri falan konuşmayın diyor … varya onlara telefonla arıyor
Nesim isimli kişi: … kim ya
Sanık …; Petrolün sahibi yok mu o un fabrikasının sahibi
Nesim isimli kişi: Evet
Sanık …; Ona telefon açıyorlar telefonu kapatıyor telefonda konuşmayın diyor

Sanık …; Kardeşim insanın evi arabası evin önünde olursa herşeyi ayarlabalirsin bak Neso bizim demir vardı demiri attık… Ben mahkemeye geldiğim zaman mahkemeden sonra var ya o zamandan buraya kadar …’le beraber hiç yememiş olsak bile en az 30 milyar yedik bu işten 30 milyar para rahat yemişizdir bu işten bu işi halledene kadar
..
Nesim isimli kişi: Şimdi oluru nedir oluru bunun oluru
Sanık …; Oluru mu
Nesim isimli kişi: Evet
Sanık …; Oluru şey olacak… olmazsa olmaz biliyorsun olmazsa çünkü kanıt manıt her şey bizim elimizde var biliyorsun
Nesim isimli kişi: Evet
Sanık …; He şimi ne diyor biliyor musun, Diyarbakır tarafında ne diyor biliyor musun
Nesim isimli kişi: Hıh
Sanık …; Öldüren değil azmettiren
Nesim isimli kişi: Evet
Sanık …; Azmettiren şeyden daha çok ceza yiyor ha
Nesim isimli kişi: E tabi öyledir,
Sanık …; He bu öyledir işti işte bunlar kardeş ben sana bişey söyleyeyim sen şimdi trilyon sahibi olsan
Nesim isimli kişi: Evet
Sanık …; Petrolün fabrikan mabrikan olsa
Nesim isimli kişi: Evet söyle
Sanık …; Sen 150 milyar para için kendini ateşe atabilir misin
Nesim isimli kişi: Yok

Sanık …; Sanıyorlar ki bişey yok onu düşünemiyorlar biz de dedik onu ortaya çıkaracaz biliyor musun biz ortaya çıkaracaz telefon acacaz telefon kulübesinden telefon açacaz diyecez ki falan yerde falan yerde biz altınları oraya bırakmışız altın ordadır gidin ordan alın televizyona gazeteye…
Sanık …; Sen Hacı Fermanı tanıyor musun
Nesim isimli kişi: Tanıyorum Karaalp’in sahibidir
Sanık …; Odur büyük abisi ismi neydi yav Haci … Haci Lüfti
Nesim isimli kişi: Bilmiyorum He Haci …,
Sanık …; Haci …’nin oğlu, Haso varya Hısodur ismi,
Sanık …; Onlardır onlar içindedir ha bu iş şey olacak onlar da kendilerini şey yapıyorlar … da Mevlonun hakiki eniştesidir ha Mevlonun ablası Hacı Fermanla evlidir biliyor musun, Mevlo Hacı fermanı aradı dedi ki hal durum budur … dedi ki sen telefonda böyle nasıl konuşuyorsun dedi ki telefonu kapat Silvan’a gel Silvan’da konuşuruz dedi.

Sanık …; Dün de Süphan telefon açtı Süphan
Nesim isimli kişi: Evet
Sanık …; Demişler ki Silvan’a gelsinler orda konuşuruz o da bilmiyor o da benim içinde olduğumu bilmiyor ha

Sanık …; Sadece onu tek gör biliyor musun onu canlı canlı görsün onun karşısına geçsin fark eder mi ki
Nesim isimli kişi: Bu davadan kurtulsun

Sanık …; Oğlum bunlar korkuyor korkuyor ben bunların bu kadar korkak olduklarını bilmiyordum bu kadar zengin olmaların rağmen götlerinden korkuyorlar
Nesim isimli kişi: Her insanın korktuğu bişey vardır bunu hiçbir zaman unutma
Sanık …; Onlar da korkuyor dur daha onların kapısına gitmediler biliyor musun işte belki ordan çıkar parmak izi çıkar biliyor musun
….
Sanık …; Peki ben bişey söyliyim tamam mesela bi hafta suda kalsa
Nesim isimli kişi:He
Sanık …; Parmak izi görülür mü
Nesim isimli kişi: Yok bi hafta değil 10 geçti bir gün de geçse suyun içinde hepsi silinir

Sanık …; Geldiler İstanbul’a dediler ki o insanın fotoğrafını bize verin biliyor musun
Nesim isimli kişi: He
Sanık …; … demişti ben fotoğrafını çekmedim bizim herşeyimiz belli gel beni seni üstüne götüreyim bunlarda korkmuştu gelememişlerdi ertesi gün biz telefon açtık dedi siz ne yapıyorsanız siz bilirsiniz herhalde … bir kere yanlış yapmıştı onlara biliyor musun demişti ben yapmışım halbuki yapmamıştı biliyor musun
Nesim isimli kişi: Evet,

Sanık …; Bu sefer bunlar da ona inanmıyorlar herhalde ben öyle tahmin ediyorum
Nesim isimli kişi: Haklılar
Sanık …; Ben onu getirecem getirecem Silvan’a da ortaya çıksın kardeşim bitsin kardeşim olmuyorsa olmuyor bitsin bitsiz biz buralardayız kendi kendimizi yiyoruz yav biz acı çekiyoruz biz diyoruz ne yapalım ne yapalım kendi derdimize düşmüşüz onların yanında bir şey yok madem öyle biz yandık onlar da yansın.

Sanık …; Çünkü dediler … alınırsa
Nesim isimli kişi: He
Sanık …; Hepsi birlikte gider
Nesim isimli kişi: Allah Allah
Sanık …; Birlikte birlikte telefon görüşmeleri var kamera kayıtları var Adana’da …’e para verirlerken 14 milyar hepsi var görüşme telefon görüşmesi hepsi …”,
Sanık …’ın 535 …numaralı hat ile sanık …’i 546… numaralı hat üzerinden arayarak yaptıkları konuşmaların tape kayıtlarında;
“25.08.2013 tarihli saat 18.45 itibarıyla yapılan konuşma;
…; Size para gelmedi mi,
…; Yok şey onlarla konuştuk da … abi dün onlarla konuştu,
…: Evet, …; İşte onların abisi ile konuştu, bi de şey dedi, işte şu an İstanbul’da bugün Silvan’a gelecek, gelecek bu gün işte Silvan’a gelmiş olması gerekiyor,
…; Ee
…; İşte konuşsunlar, biliyorsun , bir şeyler yapsın,
… ; Verir mi,
…; Ya bilmiyorum vermesi gerekiyor … biliyor musun vermesi gerekiyor,
…; Hee,
…; Mecbur yani ne yaprsalarda vermesi gerekiyor,….
…; Hele bir internete geç,
…; Hee
…; İnternete gir,
…; Ne yapacam internette
…; Akşam çıkınca internete gir tamam mı
….
…: Dün akşam baktım,
…; Bir şey var mıydı,
…; Yok,”
Şeklinde görüşme içeriğinin bulunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … (…) … 21.08.2013 tarihinde saat 22.00 sıralarında Bağcılar Emniyet Müdürlüğüne müracaat ederek; Diyarbakır ilinin Silvan ilçesinde doğduğunu, 21.06.2010 tarihinde teyzesinin oğlu ile resmî nikâh kıyarak evlendiğini ve eşiyle birlikte Batman’a yerleştiğini, evlendikten kısa süre sonra eşinin kendisini darbetmeye başladığını, “Seni istemiyorum” diyerek kendisini ailesinin yanına Silvan’a gönderdiğini, ancak ailesinin kendisini yeniden Batman’a götürüp eşinin yanına bıraktığını, bazen de eşinin Silvan’a gelip kendisini Batman’daki evlerine geri götürdüğünü, eşinin kendisine şiddet uygulaması nedeniyle herhangi bir müracaatının bulunmadığını, ifade tarihinden 18 ay kadar önce bir yakınlarının düğününde eşinin akrabalarından … ile tanıştığını, aralarında duygusal bir yakınlaşma olduğunu, kimsenin haberi olmaksızın …’le telefonla görüşmeye başladıklarını, bir süre sonra eşine boşanmak istediğini söylediğini, eşinin ise “Seni bırakmayacağım, beni bu şekilde çekmek zorundasın” diye cevap verdiğini, telefonla yaptıkları görüşmelerde …’in kendisi ile evlenmek istediğini söylemesi üzerine …’e “Eşim askerde, beni istiyorsan seninle gelirim” dediğini, 2012 yılının Mart ayında Batman’a gelen … ile kara yoluyla Diyarbakır’a, oradan da hava yoluyla İstanbul’a geldiğini, Bahçelievler ilçesinde bir ev kiralayarak …’le birlikte yaşamaya başladıklarını, izlerini bulan eşi … … ve yakınlarının evlerine gelerek kendilerini darbettiklerini, evdeki eşyalarına zarar verdiklerini bu nedenle bu adresten taşındıklarını, … ile gayriresmî olarak yaşadığı için eşi …’ı ve yakınlarını polise şikâyet edemediğini, ifade tarihinden yaklaşık üç ay kadar önce amcasının kayınbiraderi olan inceleme dışı sanık …’in evlerine gelerek “Eşin … ve ailesi senden vazgeçmişler, herhangi bir şey istemiyorlar, ancak senin ailen …’i öldürmemi istiyor, baban bana para teklif etti 10.000 TL verdi, …’i öldür gel, sana 70.000 TL daha vereceğim dedi. Ben de 10.000 TL aldım. Ben size zarar vermek istemiyorum, size para vereceğim, bir süre evden dışarı çıkmayın, ben babana …’i öldürdüğümü söylerim.” diyerek kendilerine 3.000 TL verip evlerinden ayrıldığını, ayrılmadan önce de …’in kullandığı 541…ve 538… hat numaralı telefonları aldığını, kendi kullandığı telefonu …’e verip gittiğini, o günden sonra … ile …’ün telefonla görüşmeye başladıklarını ve yakın arkadaş olduklarını, kendisinin bu arkadaşlığa karşı çıktığını ve …’ün iyi bir insan olmadığını, başlarına iş açabileceğini söylemesine karşın …’in “Biz …’le iş yapacağız, arkadaş olduk, bana zarar vermez.” dediğini, 19.08.2013 tarihinde saat 21.00 sıralarında …’in telefonunun çaldığını, …’ün kendisini çağırdığını söyleyen …’in son kez evden çıkıp gittiğini, …’e gitmemesini söylediğini ancak …’in kendisini dinlemeden gittiğini hatta çıkarken cüzdanını dahi yanına almadığını, gece …’in dönmesini beklediğini, dönmemesi üzerine birkaç kez …’in kullandığı telefonu aradığını ancak telefona cevap verilmediğini, 20.08.2013 tarihinde saat 01.00 sıralarında …’in kullandığı 541…hat numaralı telefondan kendi telefonuna “Canım ben gidiyorum, arkadaşlarla şehir dışına gidiyorum, sen merak etme yat.” şeklinde mesaj gönderildiğini, mesajı sildikten sonra …’in her iki telefonunu da aradığını ancak telefona cevap verilmediğini, 21.08.2013 tarihinde saat 14.00 sıralarında …’in kullandığı telefondan çağrı geldiğini, telefonu açtığında karşısındaki şahsın … olduğunu sesinden tanıdığını, …’e …’in nerede olduğunu, neden telefonu açmadığını sorduğunu, …’ün telefonda kendisine “Babanlar bizi tuzağa düşürdü, biz Suriye’ye şeker almaya gidiyoruz, buraya getirip satacağız, Mardin’e geldik, Nusaybin’de bizi karakola aldılar, en son …’i içeri aldılar, bizi karakola aldıktan 2-3 saat sonra karakola 3 araba geldi, gelen bu arabalardaki şahıslar babanla akrabalarınızdı, karakolun içinde …’i öldürdüler, hem …’in cenazesini hem de bir arkadaşı alıp götürdüler.” dediğini, kendisinin de …’e “Yalan söyleme,” diye cevap verdiğini, …’ün bunun üzerine “Ben sana yalan söylesem neden sizin evinizi ilk bulduğumda size yardım edip para vereyim, başım belaya girmesin, benim ismimi karakola verme, ismimi karakola verirsen seninle düşman oluruz.” dediğini, kendisinin de bunun üzerine “Tamam, senin ismini, vermem.” diyerek telefonu kapattığını, bu konuşmadan sonra bir daha …’in telefonlarını aramadığını, amcasının kayınbiraderi olan …’ün açık kimliğini bilmediğini, birlikte yaşadığı …’nun hayatından endişe ettiğini, …’in … ve kendi ailesi tarafından öldürülmesinden şüphelendiğini, … eğer babası ve yakınları tarafından öldürülmüş ise babası …, babasına yardım ettiğini düşündüğü amcası … ile diğer amcaları … Karaalp ve amcası …’nin oğlu …’ten şüphelendiğini, bu kişilerin kendisine de zarar verebileceklerini,
29.08.2013 tarihinde Kollukta; can güvenliğinden endişe ettiği için ikamet ettiği adresi söylemek istemediğini, önceki ifadesinde belirttiği hususları tekrarladıktan sonra, inceleme dışı sanık …’in amcası …’in kayınbiraderi olduğunu, 2013 yılının ilk aylarında yaşadıkları evi tespit eden …’ün evlerine gelerek … ve kendisi ile görüştüğünü, bu görüşmede, “Sizlerin adresini tespit ettim, …’ın ailesi sizden vazgeçmiş, herhangi bir şey söylemiyorlar, ancak senin ailen …’i öldürmemi istiyorlar, bana para teklifinde bulundular, bana 10.000 TL verdiler, …’i öldür gel sana 70.000 TL daha vereceğiz dediler, ancak ben size zarar vermek istemiyorum, size para vereceğim, bir süre evden dışarı çıkmayın, ben babana (Yani babam …’i kastederek) …’i öldürdüm diyeceğim,” dediğini ve …’in kimliğini ve kullandığı telefonları aldığını, kendi kullandığı telefonu …’e verdiğini, yine kendilerine 3.000 TL verdiğini, … ile …’ün telefonla sık sık görüşmeye başladıklarını, yakın bir arkadaşlık kurduklarını, kendisinin bu arkadaşlığa karşı çıktığını ancak …’in … ile arkadaşlığını ve görüşmelerini sürdürdüğünü, 19.08.2013 tarihinde işe gittiğini, …’in ise evde kaldığını, akşam eve gelip …’le akşam yemeği yediklerini, saat 21.00 sıralarında …’in telefonunun çaldığını, bir kişi ile görüştüğünü ve …’ün kendisini çağırdığını söyleyerek dışarı gideceğini söylediğini, kendisinin …’e engel olmaya çalıştığını, ancak …’in kimliğini ve cüzdanını yanına almaksızın evden çıkıp gittiğini, …’i merak ettiği için birkaç kez telefonla aradığını ancak kendisine ulaşamadığını, meraktan uyuyamadığını, 20.08.2013 tarihinde saat 01.00 sıralarında …’in kullandığı telefondan kendi telefonuna bir mesaj gönderildiğini, mesajda “Canım ben gidiyorum, arkadaşlarla şehir dışına çıkıyorum, sen merak etme yat.” yazılı olduğunu, …’in daha önce kendisine hiç mesaj göndermediği için şüphelendiğini, mesajı sildiğini, …’in kullandığı her iki telefonu yeniden aradığını ancak telefonlar kapalı olduğu için görüşme yapamadığını, 21.08.2013 tarihinde saat 14.00 sıralarında …’in kullandığı telefondan arandığını, telefonu hemen açtığını, arayanın … değil inceleme dışı sanık … olduğunu, …’e …’i sorduğunu, …’ün de kendisine “Babanlar bizi tuzağa düşürdü, biz Suriye’ye şeker almaya gidiyoruz, buraya getirip satacağız, Mardin’e geldik, Nusaybin’de bizi karakola aldılar, en son …’i de içeriye aldılar, iki üç saat sonra karakola üç araba geldi, gelen şahısların içerisinde baban ve akrabaların da vardı, karakolun içine girip …’i öldürdüler, bir arkadaşı ve cenazeyi alıp götürdüler,” dediğini, …’e kızarak “Yalan söyleme,” dediğini, …’ün de kendisine “Yalan söyleyecek olsam sizi bulduğumda neden size yardım edip para vereyim, …’in telefon hattını kıracağım, başım belaya girmesin, benim ismimi asla polise verme, ismimi polise verirsen seni de öldürürüm.” diye cevap verdiğini, …’ün bu sırada bir başkası ile de telefonla görüştüğünü, kiminle görüştüğünü sorduğunda kendisine, … ile konuştuğunu, …’in öldürüldüğünü duyan … ve …’in İstanbul’a geldiklerini, …’in …’e “Ne hâliniz varsa görün” dediğini aktardığını, …’e, kendisinin adını polise söylemeyeceğini ifade ettikten sonra telefonu kapattığını, …’le yaptığı bu telefon görüşmesinden sonra …’e ulaşamadığını, …’nun inceleme dışı sanık … tarafından planlanarak öldürüldüğünü, …’ü bu cinayeti işlemeye kendi babası Hanefi Karaalp ile akrabaları …, … ve … Karaalp’in azmettirdiklerini, cinayet sebebinin ise … ile birlikte yaşamalarından kaynaklanan töre ve namus olduğunu düşündüğünü, inceleme dışı sanık …’in yakalandığı sırada üzerinde bulunarak muhafaza altına alınan cep telefonunun kendine gösterilmesi üzerine bu telefonun maktul …’ya ait olduğunu, …’in öldürülmesi ile ilgili olarak olayı gerçekleştiren ve bu suçu işlemeye azmettiren kendi ailesinden ve …’in ailesinden şikâyetçi olduğunu,
