İhracat kaçakçılığı – Ceza Genel Kurulu – 2020/455 E. , 2021/89 K.

Ceza Genel Kurulu 2020/455 E. , 2021/89 K.

“İçtihat Metni”

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 729-127

İhracat kaçakçılığı suçundan sanıklar …, …, …’ın beraatlerine ilişkin Küçükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.12.2013 tarihli ve 1165-1457 sayılı hükümlerin katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 05.03.2018 tarih ve 22046-2266 sayı ile;

“İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü Halkalı Gümrük Müdürlüğünce yapılan incelemede Erak Tekstil Ürünleri Dış Tic. Ltd. Şti. ünvanlı şirket adına tescil ve onaylı 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesi muhteviyatı eşyalar için 1000 rejiminde beyanda bulunulduğu ve BİLGE sistemince kırmızı hatta işlem görmek üzere yönlendirildiği, yükümlüsü tarafından 28.09.2011 tarihli dilekçe ile alıcının siparişe konu eşyalar üzerinde talep ettiği değişiklikler nedeniyle söz konusu ihracat beyannamesinin iptalinin talep edildiği, konunun tetkikinde aynı eşya için 18.06.2011 tarihli ve EX303813 sayılı ihracat beyannamesi ile tekrar beyanda bulunularak bu defa sarı hat kriterinden ihracatın gerçekleştirildiğinin belirlenmesi üzerine yapılan soruşturma sonucunda sanıklar hakkında 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesi kapsamında kırmızı hatta bulunan ve teslim alınmış statüsünde gözüken eşyayı fiziki muayeneden kaçırmak suretiyle 5607 sayılı Kaçakçılık Kanununa muhalefet ettikleri iddiasıyla cezalandırılmaları için kamu davası açıldığı;
Dosya kapsamından, sanık …’ın dava konusu beyannamenin tescil edildiği Erak Giyim San. Dış Tic. AŞ. ünvanlı şirketin yönetim kurulu başkanı, sanık …’ın anılan ihracatçı şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu, sanık …’in ise gümrük müşaviri olduğu, sanıklar …’ın ve …’ın benzer savunmalarında özetle; ihracat edilecek eşyaların hatalı üretimlerinin yapıldığını ihracat gerçekleşmeden farkettiklerini, ancak bu eşyalar ile ilgili öncesinde bir beyanname düzenlendiğini ancak o tarihte ihracatı gerçekleştiremediklerini, eksikler tamamlandıktan sonra 18.06.2011 tarihinde yurt dışına anılan eşyaların ihraç edildiğini, herhangi bir parasal iadeden faydalanmadıklarını belirttikleri; sanık … ise özetle dava konusu hatanın Halkalı Gümrük Müdürlüğünde yeterli depolama alanı olmamasından kaynaklandığını, herhangi bir kastının olmadığını savunduğu,
Dosya kapsamından 07.06.2011 tarih ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesinin bilge sistemince kırmızı hatta işlem görmek üzere yönlendirildiği, kırmızı hatta yönlendirilen eşyanın fiziki muayene için hazır edilmediği, aynı eşya için 07.06.2011 tarih ve EX303813 sayılı ihracat beyannamesi ile tekrar beyanda bulunularak bu defa ihracatın sarı hat kriterinden gerçekleştirilmiş gösterilmesi sonrası 28.09.2011 tarihli dilekçe ile 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesinin iptali isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.

Bu oluş ve kabule göre atılı suçun oluşup oluşmadığının tespiti bakımından atılı eylemin hukuki niteliğinin belirlenmesinin gerektiği, bu bağlamda;

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 64. maddesinde beyannamenin iptali konusunda düzenleme yapılmıştır. Söz konusu maddenin olaya ilişkin 1. ve 5. fıkralarındaki düzenlemeler şöyledir:

‘Madde 64-1 Gümrük İdareleri, beyan sahibinin talebi üzerine ve eşyanın yanlışlıkla beyanname konusu gümrük rejimine tabi tutulmasına veya beyan edildiği rejime tabi tutulmasının özel nedenlerle artık mümkün olmadığına ilişkin kanıtlayıcı belgeleri ibraz etmesi halinde, tescil edilmiş bir beyannameyi iptal ederek, gerektiğinde yeni bir rejim beyanında bulunulmasına izin verebilirler.

Ancak, Gümrük İdarelerince beyan sahibine eşyanın muayene edildiğinin bildirilmiş olduğu hallerde, muayenenin sonucu alınmadan beyannamenin iptaline ilişkin talep kabul edilmez.

  1. Beyannamenin iptali, yürürlükteki cezai hükümlerin uygulanmasına engel oluşturmaz.’

Eşyanın bilgisayar sistemi tarafından kontrol türünün kırmızı hat olarak belirlenmesi konusunda Gümrük Yönetmeliğinin 121. maddesinde de bir düzenleme yer almaktadır. Maddenin ilgili 2. fıkrası şöyledir:’Gümrük yönetmeliği madde 121(2) (Değişik: RG-07/02/2013-28552) Eşyanın teslimine kadar;

a)Eşyanın muayenesi için bilgisayar sistemi tarafından beyanın kontrolü türünün kırmızı hat olarak belirlenmesinden,

b)Beyan edilen eşyaya ilişkin bilgilerin yanlış olduğunun tespit edilmesinden önce beyannamede düzeltme yapılmasına izin verilir ve herhangi bir cezai işlem uygulanmaz.’

Yukarıda belirtilen hükümler birlikte değerlendirildiğinde; gümrük eşyasının muayene edileceğinin idarece beyan sahibine bildirilmesi halinde bu beyannamenin iptalinin talep edilemeyeceği, eşyanın kontol türünün bilgisayar sistemi tarafından kırmızı hat olarak belirtilmesi halinin beyan sahibine eşyanın fiziki olarak muayene edileceğinin bildirilmesi anlamına geldiği, böyle bir durumda muayene sonucu alınmadan beyannamenin iptaline ilişkin talebin kabul edilemeyeceği, beyannamenin iptalinin cezai hükümlerin uygulanmasına engel olmayacağı sonucuna varılmaktadır.

Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince:

Sanıkların eşyayı Gümrük İdaresine sunmadan otomasyon sistemiyle 07.06.2011 tarihli ihracat beyannamesini düzenledikleri, beyannamenin tescil edilerek bilgisayar sistemi tarafından eşyanın kontrol türünün kırmızı hat olarak belirlendiği, dolayısıyla da idarece eşyanın fiziki olarak muayene zorunluluğunun doğmuş olduğu, Bu muayenenin yapılması için eşyanın sanıklar tarafından Gümrük İdaresine sunulması gerektiği, sanıkların yaptıkları iş gereği bu hususu bilecek durumda oldukları, buna karşılık sanıkların, eşyanın kırmızı hatta düştüğünü bildikleri halde yeniden ihracat beyannamesi sunarak eşyayı sarı hat kriteri üzerinden fiziki muayenesi yapılmaksızın ihracatı gerçekleştirmiş gibi gösterdikleri, bu işlemden sonra ise yasal olarak mümkün olmadığı halde 07.06.2011 tarihli beyannamenin iptali talebinde bulundukları, bu suretle sanıkların, eşyanın fiziki muayenesine engel oldukları, Bu durumda sanıkların, 07.06.2011 tarihli gümrük beyannamesi ile ihraç edilmemiş bir eşyayı ihraç edilmiş gibi göstererek haksız çıkar sağlama kastıyla hareket ettiklerinin kabulü gerektiği. Olayda sanıkların beyanname düzenleyerek idareye vermeleri ile beyannamenin tescili atılı suçun icra hareketini oluşturduğu. 5607 sayılı Kanunun suç tarihinde yürürlükte bulunan 3. maddenin (18). fıkrasına göre: ‘Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiiller, teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile, tamamlanmış suç gibi cezalandırılır.’ hükmü gereğince sanıkların eylemleri tamamlanmış olduğundan, cezalandırılmaları gerekirken dosya kapsamıyla örtüşmeyen gerekçeyle beraatlerine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme ise 18.09.2018 tarih ve 238-612 sayı ile sanıkların atılı suçtan beratlerine karar vermiştir.

Hükümlerin katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 11.11.2019 tarih ve 498-37407 sayı ile Yerel Mahkeme kararı eylemli uyma kabul edilmiş ve sanıklar hakkında mahkûmiyet hükümleri kurulması gerektiği şeklindeki gerekçeyle hükümlerin bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkemece 28.02.2020 tarih ve 729-127 sayı ile ”Öncelikle, her ne kadar, Yargıtay Yüksek 7. Ceza Dairesi tarafından benzer bozmalar sonucu verilen kararlarımız, yukarıdaki, bozma öncesi verilen gerekçeli kararda, ‘Mahkememizce usulü açıdan yapılan değerlendirmede’ başlığında yer alan açıklamalara rağmen, yine de, eylemli uyma olarak değerlendirilip, bozma üzerine, eylemli uyma doğrultusunda sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmediğinden bahisle yeniden bozma yapılmış olsa da, mahkememizce, ilk bozma sonrası bu şekilde bir usul izlenmesinin sebebinin, bozma öncesi sanıklar hakkında verilen beraat kararlarının isabetsiz olduğuna inanılması değil, ancak, nihayetinde, önceki hüküm, başka bir hakim tarafından verildiğinden, ilk bozma öncesi verilen beraat kararının isabetli olup olmadığını destekleyecek nitelikte ek deliller toplanması yönünde mahkememizde kanaat hasıl olmasından kaynaklandığı, dolayısıyla, ilk bozma sonrası, bu konuda ek deliller toplanmak üzere gümrük idaresine müzekkere yazılıp, bir kısım bilgiler talep edildiği, mahkememizin bu kapsamda bozma sonrası bir kısım delillerin toplamasının, sanıklar açısından verilen -‘mahkumiyet kararı verilmesi yönündeki’ bozma ilamına eylemli uyma olarak değerlendirilemeyeceği, zira, bir eylemli uymadan bahsedilebilmesi için, yerel mahkeme tarafından, bozma ilamı doğrultusunda, yani, bozma ilamında yol gösterildiği şekilde işlem yapılıp, bozma ilamının gereği yerine getirilip ve fakat, bu konuda bir uyma kararı verilmemesi ya da, bozma ilamının işaret ettiği deliller toplanıp, yani, eksik soruşturma tamamlanıp ve fakat, yine, bozma öncesi gibi bir karar verilmesi kanaati oluştuğunda, esasen, artık bozma ilamı doğrultusunda yeni deliller toplanmasına rağmen, evrak üzerinde direnme kararı verilmesi halinin varlığının gerektiği, ancak, bu gibi hallerde, usule göre, mahkemece eylemli uyma kararı verildiğinin kabul edileceği, mahkememizce sanığın cezai sorumluluğunun, Yüksek Yargıtay 7. Ceza Dairesinin -ceza verilmesi gerekirken- şeklindeki kesin nitelikli bozma ilamı doğrultusunda düşünülmediği, bu durumda, yeni deliller toplandığı, bu delillerin de beraat kararını destekler mahiyette olduğu, dolayısıyla, sanıklar açısından mahkememizce verilen bir eylemli uyma kararı olmasına rağmen, bozma ilamındaki gerekçeye ve usule aykırı olarak yeniden beraat kararı verilmesinin söz konusu olmadığı, bir an için önceki karara doğrudan direnilmesi ve Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunca kararın gerekçesinin yeterli bulunmaması halinde, eksik soruşturmadan dolayı bozma kararı verildiği düşünülürse, bu durumun usul ekonomisi açısından olumsuz ve yargılamayı uzatacağı bir durum ortaya çıkaracağı gibi; ilk bozma öncesi verilen beraat kararındaki deliller YCGK nca yerinde görülmeyip, sadece o delillere göre direnme kararı kaldırıldığında, artık, YCGK kararı bağlayıcı olduğundan, o halde, başkaca bir işlem yapılamayacağından, gümrük idaresinden herhangi bir belge de istenemeyeceğinden, esasen, suç işledikleri şüphe arz eden sanıkların mahkumiyetine karar verilmesi gibi, hakkaniyete uygun olmayan bir durumun ortaya çıkabileceği, bu nedenle bozma öncesi mahkememizce uyma ya da direnme kararı verilmeksizin davanın sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır.