İstinabe olunan Mahkemede; 8 aydır bu anı beklediğini, az ve öz konuşmak istediğini, teyzesinin oğlu olan … … ile görücü usulü ile evlendirildiğini, …’la iki sene kadar evli kaldığını, eşinden şiddet gördüğünü, anlaşamadıklarını, ancak yaşadıkları çevrede boşanma hoş karşılanmadığı için eşinden boşanamadığını, eşiyle geçinemediğini ailesine de anlattığını ancak ailesinin bu hususta herhangi bir çaba göstermediğini, bir akrabasının düğününde maktul … ile tanıştığını ve beraber yaşamaya karar verdiklerini, bu maksatla anlaşıp beraberce İstanbul’a geldiklerini, dini nikâh kıyarak birlikte yaşamaya başladıklarını, aradan bir ay geçmeden eşi … …’ın ailesinin kendisine aracı gönderip “… pişman, seni bir daha dövmeyecek, etrafa …’ın annesi hasta onun yanına gitti dedik,” diyerek Batman’a dönmesini istediklerini, maktul …’in bu kişilere “Ben …’ı artık vermiyorum, benim karım olmuştur.” dediğini, …’in Silvan’dan … ile arkadaş olduğunu, …’ün emlakçı ile anlaşıp kendilerine İstanbul’da ev tuttuğunu, …’in yaklaşık bir sene hiç çalışmadığını, …’in bir gün eve ağzı yüzü kan içinde geldiğini, ne olduğunu sorduğunda kendisine uyuşturucu işi ile uğraştığını Batmanlılarla kavga ettiğini söylediğini, kendisinin trikoda çalıştığını, zor geçindiklerini, …’in giysilerini yıkamak için kontrol ettiğinde yabancı paralar görmeye başladığını, paraları nereden bulduğunu sorduğunda, …’in kendisine sonra söyleyeceğini ifade ettiğini, bir gün evlerine …’ün geldiğini ve ailesinin …’i öldürmesi için kendisini tuttuklarını söylediğini ve kendisine …’i arattırıp …’in kaybolduğu yönünde sözler söylettiğini, …’in ise telefonda kendisine “Ne saçmalıyorsun bizi bu pis işlere bulaştırma” dediğini, …’in üzerinde bulduğu paraların … ile birlikte yaptığı uyuşturucu işinden geldiğini o vakit anladığını, … ve …’in de uyuşturucu işi ile uğraştıklarını, …’in kaybolmasından sonraki salı günü saat 16.00’da telefonunun çaldığını, …’ü sesinden tanıdığını, …’e ne yaptığını …’e sorduğunu, …’ün de kendisine “Suriye sınırına şeker almaya gittik,” dediğini şekerden muradının uyuşturucu madde olduğunu, … ile görüşmek istediğini söylemesi üzerine …’ün kendisine “O şerefsiz benim malımı yedi, bir daha onu göremeyeceksin, uyuşturucu maddeden bahsedersen, benden şikâyetçi olursan seni ve aileni mahvederim, arkadaşlarının evini, iş yerini biliyorum, kaçacağın bir yer yok, ailenden şikâyetçi ol,” deyip telefonu kapattığını, …’ün …’i öldürmüş olabileceğini düşündüğü için karakola şikâyette bulunmaya gittiğini, …’in ailesinden olduğunu düşündüğü kişilerin de kendisini tehdit etmesi üzerine korkarak kendi ailesinden de şikâyetçi olduğunu ancak şimdi …, … ve …’den davacı ve şikâyetçi olduğunu, diğer sanıklar babası … ve amcasının oğlu …’ten davacı ve şikâyetçi olmadığını,
Şikâyetçi Fırat Savurucu 30.08.2013 tarihinde Kollukta; maktul …’nun kardeşi olduğunu, ağabeyi … ile yaklaşık 1 yıldır görüşmediğini, eskiden evlerine gelip giden maktulün 1 yıldır kendileri ile görüşmemesine anlam veremediklerini, maktulün gayriresmî olarak Akise Dorun ile evli olduğunu ve 3 çocuğunun bulunduğunu, duyduğuna göre maktulün bir yıl kadar önce … … isimli evli bir kadını kaçırarak birlikte yaşamaya başladığını, maktulün …’ın kaçırılması ile ilgili olarak öldürülmüş olabileceğini,
Tanık …, şüpheli sıfatıyla Kollukta; inceleme dışı sanık …’in şirketinin bulunduğu iş hanında gece bekçisi olarak çalıştığını, bu şahsı 11 yıldır tanıdığını, gerek iş bulmasında, gerekse de emekli olmasında …’ün kendisine yardımcı olduğunu, 2013 yılı içerisinde bir gün …’in kendisinin yanına gelerek, “… Dayı, ben senin adına PTT yoluyla bir miktar para gönderteceğim, bu parayı birlikte gidip almamız gerekiyor. Benim Maliyeye borcum var, 2-3 tane arabamız bu yüzden bağlandı, bunun için parayı senin adına havale ettiriyorum.” dediğini, kendisinin de …’e “Benim kimseye borcum yok, söyle parayı benim adıma havale etsinler, para yatınca birlikte gider alırız,” dediğini, aynı gün içerisinde Merter ilçesindeki PTT şubesine giderek 5.000 TL olarak hatırladığı miktarda parayı teslim aldığını ve yanında bulunan …’e teslim ettiğini, 19.08.2013 tarihini 20.08.2013’e bağlayan gece, bekçiliğini yaptığı iş hanına gri renkli bir araçla inceleme dışı sanık …’in geldiğini, …’ün yanında inceleme dışı diğer sanıklardan … ile belden yukarısı çıplak hâlde …’ı gördüğünü, bu üç kişinin gece vakti iş hanına girdikten bir süre sonra dışarı çıktıklarını, …’in üzerine bir şey giymiş olduğunu, kendisinden bir kova ile bez istediklerini, kova ile bezi getirip bunlara verdiğini ve bekçi kulübesine döndüğünü, inceleme dışı sanıklar …, … ve …’ın ise geldikleri gri renkli arabanın sağ ön kapısını açarak, aracı silmeye başladıklarını, 15-20 dakika kadar temizlik yaptıktan sonra kovayı iade ettiklerini ancak bezi kendisine geri vermediklerini, bu şahısları o günden sonra bir daha görmediğini,
Tanık … Kollukta; araç kiralama işi ile uğraştığını, 19.08.2013 tarihinde saat 15.30 sıralarında iş yerine gelen inceleme dışı sanık …’in kendisinden… plakalı aracı 2 günlüğüne kiraladığını ve karşılığında 300 TL verdiğini, 21.08.2013 tarihinde saat 11.00 sıralarında iş yerine gelen …’in aracı iade ettiğini, aracı kontrol ettiğinde kaportada vuruk olmadığını, aracın yıkanmış olduğunu fark ettiğini, aracı teslim aldığını, polislerin gelmesinden sonra aracın sağ ön koltuk kılıfının yerinde olmadığını anladığını,
Hakkında nitelikli öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık … müdafisi huzurunda Kollukta; 1979 yılında Batman’ın Sason ilçesinde doğduğunu, evli ve bir çocuk babası olduğunu, 1996 yılından beri İstanbul’da ikamet ettiğini ve … ilçesinde Helena Tekstil isimli iş yerini işlettiğini, olay tarihinden 7- 8 ay kadar önce inceleme dışı sanık …’in telefonla kendisini aradığını, Diyarbakır’dan İstanbul’a gelip kendisiyle görüşmek istediğini söylediğini, bunun üzerine … ile Yenibosna Camisi’nin yakınlarında buluştuklarını, bu görüşme sırasında …’in kendisine amcası …’in kızı …’ın evli olduğu hâlde … isimli bir kişi ile kaçtığını, bu şahsın İstanbul’da olduğunu öğrendiklerini, kendisinden …’yu bulmasını istediğini, bu vesile ile …’nun adını ilk kez duyduğunu, …’in kendisine …’in fiziki görünüşünü tarif ettiğini, elektrik teknisyeni olduğunu, Yenibosna’da ikamet ettiği yönünde duyumlar aldığını, bu şahsı aramasını ve bulması hâlinde kendisine bilgi vermesini istediğini, …’e şahsı araştıracağını, bulması durumunda bilgi vereceğini söylediğini, yemek yiyip ayrıldıklarını, sanık …’in telefon numarasının telefonunda kayıtlı olmadığını, kendisi ile hiçbir şekilde telefon irtibatı sağlamadığını, inceleme dışı sanık … ile olan bu görüşmesinden on gün kadar sonra …’in kendisini 532 … numaralı telefon ile aradığını, İstanbul’da bulunduğunu ve görüşmek istediğini söylediğini, bunun üzerine Diyarbakır’dan otobüsle gelen …’i otobüs terminalinin karşısından kiralık bir araçla aldığını, … ilçesindeki Beyzade isimli lokantaya gittiklerini, …’in burada kendisine, …’in yerini tespit ettiğini, Gaziosmanpaşa’da Teknik Elektrik isimli iş yerinde çalıştığını öğrendiğini söyleyerek iş yerinin açık adresini kendisine verdiğini, aynı gün kiraladığı başka bir araçla … ile birlikte …’in çalıştığı iş yerinin yakınlarına gidip aracı park ettiklerini, iş yerini uzaktan gözlemeye başladıklarını, yarım saat kadar sonra iş yerinden maktul …’nun çıktığını, …’in …’i göstererek “İşte … bu” dediğini, şahsa dikkatlice baktığını, zayıf, esmer tenli, kır saçlı, 40 yaşlarındaki bu şahsı ilk kez o zaman gördüğünü, … ile oradan ayrılıp Gaziosmanpaşa ilçesinde bulunan bir kafeye gittiklerini, …’in kafede iken yanından uzaklaşıp birisiyle telefonda uzun bir görüşme yaptığını, görüşme bitince yanına geldiğini ve “…’i öldürecek birisini bana bul.” dediğini, bu işi yapacak kişiye 150.000 TL vereceğini söylediğini, …’e bu işi yapacak birini çevreden arayacağını söylediğini ve …’i Yenibosna’ya bırakarak yanından ayrıldığını, bir gün sonra …’in kendisini yeniden arayarak görüşmek istemesi üzerine Yenibosna’da buluştuklarını, araçla gezdiklerini, …’in kendisine …’i öldürecek birini bulup bulmadığını sorduğunu, …’e bu işi yapacak birisini bulduğunu ancak henüz netlik kazanmadığını, birkaç gün daha beklemesini söylediğini, …’in ise işleri dolayısıyla Diyarbakır’a döneceğini, bir gelişme olursa kendisine bilgi vermesini istediğini söylediğini, …’i yine Yenibosna’da araçtan indirerek ondan ayrıldığını, …’in iki gün sonra kendisini telefonla arayarak işi yapacak birisini bulup bulmadığını sorduğunu, kendisine birisini bulduğunu ancak bu kişinin işi yapmadan önce 5.000 TL istediğini, geri kalan kısmı işi bitirdikten sonra alacağını …’e söylediğini, …’in teklifi kabul ederek 5.000 TL’yi göndermeye razı olduğunu ancak bu parayı kendi adına göndermeyeceğini söylediğini, yine borçları dolayısıyla alacaklı olarak parayı kendi adına değil çalıştığı iş yerinin bekçisi … adına paranın gönderilmesini kararlaştırdıklarını, bir gün sonra kendisini telefonla arayan …’in 5.000 TL’yi bir başkasının adıyla … ismine havale ettirttiğini, paranın PTT Merter Şubesinden çekilebileceğini söylediğini, … ile birlikte PTT Şubesine gittiklerini, parayı alan …’in 5.000 TL’yi kendisine verdiğini, parayı teslim alınca …’e telefon ederek parayı aldığını bildirdiğini, bu işlemin hatırladığı kadarı ile ifade tarihinden 5 veya 6 ay önce meydana geldiğini, parayı aldıktan bir gün sonra kiralık bir araçla maktul …’un iş yerinin önüne saat 07.30 sıralarında giderek …’i beklemeye başladığını, …’i görünce önüne çıkarak kendisi ile konuşmak istediğini söylediğini, aracına bindirdiği …’e “Hayatının tehlikede olduğunu, birlikte kaçtığı …’ın ailesinin peşlerinde olduğunu, kendisini öldürmek istediklerini, çalıştığı yerin …’ın ailesi tarafından tespit edildiğini, can güvenliği için buradan ayrılması gerektiğini,” …’e söylediğini, …’in bunun üzerine “Bana anlattıklarını, …’a da anlat, o da bilgi sahibi olsun” demesi üzerine … ile birlikte o vakit ikamet ettikleri Bağcılar ilçesindeki evlerinin önüne araçla gittiklerini, bir süre sonra aracın yanına …’ın geldiğini, kendisinin …’ı tanımadığını ancak …’ın kendisini tanımış olacak ki ismiyle kendisine hitap ederek neden geldiğini sorduğunu, bunun üzerine araca binen …’a “Ailesinin, kendisi ve birlikte yaşadığı …’in peşinde olduğunu, ailesinin …’i öldürmek istediğini, olayın çok ciddi olduğunu, bu nedenle …’in çalıştığı yerden ayrılması, ikametlerini ve kullandıkları telefon hatlarını değiştirmeleri gerektiğini,” söylediğini, anlattıklarına … ve …’in inandıklarını, yakınlardaki bir telefon bayisine giderek …’e yeni bir telefon hattı aldığını, yine kendi kullanmış olduğu 507 … numaralı hattı …’e verdiğini, ardından … ile birlikte ikametlerine gittiğini, burada da önceki söylediklerini tekrarladığını, can güvenlikleri tehlikede olduğu için ortadan kaybolmaları gerektiğini, …’in öldürülmesi için …’in kendisine 5.000 TL para gönderdiğini söylediğini, …’in gönderdiği paradan 3.000 TL’yi … ve …’a vererek bu para ile evlerini taşımalarını ve yapacakları masrafları karşılamalarını istediğini, …’in de kendisine iş yerinden ayrılacağını, bir süre evden dışarı çıkmayacağını en kısa sürede de ikametini değiştireceğini söylediğini, … ve …’a …’i arayarak …’i öldürdüğünü söyleyeceğini, inandırıcı olması için …’in cüzdanını ve kullandığı cep telefonunu alması gerektiğini söylediğini, …’ten aldığı telefonun içerisindeki sim kartı kırdığını, …’dan da ailesini telefonla arayarak …’in ortadan kaybolduğunu, bu işi kendilerinin mi yaptığını sormasını istediğini, …’ın ailesinden kimsenin telefonunu bilmediğini söylemesi üzerine, bilinmeyen numaralar hizmet hattını arayarak …’ın babası ve amcalarının işlettiği Silvan Un Fabrikası’nın telefon numarasını öğrendiğini, …’ın bu numarayı arayarak … ile görüşmeye başladığını, …’e “…’in dün geceden beri kayıp olduğunu, bu olaydan onları sorumlu tuttuğunu”, …’in ise …’a “…’in kaybolması ile bir bilgisinin bulunmadığını” söylediğini, …’ya kendisine bu iyiliği yaptığını ancak kendisini zor durumda bırakmamalarını, tedbirli olmaları gerektiğini tembihlediğini, …’in ise kendisine “Sen ki bana bu iyiliği yaptın, seni zor durumda bırakmam, bırakırsam eğer ne dilersen bana onu yap,” dediğini, …’e kendisinin insan öldürecek kötü birisi olmadığını ancak …’in kendisine baskı yaparak bu işe zorladığını söyleyip … ve …’ın evinden ayrıldığını, o akşam …’in kendisini telefonla aradığını ve …’la olan konuşmadan bahsettiğini, …’e işin bittiğini, gerekeni yaptığı söylediğini, …’in bunun üzerine “Gel Diyarbakır’da görüşelim” dediğini, bir gün sonra …’nun kendisini telefonla arayıp evlerine çağırdığını, eve gidip her şeyin yolunda olduğunu, tedbirli olmaları ve bir süre dışarı çıkmamaları gerektiğini söyleyip yanlarından ayrıldığını, iki gün sonra İstanbul’dan Diyarbakır’a gittiğini, burada … ile baş başa görüştüğünü, …’e …’i öldürdüğünü söyleyerek …’in telefonunu ve kimlik kartı bulunan cüzdanını gösterdiğini, …’in kendisine “Bunları yok et” dedikten sonra …’i öldürmesinin karşılığı olarak 60.000 TL verdiğini, kalan 90.000 TL’yi ise daha sonra vereceğini söylediğini, … ile yaptığı bu görüşmenin Silvan’daki un fabrikasının içinde gerçekleştiğini, … ile yaptığı görüşme sırasında sanık … ile … ve diğer çalışanların da fabrika binasında olduklarını ancak görüşme sırasında diğer kişilerin yanlarında olmadığını, birkaç gün Diyarbakır’da kaldığını ardından İstanbul’a döndüğünü, … ile buluştuğunu, kendisini öldürdüğünü söyleyerek …’den 10.000 TL aldığını ifade edip bu paradan 1.000 TL’yi …’e verdiğini, …’in sürekli evde kalmaktan sıkıldığını, dışarı çıkmak istediğini söylemesi üzerine …’e bir süre daha beklemesi gerektiğini aksi durumda kendisinin zor durumda kalacağını söylediğini, ilerleyen günlerde de hemen her gün … ile telefonla görüşmeyi sürdürdüğünü, iki ay kadar sonra …’in kendisini telefonla aradığını, İstanbul’a geldiğini ve görüşmek istediğini söylediğini … ile Forum’da buluştuğunu …’in kendisine …’i öldürdüğüne pek inanmadığını, öldürse bugüne kadar …’in ailesinden bir haber gelmesi gerektiğini belirttiğini, kendisinin ise …’e …’i öldürdüğünü, kendisine inanması gerektiğini söylediğini, …’in bunun üzerine “Umarım öyledir, aksi bir durum olursa gerisini sen düşün,” dediğini, bu görüşmeden 2 ay kadar sonra …’in kendisini telefonla aradığını, …’in kullandığı 541…numaralı hattın yeniden kullanıma açıldığını, bunun nasıl olabileceğini kendisine sorduğunu, kendisinin de hattın başkası tarafından açılmış olabileceğini söylediğini, …’in kendisine inanmadığını ve “Sen yalan söylüyorsun” diyerek telefonu kapattığını, … ile buluşarak durumu kendisiyle görüştüğünü, ilk buluştukları gün kırıp attığı hattın nasıl olup da tekrar kullanıma açıldığını …’e sorduğunu, …’in de hattı yeniden çıkardığını ancak kullanmadığını söylediğini, …’e kızarak her ikisinin hayatını da tehlikeye attığını, …’ın ailesini tanımadığını, her şeyi yapabilecek insanlar olduğunu söyleyip …’i yeniden uyardığını, bir hafta sonra …’in kendisini yeniden telefonla aradığını, …’in İstanbul’da bir yakınları tarafından görüldüğünü bunun nasıl olduğunu sorduğunu, …’e bunun mümkün olmadığını, …’i gördüğünü söyleyen kişinin başka birine benzetmiş olabileceğini söylediğini, …’in aramaları sıklaşınca telefonlarına çıkmamaya başladığını, …’in kendisine sürekli mesaj çektiğini ve kendisine yalan söylediğini anladığını belirttiğini, mesajlarda …’i öldürmesini, yarım bıraktığı işi tamamlaması gerektiğini, ailesinin Diyarbakır’da bulunduğunu söyleyerek, onlara zarar verebileceğini ima edip kendisine baskı yaptığını, kendisine yaşattıkları yüzünden …’e içten içe sinirlenmeye başladığını, tüm yaşadığı bu sıkıntılara karşın …’in çok rahat davranıp yaşamına bir şey olmamış gibi devam etmesinin kendisini rahatsız ettiğini, …’ın ailesinin tüm baskısının kendisi üzerine yoğunlaştığını, psikolojik olarak bunaldığını, kapana kısılmış gibi hissettiğini, …’in mesajlarını daha da sıklaştığını, …’i öldürmesi durumunda kalan 90.000 TL’yi alabileceğini, bu olanları da yaşanmamış kabul edeceğini söylediğini, bunun üzerine …’i öldürmeye karar verdiğini, tek başına bu işi yapamayacağı için akrabası olan …’e durumu açtığını, …’i birlikte öldürmeyi …’a teklif ettiğini, …’ın bu teklifi kabul ettiğini, yine 5-6 yıldır tanıdığı ve arkadaşı olan …’a olanları anlatarak, …’yu öldürmesi gerektiğini, bu konuda …’den de yardım istediğini, işi yapmaları durumunda alacakları 100.000 TL’yi …, … ve kendisi arasında paylaşacaklarını söylediğini, …’in de teklifi kabul ettiğini, Ağustos ayının 9 veya 10. günü maktul …’in kendisini telefonla aradığını ve zengin bir Suriyeliyi kaçırmayı düşündüğünü, bu konuda kendisine yardımcı olup olamayacağını sorduğunu, bu işi yapamayacağını ancak yapacak kişileri tanıdığını …’e söylediğini, o akşam … ve … ile buluşup …’in öldürülmesi konusunu konuştuklarını, Suriyeli şahsı kaçıracak kişiler olarak … ve …’ı … ile tanıştırmayı ve bir bahane ile …’i ortadan kaldırmayı kararlaştırdıklarını, 19 Ağustos 2013 tarihinde öğle saatlerinde… plaka sayılı aracı kiraladığını, akşam saat 20.00 sıralarında … ve … ile Yenibosna Dereboyu’nda bir araya geldiğini, o akşam …’i öldürmeye karar verdiklerini, saat 21.00 sıralarında maktul …’i telefonla arayarak kendisi ile buluşmak istediğini söyleyip Bağcılar Malta ışıklarında kendisini alacağını ifade ettiğini, saat 22.00 sıralarında …’i aracıyla sözleştikleri yerden aldığını, …’in aracın sağ ön koltuğuna oturduğunu, Yenibosna Dereyoluna geldiklerinde araca … ve …’ı da aldığını, …’ın aracın sağ arka kısmına …’in tam arkasına, …’in ise aracın sol arka kısmına oturduğunu, …’e Suriyeli şahsı kaçıracak kişiler olarak … ve …’ı tanıttığını, … ile … tokalaşırken …’ın elinde plastik kaplı tel gördüğünü, …’in bu iş için tabanca gerekli demesi üzerine …’e kendisinin iki adet tabancasının bulunduğunu, tabancaların Çatalca’da bir arkadaşında olduğunu söyleyerek, Çatalca istikametine doğru aracı sürmeye başladığını, otoyoldan çıkıp köy yoluna girdiğini, köy geride kalıp yol iyice tenhalaşınca, …’ın elindeki kabloyu maktulün boynuna geçirmeye çalıştığını ancak telin …’in ağzına denk geldiğini, …’in kendisine tekme savurduğunu, sol arkada oturan …’in bu sırada sapı ile toplam uzunluğu 15 cm olan bıçağı …’in göğsüne 4-5 kez salladığını, fren yaparak aracı durdurduğunu, araçtan indiğini, … ve …’dan …’i araçtan indirmelerini istediğini, sağ ön kapıyı açtığını, … ve …’ın sürükleyerek …’i araçtan çıkardıklarını, …’ın elindeki kablo ile …’in boynunu sıkmaya başladığını, … ile …’ın yolun kenarına yuvarlandıklarını, peşlerinden …’in de gittiğini, kendisinin ise yol ortasındaki aracın ışıklarını kapatarak köye doğru gidip olay yerine geri geldiğinde, … ve …’i araca aldığını ve …’e ne yaptıklarını sorduğunu, onların da kendisine maktulü bir su kuyusuna attıklarını, …’in üzerinde cüzdan bulunmadığını sadece bir telefon olduğunu söylediklerini, dönüş yolunda Büyükçekmece gölünün üzerinden geçerken …’in elinde bulunan bıçağı, aracın camını açıp göle savurduğunu, …’in oturduğu ön koltuğun kan bulaşmış olan kılıfını söken …’in, bu kılıfı aracın arkasına ayağının altına koyduğunu, dönüş yolunda maktul …’in telefonunun sürekli çaldığını, …’in …’in telefonundan bir mesaj yazarak …’a gönderdiğini, 20 Ağustos 2013 tarihinde saat 01.00 sıralarında iş yerinin bulunduğu yere geldiğini, …’ın üstünü çıkardığını, iş yeri bekçisi …’ten bir kova su ve bez istediğini, …’in aracın içini ve dışındaki kan lekelerini sildiğini, daha sonra buradan da ayrıldıklarını, saat 01.00 sıralarında Diyarbakır’da bulunan …’i telefonla aradığını ve İstanbul’a gelmesini yüz yüze görüşmeleri gerektiğini söylediğini, …’in gelmeyi kabul ettiğini, geceyi araç içerisinde geçirdiğini, sabah olunca … ve … ile yeniden buluşup yaptıkları iş hakkında konuştuklarını, 21 Ağustos 2013 tarihinde saat 00.00 sıralarında …’in kendisine mesaj göndererek İstanbul’a geldiğini, havaalanından kendisini almasını istediğini, havaalanına gittiğinde …’in kendisine aracı ileri al, birlikte geldiğim … seni görmesin dediğini, gerçekten dışarıda …’ı gördüğünü ancak …’ın bir başka araçla havaalanından ayrıldığını, …’in biraz bekle Süphan da bizimle gelecek demesi üzerine Süphan’ı da araca alarak havaalanından ayrılıp Haznedar’da bulunan Kahve Dünyası isimli iş yerine gittiklerini, burada oturdukları sırada …’in kendisine “Bana söylemek istediğin nedir, söyle” demesi üzerine …’e …’i vurdurduğunu ve bir kuyuya attırdığını söylediğini, …’in kendisine inanmadığını ve “Fotoğraf çektin mi,” diye sorduğunu, fotoğraf çekmediğini, işi yaptırdığı kişilere para vermesi gerektiğini, bu nedenle paraya ihtiyacı olduğunu söyleyince …’in kendisine …’in öldüğünü gösteren fotoğrafı görmeden para vermeyeceğini söylediğini, …’e “Bana bu işi yaptırdınız, beni zor duruma düşürdünüz, sorumlu sizsiniz, doğabilecek olaylardan da siz sorumlusunuz” dediğini ve kafeden ayrıldıklarını, … ve Süphan’ı Yenibosna’da bıraktığını, aracın içini ve dışını saat 10.00 sıralarında yıkattığını, …’ın maktulün üzerinden çıktığını söylediği telefonu üzerine aldığını, aracı kiraladığı yere iade ettiğini, kiralama şirketindeki görevlinin aracın sağ ön koltuk kılıfının yerinde olmadığını fark etmediğini, …’i telefonla arayıp “Beni çocuk yerine koydunuz, bundan sonra neler olduğunu göreceksiniz” dediğini, …’in de kendisine “Elinden ne geliyorsa yap” dediğini, …’in telefonunu açıp …’ın numarasını bulduğunu, …’ı arayıp …’in …’ın ailesi tarafından öldürüldüğünü ima eden bazı sözler söylediğini ancak tam olarak ne söylediğini hatırlamadığını, …’in telefonunu kapatıp bir daha da açmadığını, ancak bu telefonu sürekli yanında taşıdığını, 22.08.2013 tarihinde … ile birlikte İstanbul’dan Antalya’ya geldiklerini, apart ev kiralayıp kalmaya başladıklarını, …’ın İstanbul’da kaldığını, … ile … vasıtasıyla haberleştiğini, …’in ölümü ile ilgili haber çıkıp çıkmadığını …’dan sorup bilgi almaya çalıştıklarını, cesedin bulunduğunu görevli polislerin Antalya’ya gelip … ve kendisini yakalamaları ile öğrendiğini, …’nun öldürülmesi için … ile anlaştıklarını, …’den bugüne kadar 65.000 TL aldığını, 90.000 TL daha alacağı bulunduğunu, olayın bu şekilde sonuçlanmasına engel olmaya çalıştığını, ancak azmettiren …’in sürekli olarak kendisine telefonla ve yüz yüze görüşmelerinde baskı yapması, kendisine ve ailesine zarar verebileceklerinden korktuğu için istemeyerek de olsa bu suçu işlemek zorunda kaldığını, olayın asıl sorumlularının … … ve … …’ın ailesi olduğunu, … ve …’ın da bu olaya istemeyerek dâhil olduklarını, olaydan büyük pişmanlık duyduğunu,
Cumhuriyet Başsavcılığında; susma hakkını kullanmak istediğini,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; savunma yapacak durumda olmadığını, bu nedenle susma hakkını kullanmak istediğini, okunacak olan önceki beyanlarına ve belgelere karşı da cevap vermek istemediğini,