Yine bozma kararı öncesi mahkememizin yukarıda içeriği tekrar edilen 2018/238 Esas, 2018/612 Karar sayılı ve 18/09/2018 tarihli kararında izah edildiği üzere, suçun gerek maddi gerekse manevi unsurları itibariyle oluşmadığı, Halkalı Gümrük Müdürlüğü uygulamasına göre, fiziki şartlar nedeniyle henüz daha ihraç konusu malları taşıyan aracın gümrük sahasına girmesinden evvel hatta daha üretim aşamasında dahi gümrük işlemleri yapılıp hat kriteri belirlenebileceği, dolayısıyla suça konu beyanname kapsamındaki malları taşıyan aracın gümrük sahasına girip, bilahare kırmızı hat muayenesinden kaçtığına ilişkin bir tespit de yer almadığından, yine yasalarımızda kırmızı hat kriterine düşen bir beyannameye konu malın muayeneye sunulmaması hali başlıbaşına suç tarihindeki 5607 sayılı yasanın 3/14. (halihazırda 3/9) maddesine muhalefet olarak görüleceğine ilişkin bir atıfta da bulunulmadığından, yani, bu konuda, örneğin, 213 sayılı yasanın 359/a-2 maddesinde düzenlenen defter ve belgeleri ibraz etmeme gibi şekli bir suç düzenlemesi yasada bulunmadığından, suç ve cezaların kanuniliği ilkesi bulunduğundan, sanıkların savunmalarınını aksi ispatlanamadığından, sanık savunmalarının, suça konu beyannamenin düzenlenmesinin ardından, beyannameye konu eşyaların etiketlerinin değiştirilip Almanya dan getirilen yeni yeni etiketler yapıştırılması gerektiğinden, suça konu beyannamede geçen eşyaların, o an için ihracatının yapılamadığı şeklinde olduğundan, yani sanıkların beyannameye konu malı gerçekten üretmedikleri ve buna bağlı olarak, beyannameye konu malın gerçekte var olmadığına ilişkin somut bir tespit yer almadığından, bu durumda, ihracat rejimi hükümlerine tabi tutulmak üzere tescil edilen gümrük beyannamelerinin iptalinin 4458 sayılı yasanın 64 ve Gümrük Yönetmeliğinin 121 madde hükümlerine göre yapılması esas olmakla birlikte, ihracat eşyasının serbest dolaşımda bulunan eşya statüsüne haiz olması ve geçici depolama yerlerine konulmaksızın beyan edilebilmesi gibi munasıran ihracat rejimine özgü nitelikler dikkate alındığında, Gümrük Yönetmeliğinin 127/3 ve 417. maddesine göre değerlendirme yapılması gerektiğinden ayrıca 2010 takvim yılında 177 adet, 2011 takvim yılında yine 510 adet ihracat beyannamesi veren sanıkların, bu kadar beyanname arasından suça konu beyanname hariç, 2010 takvim yılında 1 adet beyannamelerinin teslim alınmış statüde olup, yine, 2010 takvim yılında 3, 2016 takvim yılında 6 adet iptal edilmiş beyannameleri söz konusu olduğundan, gümrük idaresinden gelen belgelere göre Avrupa’nın bir çok ülkesine ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne ihracat yapan geniş iş hacmi olan bir firma söz konusu olduğundan, suça konu beyannamenin vergi kaçırmak için düzenlediğinin kabulü, iade alınabilecek cüzi tutar da dikkate alındığında, mahkememizce hakkaniyete de uygun bulunmadığından, suç ve cezaların kanuniliği ve şüpheden sanık yararlanır ilkeleri de gözetilerek, mahkememizce, direnme ve sanıkların yeniden beraatlerine…” gerekçesiyle bozma kararına direnerek önceki hükümler gibi sanıkların beraatlerine karar vermiştir.
Direnme kararına konu hükümlerin de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.09.2020 tarihli ve 57602 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesiyle değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 30.11.2020 tarih ve 3441-17121 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı ihracat kaçakçılığı suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;

Halkalı Gümrük Müdürlüğünce tescilli 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesinin sanıklar … ile …’ın yetkilisi olduğu Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. adına işlem gördüğü ve gümrük müşaviri olan sanık … tarafından tanzim edilip 54. hanesi imzalanmak suretiyle işleme konulduğu, beyanname konusu eşyaların sanıklar … ve …’ın yetkilisi olduğu Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından üretildiği; gönderici/ihracatçının Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti., alıcı firmanın MGB Metro/Almanya olduğu, beyan sahibi/temsilcisi Asist Gümrükleme ve Müşavirlik Limited Şirketi firması ortağı … olduğu, ürünlerin 51 kapta %98,5 pamuk, %1,5 EA dokuma 499 adet bayan denim pantolon olduğu, 1000 rejiminde beyanda bulunularak işleme konulduğu, Gümrük İdaresince tescil edilip onaylanan ihracat beyannamesi muhteviyatı eşyaların BİLGE sistemince kırmızı hatta işlem görmek üzere yönlendirildiği, beyannameye konu eşyaların fiziki muayene için Gümrük İdaresine sunulmadığı, Gümrük İdaresine göre GÇB’nin ”kırmızı hatta” ve ”teslim alınmış” statüde bulunduğu, 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı beyannameye konu eşya için Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından MGB Metro/Almanya firması adına 51 kapta %98,5 pamuk, %1,5 EA dokuma 499 adet bayan denim pantolon için M0274746 sayılı ve 07.06.2011 tarihli, 7.534.90 Euro meblağlı fatura düzenlendiği, sanık … tarafından Halkalı Gümrük Müdürlüğüne hitaben düzenlenen 28.09.2011 tarihli, iptal istemli dilekçede; 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı gümrük çıkış beyannamesinin iptalinin istenildiği ve gümrük idaresince geriye dönük inceleme başlatıldığı,

Halkalı Gümrük Müdürlüğünce tescilli 18.06.2011 tarihli ve EX303813 sayılı ihracat beyannamesinin sanıklar … ve …’ın yetkilisi olduğu Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. adına işlem gören dava dışı gümrük müşaviri Seniye Özel tarafından tanzim edilip imzalanmak suretiyle işleme konulduğu, beyanname konusu eşyaların üretici-ihracatçı Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından üretildiği, gönderici/ihracatçının Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. olduğu, alıcı firmanın ise MGB Metro/Almanya olduğu, beyan sahibi/temsilcisinin ise Asist Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti. olduğu, ihracata konu eşyanın ise 51 kapta %98,5 pamuk, %1,5 EA dokuma 499 adet bayan denim pantolon olduğu, ihracatı sarı hat kriterinden gerçekleşen 18.06.2011 tarihli ve EX 303813 sayılı beyannameye konu eşya için Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından MGB Metro/Almanya firması adına, 51 kapta %98,5 pamuk, %1,5 EA dokuman 499 adet bayan denim pantolon için 002692 sayılı ve 17.06.2011 tarihli fatura düzenlendiği, söz konusu beyannameye konu eşyanın ”muayeneye gerek görülmeksizin eşyaya ait beyanname ve eklerinin doğruluğunun ve birbiriyle uygunluğunun kontrol edildiği sarı hat” kriterinden ihracatının gerçekleştirildiği ve GÇB’nin kapanmış statüde olduğu,

Gümrük İdaresince düzenlenen 29.02.2012 tarihli kaçak eşyaya mahsus tespit varakasına göre; Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. firması adına düzenlenen 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı gümrük çıkış beyannamesinde gösterilen 499 adet giyim eşyasının gümrüklenmiş değerinin 23.318.67 TL olduğu,

İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğünün 22.03.2012 tarihli suç duyurusunda;

İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğünün 17.01.2012 tarihli ve 2245-4212 sayılı yazıları ile Halkalı Gümrük Müdürlüğünün 06.01.2012 tarihli ve 3932 sayılı yazılarında; Halkalı Gümrük Müdürlüğünce Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. firması adına tescilli ve onaylı 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesi muhteviyatı eşyaların 1000 rejiminde beyanda bulunulduğunu ve BİLGE sistemince kırmızı hatta işlem görmek üzere yönlendirildiğini, yükümlüsünden alınan 28.09.2011 tarihli ve 158916 sayılı dilekçelerinde; firmaları adına tescilli 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı Gümrük Çıkış Beyannamesi muhteviyatı eşyaların fiili ihracatının gerçekleştirilmediğinden bahisle iptalinin talep edildiği, yapılan incelemede, iptali talep edilen GÇB’nin ”kırmızı hatta” ve ”teslim alınmış” statüde bulunduğu, aynı eşya için 18.06.2011 tarihli ve EX303813 sayılı GÇB ile ”kırmızı hat” kriterinden ihracatın gerçekleştirildiği ve GÇB’nin kapanmış statüde olduğu,

Gümrük Müdürlüğünce ihracat beyannamesinin onaylanıp kırmızı hat kriterine göre muayene edileceğinin ihracatçıya bildirlmesinden sonra normal olarak eşya gümrüğe sunulup gümrükçe fiziken muayene edilmesi gerekirken, bu yapılmadan ihracatçı tarafından aynı eşya için yeni bir beyanname üretilip bilgisayar sistemi tarafından eşyanın gümrükçe muayene ve kontrol edilmeden işlem yapılan beyaz veya sarı hat beyanname kontrol seçeneklerinden birisine denk getirtilerek, gümrük işlemlerinin tamamlanması nedeniyle, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3. maddesinin 14. fıkrasında belirtilen suçun işlenme olasılığının kuvvetle muhtemel olması nedeniyle konunun soruşturulması gerektiğinin Bölge Müdürlüğünce, Halkalı Gümrük Müdürlüğüne bildirildiği;

Sonuç olarak; Halkalı Gümrük Müdürlüğünce Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. firması adına tescilli 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesinin 1000 rejiminde beyanda bulunularak kırmızı hatta yönlendirilen ancak muayeneye sunulmayan eşyalar için 1000 rejim koduyla aynı fatura kapsamında, aynı alıcıya, aynı kap ve aynı kıymette yeni bir beyanname üreterek işlemleri ikmal edildiği anlaşılmış olup söz konusu eşyaların kırmızı hat kriterlerine göre Halkalı Gümrük Müdürlüğünce aynı firma adına tescilli 1000 rejim kodunda beyan edilen 18.06.2011 tarihli ve 303813 sayılı beyanname üretilerek, 1000 rejim kodundaki kırmızı hatta düşen beyannamenin işlemlerinden vazgeçilerek eşyanın sarı hat kriterine göre yine 1000 rejim kodunda yeni beyanname ile fiili ihracatının yapılması fiziki muayeneden kaçınma olarak tespit edildiğinden, eşyaların ihracatçısı Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. isimli firmanın ortağı ve yetkilisi sanıklar … ve … ile anılan firmanın gümrük işlemlerini yapan Gümrük Müşaviri … isimli şahısların 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3/14, 3/4 ve 3/18. maddelerine muhalefet ettiği kanaati hasıl olduğunun belirtildiği,