Mahkemede; sanık …’in, eniştesinin abisi olduğunu, …’ı da …’in kızı olması nedeniyle tanıdığını, …’i çocukluğundan beri bilip tanıdığını, maktul …’i ise hemşehri olmaları nedeniyle tanıdığını, 2012 yılında maddi durumu iyi olmadığı için …’ten kendisine uyuşturucu madde bulmasını istediğini, …’in başta kabul etmediğini ancak üsteleyince kendisini Diyarbakır’a çağırdığını, Diyarbakır’da …’den uyuşturucu alıp İstanbul’a getirdiğini ve sattığını, … ile bu şekilde aralarında 4-5 kez uyuşturucu alım satımı yaptıklarını, …’e uyuşturucu madde satması hususunda teklifte bulunduğunu, Diyarbakır’dan getirdiği uyuşturucu maddeleri …’e sattırmaya başladığını, …’ın kendisine …’teki paraların nereden geldiğini sorması üzerine …’ın babasının …’i öldürmek için para verdiğini, ancak …’i öldürmekten vazgeçtiğini, bu parayı … ile bölüştüğünü …’a söylediğini, en son 2013 yılının Haziran veya Temmuz aylarında 67 kg uyuşturucuyu Diyarbakır’da …’ten alıp İstanbul’a döndüğünü, uyuşturucuyu …’e verdiğini, aradan zaman geçmesine rağmen …’in uyuşturucu parasını getirmediğini, bunun üzerine …’in kendisini sıkıştırmaya başladığını, kendisinin de …’e durumu sorduğunu, yaklaşık 1 ay sonra …’in İstanbul’a geldiğini, malı sattığı kişinin Çatalca’da olduğunu söyleyince malın akıbetini öğrenmek amacıyla Çatalca ilçesine …’le beraber gitmeye karar verdiklerini, yolu bilmediği için yeğeni … ve …’ın arkadaşı …’i de yanlarına aldıklarını, Çatalca’ya giderken …’in sürekli yolu karıştırdığını ve bu şekilde kendisini oyaladığını anladığını, bu nedenle aralarında tartışma çıktığını, tartışma esnasında …’in “A… koyarım” diyerek hakaret ettiğini, kendisine yumruk attığını, araç kullandığı için aracın yoldan çıktığını, bunun üzerine …’ın maktule yumruk attığını, kendisinin ise bıçağını çıkarıp 7-8 defa maktulü göbek bölgesinden bıçakladığını, daha sonra aracı durdurup araçtan indiğini, maktul arabadan inmediği için maktulün boynuna bilgisayar kablosuna benzer bir kabloyu atıp aracın dışına doğru çektiğini, maktulü saklayacak bir yer ararken kuyuyu gördüğünü, … ve …’ın yardımıyla maktulü kuyuya attığını, aynı gün …’i telefonla arayarak “Senin yüzünden adam öldürdüm” dediğini, …’in telefonu çalınca telefonu açmadığını ama …’in şehir dışında olduğuna ilişkin …’in ağzından mesaj yazdığını, ertesi gün …’i arayıp İstanbul’a gelmemesi hâlinde ailesini ihbar edeceğini söylediğini, olaydan birkaç gün sonra …’in İstanbul’a geldiğini, …’i havaalanından alıp Bahçelievler’de bir kafede buluştuklarını, bu esnada …’in yanında … ve Süphan isimli kişilerin de bulunduğunu, …’e “Senin yüzünden adam öldürdüm.” dediğini, …’in kendisine inanmadığını, maktulün fotoğraflarını istediğini, bu nedenle … ile tartıştıklarını, tartışma esnasında …’in “Elinden geleni ardına koyma” şeklinde söz sarf ettiğini, …’e ailesini ihbar edeceğini söylediğini, olaydan yaklaşık olarak 1 hafta sonra … ile birlikte gittiği Antalya’da yakalandıklarını, olayın tamamen …’den kaynaklandığını, karakolda ne söylediğini tam olarak hatırlamadığını ancak karakolda … ve …’ın ifadelerinin kendisine gösterildiğini, bunun üzerine o şekilde ifade verdiğini, duruşma salonundaki beyanlarının daha doğru olduğunu, … ve … ile …’in öldürülmesi hususunda bir anlaşma yapmadığını, …’nin ismini beyanları esnasında hiç zikretmediğini, … yüzünden bu olay gerçekleştiği için “Ben yandım o da yansın” hesabı ile ifade verdiğini, …’ün hesabına gönderilen 5.000 TL’nin uyuşturucu ile ilgili olduğunu,
Hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık … müdafisi huzurunda Kollukta; 1989 yılında Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde doğduğunu, 2003 yılında İstanbul’a geldiğini ve amcasının oğlu olan inceleme dışı sanık …’in işlettiği tekstil şirketinde çalışmaya başladığını, bekâr olduğunu, … ve … isimli şahısları Silvan’lı olmaları nedeniyle tanıdığını, bu kişilerle herhangi bir samimiyetinin ve telefon irtibatının olmadığını, … ile çocukluk arkadaşı ve aynı köyden olduklarını, … ile 19.08.2013 tarihinde irtibat kurduğunu, yakalandığı güne kadar da … ile telefonla ve yüz yüze görüşme yaptığını, 19.08.2013 tarihinde saat 19.00 sıralarında iş yerinde çalıştığı sırada … ve …’ın kendisini yanlarına çağırdıklarını, …’in “… ve … isimli ailenin, kızlarını kaçıran … isimli şahsı öldürmesi için kendisine para verdiklerini ancak …’in …’yu öldürmediğini, …’ya, kaçırdığı bayan olan … …’ın ailesinin kendisine para verdiğini, öldürmekten vazgeçtiğini, …’ya söylediğini, … ve … isimli şahıslara ise yalan beyanda bulunarak …’yu öldürdüğünü söylediğini, daha sonra …, … ve … isimli şahıslardan baskı gördüğünü ve tehdit aldığını,” kendilerine söylediğini, aynı gün saat 21.00 sıralarında … ile kendisini Yenibosna’da bir yere bıraktığını ve “Bir arkadaşı alıp geliyorum” diyerek yanlarından ayrıldığını, bir saat kadar sonra …’ün kiralık bir araçla gelip kendilerini aldığını, aracın sağ ön koltuğunda tanımadığı bir şahsın bulunduğunu, sol arka koltuğa …’in, sağ arka koltuğa ise kendisinin oturduğunu, ön koltukta oturan kişinin maktul … olduğunu anladığını, …’in zengin bir Suriyeliyi kaçırıp ailesinden fidye alma hususunda konuştuğunu, …’in konuşmaya dâhil olarak Çatalca tarafından silah tedarik edebileceğini söylediğini, yolda hareket hâlinde iken …’in “Ben zorla senin enişten oldum.” demesi üzerine … ile … arasında tartışma çıktığını, araç kullanan …’ün …’e yumruk attığını, kendisinin ise aracın kapı cebinde bulduğu kablo veya ip benzeri bir şeyle korkutmak için maktul …’e vurduğunu, ipin …’in ağzına denk geldiğini, bu sırada …’in bıçakla maktul …’in karnına birkaç kez vurduğunu, …’ün aracı durdurduğunu, … ile birlikte …’i araçtan çıkardıklarını ve dışarıda da darbettiklerini, kendisinin başta kullandığı kabloyu …’in boynuna geçirip maktulü sürükleyip götürdüklerini, kendisinin ise aracın başında beklediğini, beş dakika sonra gelip maktulü kuyuya attıklarını söylediklerini, araca bindiklerini, bu kez sol arka koltuğa kendisinin, sağ arka koltuğa ise …’in oturduğunu, dönüş yolunda kan bulaşmış olan sağ ön koltuk kılıfını söken …’in kılıfı ayaklarının altına koyduğunu, bir viyadükten geçerken elindeki bıçağı araçtan dışarı savurduğunu, … ilçesindeki iş yerine geldiklerinde … ve …’in araca bulaşmış olan kan lekelerini temizlediklerini, …’i öldürmeye yönelik eyleminin bulunmadığını, olaydan sonra … ve …’in Antalya’ya gittiklerini, kendisinin ise İstanbul’da kaldığını, bu olay nedeniyle kendisine para verilmediğini, olaydan sonra … ile telefon görüşmesi yaptığını, …’in … ve …’i kastederek bu şahıslar paramızı vermediler, jandarmayı ara, cesedin yerini söyle dediğini ancak kendisinin jandarmayı aramadığını, bu olaya amcasının oğlu olan …’in isteği ve baskısı sonucu dâhil olduğunu, … ve …’in “Ceset ortaya çıkmadan para vermeyiz,” demeleri üzerine cesedin bulunması için jandarmayı araması yönünde kendisine telefonda baskı yapıldığını, kendisine gösterilen telefonla iletişimin tespitine ilişkin tape içeriklerinin de buna ilişkin olduğunu, pişmanlık duyduğunu,
Cumhuriyet Başsavcılığında; sanık …’nin kızı … …’ın, evli iken maktul ile bir ilişkisinin olduğunu, bu durumu sanık … ve yakını …’in duyduklarını, bu işi öldürmek suretiyle temizlemeye karar verdiklerini, iş için amcasının oğlu … ile anlaştıklarını, …’e bir miktar para verdiklerini, …’ün maktul ve …’ı bulduğunu ancak onları öldürmek istemediği için bu kişilerden ortadan kaybolmalarını istediğini, Hanefi ve …’e ise bu kişileri öldürdüğünü söylediğini, bunları …’ün kendisine söylemesi ile öğrendiğini, bir süre sonra … ve …’in maktul ve …’ın öldürülmediğini, Bağcılar’da yaşadıklarını öğrendiklerini, amcasının oğlu … ve ailesini parayı aldığı hâlde işi yapmadığı için tehdit etmeye başladıklarını, tüm bu olanlardan maktulü kaçırdıkları güne kadar haberdar olmadığını, 19.08.2013 tarihinde Helene Tekstil isimli …’deki iş yerinde çalıştığı sırada aynı yerde çalışan … ile saat 19.30 sıralarında karşılaştığını, …’ün kendisine tehdit edildiğinden bahsettiğini ve yukarıdaki olay zincirini anlattığını, ardından maktul … ile Suriyeli bir kişiyi kaçırma işi yapmayı kendisine teklif ettiğini, …’ün kendisinden sadece yanında bulunmasını istediğini, ne yapılacağını kesinlikle bilmediğini, tüm bunlar anlatılırken …’in de yanlarında olduğunu, iş yerinden üç kişi kiralık bir araçla çıktıklarını, aracı …’ün kullandığını, …’ün Kocasinan’da yemek yemek üzere … ile kendisini bıraktığını, öldürülen kişi ile konuşmaya gideceğini söylediğini, bir müddet sonra …’ün maktul … ile geri geldiğini, arabaya bu defa 4 kişi bindiklerini, …’ün Çatalca’ya doğru aracı sürmeye başladığını, maktulle … ve …’in Suriyeli şahsı kaçırma işini konuştuklarını, …’ün silah bulmak için aracı Çatalca’ya sürdüğünü, Çatalca civarında bilmediği bir köy civarında maktulün …’e “Ben sizin kızı kaçırdım, enişteniz oldum” gibi sözler sarf etmesi üzerine … ile maktulün tartışmaya başladıklarını, aralarında itiş kakış olduğunu, …’ün aracı durdurduğunu, maktul, …’ü tehdit ettiği için herhangi bir talimat olmaksızın kendiliğinden maktulün yüzüne bir iki yumruk attığını, sonra araba içinde tesadüfen eline geçen bilgisayar kablosuna benzeyen bir kablo ile maktulün suratına vurduğunu, bunun üzerine …’in de üzerinde bulunan bıçağı çıkarıp maktulü 6-7 kez karın bölgesinden bıçakladığını, … ve …’ün maktulü araçtan indirdiklerini, yaralı hâldeki maktulle itişip kakışmaya devam ettiklerini, araç içerisinde kaldığı için dışarıda olanları tam göremediğini, … ve …’ün, maktulün boynuna bir ip dolayıp çekmeye başladıklarını, 50 metre kadar bu şekilde yaralı veya cesedi sürüklediklerini, sonra görüş alanından çıktıklarını ve 5 dakika sonra yanlarında maktul olmaksızın geri geldiklerini, arabaya bindiklerini, arabadayken öldürme konusunda hiç konuşmadıklarını, hepsinin üzerinin kanlı olduğunu, araçla iş yerine geldiklerini, gömleğini çıkardığını, …’ün araç kapısındaki kanı yıkamak için bekçiden su istediğini, bekçinin durumu anlayıp anlamadığını bilmediğini, getirilen su ile kapı yıkanırken kendisinin üstünü değiştirdiğini, gece yanlarından ayrıldıktan sonra … ve …’i bir daha görmediğini, Antalya’ya kaçtıklarını duyduğunu, Antalya’da iken kendisini telefonla arayıp “Telefonda kızın ailesiyle birbirlerine girdiklerini,” söylediklerini, parayı alabilmek için cesedin bulunması gerektiğini, kendisinden cesedi jandarmaya ihbar etmesini istediklerini, korktuğu için bunu yapmadığını, öldürmeye katılmadığını, para almadığını, sadece öldürmeden önceki tartışma aşamasında maktulü darbettiğini,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; önceki ifadelerini tekrar ettiğini,
Mahkemede; olay günü sebebini bilmediği bir şeyden …’ün sıkıntılı olduğunu anladığını, … ve … ile birlikte araçla gezdiklerini, araçla bir süre gezdikten sonra … ile birlikte yemek yemek için Yenibosna’da araçtan indiklerini, …’ün ise “Bir arkadaşa uğrayıp geleceğim” diyerek yanlarından ayrıldığını, yaklaşık 45 dakika sonra … ile birlikte daha önceden tanımadığı maktulün geldiklerini, araca binerek yola çıktıklarını, … ile maktul … konuşurlarken …’ün … vasıtasıyla uyuşturucuyu Çatalca’da bulunan bir kişiye verdiklerini duyduğunu, Çatalca’ya vardıklarında maktulün …’e yumruk attığını, …’ün de maktule yumruk salladığını ancak bir taraftan araç kullandığı ve emniyet kemeri takılı olduğu için isabet ettiremediğini, bunun üzerine …’ü korumak için arka koltuktan kalkarak maktulün yüzüne iki üç defa yumrukla vurduğunu sonra …’ün aracı durdurduğunu, bulunduğu sağ tarafın kapısı bozuk olduğu için kendisinin araçtan inemediğini, …’in araçtan indiğini, aracın camlarının film kaplı olmadığını, bu nedenle dışarıda ne yaşandığını görebildiğini, ilk önce …’ün maktulü araçtan indirmeye çalıştığını, daha sonra …’in yardımı ile maktulü araçtan çıkardıklarını, araçtan indikten sonra … ve …’ün elinden kurtulan maktulün kaçtığını, … ve …’in maktulün peşinden koştuklarını ancak olayın akşam yaşanması ve olay yerinin çalılık olması nedeniyle … ve … ile maktulün görüş alanından çıktıklarını ve bu nedenle daha sonra ne yaşandığını göremediğini, yaklaşık 5-10 dakika sonra …’ün araca döndüğünü ve …’i öldürdüğünü söylediğini, cesedi bir yere atmasını kendisinden istediğini, önce kabul etmediğini ancak …’ün “Seni de yakarım” şeklinde tehdit içeren sözler söyleyip baskı yapması üzerine … ve … ile birlikte toplam 3 kişi yaklaşık olarak 50 metre ileride hareketsiz hâlde yerde yatan maktulü alıp cesedin 5 metre ilerisinde bulunan kuyuya attıklarını, yolda giderken de …’ün kendisine “… ile uyuşturucu işine girdiğini, …’in uyuşturucu maddeyi çaldığını” söylediğini, ayrıca yolda giderken nasıl ifade vereceği hususunda telkinde bulunup baskı yaptığını, daha sonra … ve …’in Antalya’ya gittiklerini, sürekli kendisini telefonla arayıp cesedin yerini söylemesini istediklerini, …’i öldürmediği için kendisinin kaçmadığını ve normal hayatına devam ettiğini, cezaevine girdikten sonra da ailesinin perişan olduğunu, doğruları söylemeye karar verdiğini, duruşmadaki beyanlarının daha doğru olduğunu, tek suçunun yaşanan bu olayı Kolluğa bildirmemek olduğunu, bildirse sanık değil tanık sıfatıyla Mahkemenin huzurunda bulunacağını, Mahkemenin adaletine sığındığını,
Hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık … müdafisi huzurunda Kollukta; 1991 yılında, Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde doğduğunu, bekâr olduğunu, herhangi bir işte çalışmadığını, İstanbul’da ikamet eden ağabeyinin yanında yaklaşık sekiz aydır geçici olarak kaldığını, inceleme dışı sanık … ile sanık …’i Silvan’lı olmaları, ikametlerinin yakın olması, Silvan’da petrol istasyonları ve un fabrikaları bulunması nedeniyle ve nüfuzlu kişiler oldukları için tanıdığını, bu kişilerle fazla irtibatlı olmadığından bu şahısların telefon numaralarının kendi telefonunda kayıtlı olmadığını, inceleme dışı sanıklar … ve …’i çocukluğundan beri tanıdığını, … ile sürekli yüz yüze ve telefonla görüştüğünü, … ile ise yaklaşık bir aydır telefonla görüştüklerini, ifade tarihinden 1 ay kadar önce …’in kendisini telefonla arayarak buluşmak istediğini, …’le …’de bir kahvehanede buluştuklarını, …’ün kendisine “…’ten …’yu öldürmesi karşılığında miktarını söylemediği bir miktar para aldığını, …’i öldürmemesine karşın …’e …’i öldürdüğünü söylediğini, bir süre sonra …’in …’in ölmediğini öğrenip kendisini ve ailesini tehdit ettiğini, bu tehditten kurtulmak için …’i öldürmeyi planladığını, hem de …’ten ek para alacağını, bu işe kendisinin de katılıp katılamayacağını,” sorduğunu, kendisinin ise …’e …’i nasıl öldüreceklerini sorduğunu, …’ün kendisine “Sen, ben ve … bu işi üçümüz gerçekleştireceğiz, senin payına düşen 100.000 TL” dediğini, bunun üzerine …’ün teklifini kabul ettiğini, bu olaydan sonra birkaç kez … ve … ile birlikte bir araya gelerek …’i nasıl öldüreceklerini konuştuklarını, …’ün kendisini ve …’ı birkaç kez …’in ikametinin bulunduğu bölgeye götürdüğünü, … ve … hakkında bilgi verdiğini, olay gününden bir gün önce 18.08.2013 tarihinde …’ün telefonla çağırması üzerine … ve … ile birlikte …’de buluştuklarını, …’ün kendisine açılır kapanır 15 cm uzunluğunda bir bıçağı, üzerinde bulunsun diyerek verdiğini, bıçağı alıp cebine koyduğunu, 19.08.2013 tarihinde …’ün kendisini telefonla araması üzerine …’de buluştuklarını, daha sonra …’ı da aldıklarını, sahil yolunda araçla giderken …’ün cinayeti nasıl işleyeceklerini kendilerine anlattığını, plana göre …’ün araçla …’i bir bahaneyle araca alacağı, daha sonra kendisi ve …’ın da bu araca bineceği, birlikte nispeten tenha bir yer olan Çatalca’ya gidip cinayeti orada gerçekleştirmeyi kararlaştırdıklarını, buna göre aracı …’ün kullanacağı, maktul …’in sağ ön koltuğa, hemen arkasına sağ arka koltuğa …’ın, kendisinin ise …’ın yanına sol arka koltuğa oturmasına, …’ın araçta önünde oturan maktulü bir kablo yardımıyla arkadan boğarak öldürmesine, bir terslik durumunda ise kendisinin …’a yardım etmesine karar verdiklerini, …’ün olay günü koyu renkli Volkswagen Passat marka bir araç kiraladığını, bir dükkândan …’i boğmakta kullanılacak olan yaklaşık 1 metre uzunluğunda mavi renkli bir kablo satın aldığını ve araca getirip bu kabloyu …’a verdiğini, …’ın kabloyu cebine koyduğunu daha sonra yanlarından araçla ayrılan …’ün maktulü almaya gittiğini, saat 22.00 sıralarında …’ün araçla Yenibosna’ya döndüğünü, aracın sağ ön koltuğunda maktulü gördüğünü, önceden kararlaştırdıkları şekilde …’ın maktulün tam arakasına, kendisinin ise aracın sol arka koltuğuna oturduğunu, araçla Çatalca’ya doğru gitmeye başladıklarını, … kendilerini uyuşturucu satıcısı sandığı için kendisi ile bu konuda konuştuklarını, aracın köy yoluna girip tenha bir yere geldiği sırada …’ün önceden kararlaştırdıkları şekilde vitese sert bir şekilde vurarak işaret verdiğini, bu işaretle …’ın elindeki kabloyu maktulün boğazına geçirip boğmak için hamle yaptığını ancak kablonun maktulün ağzına denk geldiğini, bunun üzerine …’ün aracı durdurup araçtan indiğini, maktule vurmaya başladığını, kendisinin ise aldığı uyuşturucunun da tesiri ile bu sırada …’ün bir gün önce kendisine verdiği bıçakla üç kez maktule vurduğunu, bıçağı maktulün karnına 3 kez sapladığını, …’ün maktulü araçtan çekip çıkardığını, …’ın kabloyu maktulün boynuna sarıp maktulü boğduğunu, maktulün boğma işleminden birkaç dakika sonra öldüğünü, …’ün dikkat çekmemek için aracı hareket ettirdiğini, cesedin başında kendisi ile …’ın kaldığını, …’ın cesedin üzerini aradığını, cesedin üzerinden bir adet siyah renkli cep telefonu çıktığını, …’ın bu telefonu alıp cebine koyduğunu, cesedi yol kenarından 30-40 metre kadar içeriye taşıyıp bir su kuyusunun içine attıklarını, yol kenarına geldiklerinde …’ün araçla beklediğini görüp araca bindiklerini, …’ın cesetten çıkan telefonu …’e verdiğini, aracın ön koltuğu kan içinde olduğu için bu koltuğa oturmadıklarını, …’ın ön koltuğun kılıfını söktüğünü, araç hareket hâlinde iken kendisinin suçta kullandığı bıçağı araç camından dışarı savurduğunu, gece yarısı saat 00.30 sıralarında …’ün iş yerine geldiklerini, kıyafetlerini değiştirip olay hakkında konuştuklarını, …’ün …’a kablo ile boğma işini becerememesi dolayısıyla kızdığını, aşağı inip araçtaki kan lekelerini temizlediklerini, işleri bitince …’ün kardeşine ait iş yerinin terasına gittiklerini, burada bira içtiklerini, ilerleyen saatlerde …’ün kendisini bu suça azmettiren …’i telefonla aradığını, “İş bitti, bu konu tamam” diyerek …’i İstanbul’a çağırdığını, …’in de “Yarın akşam 00.00 sıralarında uçakla geleceğim” demesi üzerine telefonu kapattığını, geceyi terasta geçirdiklerini, ertesi gün de … ve …’la birlikte olduğunu, … …’in saat 00.00 sıralarında telefonla …’ü aradığını, bunun üzerine …’ün havaaalanına giderek … ile görüştüğünü, yaklaşık yarım saat sonra yanlarına gelen …’ün parayı alamadığını, …’in kendisine inanmadığını, cesedin fotoğrafını görmek istediğini söylediğini, bunun üzerine kendi aralarında tartışma çıktığını, …’ün …’i telefonla tekrar arayarak “Bu olayda ben tek değilim, polise giderim, sen de yanarsın” dediğini, …’in ise …’e “Yarın görüşürüz” diyerek telefonu kapattığını, 21.08.2013 gecesini birlikte geçirdiklerini, sabah olunca …’ün …’i telefonla defalarca aradığını ancak ulaşamadığını, bunun üzerine …’ün polise gidip teslim olmayı önerdiğini, …’ın ise biraz daha beklemeyi tavsiye ettiğini, …’ün maktul …’in üzerinden aldıkları telefonla …’ı arayarak ailesinin …’i öldürdüğünü söyleyip yönlendirdiğini, …’ın karakola gidip ihbarda bulunmasını, kendisinin yardımcı olacağını söylediğini, … ile kendisinin Antalya’ya gittiklerini, …’ın ise İstanbul’da kaldığını, Antalya’da bulundukları sırada da paralarını alamadıklarını, bu nedenle …’le tartıştıklarını, …’ün ise … ile telefonda görüştüğünü, ancak parayı alamadığını, …’in …’e bu hususu telefonda konuşmamalarını, Silvan’a gelmelerini söylediğini, Silvan’a gidemeden polislerin kendilerini yakaladığını, 2012 yılına kadar ailesinin ekonomik durumunun iyi olduğunu, bu nedenle etraftaki insanların kendilerini sevip saydığını, onurlu ve gururlu bir hayat yaşamakta olduklarını, 2012 yılından sonra ağabeylerinin sorumsuz davranışları ve başarısız ticari girişimleri sonucu işlerinin bozulduğunu, iflas ettiklerini ve birçok kişiye borçlandıklarını, alacaklıların evlerine kadar gelip paralarını tahsil etmek için kendilerini sıkıştırmaya başladıklarını, anne ve babasının utançlarından insan içine çıkamaz hâle geldiklerini, ailesine yardım etmek istediğini ancak işsiz olduğu için ailesine destek olamadığını, uzun uzadıya anlattığı olayı işte bu zor durumdan kurtulmak amacıyla gerçekleştirdiğini, çok pişman olduğunu, kullanmış olduğu 535 …numaralı hatla 541 … hattı kullanan … ile 26.08.2013 tarihinde saat 17.36’da yaptığı telefon görüşmesine ilişkin iletişimin tespiti raporunun okunarak sorulması üzerine; görüşme sırasında isimleri geçen …, … ve Haso diye bahsettiği …’in Karaalp ailesine mensup kişiler olduğunu, işledikleri cinayetle ilgili olarak …’i azmettiren kişiler olduklarını,
Cumhuriyet Başsavcılığında; 2013 yılında, bir gün …’ün kendisini telefonla arayıp buluşmak istemesi üzerine aynı gün …’de bir kahvehanede …’le buluştuklarını, …’ün kendisine “…’ın maktul ile ilişkisi olduğunu, bunu duyan ailesinin her ikisinin öldürülmesine karar verdiğini, bu konuda … ve …’in kendisi ile 150.000 TL’ye anlaştıklarını, anlaşma üzerine maktul ve …’ı bulduğunu ama onları öldürmediğini, durumu anlatıp onlardan saklanmalarını istediğini, maktul ile …’ın saklanmaya başladığını ancak … ve …’in maktul ve …’da bulunduklarını öğrendiğini, bunun üzerine … ve …’in kendisine ve kendisinin diğer aile bireylerine öldürmeyi gerçekleştirmesi için tehdit ve baskıda bulunmaya başladığını,” anlattığını, bu tehditler üzerine … ve …’e işi halledeceğini söylediğini, ifade ederek kendisinden yardım istediğini, eğer öldürme işine katılırsa kendisine 50.000 TL vereceğini belirttiğini, ilk başta bu tekliften korktuğunu, bu nedenle o gün anlaşamadıklarını, ertesi günü yine …’ün talep etmesiyle aynı kahvehanede buluştuklarını, öldürme gününe kadar her gün bu buluşmaların sürdüğünü, ilk buluşmasından itibaren …’ın da sürekli yanlarında bulunduğunu ve konuşulanları duyduğunu, öldürme olayından bir gün önce …’ın kendisine bir bıçak verip “Üstünde dursun” dediğini, bıçağı alıp cebine koyduğunu, uyuşturucu hap kullandığını, maktulün öldürüldüğü gün 3 adet hap içtiğini, …’ün kendisini telefonla çağırdığını, iş yerine yakın kahvehanede beklediğini, …’ün arabayla kendisini aldığını, …’ı iş yerinde gidip arabaya aldıktan sonra arabanın içinde …’ün kendilerine “…’da satılık uyuşturucu olduğunu” söyleyip bu şekilde kandırarak maktulü çağıracağını, uyuşturucuyu göstermek bahanesiyle onu aracın ön koltuğuna oturtacağını, kendisini şoför mahallinin arkasındaki koltuğa, …’ı ise sağ arka koltuğa oturtacağını, bu şekilde araç düzeni sağlandıktan sonra uyuşturucunun Çatalca’da olduğunu söyleyerek aracı o yöne süreceğini, bu yerin tenha olması nedeniyle maktulü öldürmenin kolay olacağını kendilerine izah ettiğini ve talimat verdiğini, araçta belirtilen düzeni aldıklarını, araçla hareket hâlinde iken …’ün aracı durdurarak Yenibosna’da bilmediği bir cami kenarındaki elektrikçiden öldürmede kullanmak üzere 1 metre kadar kablo alıp geldiğini ve kabloyu …’a verdiğini, …’dan getirdiği kabloyla maktulü boğmasını istediğini, boğacağı yerde kendisine vitesteki elini vitesin üzerine sert bir şekilde vurarak işaret vereceğini söylediğini, bu tembihle araçtan indiklerini, …’ün araçla maktulü alıp geldiğini, belirledikleri düzende araca bindiklerini, …’ün uyuşturucu konusuyla ilgili konuşup maktulü oyaladığını, cesedin bulunduğu yerde …’ün işaret verdiğini, bu işarete kadar maktulle hiçbiri arasında tartışma meydana gelmediğini, işaretten hemen sonra …’ın arkadan kabloyu maktulün boynuna atıp çekmeye başladığını ancak kablonun maktulün boynuna oturmadığını, maktulün ağzına takıldığını, bu nedenle boğmanın gerçekleşmediğini, bu sırada maktulün kurtulma kastıyla …’e yumruk vurup ona hitaben “Senin adını öldürülürsem failimdir diyerek savcılığa vermiştim, öldürme hemen belirlenirsin” gibi şeyler söylediğini, …’ın kendisine “Bıçakla” diye talimat verdiğini, kendisinin aldığı hapın ve olayın etkisiyle ne yaptığını bilemediğini, verilen emre uyduğunu, iki koltuğunun arasından maktulün sol yanına üç defa bıçakla vurduğunu, bıçak küçük olduğu için işin bitirilemediğini, …’ün araçtan inip dolaşarak maktulün oturduğu taraftaki kapıyı açıp maktulü yumruklamaya başladığını, …’ın bu sırada zaten işe yaramayan boğma işini bırakıp dışarıya çıktığını, ikisinin birlikte maktulü araçtan dışarı