29.07.2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle; beyanname konusu eşyaların yanlış veya başka bir şekilde eksik bildirilmesi nedeniyle Gümrük İdaresi tarafından düzeltilmesinin mümkün olduğu, bunun için önce eşyaların gümrüğe getirtilip muayene edilmesinin gerektiği, sonra düzeltme iptal işlemi yapılabileceği, sanıklar tarafından bu işlemin yapılmadığı,bunların Gümrük Kanun ve Yönetmeliği’ne aykırı işlemler olduğu, diğer taraftan sanık müdafisince dosyaya sunulan 17.04.2013 havale tarihli dilekçe ekinde bulunan ihracat performansları dikkate alındığında, sanıkların bu eyleme teşebbüs etmelerinin düşünülemeyeceği, olayın gümrük müşavirliği firması tarafından eksik ya da yanlış bilgilendirmeden kaynaklandığı görüşü oluştuğu, kaçakçılık kastı olmadığı taktirde idari olarak ceza uygulanacağı bilinen hususlardandır şeklinde görüş bildirdiği,

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Muratbey Hukuk Bürosu tarafından gönderilen 17.05.2018 havale tarihli yazısında; Gümrükler Genel Müdürlüğünün 24.01.2002 tarihli ve 2002/11 sayılı Bölge Müdürlük emrine istinaden, eşyanın muayeneye sunulmadan onay işlemine tabi tutulmaması gerekliliğinin fiziki alt yapı yetersizliği başta olmak üzere fiili imkânsızlıklar nedeniyle yerine getirilemediğinin, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 150. maddesinin dördüncü fıkrası hükmüyle Bakanlığa verilen yetki kapsamında uygun bulunduğunun belirtildiği göz önüne alınarak, eşyanın gümrük sahasına sokulmaksızın gümrük işlemleri yapılabildiğini, BİLGE sisteminde yapılan sorgulamada; Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. firmasının 2010 takvim yılında suça konu beyanname haricinde ekli listedeki 177 adet ihracat beyannamesi bulunmakta olup bu ihracat beyannamelerinden 1 adedinin ”teslim alınmış” statüde olduğu, 3 adedinin ise ”iptal edilmiş” statüde olduğu, 2011 yılında ise 514 adet ihracat işlemi yaptığı bunlardan bir adetinin “teslim alınmış” statüde, 6 adetinin ise iptal edilmiş statüde olduğunun belirtildiği,

Yerel Mahkeme tarafından alınan 03.10.2012 düzenlenme tarihli yeminli mali müşavirlik denetim raporuna göre; dava konusu 07.06.2011 tarihli gümrük çıkış beyannnamesi ekli ”2641” numaralı faturanın 601-yurtdışı satışlar hesap muavininden yasal defterlerine hasılat geliri kaydının olmadığı, kurumun 2011/6. dönem KDV beyannamesinde ”istisna kapsamına giren işlemlere ait toplam teslim ve hizmet tutarı” olarak 11.238.776.81 TL beyan edildiği, yükümlü firmanın ihraç kayıtlı satışlarına ilişkin listede dava konusu beyannameye ekli 2641 numaralı faturanın olmadığı, yine anılan faturada yazılı hasılatın defter kayıtlarına işlenmediği, 2011/6. dönem KDV beyannamesinde beyan edilmediği;

Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 19.08.2013 tarihli ve 2013/8 sayılı Genelge içeriğine göre; gümrük beyannnamelerinin iptalleri 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 64. maddesi ile Gümrük Yönetmeliği’nin 123-128. maddelerine istinaden yapılacağını, öncelikle yükümlünün Gümrük İdaresine iptal talebini içeren bir dilekçe ile başvurması gerektiği, beyannamenin iptali işlemlerinin beyannamenin statüsü değiştirilmeden yapılabileceği, iptali istenecek beyannamenin ”BİLGE” sisteminde ”çıkabilir” statüde olması gerektiği, iptal edilecek beyannamenin başka bir Gümrük Beyannamesi, özet beyan yada elektronik ortamda gerçekleştirilmiş diğer bir işlemle bağlantılı olması durumunda bunların kontrol edilmesi gerektiği, söz konusu belge ve işlemlerde gerekli düzeltmeler yapılmadan beyannamenin iptal edilemeyeceği, beyanname iptal edildikten sonra iptal edilen beyannname muhteviyatı eşya için yükümlü tarafından yeni bir beyannamenin tescil edilmesi hâlinde, tescil edilen yeni beyannamenin ”44” numaralı alanına iptal edilen beyannamenin sayı ve tarihinin yazılması gerektiği,

Anlaşılmaktadır.

Gümrük müşaviri olan sanık … kollukta, Asist Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti. ünvanlı firmanın ortağı olduğunu, Halkalı Gümrük Müdürlüğünce Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. firması adına tescilli 07.06.2011 tarihli ve 280019 sayılı ihracat beyannamesinin 54. hanesindeki isim ve imzanın kendisine ait olduğunu, bu beyannameyi kendisinin düzenlediğini ve gümrüğe sunduğunu, Halkalı Gümrük Müdürlüğünce Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Ltd. Şti. firması adına tescilli 07.06.2011 tarihli ve 280019 sayılı ihracat beyannamesi muhteviyatı eşyaların müşterinin siparişi ileri bir tarihe ertelemesi nedeniyle beklemeye alındığını, yaklaşık on gün sonra aynı müşterinin beklemeye alınan 07.06.2011 tarihli ve 280019 sayılı ihracat beyannamesi muhteviyatı eşyaları alıcıdan istendiğini, yükümlü firmanın yeni bir ihracat talimatı verdiğini, ancak yoğunluktan bu talimat yeni bir ihracat gibi bildiriliğinden yeni bir beyannname açıldığını, bu beyannamenin 18.06.2011 tarihli ve EX303813 sayılı ihracat beyannamesi olduğunu, ihracat gerçekleştikten sonra 07.06.2011 tarihli ve 280019 sayılı ihracat beyannnamesinin açık olduğunun farkedildiğini ve Halkalı Gümrük Müdürlüğüne iptali için 28.09.2011 tarihinde başvuruda bulunulduğunu,

Kovuşturma evresinde; 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesinin tescil işlemini yaptırdıktan sonra alıcı firmaca bu eşyaların bir hafta sonra gönderilmesi konusunda talimat verilmesi üzerine bu beyannamenin işleme konulmadığını, bir hafta sonra yeniden aynı mallar için 18.06.2011 tarihli ihracat beyannamesi düzenlendiğini, normalde Halkalı Gümrük İdaresi yaklaşık iki aylık süre sonunda böyle bir durum ile karşılaşıldığında iptal edilmeyen beyannameyi kendiliğinden iptal ettirdiğini, Gümrük idaresinin bunu kendiliğinden iptal etmemesi nedeniyle eylül ayında iptal için dilekçe verdiğini, ancak diğer gümrüklerde normal olarak ihracat edilecek eşyalar gümrük alanına getirildikten sonra açılıp tescil işlemlerinin başlatıldığını, Halkalı Gümrük İdaresinde ise gümrük alanına eşya getirilmeden de beyannamenin tescil işlemlerinin yapılabildiğini, bu nedenle 07.06.2011 tarihli gümrük çıkış beyannamesini düzenlediklerini, olayın Halkalı Gümrüğünde eşyaların kontrol edildiği yeterli bir alan ve depo olmamasından kaynaklandığını,

Sanık … kovuşturma evresinde; Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Limited Şirketi isimli şirketin yetkilisi ve ortağı olduğunu, beyannamede belirtilen tekstil ürünlerini yurt dışına ihraç etmek amacıyla gümrük müşaviri tarafından ihracat beyannamesi düzenlendiğini ve bu eşyaların gönderilmesi esnasında eşyalar üzerindeki bazı etiketlerin değişmesi gerektiğinden düzeltme yapılması için beyanname tescil edilmesine rağmen beyannamenin işleme konulmadığını, düzeltme yapıldıktan sonra ihracat beyannamesine konu olan aynı eşyaların 18.06.2011 tarihli ihracat beyannamesi ile yurt dışına ihraç edildiğini,

Sanık … kovuşturma evresinde; Erak Giyim San. Tic. AŞ isimli firmanın yönetim kurulu başkanı olduğunu, yurt dışına ihraç edilecek eşyaların hatalı üretim olduğunun ihracattan önce tespit edildiğini, ancak daha önceden eşyalarla ilgili beyanname düzenlendiğinden yapılan eksikliklerin düzeltilmesi amacıyla bir süreç gerektiğini, bu nedenle bu eşyaları 07.06.2011 tarihinde ihraç edemediklerini, aynı eşyaların tamiri yapılıp eksiklikleri tamamlandıktan sonra 18.06.2011 tarihinde yurt dışına ihraç edildiğini, bundan dolayı herhangi bir parasal iadeden faydalanmadıklarını,

Savunmuşlardır.

Uyuşmazlığın isabetli bir çözüme kavuşturulabilmesi için, öncelikle sanıklara atılı ihracat kaçakçılığı suçuyla ilgili kanuni düzenlemeler ile suçun unsurları üzerinde durulması gerekmektedir.
Suç tarihi itibarıyla 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 14. fıkrası;

“İhracat gerçekleşmediği halde gerçekleşmiş gibi göstermek ya da gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik göstererek ilgili kanun hükümlerine göre teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak suretiyle haksız çıkar sağlayan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Beyanname ve eki belgelerde gösterilen ile gerçekte ihraç edilen eşya arasında yüzde onu aşmayan bir fark bulunması halinde, sadece 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.” şeklinde iken, suç tarihinden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 89. maddesiyle 9. fıkra; “İlgili kanun hükümlerine göre teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak amacıyla ihracat gerçekleşmediği hâlde gerçekleşmiş gibi gösteren ya da gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik gösteren kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Beyanname ve eki belgelerde gösterilen ile gerçekte ihraç edilen eşya arasında yüzde onu aşmayan bir fark bulunması halinde, sadece 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.” şeklinde değiştirilmiştir.

Suç tarihinden sonra 11.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6455 sayılı Kanun’un 54. maddesiyle 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesi tüm fıkralarıyla birlikte yeniden düzenlenmiştir. Yapılan bu düzenlemeyle 3. maddenin önceki 14. fıkra hükmü, metinde hiçbir değişiklik yapılmadan 9. fıkra olarak aynen tekrar edilmiştir. Bu değişiklikten sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 89. maddesiyle yeniden değiştirilerek son şeklini almıştır. Bu değişiklik gerekçesi şöyledir: “Dokuzuncu fıkrada yapılan değişiklikle, yararlanma söz konusu suç bakımından bir unsur olmaktan çıkarılmıştır. Fıkra metninde sayılan fiillerin yararlanmak amacıyla işlenmiş olması, söz konusu suçun tamamlanması için yeterli kabul edilmiştir.” Değişiklikten önceki hükme göre suçun tamamlanması için, fıkrada belirtilen hareketlerin yapılması sonucunda haksız yararlanmanın gerçekleşmesi gerekmekte idi. Bir başka anlatımla “yararlanma” suçun unsuru olarak kabul edilmekte idi. Ancak yapılan değişiklikle fıkrada belirtilen hareketlerin “yararlanma amacıyla” yapılmış olması suçun tamamlanması için yeterli olduğu kabul edilmiştir. Fıkrada tanımlanan suç, amaç suçuna dönüştürülmüştür (Seyfettin Çilesiz, 6455 ve 6545 sayılı Kanunlarla Değişik 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Açıklaması, Adalet Yayınevi, Ankara, 2016, s. 342.).