çıkardıklarını, maktulün hâlâ savcılığa verdiği isimden bahsediyor olduğunu, maktulü sırtüstü yere yatırdıklarını, …’ün maktulün üzerine çöktüğünü, hareketsiz kalan maktulü …’ın aynı kabloyla boğduğunu, maktul ölünce, kendisini de araçtan çıkması için çağırdıklarını, olayı gören olup olmadığını tespit için …’ün araçla yanlarından ayrıldığını, … ile kendisinin ise olaydan hemen önce tespit ettikleri kuyuya maktulü attıklarını, aracın ön koltuğu kanlı olduğu için dönüşte ön koltuğa oturmadıklarını, araçla iş yerine geldiklerini, bir kova su alıp … ile birlikte arabayı temizlediklerini, arabayı temizlerken …’ın iş yerinde üzerini değiştirip geldiğini, iş yerinin yakınındaki bir terasta üç kişi kaldıklarını, …’ün, …’i arayıp şahsı öldürdüğünü para için gelmesi gerektiğini söylediğini, …’in aynı gün saat 00.00’da geleceğini söylediğini, …’ün havaalanına gidip … ile görüştükten sonra yanlarına gelip, “… ve … ile arabada görüştüğünü ancak ölümü konusunda emin olmadıkları için parayı vermediklerini, delil olarak kendisinden fotoğraf istediklerini ve ölümü konusunda anlaşamadıklarını” söylediğini, o gece …’te kaldıklarını, ertesi gün saat 09.00’da …’ün …’i telefonla aradığını, anladığı kadarıyla …’in parayı vermemek için bahane ürettiğini, …’ün, …’i karakola gidip olayı bildirmekle tehdit ettiğini, …’in de “Sıkıyorsa git” dediğini, ihbar için … Karakolu önüne kadar gittiklerini, yarım saat kadar oturduklarını, kararsız kalıp ihbardan vazgeçtiklerini, …’ün …’ı arayıp ihbara zorladığını, … ile kendisinin otobüsle Antalya’ya gittiklerini, …’ın ise İstanbul’da kaldığını, Antalya’dayken …’ün bir iki kez daha …’le telefonda konuştuğunu ancak karşı tarafın bu konunun telefonda konuşulmamasını, Silvan’a gelmeleri gerektiğini söylediğini, Silvan’a gitmeye korktuklarını, paralarının bittiğini, İstanbul’a dönecekleri sırada yakalandıklarını, olanları tüm samimiyetiyle anlattığını, biraz zorlama, biraz da tesadüfen olaya istemeyerek karıştığını, öldürme işinde görevinin olmayacağını ancak bir terslik olursa boğma sırasında maktulün elini kolunu tutmak vazifesinin olacağını, kendisinin bu görevi de yapmadığını, aldığı hapın ve olayın etkisiyle küçük bir çakı bıçağıyla üç defa, öldürücü olmayan bölgeden maktulü bıçakladığını, bu yaranın insanı öldürmeyeceğini, kendisinin yaralamadan sorumlu olduğunu düşündüğünü, çok pişman olduğunu,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; önceki ifadelerini kabul ve tekrar ettiğini,
Mahkemede 07.02.2014 tarihli oturumda; …’la arkadaş olduklarını, …’i ise 5 yıldır tanıdığını, 2012 yılında …’e uyuşturucu madde getirdiğini, olay günü …’in kendisini telefonla arayıp birlikte gezme teklifinde bulunduğunu, araçla gezerken uyuşturucu madde kullanıp alkol aldıklarını bu esnada …’ın yanlarında olmadığını, …’ın telefon edip kendilerine katılmak istediğini söylemesi üzerine …’ı iş yerinden aldıklarını, yemek yemek için bir yere gittiklerini, …’ün dışarıya çıkıp bir arkadaşını getireceğini söylediğini, ardından maktulün de geldiğini, maktulün aracın ön koltuğuna, … ve kendisinin ise arka koltuğa oturduklarını, aracın içerisindeyken maktul …’in, uyuşturucunun Çatalca’da olduğunu söylediğini, yolda …’ün …’ten alacağı 67 kg uyuşturucunun 10 kilogramını kendisine vereceğini, bu şekilde para kazanacağını belirttiğini, Çatalca’ya gittiklerinde maktul ile …’ün tartışmaya başladıklarını, maktulün …’e hakaret edip …’ün yüzüne tükürdüğünü, …’ün yüzüne yumruk attığını, bunun üzerine …’ün de maktule vurmaya başladığını, …’ın elindeki kablo ile maktulün kafasına vurduğunu, geriye çekince kablonun maktulün ağzına girdiğini, aracın içerisindeyken …’ün bıçakla maktule vurduğunu, kendisinin araçtan hiç inmediğini, … ile …’ın maktulü kolundan tutarak araçtan indirdiklerini, aracın camları filmli olduğundan dışarıda ne olduğunu görmediğini, 2 dakika sonra … ve …’ın araca döndüklerini, maktulün nereye atıldığını, maktule dışarıda ne yapıldığını görmediğini, iş yerine gidince …’e kendisinin başını belaya soktuğunu söylediğini, …’ün kendisine tokat attığını, silah çıkararak kendisini öldürmekle tehdit ettiğini, korktuğu için …’ün yanında kalmak zorunda kaldığını, Antalya’ya gittiklerinde …’ün kendisine “Bu suçu Karaalp ailesinin üzerine atacağız, onlar zengin” şeklinde sözler söylediğini, soruşturma aşamasında ifade verirken de …’ün sürekli kendisinin yanında durup baskı altına aldığını, ailesinin başına bir iş gelmemesi için suçu üstlenmek zorunda kaldığını,
13.10.2014 tarihli oturumda; kendisi ve ailesi baskı altında olduklarından ve tehdit edildikleri için vermiş olduğu önceki ifadelerinin bir kısmını kabul etmediğini, Mahkemede ifade verirken de tehdit aldığını ama bunları söylemesinin mümkün olmadığını, söylemesi hâlinde ailesinin zarar göreceğini, bu nedenle savunmalarını yazılı olarak sunmak istediğini, … adına Karaalp ailesi tarafından cezaevinde kendisine ödenmek üzere adına para yatırılıp yatırılmadığının araştırılmasını istediğini, her ne kadar Mahkemede diğer sanıkların ağız birliği yaparak olayın uyuşturucu işinden kaynaklandığını iddia edip kendisinin para koparmaya çalıştığını söylemişler ise de bu hususun doğru olmadığını,
Mahkemeye sunduğu 24.07.2014 havale tarihli 8 sayfadan oluşan el yazısı ile yazılmış dilekçesinde; bu tarihe kadar Mahkemede verdiği tüm ifadelerinin yalan olduğunu, gerçekleri Mahkemeden sakladığı için pişman olduğunu, cinayetin uyuşturucu nedeniyle işlenmediğini, cinayetin …, …, … ve … ile Karaalp ailesi tarafından tasarlanarak …’e işlettirilen vahşi bir töre cinayeti olduğunu, Cezaevinden Mahkemeye getirildikleri araç içerisinde sanık … ve …’in kendisine, “Bizim aleyhimize ifade kullanma, benim ailem ile senin ailen görüşsün, ne istiyorsan yapmaya hazırız, eğer sen bizim aleyhimizde konuşmazsan biz sana 1 Trilyon vereceğiz, bizim kefilimiz … ve …’tir” dediklerini, … ve …’nin defalarca kendi ailesi ile görüştüğünü, “Biz sizin oğlunuzu çıkaracağız, Mahkemeyi ve Yargıtayı bağlamışız, halletmişiz, siz ne kadar para istiyorsanız da vermeye hazırız, eğer bunları kabul etmezseniz, oğlunuz Mahkemede doğruyu konuşursa hepinizi öldüreceğiz.” dediklerini, araya aşiret mensuplarının da girerek sık sık görüşme yaptıklarını, katılan …’ın Kollukta verdiği ilk ifadesinin doğru olduğunu, …’in baskısı sonucu …’ın ifadesini değiştirdiğini,
02.01.2015 tarihli oturumda; olayla ilgisinin bulunmadığını, cinayeti işleyenin ve azmettirenin belli olduğunu, bunun dışında Mahkemeye ne diyeceğini bilemediğini,
Hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık … müdafisi huzurunda Kollukta; 1984 yılında, Diyarbakır ilinin Silvan ilçesinde doğduğunu, evli ve 3 çocuklu olduğunu, un fabrikası işlettiğini, kendisine sorulan kişilerden Süphan …’in halasının oğlu olduğunu, …’i uzun yıllardır tanıdığını, …’in ise amcası olduğunu, maktul …’yu hiç görmediğini, amcası …’nin kızı …’ın maktul ile kaçtığını bildiğini, kimseyi …’i öldürmeleri için suça azmettirmediğini, maktulün öldürüldüğünü Kollukta öğrendiğini, 21.08.2013 tarihinde saat 00.16 sıralarında inceleme dışı sanık …’le bir kafeye gelerek 24 dakika boyunca görüştüğüne ilişkin iş yeri güvenlik kamera görüntülerinin kendisine gösterilerek sorulması üzerine, belirtilen yer ve saatte … ve inceleme dışı sanık …’le görüştüklerini, bu görüşme sırasında …’ün kendisinden …’in ölümü ile ilgili olarak 150.000 TL istediğini, kendisinin de …’e “Muhatabın ben değilim, kiminle konuşmuşsan parayı ondan iste,” dediğini,
Cumhuriyet Başsavcılığında; Kollukta verdiği ifadesinin doğru olduğunu, o ifadesini aynen tekrar ettiğini, azmettirme suçunu kesinlikle kabul etmediğini, …’nun öldürülmesi olayından haberinin bulunmadığını, …’nın amcası …’nin kızı olduğunu ve … isimli bir kişiyle ilişkisinin bulunduğunu duyduğunu, bu kişinin ve …’ın öldürülmesi konusunda herhangi bir anlaşma yapmadığını, inceleme dışı sanık …’ü akrabaları olması nedeniyle tanıdığını, diğer şahısları ise tanımadığını, …’le telefonda veya yüz yüze para alışverişi veya pazarlığı yapmadığını, ancak akraba oldukları için yüz yüze görüşmesinin doğal olduğunu, tahminine göre 20 Ağustosta Bahçelievler ilçesinde bir kafede … ile buluştuğunu, … adındaki dayısının oğlu …’ın düğünü için İstanbul’a geldiğini, gelmişken …’le de görüştüğünü, para verip adam öldürme eylemine katılmadığını, üzerine atılı suçlamayı, aleyhine olan delilleri kabul etmediğini,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; Silvan’da un fabrikasında 1.000 TL maaş karşılığında çalıştığını, önceki ifadelerini kabul ve tekrar ettiğini, 15.04.2013 tarihli posta alındısının okunarak sorulması üzerine, gönderici olarak ismi yazılı … ile alıcı …’ü tanımadığını, söz konusu havaleyi kendisinin göndermediğini, İstanbul’a düğün törenine katılmak için geldiğini, …’ün kendisi ile görüşmek istediğini söylemesi üzerine inceleme dışı sanık …’le görüştüğünü,
Mahkemede; maktulün öldürülmesi olayı ile bir ilgisinin bulunmadığını, inceleme dışı sanık … ile çocukluk arkadaşı olduğunu yine amcasının kayınbiraderi olması nedeniyle aralarında hısımlık da bulunduğunu, …’in ise amcası olduğunu, inceleme dışı sanıklardan … ve …’i tanımadığını, 2012 yılının Ekim ayında …’ün kendisine uyuşturucu madde temin etmesi yönünde bir teklifte bulunduğunu, …’e 3-4 kez uyuşturucu madde teslim ettiğini, 2013 yılının Mart ayında 67 kg uyuşturucu maddeyi, parasını 1 hafta içerisinde ödeme şartıyla …’e verdiğini, ancak bir hafta geçmesine rağmen …’ün parayı ödemediğini, kendisini oyaladığını, bunun üzerine İstanbul’a gidip … ile buluştuğunu, parasını istediğini, sorun olmadığını, parayı temin edeceğini söylemesi üzerine İstanbul’dan ayrıldığını, 2013 yılının 8. ayında … kendisini telefonla arayıp “Senin yüzünden elimi kana buladım, …’i öldürdüm” dediğini, hangi … olduğunu …’e sorunca “…’ı kaçıran …” diye …’ün kendisine cevap verdiğini, …’e böyle bir işe girişmesini söylemediğini, …’ün “İstanbul’a gelmezsen bu işi Karaalp ailesinin yaptığını söylerim” demesi üzerine …’ın oğlunun düğünü için … ve Süphan ile birlikte İstanbul’a gittiğini, …’ın havaalanında ayrılıp başka yere gittiğini, …’ün arabası ile yanlarında Süphan da olduğu hâlde havaalanından ayrıldıklarını, birlikte Bahçelievler’deki bir kafeye gittiklerini, …’ün, işi kendisinin yüzünden yaptığını, yurt dışına çıkmak için kendisine para vermesi gerektiğini, aksi takdirde öldürme olayının Karaalp ailesi tarafından yaptırıldığını söyleyeceğini ifade etmesi üzerine …’ün talebini kabul etmediğini, buradan ayrılmalarından birkaç gün sonra da …’ün telefonla arayarak aynı yönde talepte bulunduğunu, kendisinin İstanbul’dan ayrıldığını, birkaç gün sonra amcası sanık …’nin kendisini arayıp polis tarafından sorulduğunu söylemesi üzerine sanık … ile beraber karakola gittiklerini, buradan İstanbul’a getirildiklerini, maktulün öldürüldüğünü İstanbul’a polis tarafından getirilince anladığını, maktulün öldürülmesi hususunda …’ü azmettirmediğini, böyle bir şeyi Karaalp ailesinin düşünmesi hâlinde kendisine veya …’e yaptırmayacaklarını, Karaalp ailesinin …’e çok güvenmediğini, soruşturma aşamasında Kollukta verdiği ifade ile oluşan çelişkinin sorulması üzerine; polisteki ifadesinin gece saat 02.00’de alındığını, bu nedenle o ifadesi sırasında ne söylediğini bilemediğini, Savcılıkta da bu beyanlarını ifade etmeye gerek duymadığını, ailesinden çekindiğini, Mahkemedeki beyanlarının daha doğru olduğunu, Kolluktaki ifadesinde “Kiminle konuşmuşsan parayı ondan iste” şeklinde bir beyanda bulunup bulunmadığını hatırlamadığını, inceleme dışı sanık … tarafından kendisinin …’e bir çanta dolusu para götürdüğü iddia edilmekte ise de bu miktarda bir parayı elde etme imkânı olsa şu an Mahkemede işinin olmayacağını, yine … tarafından pusulaya yazdığı yazı ile bu sanığı tehdit ettiği iddiasının da doğru olmadığını, aksine …’ın cezaevinde kapı altından “Bana, aileme 500 milyar TL vermezseniz bütün aileyi bu olaya katarım,” şeklinde mesaj gönderdiğini, adalet istediğini, tahliyesini talep ettiğini,
Mahkûmiyet hükümlerinin Özel Dairece onanmasından sonra inceleme dışı sanık … 02.01.2020 tarihli, inceleme dışı sanık … 30.10.2017 tarihli dilekçeleri ile olayın asıl azmettirenlerinin … ve … dolduğunu, … …’ın yaşamının tehlikede olduğunu, yeniden yargılanmak istediklerini,
İfade etmişlerdir.
Sanık … Kollukta; okuma yazma bilmediğini, cep telefonu kullandığını ancak numarasını bilmediğini, Diyarbakır ilinin Silvan ilçesinde ikamet ettiğini, …, …, … ve … isimli 4 erkek kardeşinin bulunduğunu, … dışındaki kardeşleri ile birlikte Silvan’da un farikası ve petrol istasyonu işlettiklerini, Hediye Karaalp ile yaklaşık 40 yıl önce evlendiğini bu evliliğinden 7 kız 2 erkek çocuğunun bulunduğunu, kızı … …’ı ifade tarihinden 3 yıl kadar önce akrabalarının oğlu … … ile evlendirdiğini, evliliklerinde bir sorun olduğuna ilişkin bir duyumu olmadığını, damadı …’ın askere gitmesinden sonra kızı …’ın …’ın köylüsü maktul … ile kaçıp İstanbul’a gittiklerini duyduğunu, maktulü hiç görmediğini, fotoğrafları gösterilerek sorulan kişilerden …, … ve …’i tanımadığını, sadece …’i kardeşi …’nin oğlu olması nedeniyle tanıdığını, olayla hiçbir ilgisinin olmadığını, maktulün öldürülmesi için kimseyi azmettirmediğini, kimseye bu iş için para ödemediğini, taahhütte bulunmadığını, maktulün öldürüldüğünü Kollukta öğrendiğini, inceleme dışı sanık …’in kız kardeşinin … ile evli olduğunu, …’ü en son ifade tarihinden bir yıl önce Sason’da gördüğünü, …’le bir yıldır görüşmediğini, bu şahsın iş yerlerine gelmediğini, maktulün hangi amaçla öldürüldüğünü bilmediğini,
Cumhuriyet Başsavcılığında; Kollukta verdiği ifadesini tekrar ettiğini, …’ın kızı, maktul …’in …’ın birlikte kaçtığı kişi, …’in ise yeğeni olduğunu, …, … ve …’ı hiç tanımadığını, Silvan’da oturup ticaretle uğraştığını, kızının maktul …’le kaçtığını duyduktan sonra kızını ve davranışını Allah’a havale etmek dışında hiçbir tepkisinin olmadığını, … ile bir olup …’ü öldürtmek konusunda azmettirmediğini, …’ün …’i öldürmediğini duyunca …’e yeniden baskı yaparak diğer sanıklar yardımıyla öldürülmesini sağlamadığını, bu yöndeki her türlü delil ve iddiayı reddettiğini, Ağustos ayında telefon veya yüz yüze görüşme yapmadığını, …’in görüşüp görüşmediğini ise bilmediğini,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; soruşturma konusu öldürme fiili ile ilgisinin bulunmadığı gibi olaydan da haberdar olmadığını, suçsuz olduğunu,
Mahkemede; yakalandığı gün Silvan’da cadde üzerinde polisleri gördüğünü, polislerin evini araştırdıklarını söyleyip …’i sormaları üzerine “Biz emniyete daha sonra geliriz,” dediğini, … ile birlikte kendi araçlarıyla polise teslim olduklarını, kendilerini teslim alan polislerin hangi suç ile suçlandıklarını söylemediklerini, olaydan önce bir uzman çavuş ile tartışmış olması nedeniyle bu sebeple çağırıldıklarını düşündüğünü, daha sonra İstanbul’a getirildiklerini, İstanbul’da gece saat 02.00’de …’in öldürüldüğünü öğrendiğini, bu işle bir ilgisinin olmadığını, kimseyi azmettirmediğini, …’in öldürülmesi hususunda kimseyle anlaşma yapmadığını, …’i tanımadığını, …’ü kardeşinin kayınbiraderi olması nedeniyle tanıdığını, olaydan yaklaşık 1 yıl önce kendisini cadde üzerinde gördüğünü, o tarihten sonra kendisi ile görüşmediğini, …’ün fabrikada kendilerinin de bulunduğu ortamda kendisi ile görüşüp pazarlık yaptıklarına ilişkin beyanlarının doğru olmadığını, … ile kızı …’ın öldürülmesi hususunda pazarlık yapmadığını, ayrıca kendisinin ne … ile, ne de … ile herhangi bir telefon görüşmesinin tespit edilmediğini, …’e kızı …’ın birlikte kaçtığı …’in öldürülmesi hususunda ya da adam ayarlaması hususunda talimat vermediğini, kızı …’ın eşi ile birlikte Batman il merkezinde oturduğunu, kendisinin ise Silvan ilçe merkezinde ikamet ettiğini, kızının … isimli kişi ile kaçtığını olaydan yaklaşık 3 gün sonra öğrendiğini, olay tarihinde kızının resmî nikâhlı eşinin askerde olduğunu, kızının ise Batman il merkezinde kayınbiraderi ile birlikte aynı evde kaldığını, kızının evde yalnızken kaçtığını, kayınbiraderinin de emniyete giderek şikâyetçi olduğunu, tüm bunları emniyet müdürlüğünde polislerden öğrendiğini, gelen polislerin kendisine şikâyetçi olup olmadığını sorduklarını, kendisinin de onları Allah’a havale ettiğini ve şikâyetçi olmadığını söylediğini, zira kızının kendi rızası ile kaçtığını, o tarihten sonra da kızının nerede olduğu hususunda herhangi bir araştırmaya girmediğini, kızının maktul ile kaçması nedeniyle kızına karşı herhangi bir kızgınlığının olmadığını,
Savunmuştur.
Kasten öldürme suçu 5237 sayılı TCK’nın 81. maddesinde;
“Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş,
“Nitelikli hâller” başlıklı 82. maddesinde;
“(1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,

k) Töre saikiyle,
İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” düzenlemesiyle de tasarlayarak öldürme ve töre saikiyle öldürme kasten öldürme suçunun nitelikli hâlleri arasında sayılmıştır.
Gerek madde metninde, gerekse gerekçesinde “tasarlama” kavramının tanımına yer verilmemiş, bu konunun açıklığa kavuşturulması, öğreti ve yargısal kararlara bırakılmıştır. Öğretide tasarlamayı açıklama bakımından “soğukkanlılık” ve “planlama teorisi” olarak iki görüş ileri sürülmüştür. Soğukkanlılık teorisine göre, tasarlayarak öldüren şahısta bir soğukkanlılık gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir. Planlama teorisine göre ise, tasarlama ile işlenen öldürme suçlarında, suç, önceden kararlaştırılmış, hazırlanmış ve planlanmıştır. Bu hazırlık, pusu kurmak, mağduru ya da maktulü bulmak, hile ile öldüreceği yere getirmek şeklinde olabilecektir. Burada fail, önceden aldığı suç işleme kararını gerçekleştirmek için suçta kullanacağı araçları seçip, temin etmekte ve bu suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapmaktadır.
765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu dönemde, Ceza Genel Kurulunun 09.07.2002 tarihli ve 138-301 sayılı ile 03.12.2002 tarihli ve 247-414 sayılı kararlarıyla; “Failin bir kimseye karşı bir suçu işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi, suçu işlemeden önce soğukkanlı bir şekilde düşündükten sonra ulaştığı ruhsal sükûnete rağmen kararından vazgeçmeyip ısrarla ve bu akış içerisinde fiilini icraya başlaması hâlinde tasarlamadan söz edilebilir. Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte, ancak tasarladığı suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi fakat bir başka nedenle ve ani bir kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının ne zaman alındığı ve eylemin ne zaman işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı araştırılmalıdır” sonucuna ulaşılmıştır.
Yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği ve tereddütsüz bir şekilde uygulandığı üzere, tasarlamadan söz edilebilmesi için; “Failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi” gerekmektedir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış birçok kararı da bu doğrultudadır.
Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle ve bir başka ani kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığı ile eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut delillerle belirlenmeli, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı değerlendirme konusu yapılmalıdır.
Töre saikiyle öldürme suçu ise; 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinde, kasten öldürme suçunun nitelikli bir diğer hâli olarak düzenlenmiştir. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer almayan ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile somut bir norm olarak hukukumuza giren töre saikinin tanımı yasada yapılmamış, bu kavramdan ne anlaşılması gerektiği, toplumsal yapıdaki dinamizm de nazara alınarak uygulama ve öğretiye bırakılmıştır.
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde:
“Saik” kavramı; “sebep, güdü”,
“Töre” kavramı; “bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, âdet, bir toplumdaki ahlaki davranış biçimleri, adap”,
“Namus” kavramı; “bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet, doğruluk, dürüstlük”,
“Töre cinayeti” kavramı ise; “bazı bölgelerde geleneksel anlayışlara uymama sebebiyle genellikle genç kız veya kadınların ailesinin kararıyla yine aileden biri tarafından öldürülmesi” şeklinde açıklanmaktadır.
Bu tanımlamalardan, töre ve namusun, birbirlerine kısmen benzer ve yakın olmakla birlikte birbirlerinden ayırt edilmesi gereken farklı kavramlar olduğu görülmektedir.
Töre belli koşullarda namusu da içine alan bir üst kavram ise de, öncelikle töre ve namus cinayetlerinin aynı kapsamda olmadığı belirtilmelidir. Ait olunan toplulukta geçerli ve herkes tarafından kabul edilen töre gereğince namus cinayeti işlenmesi olanaklı olup bu durumda kasten öldürme fiilinin töre saikiyle işlendiği kabul edilebilir. Ancak bununla birlikte toplumda “namus cinayeti” olarak adlandırılan her kasten öldürme eyleminin töre saikiyle işlenmediği ve bu tür eylemlerin kişilerin kendi namus anlayışının bir sonucu olarak ve töre ile yakından uzaktan ilgisi olmayacak şekilde gerçekleştirildiği de gözden uzak tutulmamalıdır.
Töre saikiyle hareket ederek kasten öldürme suçunu işleyen fail, görev bilinciyle hareket etmekte ve hukuk düzenince uygun görülmeyerek cezalandırılan bu davranışı nedeniyle ait olduğu toplulukta saygınlık ve itibar kazanmakta, hoş görülmekte ve korunmaktadır. Oysa töre saikinden bağımsız olarak kendi namus anlayışının bir sonucu olarak kasten öldürme fiilini gerçekleştiren fail açısından aynı durum söz konusu olmamaktadır.
Nitekim öğretide töre saikiyle işlenen namus cinayetlerine ilişkin olarak; “namus cinayetleriyle kastedilen medeni durumlarından bağımsız olarak kadınların aile namusunu ve şerefini kurtarmak adına, geniş anlamda ve çekirdek aileyle sınırlandırılamayacak bir ailenin üyeleri tarafından öldürülmeleridir”(Ece Göztepe, Namus Cinayetlerinin Hukuki Boyutu: Yeni TCK’nın Bir Değerlendirmesi, TBB Dergisi, s.59, sh.29, 2005.), “Töresel olmayan ama yaygın rastlanan bazı haller konusunda bir açıklık getirmemiş olmakla birlikte, Kanun, feodal toplumun, feodal toplum kalıntısı toplumların töresel bir davranışı olan namus kurtarmak saikiyle insan öldürmeyi suçu ağırlatan neden sayması övülecek, yerinde bir davranış olmuştur…Töre saikiyle öldürmenin kabul edilebilmesi ve cezanın artırılabilmesi için, bizce, öldürme fiili, namus kurtarmak adına, aile meclisinin kararı olarak, kirlendiği düşünülen kadın veya kızın yahut birlikte kirletenin öldürülmesi biçiminde gerçekleşmiş olmalıdır” (Zeki Hafıoğulları ve Muharrem Özen, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler Kişilere Karşı Suçlar, sh. 54.) şeklinde açıklamalar yapılmaktadır.
Diğer taraftan 5237 sayılı TCK’nın “Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi” başlıklı 2. maddesinin 3. fıkrasında; “Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz” hükmü getirilmiştir. Maddenin gerekçesinde; “Böylece ceza kanunlarının bireye güvence sağlama işlevinin bir gereği daha yerine getirilmiş olmaktadır. Yeni tarihli ceza kanunlarında da kıyas yasağına ilişkin olarak açık hükümlere yer verilmektedir. Örneğin yeni Fransız Ceza Kanununda bu husus ‘ceza kanunları dar yorumlanır’ biçiminde ifade edilmiştir. Kıyas yasağıyla getirilen güvencenin tam anlamıyla uygulanabilmesini mümkün kılmak amacıyla, kıyasa yol açacak şekilde yapılacak geniş yoruma da başvurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Ancak bu hükümle ceza hukukunda genişletici yorum tümüyle yasaklanmamakta, sadece bu yorum biçiminin kıyasa yol açacak şekilde uygulanmasının önüne geçilmek istenmektedir” denilmiştir.
Gerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun hazırlık çalışmaları, gerekse öğretideki görüşler yasal düzenlemeler ile birlikte değerlendirildiğinde, yasa koyucunun bilinçli bir tercih olarak “töre saiki” kavramına yer verdiği ve “namus saiki” kavramını kullanmadığı, töre saiki ile işlenen namus cinayetlerinin bu kapsamda mütalaa edilmesini arzu ettiği, buna karşın toplumda “namus cinayeti” olarak adlandırılan her kasten öldürme fiilini töre saikiyle kasten öldürme içinde değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin bir iradesinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Yasa koyucunun öngörmediği bir şekilde namus saiki ile töre saiki kavramlarının özdeşleştirilmesi, yasa maddesinin kıyasa yol açacak şekilde geniş yorumlanmasıdır ki buna 5237 sayılı TCK’nın 2/3. maddesi uyarınca yasal olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, 765 sayılı Kanun’daki “asli iştirak-feri iştirak” ayrımı terk edilerek suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Kanun’un 37. maddesinde;
“(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır” şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz Önünde bulundurulmalıdır.
“Yardım etme” ise 5237 sayılı TCK’nın 39. maddesinde;
“(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak” şeklinde,
“Bağlılık kuralı”da aynı Kanun’un 40. maddesinde;
“(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir” biçiminde,
Düzenlenmiştir.
Ancak belli sıfata sahip olan kişilerce işlenebilen suçlara özgü suç denmektedir. Örneğin, zimmet ve rüşvet gibi suçlar ancak kamu görevlisi sıfatını haiz kişilerce işlenebileceğinden özgü suç niteliğindedir.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup 5237 sayılı TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfım taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olabilecektir.
“Azmettirme” 5237 sayılı TCK’nın 38. maddesinde;
“(1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.
(2) Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme hâlinde, azmettirenin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi hâlinde, bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz.
(3) Azmettirenin belli olmaması hâlinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer suç ortağı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Diğer hâllerde verilecek cezada, üçte bir oranında indirim yapılabilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Azmettirme, belli bir suç işleme hususunda henüz bir düşüncesi olmayan kişide, bir başkası tarafından suç işleme kararının oluşmasının sağlanmasıdır. Eğer kişi daha önceden suçu işlemeye karar vermiş ise bu takdirde azmettirme değil, artık aynı Kanun’un 39/2. maddesi kapsamında manevi yardım söz konusu olacaktır. Azmettiren konumundaki kişinin kasten hareket etmesi gerekir. Bu kastin, failde belli bir suçu işleme konusunda karar oluşturmayı, suçun bu kişi tarafından işlenmesi hususunu ve azmettirilen suçun kanuni tanımındaki unsurlarını kapsaması gerekli olmasına karşın, eylemin yer ve zamanı ile işleniş tarzına ilişkin ayrıntıların belirlenmesine gerek yoktur.
TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,
Olarak sayılmış,
2- Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik etmek,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,
Şeklinde belirtilmiştir.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan … (…) …’in Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde doğduğu, 21 yaşındayken ailesi tarafından teyzesinin oğlu … … ile evlendirildiği ve Batman’da yaşamaya başladığı, eşinden şiddet ve kötü muamele gördüğünü belirten …’ın zaman zaman Diyarbakır’a giderek ailesinin yanına sığındığı ancak ya ailesi tarafından ya da kendisini almaya gelen eşi … tarafından Diyarbakır’daki baba evinden geri Batman’a götürüldüğü, …’ın bu yöndeki talebine karşın …’ın boşanmaya razı olmadığı, olay tarihinden yaklaşık bir buçuk yıl önce …’ın bir yakınının düğününe katılan …’ın burada …’ın akrabalarından olan, gayriresmî evli ve 3 çocuğu bulunan maktul … ile tanıştığı, aralarında duygusal yakınlaşma meydana geldiği, telefonla görüşmeye başladıkları, …’ın askere gitmesi üzerine kayınbiraderinin evinde kalmakta olan …’ın …’e telefon ederek “Beni istiyorsan, seninle gelirim.” demesi üzerine … ve …’ın buluşarak Batman’dan kara yolu ile Diyarbakır’a, Diyarbakır’dan ise hava yolu ile İstanbul’a gittikleri ve Bahçelievler ilçesinde kiraladıkları bir evde birlikte yaşamaya başladıkları, İstanbul’da izlerini bulan …’ın terk ettiği eşi … ile onun akrabalarının … ve …’i darp ettikleri ve evlerindeki eşyalara zarar verdikleri, bu nedenle evlerinden taşınarak başka bir eve yerleşen … ve maktul …’in kendilerini bu hususta hatalı görerek Kolluk kuvvetlerine başvurmadıkları, olay tarihinden yaklaşık üç ay kadar önce Silvan’dan İstanbul’a gelen …’ın amcasının oğlu …’in; amcası …’in İstanbul’da ikamet eden ve tekstil işiyle uğraşan kayınbiraderi …’i telefonla arayarak kendisi ile Yenibosna Merkez Camisinin yakınlarındaki bir kafede buluştuğu, bu buluşma sırasında …’in … ve …’in yaptıklarını, …’in fiziki özelliklerini, elektrik teknisyeni olarak çalıştığını, Yenibosna civarında ikamet ettiğini anlattıktan sonra …’ten …’i bulmasını istediği, bu görüşmeden yaklaşık 10 gün sonra …’ü telefonla arayan … …’in yeniden …’le buluştukları, bu buluşma sırasında …’in maktul …’in Gaziosmanpaşa’da Teknik Elektrik isimli iş yerinde çalıştığını öğrendiğini …’e ifade ettiği, … ve …’in kiraladıkları aracı …’in çalıştığı iş yerinin karşısına park ederek beklemeye başladıkları, yarım saat sonra iş yerinden çıkan …’i, …’e işaret eden …’in “İşte … bu” diyerek 40 yaşlarındaki, zayıf, esmer, maktulü …’ün de görmesini sağladığı, buradan ayrılarak bir kafeye oturan …’in …’e “Bana …’i öldürecek birisini bul” dediği ve işi yapacak kişiye 150.000 TL ödeyeceğini söylediği, birkaç gün sonra …’ü telefonla arayan …’in …’e …’i öldürecek birisini bulup bulamadığını yeniden sorduğu, …’in de, birisini bulduğunu ancak bu şahsın işe başlamadan önce 5.000 TL istediğini söylediği, …’in bu miktarda parayı göndermeyi kabul ettiği ancak parayı başka birinin adıyla göndereceğini, alıcı olarak kendisine farklı birinin ismini vermesini …’ten istediği, …’ün, çalıştığı iş hanının bekçisi tanık …’ün adını vermesi üzerine 15.04.2013 tarihinde PTT Merter Şubesine 4.978 TL tutarında paranın … adına Silvan PTT Şubesinden … isimli kişinin adıyla havale edildiği, havaleyi alan …’ün parayı …’e teslim ettiği, …’ün parayı aldığını …’e telefonla bildirdiği, …’ün ertesi gün maktul …’nun iş yerine giderek …’i beklemeye başladığı önce …’e ardından da …’in önerisi ile …’a olanları başından beri anlattığı, …’ın kolluktaki ifadesine göre “… ve ailesi senden vazgeçmişler, herhangi bir şey söylemiyorlar, ancak senin ailen …’i öldürmemi istiyorlar, baban bana para teklif etti, 10.000 TL verdi, …’i öldür gel, sana 70.000 TL daha vereceğim dedi, Ben de 10.000 TL aldım, ben size zarar vermek istemiyorum, size para vereceğim bir süre evden dışarı çıkmayın, ben babana …’i öldürdüğümü söylerim” dedikten sonra 3.000 TL’yi …’e verdiği, …’in kullandığı 541…ve 538… numaralı telefonları aldığı, telefonlara takılı sim kartları kırarak imha ettiği, …’e yeni bir telefon hattı alarak verdiği, …’i öldürdüğünü söylediğinde kendisine inanılması için …’in cüzdan ve telefonunu yanına aldığı, …’a babası ve amcalarının ortak işlettiği un fabrikasını telefonla arattığı ve …’dan “…’in dün akşamdan beri eve gelmediği, kaybolduğu, bu olaydan kendilerini sorumlu tuttuğuna” ilişkin bir konuşmayı … ile yapmasını sağladığı, … ve …’a yaptığı bu iyilik karşısında kendisini zor durumda bırakmamalarını, tedbirli davranmaları gerektiğini tembihleyerek yanlarından ayrıldığı, hemen o akşam …’in …’ü telefonla arayarak … ile yaptığı görüşmeden bahsettiği, hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranan …’ün … …’e “İşin tamam olduğunu, …’i öldürdüğünü” telefonda söylediği, …’in de bunun üzerine …’ü yüz yüze görüşmek için Silvan’a çağırdığı, iki gün sonra Silvan’a giden …’ün …’ın babası ve amcaları tarafından işletilen un fabrikasında … ile baş başa görüştüğünü ifade ettiği, …’ün Kolluktaki ifadesine göre bu görüşme sırasında sanık … … ile … ve diğer çalışanların da fabrika binasında bulundukları, … ile görüşen …’in onun tarafından kendisine maktul …’i öldürdüğünün delili olarak gösterilen maktulün cüzdan ve telefonuna baktıktan sonra bu eşyaları yok etmesini istediği ve kendisine 60.000 TL verdiği, …’ün ifadesine göre 90.000 TL daha alacağının kaldığı, Diyarbakır’dan ayrılarak İstanbul’a dönen …’ün maktul … ve …’ın yeni adreslerine giderek …’i öldürdüğünü söyleyerek …’ten aldığını belirttiği 10.000 TL içerisinden 1.000 TL’yi …’e verdiği, …’in evde saklanmaktan sıkıldığını …’e söylemesi üzerine …’ün …’e tedbirli davranması gerektiğini aksi hâlde kendisinin çok zor durumda kalacağını …’e tembih ettiği ve hemen her gün … ile telefonla görüşmeye başladığı, Silvan’daki buluşmalarından yaklaşık 2 ay sonra …’in …’i telefonla arayarak “…’i öldürdüğüne inanmadığını, öldürmüş olsa ailesinden bir tepki gelmesi gerektiğini” ifade ettiği, …’ün …’e …’i öldürdüğünü, kendisine inanması gerektiğini söylediği, …’in ise “Umarım öyledir, aksi bir durum olursa gerisini sen düşün” diyerek telefonu kapattığı, …’in İstanbul’da görülmesi ve … tarafından kırılan sim karta ilişkin hattı yeniden çıkarıp kullanmaya başlaması üzerine …’in …’ü yeniden telefonla arayarak “Kendilerine yalan söylediğini, …’i öldürmediği hâlde öldürdüğünü söylemek suretiyle paralarını aldığı, bunu kesin olarak anladıklarını, başladığı işi bitirmezse onun ve ailesinin zarar göreceğini,” söylediği, sanık …’ün de ailesine zarar verileceği tehdidinden korkarak …’in öldürülmesi yönündeki talebi hayata geçirmeye karar verdiği, bu işi birlikte yapmak üzere durumu anlattığı yeğeni … ile arkadaşı …’a iş karşılığında alacağı parayı paylaşma teklifinde bulunduğu, inceleme dışı sanıklar … ve …’in de bu teklifi kabul ettikleri, maktulü öldürme planı yapmak için birkaç kez bulaşarak durumu görüştükleri, aralarında iş bölümü yaptıkları, suçta kullanacakları bıçak ve elektrik kablosunu önceden temin ederek yaptıkları plan doğrultusunda, olay akşamı telefonla arayarak çağırdıkları maktulü araca bindirdikleri ve bir bahane ile tenha olduğunu bildikleri Çatalca’nın Yazlık köyüne götürdükleri, burada maktulü kablo ile boğmak ve bıçaklamak suretiyle öldürdükten sonra maktulün üzerinde bulunan cep telefonunu alıp cesedi etrafta bulunan bir su kuyusuna attıkları, İstanbul’a dönüş yolunda Büyükçekmece gölü üzerinden geçerken olayda kullandıkları bıçağı göle attıkları, İstanbul’da sanık …’ün ağabeyinin iş yerine giderek burada giysilerini değiştikleri ve kan bulaşan araçta temizlik yaptıkları, bu olaydan sonra sanık …’ün …’e telefon ederek …’i öldürdüğünü söylediği, …’in İstanbul’a geleceğini ve orada görüşeceklerini söyleyerek telefonu kapattığı, sanık …’in 20.08.2013 tarihinde Diyarbakır Kaplaner Havaalanına gelerek İstanbul’a gidecek olan Onur Air hava yolu şirketine ait uçağa binmeden önce …’ın babası sanık … ile görüşme yaptığı ve ardından bindiği uçakla İstanbul’a geldiği; havaalanında kendisini karşılayan sanık … ve yine telefonla arayarak havaalanına çağırdığı akrabası … ile Haznedar’da bulunan Kahve Dünyası isimli iş yerine gittikleri, …’ün …’e …’i vurdurduğunu ve bir kuyuya attırdığını söylediği, …’in …’e inanmadığı ve cesedin fotoğrafını görmek istediği, işi yaptırdığı kişilere para vermesi gerektiğini, bu nedenle paraya ihtiyacı olduğunu söyleyen …’e, …’in, cesedin fotoğrafını görmeden para vermeyeceğini yinelediği, “Bana bu işi yaptırdınız, beni zor duruma düşürdünüz, sorumlu sizsiniz, doğabilecek olaylardan da siz sorumlusunuz” diyen …’e …’in “Kiminle konuşmuşsan parayı ondan iste” diye cevap vermesi üzerine … ve … arasında tartışma çıktığı ve kafeden ayrıldıkları, bu görüşmeye ilişkin görüntülerin iş yeri güvenlik kamerasınca da kayda alındığı, sabah tekrar …’i telefonla arayan …’ün “Beni çocuk yerine koydunuz, bundan sonra neler olduğunu göreceksiniz” demesi üzerine …’in de …’e “Elinden ne geliyorsa yap” diyerek telefonu kapattığı, …’ün maktul …’in üzerinden aldığı telefon ile … …’ı arayarak …’a “Babanlar bizi tuzağa düşürdü, biz Suriye’ye şeker almaya gidiyoruz, buraya getirip satacağız, Mardin’e geldik, Nusaybin’de bizi karakola aldılar, en son …’i içeri aldılar, bizi karakola aldıktan 2-3 saat sonra karakola 3 araba geldi, gelen bu arabalardaki şahıslar babanla akrabalarınızdı, karakolun içinde …’i öldürdüler, hem …’in cenazesini hem de bir arkadaşı alıp götürdüler.” şeklinde sözler söylediği, …’ın söylenenlere inanmaması üzerine “Ben sana yalan söylesem neden sizin evinizi ilk bulduğumda size yardım edip para vereyim, başım belaya girmesin, benim ismimi Karakola verme, ismimi karakola verirsen seninle düşman oluruz.” diyerek maktul …’e ait telefonu kapattığı, bu görüşmeye ilişkin kaydın ilgili HTS raporunda yer aldığı, olaydan birkaç gün sonra … ve …’ın Antalya’ya gittikleri, …’in ise İstanbul’da kaldığı, ancak cesedin bulunması ve olayın basına yansıması durumunda kalan paralarını Karaalp ailesinden tahsil edebileceklerini düşünen … ve …’ün, …’a sık sık telefon ederek …’dan 156 Jandarma ihbar hattını arayıp kuyuya attıkları cesedin bulunması maksadıyla Kolluk kuvvetlerine ihbarda bulunmasını talep ettikleri, bu arada 21 Ağustos 2013 tarihinde Bağcılar Polis Merkezine başvuran … (…) …’in verdiği bilgiler üzerine sanıklar … ve …’in Antalya’da, sanıklar … ve …’in ise Silvan’da yakalanarak İstanbul’a getirildikleri, yine İstanbul’da bulunan …’in de ele geçirildiği, Kollukta müdafileri huzurunda ve Savcılıkta verdikleri ilk ifadelerinde sanıklar …, … ve …’in genel olarak benzer şekilde olayı …’ın ailesi olan Karaalpler’in azmettirmesi sonucu birlikte işlediklerini ikrar ettikleri, sanıklar … ve …’in ise suçlamayı inkâr ettikleri anlaşılan olayda;
… (…) …’in Bağcılar Emniyet Müdürlüğünde 21.08.2013 ve 29.08.2013 tarihlerindeki ifadelerinde; evlerine gelen sanık …’in kendisine hitaben “Eşin … ve ailesi senden vazgeçmişler, herhangi bir şey istemiyorlar, ancak senin ailen …’i öldürmemi istiyor, baban bana para teklif etti 10.000 TL verdi, …’i öldür gel, sana 70.000 TL daha vereceğim dedi, Ben de 10.000 TL aldım. Ben size zarar vermek istemiyorum, size para vereceğim, bir süre evden dışarı çıkmayın, ben babana …’i öldürdüğümü söylerim.” şeklindeki anlatımı,
Hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşen inceleme dışı sanık …’in Kollukta müdafisi huzurunda; …’ün kendisi ile buluşarak “… ve … isimli ailenin, kızlarını kaçıran … isimli şahsı öldürmesi için kendisine para verdiklerini ancak …’in …’yu öldürmediğini, …’ya, kaçırdığı bayan olan … …’ın ailesinin kendisine para verdiğini, öldürmekten vazgeçtiğini, …’ya söylediğini, … ve … isimli şahıslara ise yalan beyanda bulunarak …’yu öldürdüğünü söylediğini, daha sonra …, … ve … isimli şahıslardan baskı gördüğünü ve tehdit aldığını,” ifade ettiği yönündeki beyanları,
Hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşen inceleme dışı sanık …’ın Cumhuriyet Başsavcılığında müdafisi huzurunda; 2013 yılında, bir gün …’ün kendisini telefonla arayıp buluşmak istemesi üzerine aynı gün …’de bir kahvede …’le buluştuklarını, …’ün kendisine “…’ın maktul ile ilişkisi olduğunu, bunu duyan ailesinin her ikisinin öldürülmesine karar verdiğini, bu konuda … ve …’in kendisi ile 150.000 TL’ye anlaştıklarını, anlaşma üzerine maktul ve …’ı bulduğunu ama onları öldürmediğini, durumu anlatıp onlardan saklanmalarını istediğini, maktul ile …’ın saklanmaya başladığını ancak … ve …’in maktul ve …’da bulunduklarını öğrendiğini, bunun üzerine … ve …’in kendisine ve kendisinin diğer aile bireylerine öldürmeyi gerçekleştirmesi için tehdit ve baskıda bulunmaya başladığını,’ anlattığına ilişkin ifadesi,
Hakkında nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşen inceleme dışı sanık …’in; kendisine telefon ederek …’i öldürdüğünü bildiren … ile yüz yüze görüşmek için İstanbul’a hareket etmeden önce, 20.08.2013 tarihinde geldiği Diyarbakır Kaplaner Havaalanında uçak kalkmadan hemen önce …’ın babası sanık … ile saat 20.37’de telefon görüşmesi yaptığına ilişkin HTS raporu,
Olaydan sonra 21.08.2013 tarihinde saat 00.16 sıralarında bir kafede buluşarak 24 dakika süreyle …’le görüşen …’in, görüşme sırasında …’ün kendisinden …’in ölümü ile ilgili olarak 150.000 TL istemesi üzerine …’e hitaben “Muhatabın ben değilim, kiminle konuşmuşsan parayı ondan iste,” şeklindeki sözleri,
…’in maktulü öldürmek için aldığını kabul etiği 65.000 TL ile kendisine vaat edilen bakiye para tutarı da göz önüne alındığında Karaalp ailesine ait fabrikada 1.000 TL maaş karşılığında çalıştığını belirten ve olay tarihinde 29 yaşında bulunan …’in maktulün kaçarak birlikte yaşadığı katılan … (…) …’in babası olan sanık …’in bilgisi ve isteği dışında, tüm süreç üzerinde tek karar alıcı olarak haklarında mahkûmiyet hükümleri kurulan inceleme dışı sanıklar …, … ve …’i nitelikli kasten öldürme suçuna bir başına azmettirmesinin hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacak oluşu,
Hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanık …’e atılı nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmenin sabit olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.02.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.