28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 89. maddesiyle yeniden kaleme alınan 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 9. fıkrasında sanık lehine değişiklik yapılmadığı ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 14. fıkrasında düzenlenen suçun unsurları yönünden sanık lehine olduğu anlaşıldığından, sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan aynı Kanun’un 3. maddesinin 14. fıkrası hükümleri uyarınca uyuşmazlık konusu değerlendirilmiştir.

İhracat gerçekleşmediği hâlde gerçekleşmiş gibi göstermek veya ihracata konu malın, cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik göstererek ilgili kanun hükümlerine göre teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak suretiyle haksız çıkar sağlamak hareketleri bu suçun maddi unsurunu oluşturmaktadır.

Bu fıkrada iki ayrı suç tipine yer verilmektedir. Anılan suç iki ayrı hareketle işlenebilmekte olup seçimlik hareketlidir. Birinci suç tipinde;
1- İhracat gerçekleşmediği hâlde gerçekleşmiş gibi gösterilmiş olmalı ve bu şekilde,
2- İlgili Kanun hükümleri uyarınca teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak suretiyle haksız çıkar sağlanmalıdır.
İkinci suç tipinde ise;
1- Gerçekleştirilen ihracata konu malın, cins, miktar, evsaf veya fiyatı değişik gösterilmeli ve bu şekilde,
2- İlgili Kanun hükümleri uyarınca teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak suretiyle haksız çıkar sağlanmalıdır.

İhracat gerçekleşmediği hâlde gerçekleşmiş gibi göstermek hareketi gerçeği yansıtmayan beyanname ve eki belgelerin ya gümrük idaresine hiç gitmeden elektronik ortamda veya gümrük idaresine gidilerek verilmesi suretiyle gerçekleştirilebilir. Gerçekleştirilen ihracata konu malın, cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik göstermek hareketi ise gümrük idarelerine verilen gümrük çıkış beyannameleri veya ekli belgelerde gösterilmesi suretiyle yapılabilir.

Gümrük İdaresine beyanname vererek ihraç yapmaya yetkili herkes bu suçun faili olabilir.

Bu suçun manevi unsuru ise kasttır. İhracat gerçekleşmediği hâlde gerçekleşmiş gibi göstermek hareketi ya da ihracata konu eşyanın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik göstermek hareketi, ilgili kanun hükümleri uyarınca teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak suretiyle haksız çıkar sağlamak amacıyla, bilerek ve istenerek yapılmalıdır.

Suç tarihi itibarıyla 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 18. fıkrası;

“Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiiller, teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile, tamamlanmış gibi cezalandırılır.” şeklinde iken, 11.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6455 sayılı Kanun’un 54. maddesiyle anılan fıkra, metinde hiçbir değişiklik yapılmadan 21. fıkra olarak aynen tekrar edilmiştir.

Bu suç teşebbüse elverişli bir suçtur. Suç teşebbüs aşamasında kalsa bile 18. fıkra hükmü uyarınca fail tamamlanmış gibi cezalandırılacaktır.

Gelinen bu aşamada 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve Gümrük Yönetmeliği’nde yer alan ilgili düzenlemeler üzerinde durulacaktır.

4458 sayılı Kanun’un “Diğer Hükümler” başlıklı 54. maddesi;

“Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak, Türkiye Gümrük Bölgesine getirildiği veya gümrük kontrolüne tabi tutulmadığı saptanan eşyaya, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile ilgili diğer kanun hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiş olup Gümrük Kanunu hükümlerine aykırı olarak eşyanın gümrük bölgesine getirilmesi veya gümrük kontrolüne tabi tutulmaması durumunda 5607 sayılı Kanun hükümleri ile diğer kanun hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.

“Eşyanın Bir Gümrük Rejimine Tabi Tutulması” başlıklı 58. maddesi;

“1. Bir gümrük rejimine tabi tutulmak istenen eşya, bu rejime uygun şekilde yetkili gümrük idaresine beyan edilir.
2. İhracat, hariçte işleme, transit veya antrepo rejimi için beyan edilen serbest dolaşımda bulunan eşya, gümrüğe verilen beyannamenin tescilinden itibaren Türkiye Gümrük Bölgesinden çıkıncaya veya imha edilinceye ya da gümrük beyannamesi iptal edilinceye kadar gümrük gözetimi altında kalır.” şeklinde düzenlenmiş olup bir gümrük rejimine tabi tutulmak istenen eşyanın, bu rejime uygun şekilde yetkili gümrük idaresine beyan edileceği, gümrüğe verilen beyannamenin tescilinden, eşyanın Gümrük Bölgesinden çıkıncaya veya imha edilinceye ya da gümrük beyannamesi iptal edilinceye kadar gümrük gözetimi altında kalacağı kabul edilmiştir.

Aynı Kanun’un “Eşyanın Bir Gümrük Rejimine Tabi Tutulması” başlıklı 59. maddesi;

“1. Gümrük beyanı;
a) Yazılı olarak,
b) Bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla,
c) Sözlü olarak,
d) Eşya sahibinin bu eşyayı bir gümrük rejimine tabi tutma isteğini ifade ettiği herhangi bir tasarruf yoluyla,
Yapılabilir.” şeklinde düzenlenmiş olup gümrük beyanı yazılı, sözlü, bilgisayar veri işleme tekniği veya bir eşyanın bir gümrük rejimine tabi tutma isteğini ifade ettiği herhangi bir tasarruf yoluyla yapılabilmektedir.

“Normal Usul” başlıklı 60. maddesi;

“1. Yazılı beyan, 4 üncü fıkrada belirtilen beyanname ile yapılır. Bu beyannamenin eşyanın beyan edildiği gümrük rejimini düzenleyen hükümlerin uygulanması için gerekli bütün bilgileri ihtiva etmesi ve imzalanması gerekir.
2. a) Eşyanın beyan edildiği gümrük rejimini düzenleyen hükümlerin uygulanması için gerekli bütün belgeler beyannameye eklenir.
b) Gümrük beyanı bilgisayar veri işleme tekniği yoluyla yapıldığında gümrük idaresi beyannameye eklenmesi gereken belgelerin beyanname ile birlikte ibrazını istemeyebilir. Bu durumda söz konusu belgeler gümrük idaresi istediğinde ibraz edilmek üzere beyan sahibince muhafaza edilir.

  1. Kazıntılı ve silintili beyannameler gümrük idarelerince kabul edilmez. Ancak, beyannameler hatalı yazının üzeri okunacak şekilde çizilerek yanına doğrusu yazılıp beyan sahibi tarafından imzalanarak ve tescil sırasında resmi mühürle mühürlenerek düzeltilir.

  2. Gümrük işlemleri, şekil ve içeriği yönetmelikle belirlenen beyanname ve diğer belgelerle yapılmak zorundadır. Bu belgelerin basımı ve dağıtımına ilişkin usul ve esaslar Müsteşarlıkça belirlenir. Bilgisayar ortamında hazırlanan söz konusu belgelerin kabulüne Müsteşarlık yetkilidir.” şeklinde düzenlenmiş olup yazılı beyanın şekil ve içeriği yönetmelikle belirlenen beyanname ve diğer belgelerle yapılması gerektiği, kazıntılı ve silintili beyannamelerin idarece kabul edilemeyeceği, bu beyannamenin eşyanın beyan edildiği gümrük rejimini düzenleyen hükümlerin uygulanması için gerekli bütün bilgileri ihtiva etmesi ve imzalanması gerektiği kabul edilmiştir.
    “Normal Usul” başlıklı 61. maddesi;

“60 ıncı maddede belirtilen şartlara uygun beyannameler, ait oldukları eşyanın gümrüğe sunulmuş olması halinde tescil edilir. Tescil işlemi, beyana ilişkin bilgilerin yerel alan ağı veya geniş alan ağı üzerinden gümrük bilgisayar sistemine girilerek sistem tarafından tescil tarihi ve sayısı verilmesini ya da beyanname veya beyanname hükmündeki belgenin üzerine mühür vurularak, sıra numarası ile tarih konulması ve bu beyannameye ait bilgilerin tescil defterine yazılmasını ifade eder.

  1. Aksine hüküm bulunmadıkça, eşyanın beyan edildiği gümrük rejimine ilişkin tüm hükümlerin uygulanmasında esas alınacak tarih, beyannamenin tescil edildiği tarihtir.

  2. Tescil edilmiş olan beyanname, ait olduğu eşyanın vergileri ve para cezalarından dolayı taahhüt niteliğinde beyan sahibini bağlar ve gümrük vergileri tahakkukuna esas tutulur.” şeklinde düzenlenmiş olup 60. maddede belirtilen şartlara uygun beyannamelerin, ait oldukları eşyanın gümrüğe sunulmuş olması hâlinde tescil edileceği, tescil işleminin ne şekilde yapılacağı, beyannamenin tescil tarihinin gümrük rejimine ilişkin tüm hükümlerin uygulanmasında esas alınacak tarih olduğunu, tescil edilmiş beyannamenin hangi yönlerden beyan sahibini bağladığı belirtilmiştir.

“Normal Usul” başlıklı 63. maddesi;

“Başka bir eşyanın beyanı sonucunu doğurmaması kaydıyla, beyan sahibinin talebi üzerine beyannamede yer alan bir veya daha fazla bilginin düzeltilmesine, gümrük idarelerince izin verilir. Ancak;
a) Beyan sahibine eşyanın muayene edileceğinin bildirilmesinden,
b) Söz konusu bilgilerin yanlış olduğunun tespit edilmesinden,
c) 73 üncü madde hükümleri saklı kalmak üzere, eşyanın teslim edilmesinden,
sonra beyannamede düzeltme yapılmasına izin verilmez.” şeklinde düzenlenerek beyannamede düzeltme yapılabileceği öngörülmekle birlikte beyannamede düzeltme yapılarak başka eşya beyanında bulunulamayacağı, eşyanın muayene edileceğinin bildirilmesinden, beyannamedeki bilgilerin yanlış olduğunun tespit edilmesinden ve 73. madde hükümleri saklı kalmak üzere eşyanın teslim edilmesinden sonra beyannamede düzeltme yapılamayacağı kabul edilmiştir.
“Normal Usul” başlıklı 64. maddesi;
“1. Gümrük idareleri, beyan sahibinin talebi üzerine ve eşyanın yanlışlıkla beyanname konusu gümrük rejimine tabi tutulmasına veya beyan edildiği rejime tabi tutulmasının özel nedenlerle artık mümkün olmadığına ilişkin kanıtlayıcı belgeleri ibraz etmesi halinde, tescil edilmiş bir beyannameyi iptal ederek, gerektiğinde yeni bir rejim beyanında bulunulmasına izin verebilirler.
Ancak, gümrük idarelerince beyan sahibine eşyanın muayene edileceğinin bildirilmiş olduğu hallerde, muayenenin sonucu alınmadan beyannamenin iptaline ilişkin talep kabul edilmez.

  1. Beyannamenin iptali, yürürlükteki cezai hükümlerin uygulanmasına engel oluşturmaz.” hükmünü içermekte olup metinde beyannamenin iptal edilmesi için hangi koşulların oluşması gerektiği düzenlenmiştir. Tescil edilmiş bir beyannamenin Gümrük İdaresince iptal edilebilmesi için;
    1- Beyan sahibinin iptal talebinde bulunması,
    2- Eşyanın yanlışlıkla beyanname konusu gümrük rejimine tabi tutulması,
    3- Eşyanın beyan edildiği rejime tabi tutulmasının özel nedenlerle artık mümkün olmaması,
    4- Belirtilen sebeplerle ilgili olarak beyan sahibince kanıtlayıcı belgelerin ibraz edilmesi gerekmektedir.

Birinci fıkranın son cümlesinde ise belirtilen koşullar gerçekleşse dahi gümrük idarelerince beyan sahibine eşyanın muayene edileceğinin bildirilmiş olduğu hâllerde, muayenenin sonucu alınmadan beyannamenin iptaline ilişkin talebin kabul edilmeyeceği istisna olarak kabul edilmiştir. Öte yandan maddede kabul edilen iptal koşulları gerçekleşmiş olsun veya olmasın Gümrük İdaresince yapılan beyannamenin iptali, yürürlükteki cezai hükümlerin uygulanmasına engel oluşturmayacaktır.

“Normal Usul” başlıklı 65. maddesi;

“1. Gümrük idareleri, beyanın doğruluğunu araştırmak üzere;
a) Beyanname ile ilgili ve beyannameye ekli belgeleri kontrol edebilir ve beyannamenin içerdiği bilgilerin doğruluğunu araştırmak amacı ile beyan sahibinden diğer belgeleri de vermesini isteyebilir,
b) Eşyayı muayene edebilir ve ayrıntılı muayene veya tahlil amacıyla numune alabilirler.
2. Beyanname kapsamı eşyanın muayene edilmesi halinde, muayene sonuçları, muayene edilmemesi halinde ise beyannamede yer alan bilgiler, eşyanın tabi olduğu gümrük rejimi hükümlerinin uygulanmasında esas alınır…” şeklinde düzenlenmiş olup madde metni Gümrük İdaresine beyanname ve ekindeki belgeleri kontrol edebilme, beyanname içeriğinin doğruluğunu araştırmak için beyan sahibinden başka belgeler isteyebilme, beyannameye konu eşyayı muayene edebilme ve tahlil amacıyla numune alabilme yetkisi tanımıştır. Beyannameye konu eşya muayene edilmiş ise muayene sonuçları, muayene edilmemiş ise beyannamede yer alan bilgilerin, eşyanın tabi olduğu gümrük rejimi hükümlerinin uygulanmasında esas alınacağı belirtilmiştir.
“İhracat Rejimi” başlıklı 150. maddesi;
“1. İhracat rejimi, serbest dolaşımda bulunan eşyanın ihraç amacıyla Türkiye Gümrük Bölgesi dışına çıkışına ilişkin hükümlerin uygulandığı rejimdir.
İhracat, ticaret politikası önlemleri ve gerektiği takdirde ihracat vergileri de dahil olmak üzere çıkış işlemlerine ilişkin hükümlerin uygulanmasıyla gerçekleştirilir.
2. Türkiye Gümrük Bölgesinden ihraç edilecek eşya, ihracata ilişkin gümrük beyannamesi ile yetkili gümrük idaresine beyan edilir.
3. Türkiye Gümrük Bölgesinden çıkacak eşyanın gümrük beyannamesine tabi olmayacağı hal ve şartlar yönetmelikle belirlenir.
4. Müsteşarlık, gerektiğinde ihraç eşyasının cinsine, niteliklerine ve ihracatın özelliğine göre ihracatın daha kolay yapılmasını sağlayacak usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”,
“İhracat Rejimi” başlıklı 151. maddesi;
“İhraç eşyası, buna ilişkin gümrük beyannamesinin tescili sırasında bulunduğu durum ve niteliğini gümrük kontrolünden çıktığı sırada da aynen muhafaza etmesi ve bu haliyle Türkiye Gümrük Bölgesini terk etmesi koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılır. Bu durumda, ihraç eşyası üzerindeki gümrük kontrolü sona erer.” hükümleriyle ihracat rejiminin ne olduğu, ihracatın nasıl gerçekleşeceği, ihracata ilişkin gümrük beyannamesi, beyannameye tabi olunmayan hâl ve şartlar, ihraç eşyasının fiilen ihraç edilmiş sayılması için gereken koşullar ile gümrük kontrolünün ne zaman sona ereceği düzenlenmiştir. Kanun’un 150. maddesinin dördüncü fıkrada ise gerektiğinde ihraç eşyasının cinsine, niteliklerine ve ihracatın özelliğine göre ihracatın daha kolay yapılmasını sağlayacak usul ve esasları belirlemeye Gümrük Müsteşarlığı yetkili kılınmıştır.
“Usulsüzlüklere İlişkin Cezalar “ başlıklı 241. maddesinin 1 ve 2. fıkraları;
“1. Bu Kanunda ayrı bir ceza tayin edilmiş haller saklı kalmak üzere, bu Kanuna ve bu Kanunda tanınan yetkilere dayanılarak çıkarılan ikincil düzenlemelerle getirilen hükümlere aykırı hareket edenlere söz konusu düzenlemelerde açıkça öngörülmüş olması kaydıyla altmış TL usulsüzlük cezası uygulanır.
2. 1 inci fıkrada belirtilen miktar, her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılır, bu hesaplamada 1,000,000 TL.’sına kadar olan tutarlar dikkate alınmaz.” şeklinde düzenlenerek Gümrük Kanunu’nda ayrı bir ceza tayin edilmiş hâller saklı kalmak üzere, bu Kanuna ve bu Kanun’da tanınan yetkilere dayanılarak çıkarılan ikincil düzenlemelerle getirilen hükümlere aykırı hareket edenlere söz konusu düzenlemelerde açıkça öngörülmüş olması durumunda idari para cezası verileceği öngörülmüştür.

Gümrük Yönetmeliği’nin suç tarihinde yürürlükte bulunan “Beyannamede Düzeltme” başlıklı 121. maddesinin 2. fıkrası;

“Eşyanın teslimine kadar;
a) Eşyanın muayenesi için bilgisayar sistemi tarafından beyanın kontrolü türünün kırmızı hat olarak belirlenmesinden,
b) Muayenesi tamamlanmış eşya da dahil olmak üzere beyan edilen eşyaya ilişkin bilgilerin yanlış olduğunun tespit edilmesinden,
önce beyannamede düzeltme yapılmasına izin verilir.” şeklinde iken 07.02.2013 tarihli ve 28552 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren fıkra metni;
“Eşyanın teslimine kadar;
a) Eşyanın muayenesi için bilgisayar sistemi tarafından beyanın kontrolü türünün kırmızı hat olarak belirlenmesinden,
b) Beyan edilen eşyaya ilişkin bilgilerin yanlış olduğunun tespit edilmesinden,
önce beyannamede düzeltme yapılmasına izin verilir ve herhangi bir cezai işlem uygulanmaz.” şeklinde değiştirilmiştir. Fıkra metninde eşyanın muayenesi için bilgisayar sistemi tarafından beyanın kontrolü türünün kırmızı hat olarak belirlenmesinden veya beyan edilen eşyaya ilişkin bilgilerin yanlış olduğunun tespit edilmesinden sonra beyannamede düzeltme yapılmasına izin verilmeyeceği kabul edilmiştir.
“Eşyanın tesliminden önce beyannamenin iptali” başlıklı 123. maddesinin 1. fıkrası;
“Gümrük idarelerince Kanunun 64 üncü maddesi uyarınca iptal edilen beyannamede iptal işleminin gerekçesi gösterilir.” şeklinde düzenlenerek 64. maddesi uyarınca iptal edilen beyannamede iptal işleminin gerekçesinin gösterileceği belirtilmiştir.
“İhracat veya hariçte işleme rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin beyannamenin iptali” başlıklı 127. maddesi;
“(1) İhracat vergilerine, ithalat vergisinin geri ödenmesi başvurusuna, ihracat iadesine veya ihracata bağlı diğer önlemlere konu eşyanın beyan sahibinin 417 nci maddede belirtilen süreler içerisinde müracaat etmesi ve aşağıda sayılan koşulların tamamını yerine getirmesi halinde, gümrük idaresi ihracat veya hariçte işleme rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin beyannameyi iptal eder.
a) Beyanname konusu eşyanın gümrük bölgesini terk etmediğinin ihracata ilişkin işlemlerin yapıldığı gümrük idaresine belgelenmesi,
b) Beyanname ile birlikte, tescili sırasında sunulan diğer belgeleri ihracata ilişkin işlemlerin yapıldığı gümrük idaresine ibraz etmesi,
c) İhracat nedeniyle beyan sahibine sağlanan bütün hak ve menfaatlerin iade edildiğinin veya beyan sahibinin söz konusu hak ve menfaatlerden yararlandırılmaması için ilgili kurumlarca gerekli tedbirlerin alındığını ihracata ilişkin işlemlerin yapıldığı gümrük idaresine kanıtlaması,
ç) Gerekli olması halinde, beyanname konusu eşyanın durumuna uygun gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması.
(2) Beyannamenin iptali, ihracat lisansına veya beyanın tevsiki için ibraz edilen bütün belgelere ilişkin olarak yapılan işlemlerin de iptali sonucunu doğurur.
(3) Birinci fıkrada belirtilen eşya dışında kalan ihraç eşyasının gümrük bölgesini terk etmediğinin, beyan sahibi tarafından, 417 nci maddede belirtilen süreler içerisinde ihracata ilişkin işlemlerin yapıldığı gümrük idaresine bildirilmesi durumunda gümrük beyannamesi iptal edilmiş sayılır.
(4) Bu madde hükümleri yeniden ihraç eşyası için de uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. İhracat veya hariçte işleme rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin beyannamenin iptali için;
1- İhracat vergilerine, ithalat vergisinin geri ödenmesi başvurusuna, ihracat iadesine veya ihracata bağlı diğer önlemlere konu eşya olması,
2- Beyan sahibinin 417. maddede belirtilen süreler içerisinde müracaat etmesi,
3- Beyanname konusu eşyanın gümrük bölgesini terk etmediğinin ihracata ilişkin işlemlerin yapıldığı gümrük idaresine belgelenmesi,
4- Beyanname ile birlikte, tescili sırasında sunulan diğer belgeleri ihracata ilişkin işlemlerin yapıldığı gümrük idaresine ibraz etmesi,
5- İhracat nedeniyle beyan sahibine sağlanan bütün hak ve menfaatlerin iade edildiğinin veya beyan sahibinin söz konusu hak ve menfaatlerden yararlandırılmaması için ilgili kurumlarca gerekli tedbirlerin alındığını ihracata ilişkin işlemlerin yapıldığı gümrük idaresine kanıtlaması,
6- Gerekli olması hâlinde, beyanname konusu eşyanın durumuna uygun gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
“Beyanın Kontrolü” başlıklı 180. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları;
“(1) Beyanın kontrol türü ve kontrolle görevli memur, bilgisayar sistemi tarafından risk kriterlerine göre belirlenir.
(2) Kontrol türleri:
a) Kırmızı hat; eşyanın muayenesi ile birlikte belge kontrolünün de yapıldığı hattır.
b) Sarı hat; muayeneye gerek görülmeksizin eşyaya ait beyanname ve eklerinin doğruluğunun ve birbiriyle uygunluğunun kontrol edildiği hattır.
c) Mavi hat; …
ç) Yeşil hat; …” olarak düzenlenmiştir. Beyanın kontrol türü ve kontrolle görevli memurun bilgisayar sistemi tarafından risk kriterlerine göre belirlenmektedir. Kontrol türleri; kırmızı, sarı, mavi ve yeşil hat olarak ayrılmaktadır. Kırmızı hatta belge kontrolü ile birlikte eşyanın muayenesi de yapılmaktadır. Sarı hatta ise sadece beyanname ve eklerinin doğruluğu ve birbiriyle uygunluğu kontrol edilmekte olup ayrıca eşya muayenesi yapılmamaktadır.

“Geçici depolanan eşya” başlıklı 77. maddesinin birinci fıkrası;

“Türkiye Gümrük Bölgesine getirilen serbest dolaşımda olmayan eşya gümrüğe sunulmasından sonra gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutuluncaya kadar geçici depolanan eşya statüsünde bulunur ve bu şekilde adlandırılır. Talep halinde ihracat eşyasının da bu kapsamda değerlendirilmesi mümkündür.”,

“Geçici depolama süresi ve takip edilmeyen beyannameler” başlıklı 417. maddesi;
“(1) 77 nci madde hükümleri uyarınca, ihracat veya yeniden ihracat amacıyla geçici depolama yerlerine konulması talep edilen eşya, buralarda bir ay kalabilir. Sözü edilen eşya ile ilgili olarak beyanname tescil edilip edilmediğine bakılmaksızın bu süre içinde ek süre talebinde bulunulması halinde, gümrük müdürlüklerince en çok üç aya kadar ek süre verilebilir.
(2) Bir aylık süre ve verilen ek süre içinde gümrük işlemleri bitirilerek yerinden kaldırılmayan eşya için gümrük yükümlüsüne tebligat yapılarak, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde eşyanın geçici depolama yerinden çıkarılması; aksi takdirde, bu eşyanın gümrüğe terk edilmiş sayılacağı bildirilir. Bu süre içinde de yerinden çıkarılmaması halinde eşya gümrüğe terk edilmiş sayılır ve tasfiye hükümlerine göre işlem yapılır. Bu eşyaya ilişkin olarak tescil edilmiş beyanname varsa iptal edilir.

(3) Geçici depolama yerlerine konulmaksızın ihraç edilecek eşyanın beyanname kapatma süresi iki aydır. Bu süre gümrük müdürlüklerince makul sebeplerle en çok iki ay uzatılabilir. Bu süreler içinde işlemleri tamamlanmayan beyannameler iptal edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Yönetmelik’in 77. maddesi hükümleri uyarınca, ihracat veya yeniden ihracat amacıyla geçici depolama yerlerine konulması talep edilen eşyanın, buralarda bir ay kalabileceği, ek süre talebinde bulunulması hâlinde ise gümrük müdürlüklerince en çok üç aya kadar ek süre verilebileceği, geçici depolama yerlerine konulmaksızın ihraç edilecek eşyanın beyanname kapatma süresinin iki ay olduğu, bu sürenin makul sebeplerle en çok iki ay uzatılabileceği, bu süreler içinde işlemleri tamamlanmayan beyannamelerin ise iptal edileceği kabul edilmiştir.

Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanıklar … ve …’ın yetkilisi olduğu Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Limited Şirketinin üretimini yaptığı tekstil ürünlerini yurt dışına ihraç ettiği 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesinin Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Limited Şirketi adına işlem gördüğü ve gümrük müşaviri sanık … tarafından tanzim edilip imzalanmak suretiyle Halkalı Gümrük Müdürlüğüne 1000 rejiminde beyanda bulunularak işleme konulduğu, Gümrük İdaresince tescil edilip onaylanan ihracat beyannamesi muhteviyatı eşyaların “BİLGE” sistemince kırmızı hatta işlem görmek üzere yönlendirildiği, beyannameye konu eşyaların fiziki muayene için gümrük idaresine sunulmadığı, gümrük idaresine göre GÇB’nin ”kırmızı hatta” ve ”teslim alınmış” statüde bulunduğu, beyannamede alıcı firmanın MGB Metro/Almanya, ürünlerin ise 499 adet bayan denim pantolon olduğu, bu beyannameye konu eşya için Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Limited Şirketi tarafından MGB Metro firması adına 51 kapta 499 adet denim pantolon için 7.534.90 EURO bedelli, 002641 seri numaralı, 07.06.2011 tarihli fatura düzenlendiği, 28.09.2011 tarihinde sanık … tarafından 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı gümrük çıkış beyannamesinin iptali talep edilmiş, Gümrük İdaresi tarafından geriye dönük yükümlü firma nezdinde yapılan incelemede; iptali istenilen gümrük çıkış beyannamesine ait ihracatın 18.06.2011 tarihli ve EX303813 sayılı ihracat beyannamesi ile sarı hat kriterlerinden tamamlandığının tespit edildiği,

Halkalı Gümrük Müdürlüğünce tescilli aynı şirket adına işlem gören 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesinin sanık … tarafından tanzim edilip imzalanmak suretiyle 1000 rejim kodunda işleme konulduğu, beyannamede alıcı MGB Metro firması, ürünlerin ise 499 adet bayan denim pantolon olduğu, ihracatı sarı hat kriterinden gerçekleşen 17.06.2011 tarihli beyannameye konu eşya için Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Limited Şirketi tarafından alıcı MGB Metro firması adına 499 adet bayan denim pantolon için 7.534.90 EURO bedelli, 002692 seri numaralı fatura düzenlendiği, söz konusu beyannameye konu eşyanın muayeneye gerek görülmeksizin eşyaya ait beyanname ve eklerinin doğruluğunun ve birbiriyle uygunluğunun kontrol edildiği ”sarı hat” kriterinden ihracatının gerçekleştirildiği ve GÇB’nin kapanmış statüde olduğu,

Gümrük İdaresince, ihraç eşyasının yurt içinde bırakılarak fiili ihracı gerçekleşmiş gibi gösterecek bir işlemden bu beyannameye münhasır bir tespit bulunmamakla birlikte geçici depolama yerlerine konulmaksızın beyan edilen ve sistem tarafından kırmızı hata yönlendirilen ancak beyan sahibi tarafından fiziki muayeneden kaçınmak suretiyle yeni bir beyanname tescil ettirilerek sarı hat kriterine göre ihracat işlemi gerçekleştirilen ihraç eşyasına ilişkin işlemlerin fiziki muayeneden kaçınma olarak değerlendirilmesi üzerine tanzim edilen 29.02.2012 tarihli kaçak eşyaya mahsus tespit varakası doğrultusunda 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı gümrük çıkış beyannamesinde gösterilen ve gümrüklenmiş değeri 23.318.67 TL olan 499 adet giyim eşyasını kırmızı hat muayenesinden kaçırmak suretiyle ihracat kaçakçılığı suçunu işlediklerinden bahisle sanıklar hakkında kamu davası açıldığı anlaşılan olayda;
Gümrük Kanunu’nun 63, 64, 65. maddeleri ile Gümrük Yönetmeliği’nin 121 ve 180. maddelerine göre; gümrük eşyasının muayene edileceğinin idarece beyan sahibine bildirilmesi hâlinde bu beyannamenin iptalinin talep edilemeyeceği, eşyanın kontrol türünün bilgisayar sistemi tarafından kırmızı hat olarak belirlenmesi durumunda bu eşyanın fiziki muayenesinin zorunlu olduğu, eşyanın kontrol türünün kırmızı hat olarak belirtilmesi hâlinin beyan sahibine eşyanın fiziki olarak muayene edileceğinin bildirilmesi anlamına geldiği, böyle bir durumda muayene sonucu alınmadan beyannamenin iptaline ilişkin talebin kabul edilemeyeceği, beyannamenin iptalinin cezai hükümlerin uygulanmasına engel olmayacağı, kaldı ki beyan sahibine eşyanın muayene edileceğinin bildirildiği durumlarda beyannamede düzeltme dahi yapılamayacağı, bu bakımdan Gümrük Kanunu’nda, kontrol türünün kırmızı hat olarak belirlendiği hâllerde eşyanın muayene edilmesinin mutlak surette arandığı, öte yandan eşyanın tabi olduğu gümrük rejimi hükümlerinin uygulanmasında esas alınacak kriterin de eşyanın muayene edilip edilmemesine göre belirlendiği, eşya muayene edilirse muayene sonuçlarının, muayene edilmezse beyannamede yer alan bilgilerin esas alınacağının kabul edildiği, sistem tarafından kırmızı hat olarak belirlenen kontrol türünün beyannamenin düzeltilmesi, iptali, gümrük rejimi hükümlerinin belirlenmesinde belirleyici rol oynadığı,

Tescil edilmiş bir beyannamenin Gümrük İdaresince iptal edilebilmesi için beyan sahibinin iptal talebinde bulunması, eşyanın yanlışlıkla beyanname konusu gümrük rejimine tabi tutulması, eşyanın beyan edildiği rejime tabi tutulmasının özel nedenlerle artık mümkün olmaması, belirtilen sebeplerle ilgili olarak beyan sahibince kanıtlayıcı belgelerin ibraz edilmesi, gümrük idarelerince beyan sahibine eşyanın muayene edileceğinin bildirilmemesi gerekmekte olup Gümrük İdaresince beyannameye konu eşyanın muayenesi yapılmadan mevzuata aykırı şekilde beyannamenin iptali durumunda dahi yürürlükteki cezai hükümlerin uygulanmasına engel bulunmadığı hususu dikkate alındığında, somut olayda beyannameye konu eşyaların fiziki muayenesi yapılmadan ibraz edilen 28.09.2011 tarihli iptal talepli dilekçe üzerinde ayırt edici unsurlar bulunmadığı gibi, iptali talep edilen 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı Gümrük Çıkış Beyannamesine konu ihracatın alıcı firma tarafından ileri bir tarihe ertelendiğine dair geçerli ve kanıtlanabilir belgeler ibraz edilmediği ve Gümrük Yönetmeliği’nin 417/3. maddesinde belirtilen ”2 aylık” yasal beyanname kapatma süresinden sonra iptal talebinde bulunulduğu,

Öte yandan ihracata konu eşyaya ilişkin beyannamenin iptali için Gümrük Kanunu’nun 127. maddesinde belirtilen tüm şartların birlikte gerçekleşmesinin gerektiği, anılan maddede ihracat nedeniyle beyan sahibine sağlanan bütün hak ve menfaatlerin iade edildiğinin veya beyan sahibinin söz konusu hak ve menfaatlerden yararlandırılmaması için ilgili kurumlarca gerekli tedbirlerin alındığını ihracata ilişkin işlemlerin yapıldığı gümrük idaresine kanıtlaması ve beyanname konusu eşyanın gümrük bölgesini terk etmediğinin ihracata ilişkin işlemlerin yapıldığı gümrük idaresine belgelenmesi şartlarının arandığı, somut olayda ise 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesi muhteviyatı eşyaların gümrük bölgesine hiç getirilmediği gibi hak ve menfaatlerin iade edilmesi veya bu hak ve menfaatlerden yararlandırılmaması için gerekli tedbirlerin alındığının kanıtlanmadığı anlaşıldığından bu maddede belirtilen koşulların da oluşmadığı anlaşılmıştır.

Kontrol türünün kırmızı hat olarak belirlenmesi, ihracat beyannamesinin iptal koşullarının anılan maddeler uyarınca oluşmaması, beyannamenin iptal edilmesinin cezai hükümlerin uygulanmasına engel oluşturmaması ve ihracat beyannamesi muhteviyatı eşyaların gümrük bölgesine hiç getirilmemesi hususları dikkate alındığında; beyan sahibi tarafından ihracat beyannamesine konu eşyanın gümrük bölgesine getirilmesinin fiziki imkânsızlıklar sebebiyle Gümrük İdaresince istenmemesi veya Gümrük Kanunu’nun 417. maddesinde belirtilen süreler içerisinde geçici depolama yerlerine konulmaksızın beyan edilen eşyaya ait tamamlanmayan beyannamelerin iptal edilebilmesine ilişkin hükümlerin somut olayda uygulanamayacağı belirlenmiştir.

Sonuç olarak Erak Tekstil Ürünleri Dış Ticaret Limited Şirketi adına tescil ve onaylı 07.06.2011 tarihli ve EX280019 sayılı ihracat beyannamesi muhteviyatı eşyaların 1000 rejiminde beyanda bulunulması ve BİLGE sistemince kırmızı hatta işlem görmek üzere yönlendirilmesi sebebiyle Gümrük İdaresince eşyanın fiziki olarak muayene zorunluluğunun doğduğu, bu muayenenin yapılması için eşyanın sanıklar …, … ve … tarafından Gümrük İdaresine sunulması gerektiği, sanıkların yaptıkları iş gereği bu hususu bilecek durumda olduğu, buna karşılık sanıkların eşyanın kırmızı hata düştüğünü bildiği ve yasal olarak mümkün olmadığı hâlde yaklaşık iki buçuk ay sonra beyannamenin iptali talebinde bulunduğu ve eşyayı gümrük sahasına muayene için getirmediği, sanıkların olayın başından beri ihraç edilmemiş bir eşyayı ihraç edilmiş gibi göstererek haksız çıkar sağlama kastıyla hareket ettiği, Gümrük Kanunu’nun 54. maddesi uyarınca bu Kanun hükümlerine aykırı olarak gümrük kontrolüne tabi tutulmadığı saptanan eşyaya 5607 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği, ihracat beyannamesi düzenlenerek Gümrük İdaresine verilmesi ile beyannamenin tescili işlemlerinin atılı suçun icrai hareketini oluşturduğu, ancak olay tarihinde atılı kaçakçılık suçunun tamamlanması için öngörülen haksız çıkar elde edilemediği için eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı, 5607 sayılı Kanun’un suç tarihinde yürürlükte bulunan 3. maddesinin 18. fıkrasına göre; sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile, tamamlanmış suç gibi cezalandırılması gerektiğinin anlaşılması karşısında, sanıkların üzerine atılı suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 14. fıkrasında düzenlenen ve ihracat gerçekleşmediği hâlde gerçekleşmiş gibi göstererek ilgili Kanun hükümleri uyarınca teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak suretiyle haksız çıkar sağlamak şeklinde tanımlanan ihracat kaçakçılığı suçunun unsurları itibarıyla oluştuğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin sanıklara atılı suçun unsurları itibarıyla oluştuğu gözetilmeden beraatlerine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyeleri …, … ve …;

”5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3. maddesinin 9. fıkrasında; ‘ilgili kanun hükümlerine göre teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak amacıyla ihracat gerçekleşmediği hâlde gerçekleşmiş gibi gösteren ya da gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik gösteren kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Beyanname ve eki belgelerde gösterilen ile gerçekte ihraç edilen eşya arasında yüzde onu aşmayan bir fark bulunması halinde, sadece 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.’ şeklinde düzenlenen, gerek öğretide gerekse uygulamada ‘hayali ihracat’ olarak tanımlanan suça ilişkin genel değerlendirmeler.

5607 sayılı Kanunun 3/9. maddesinde düzenlenen hayali ihracat suçu kanun koyucu tarafından seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Birinci seçimlik hareket ihracat gerçekleşmediği halde gerçekleşmiş gibi göstermek; ikinci seçimlik hareket ise gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf ve fiyatını değişik göstermektir. Ayrıca, kanun metninde bu seçimlik hareketlerin teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak amacıyla yapılması gerektiği ifade edilerek, suçun menfaat elde etmek özel kastıyla işlenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Dönmezer, hayali ihracatı şu şekilde tanımlamaktadır: ‘Devletin, ihracatı teşvik maksadıyla gerçek ihracatçıya temin ettiği döviz karsılığı esas tutularak belirli bir oran dairesinde sübvansiyonda bulunacağı hususundaki kurallardan yararlanıp fiilen ihracat yapmamasına veya resmi mercilere bildirdiğinden farklı nitelik ve nevide mal ihraç etmiş olmasına rağmen, hak etmediği miktarda sübvansiyon sağlamaya, uygulamada hayali ihracat denilmiştir. Demek oluyor ki, hayali ihracat denilen olay aslında hak edilmemiş bir devlet yardımının hileli yol ile temininden ibarettir.’ (-Sulhi Dönmezer ve Sahir Erman ile bir söyleşi, Ceza Hukuku açısından hayali ihracaat- Dış ticarette Durum Dergisi- Kasım/Aralık/1989 sayı.19.s.27-28. Nakleden: Karakaş, s.151/153) Hayali ihracatta amaç vergi kaçırmaktır. Bu yolla işletmeler büyük miktarlarda KDV iadesi alabilmektedirler. (Konuya ilişkin ayrıntılı örnekler için bkz. Bayraktar, Ahmet, Türkiye’de Muhasebe Hileleri Tarihi, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Edirne 2007, s.103 vd.)

Uygulamada hayali ihracat yöntemleri şu şekilde karşımıza çıkmaktadır:

  • Sahte ihracat, ihracat yapılmadığı halde belge üzerinde yapılmış gibi gösterilerek haksız çıkar sağlanması.
  • Ticari değeri bulunmayan malın ihracı, ihraç edilen mal yerine kırpıntı, hurdanın ihraç edilmesi.
  • Fiyat şişirmek, malın fiyatı yüksek gösterilerek malın gerçek fiyatına göre saptanan parasal iadeden yüksek kar sağlamak.
  • Malı farklı göstermek, parasal iadenin farklılığı nedeniyle islenmemiş mal islenmiş gibi gösterilerek çıkar sağlamak.
  • Malın miktarının yüksek gösterilmesi, beyannamede malın miktarı yüksek gösterilerek ihraç edilmeyen miktar yönüyle de haksız çıkar sağlamak.
  • Dahilde işleme rejimine aykırılık, mal fabrikadan alınıp iç piyasada satılarak hayali belge ile ihraç edilmiş gibi gösterilmek suretiyle çıkar sağlamak.
  • Kaliteli mal yurt dışından getirilip, yerine kalitesiz mal ihraç edilmek suretiyle iç piyasada kaliteli getirilen malı ileri sürülerek rant sağlamak. vs. ( Günay s.122)
    Doktrinde bu hareketin Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında yer almaması gerektiği, bu durumun bir kaçakçılık niteliği taşımadığı haklı olarak ifade edilmektedir. Burada, varsa evrakta sahtecilik, yalan beyanda bulunma ve dolandırıcılık suçlarının varlığından bahsedilebilecektir. Nitekim burada ya yurt dışına mal çıkarılırken yanlış beyanda bulunulmakta ya da yurt dışına hiç mal çıkartılmamaktadır.
    Bu suçla korunan hukuksal yararı devletin vergilendirme yetkisi ve hâkimiyet hakkı olarak belirleyebiliriz. Yapılan fiille yetkililerin iradeleri fesada uğratılmaktadır. Bu şekilde ödemesi gereken vergileri ödememekte ve devletin kontrol yetkisi kapsamına tecavüz etmektedir. Bu düzenleme ile katma değer vergisi iadesi ve ihracata sağlanan her türlü gizli veya açık destek ödemelerinden haksız biçimde yararlanılmasının önüne geçilmek istendiği ifade edilmektedir.(4 Ertuğrul. s.85.)

Suçun faili ihracat gerçekleşmediği halde gerçekleşmiş gibi göstermek ya da gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik göstererek ilgili kanun hükümlerine göre teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak suretiyle haksız çıkar sağlayan herkes olabilecektir.

Kanun koyucu fıkra kapsamında cezalandırılabilirlik açısından da bir sınırlama getirmiştir. Bu kapsamda beyanname ve eki belgelerde gösterilen ile gerçekte ihraç edilen eşya arasında yüzde onu aşmayan bir fark bulunması halinde, sadece 27.10.1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır. Bu kapsamda fail hakkında Gümrük Kanunu çerçevesinde idari işlemler yapılacak cezai sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Yüzde onu aşan bir farklılık bulunması durumunda da Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

Fıkra kapsamında belirlenen fiillerin gerçekleştirilmesi temel olarak sahte belge kullanılmak suretiyle gerçekleştirilebileceği için fail ayrıca TCK. kapsamında belgede sahtecilikten dolayı sorumlu tutulacaktır (Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu m.4/5). İhracat gerçekleşmediği halde gerçekleşmiş gibi gösterilmesi ya da gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik gösterilmesi fiillerinin neticesi haksız kazanç elde edilmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Hayali ihracat suçu kasten işlenebilen suç niteliği taşımaktadır. Diğer suçlarda olduğu gibi burada da taksirle işlenmesi cezalandırılmadığı için failin kastı aranacaktır. Ancak burada aranan kast özel kast niteliği taşımaktadır. Fıkra metnine bakıldığı zaman her iki seçimlik hareket açısından da failin haksız çıkar sağlaması şartı aranmaktadır. Bu çerçevede haksız çıkar elde etmeye yönelik kastı bulunmayan failin bu suçtan dolayı sorumluluğu yoktur. Yani failin fiili gerçekleştirirken haksız çıkar elde etme kastının olması gerekmektedir.(Günay, s.123.)

Suçun özel görünüş şekillerinden teşebbüs hususu da değerlendirilecek olursa, suçun neticesi fıkrada haksız çıkar elde etmek olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede failin haksız çıkarı elde edememesi durumunda hareketinin teşebbüs aşamasında kaldığını ifade etmemiz mümkündür. Benzer şekilde gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik gösteren kişinin hareketi de ilgili kanun hükümlerine göre teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak suretiyle haksız kazanç elde etmediği müddetçe teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır. Ancak, TCK’nin 35. maddesinde suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde ceza indirimi öngörüldüğü halde; Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3/21. maddesi uyarınca eylem teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile faile suç tamamlanmış gibi ceza verilecektir.

Suça genel bir bakıştan sonra somut olay değerlendirilecek olursa;

Sanıklar hakkında; Erak Tekstil Ürünleri Dış Tic. Ltd. Şti. isimli firma adına Halkalı Gümrük Müdürlüğü’ne tescilli 07.06.2011/EX280019 tarih ve sayılı ihracat beyannamesi muhteviyatı eşyanın dokuma Bayan Denim Pantolon cinsi eşya olarak beyan edildiği, bu beyanname konusu ihracat eşyasının BİLGE sisteminde kırmızı hat kriterine göre fiziki muayene yapılmak üzere sevk işleminin yapıldığı, teslim alınmış statüde gözüktüğü, ancak şüphelilerin kırmızı hatta yönlendirilen beyannamenin işlemlerinden vazgeçerek 18.06.2011/EX303813 tarihli ve sayılı ihracat beyannamesi oluşturarak sarı hatta eşyaların kontrolü yapılmadan gönderdikleri, muayeneye sunmadıkları, Erak Tekstil Firması adına tescilli beyanname muhteviyatı eşyanın toplam gümrüklenmiş değerinin 23.318,67.TL olduğunun belirlendiği, böylece şüphelilerin ihracat beyannamesi muhteviyatı eşyayı muayeneden kaçırmak suretiyle 5607 sayılı Kanuna muhalefet suçundan iddianame düzenlenerek kamu davası açılmıştır.

Sanıklara atılı eylem; ihracat beyannameleri kırmızı hatta düştükten sonra eşyanın muayenesini yaptırmamak suretiyle hayali ihracat suçuna teşebbüs etmek olarak nitelendirilmiştir.
Olayımızda, sanıkların ihracat yapmak amacıyla 07.06.2011 tarihinde ‘ihracat beyannamesi’ verdikleri, bu beyannamenin tescil işleminden sonra ‘kırmızı hatta’ düştüğü, ürünler üzerindeki etiketlerde değişiklik yapılması gerektiğinden ihracattan vazgeçtikleri, gümrük sahasına getirilmeyen eşyaların sanıklar tarafından muayeneye hazır bulundurulmadığı, bu kez 18.06.2011 tarihinde eksikler giderilip etiketler değiştirildikten sonra ihracat beyannamesi verdikleri, bu beyannamenin de sarı hatta düşmesini müteakip eşyaların ihracat işlemini gerçekleştirdikleri, kırmızı hatta düşen bir ihracat beyannamesine konu eşyanın muayene işlemine tabi tutulmadan ihracatının gerçekleşmeyeceği, muayene işlemi yapılmadan beyannamenin iptalinin de söz konusu olamayacağı, sanığın yetkilisi olduğu firma tarafından 2010-2011 yıllarında toplam 691 adet ihracat beyannamesi verildiği, bu beyannamelerden 9 adedinin iptal edildiği, 1 adedinin teslim alınmış statüde bulunduğu, suça konu beyanname hariç kırmızı hatta düşenlerin muayenelerinin yapıldığı, geri kalan beyannamelerin tamamının kapanmış olduğu ve ilgili şirketin suça konu ihracat beyannamesine dayalı işlem için herhangi bir vergi iadesi talebinin bulunmadığı konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.

Suça konu olayda tartışma konusu: kırmızı hatta düşen bir ihracat beyannamesine konu eşyanın hazır edilmeyerek muayene işleminin yaptırılmamasının, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3/9. maddesinde düzenlenen, doktrinde ‘hayali ihracat’ olarak adlandırılan suçun icrai hareketleri kapsamında değerlendirilip, suçun teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilerek, sanığın yukarıda anılan Kanunun 3/9. maddesi uyarınca cezalandırılıp cezalandırılamayacağı noktasındadır.

Bir kişinin kırmızı hatta düşmüş ihracata konu eşyayı muayene işleminden kaçırması için; eşyanın ya hiç olmaması ya da cins, miktar, evsaf veya fiyatına ilişkin bilgilerde farklılıklar bulunması, bunun da muayene işlemi sırasında ortaya çıkmasının istenmemesi gerekir.

Oysa, 07.06.2011 tarih ve EX280019 sayılı beyannameli suça konu eşyanın etiketleri üzerinde yaptığı değişiklikten sonra bu kez 18.06.2011 tarihli ve EX303813 sayılı beyanname numaralı sarı hat üzerinden ihracat gerçekleştirilmiştir.

5607 sayılı Kanunun 3/9. fıkrasında düzenlenen hayali ihracat suçunda maddi unsur; sahte ihracat, ihracat yapılmadığı halde belge üzerinde yapılmış gibi gösterilerek haksız çıkar sağlanması; ticari değeri bulunmayan malın ihracı, ihraç edilen mal yerine kırpıntı, hurdanın ihraç edilmesi; fiyat şişirmek, malın fiyatı yüksek gösterilerek malın gerçek fiyatına göre saptanan parasal iadeden yüksek kar sağlamak; malı farklı göstermek, parasal iadenin farklılığı nedeniyle islenmemiş mal islenmiş gibi gösterilerek çıkar sağlamak; malın miktarının yüksek gösterilmesi, beyannamede malın miktarı yüksek gösterilerek ihraç edilmeyen miktar yönüyle de haksız çıkar sağlamak; dahilde işleme rejimine aykırılık, mal fabrikadan alınıp iç piyasada satılarak hayali belge ile ihraç edilmiş gibi gösterilmek suretiyle çıkar sağlamak ve kaliteli mal yurt dışından getirilip, yerine kalitesiz mal ihraç edilmek suretiyle iç piyasada kaliteli getirilen malı ileri sürülerek rant sağlamak gibi bir takım eylemlerle ihracat gerçekleşmediği hâlde gerçekleşmiş gibi göstermek ya da gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik göstermektir.

5607 sayılı Kaçakçılık Kanununun 3/9. maddesinde suçun oluşması için iki seçimlik hareket öngörülmüştür. Birinci seçimlik hareket; ihracat gerçekleşmediği halde gerçekleşmiş gibi gösterme olup, suç bu halde ancak sahte bir takım belge ve bilgilere dayalı olarak gerçekleşir ki bu ihtimalin olayımızda gerçekleşme imkanı bulunmamaktadır. İkinci seçimlik hareket ise; gerçekleştirilen ihracata konu malın cins, miktar, evsaf veya fiyatını değişik göstermek suretiyle teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmaktır.

Olayımızda olsa olsa ikinci seçimlik hareketlere bağlı olarak atılı suçun işlenmiş olma ihtimali düşünülebilir. Ancak, öncelikle sanık ya da sanıkların haksız menfaat temin etmek amacıyla, hileli ve sahte bir takım işlemlerle ihraç edilen malın cins, miktar, evsaf veya fiyatı konusu değişik göstermek suretiyle ihracat işlemi gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bunun için de sanıkların gümrük beyannamesinin ekinde sundukları belgelerdeki eşyaya ilişkin bilgiler ile ihracata konu eşyalar arasında farklılıklar olması ve bunun da hileli ve sahte bir takım işlemlerle gizlenmesi suretiyle ihracatın gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Somut olayda ise; 2010 ve 2011 yıllarında toplam 691 adet ihracat beyannamesi veren, bu beyannamelerden sadece suça konu kırmızı hatta düşen beyannamede görülen 23.318,67.TL değerindeki eşyayı muayeneye hazır etmeyen Erak firmasının yönetim kurulu başkanı, ortağı ve gümrük müşaviri olan sanıkların sahte bir takım belgeler düzenlemek suretiyle gerçekte olmayan malları varmış gibi gösterdikleri ya da eşyaların cins, miktar, evsaf ve fiyatı konusunda gerçeğe aykırı bilgiler verdikleri konusunda dosyaya yansıyan her hangi bir bilgi, belge ve tespit bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle, dosya kapsamında hayali ihracat suçunun gerçekleşeceğine dair somut bir delil yer almamaktadır. Mahkemece de bu yönde değerlendirme yapılarak beraat kararı verilmiştir. Oysa Yüksek 7. Ceza Dairesi, sanıkların şirketinin gümrük müşaviri aracılığı ile verdiği gümrük beyannamesinin kırmızı hatta düşmesi ve bu beyannameye konu malların da muayene işlemine hazır edilmemesi ile suçun icrai hareketlerinin başladığını kabul ederek, 5607 sayılı Yasanın 3/21 maddesindeki teşebbüsün tamamlanmış suç gibi cezalandırılacağı yönündeki düzenlemeye paralel olarak anılan Kanunun 3/9. maddede düzenlenen hayali ihracat suçunun gerçekleştiği sonucuna varmıştır. Ancak, bir suça teşebbüsten söz edebilmek için failin kastettiği suçun icrai hareketlerine elverişli araçlarla başlaması gerekmektedir. Teşebbüsün maddi unsuru, icra hareketlerine elverişli hareketlerle başlanılmış olmasıdır. Araç elverişli değilse icraya başlanmış olmayacaktır. Gümrük mevzuatı ihracatı yapılacak malların beyanname verildiği esnada gümrükte hazır edilmesini aramadığından, hayali ihracat suçunun elverişli icrai hareketlerinin başladığından bahsedebilmek için en azından suça konu malların gümrük sahasında hazır bulunmasından sonra, muayenelerinin gündeme gelmesini müteakip sanıklar tarafından muayeneden kaçırmak amacıyla gümrük sahasından çıkarılmaya çalışılması gerekmektedir. Sanıkların sahte ve gerçeğe aykırı bir takım eylem ve işlemlerle hayali ihracat suçunu işlemeye kalktıklarına dair herhangi bir delil olmadan ya da bu yönde bir delil ortaya konmadan, eylemleri ışığında kastlarının atılı suçu işlemeye yönelik olduğu somut delillerle değerlendirilmeden, sadece ihracat beyannamesinin kırmızı hatta düşmesini hayali ihracat suçunun elverişli hareketi kabul edilerek atılı suçun teşebbüs aşamasına geldiğinin kabulünün mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.

Ayrıca, hayali ihracat suçu, bir takım vergi iadelerinden faydalanmak suretiyle haksız kazanç temini için yapıldığından, bu suçun failleri çoğu kez gerçek bir ticari faaliyette bulunmamaktadırlar. Bu amaçla kurdukları şirketlerin her hangi bir mal ve emtia üretmeleri de söz konusu olmamaktadır. Çoğu eylem ve işlemleri sadece kağıt üzerinde olup, amaç sahte evraklarla Devleti dolandırarak haksız menfaat temin etmektir. Bu husular da dikkate alındığında; dosya kapsamına göre ciddi bir ciroya sahip bir şirketin 2 yıl boyunca verdiği 691 adet ihracat beyannamesinden sadece suça konu 23.318,67.TL gibi düşük bedelli eşyayı içerir gümrük beyannamesine konu ihracat işleminde, kırmızı hatta düşen beyannameye konu eşyanın muayene hazır edilmemesinden hareketle, ortaya başkaca bir delil konmadan, sanıkların teşvik, sübvansiyon veya parasal iadelerden yararlanmak amacıyla hayali ihracat özel kastıyla hareket ettikleri yönündeki kabule de katılmak mümkün görülmemiştir.

Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerle; somut olayda hayali ihracat suçunun maddi ve manevi unsurunun gerçekleşmediği ” düşüncesiyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi de; “sanıklara atılı ihracat kaçakçılığı suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı,” düşüncesi ile karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;
1-Küçükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2020 tarihli ve 729-127 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, sanıklara atılı ihracat kaçakçılığı suçunun unsurları itibarıyla oluştuğu gözetilmeden beraatlerine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.02.2021 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 09.03.2021 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.