Kasten yaralama – Ceza Genel Kurulu – 2017/306 E. , 2021/79 K.

Ceza Genel Kurulu 2017/306 E. , 2021/79 K.

“İçtihat Metni”

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi: 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 391-380

Kasten yaralama suçundan sanık …’ın TCK’nın 86/2, 62, 50/1-a ve 52/1. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezasından çevrilen 2.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin İzmir (Kapatılan) 13. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 30.12.2013 tarihli ve 1134-1181 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 16.03.2015 tarih ve 32746-9451 sayı ile;
“…Tekerrüre esas sabıka kaydı bulunmayan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK’ nın 58/3. maddesi gereğince mükerrir olduğu gerekçesi ile TCK’nın 86/2. maddesinde belirtilen seçimlik cezalardan hapis cezasının seçildiği belirtilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
6545 sayılı Kanun’un 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca sulh ceza mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle bozmadan sonra yargılama yapan İzmir 34. Asliye Ceza Mahkemesi ise 19.06.2015 tarih ve 391-380 sayı ile;
“…Dosyamız incelendiğinde kapanan İzmir 13. Sulh Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucu sanıklardan Bekir’in katılan …’e yönelik kasten yaralama suçundan dolayı doğrudan doğruya verilen 2,000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanık …’ın da tekerrürre esas cezası olması sebebiyle seçimlik cezalarda yasal zorunluluk sonucu hapis cezası seçilerek 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı, o tarihte ve öncesinde Yargıtay içtihatlarına göre hapis cezasının para cezasına çevrilme imkânı olduğu görülüp bunun 2.000 TL adli para cezasına çevrildiği, kararın sanık … tarafından temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/09/2014 tarihli tebliğnamede hükmün onanmasını istediği, Yargıtay 3. Ceza Dairesince yapılan inceleme sonucu sanığın diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilip tekerrüre esas sabıka kaydı bulunmadığı belirtilerek sanık hakkında seçimlik cezalardan hapis cezasının TCK madde 58/3 gerekçesiyle hüküm tesisinin bozmayı gerektirdiği belirtilerek 16/03/2015 tarihli bozulmasına karar verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği, yeniden esasa kayıt yapılarak yargılamaya başlandığı, sanığın sabıkasındaki Denizli (Kale) Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/36 karar sayılı ilamı incelendiğinde sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı bu niteliğini bilerek tedavüle koyma suçundan dolayı TCK madde 192/3 ve 62 gereğince 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılıp bunun TCK madde 50 ve 52 maddeleri gereğince 1,500.00 TL adli para cezasına çevrilmesine karar verilip kararın kesin olduğu belirtilerek 21/04/2009 tarihinde verildiği, kesinleşme tarihi itibarıyla tekerrür için aranan 3 yıllık süre dolmadan davamıza konu olan suçun 01/05/2011 tarihinde işlendiği görülmüştür.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; sanık …’ın olay tarihinde diğer sanıkla birlikte çıkan tartışma sonucu katılanı tekme tokat döverek BTM ile giderilebilir şekilde yaraladığı sabit olmakla öncesi itibarıyla hapisten çevrilen adli para cezası olup bunun tekerrüre esas olması sebebiyle sanık hakkında mahkememizce verilen önceki kararın yerinde olduğu görülerek Yargıtay bozma ilamına uyulmayarak direnme kararı verilmiştir.” gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.09.2015 tarihli ve 282663 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 01.03.2017 tarih ve 525-2067 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; karar tarihi itibarıyla hapisten çevrili adli para cezasının tekerrüre esas olup olmadığı ve bu bağlamda TCK’nın 58/3. maddesi uyarınca seçimlik cezalardan hapis cezasının seçilmesinin zorunlu olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Suç tarihi itibarıyla sanığın adli sicil kaydında 2 adet ilamın bulunduğu, bu ilamların dosya içerisine getirildiği,
Birinci ilamın incelenmesinde; sanığın 17.05.1998 tarihinde işlediği kasten öldürme suçu nedeniyle Afyon Ağır Ceza Mahkemesinin 29.07.1998 tarihli ve 132-168 sayılı ilamı ile 765 TCK’nın 448, 51/2, 59, 31, 33 ve 36. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye karar verildiği, bu hükmün 15.02.1999 tarihinde kesinleşerek 13.01.2005 tarihinde yerine getirildiği, incelemeye konu suç tarihi itibarıyla infaz tarihinden itibaren 5237 sayılı TCK’nın 58/2-a. maddesi uyarınca 5 yıllık sürenin geçtiği,
İkinci ilamın incelenmesinde; sanığın 01.02.2007 tarihinde işlediği sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı sahte olduğunu bilerek tedavüle koyma suçu nedeniyle Kale (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 21.04.2009 tarihli ve 13-36 sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nın 197/3, 62, 50/1, 52/4-6-5. maddeleri uyarınca sonuç olarak 1500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu hükmün 21.04.2009 tarihinde kesinleşerek 16.10.2009 tarihinde infaz edildiği, incelemeye konu kasten yaralama suçunun ise 01.05.2011 tarihinde işlendiği, suç tarihi itibarıyla sanığın adli sicil kaydında başka bir suç kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Tekerrür, 765 sayılı TCK’nda cezanın artırım nedeni olarak öngörülmüş iken, yeni sistemde koşullu salıverilme süresini de etkileyecek şekilde bir infaz rejimi olarak düzenlenmiştir.
Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki hükmün kesinleşmesi ve ikinci suçun kesinleşmeden sonra işlenmesi yeterli olup cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak kanun koyucu tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki cezanın infaz edilmesi koşulunu aramadığı hâlde, infazdan sonra belirli bir sürenin geçmesi durumunda tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağını hüküm altına almıştır. Buna göre, beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl; beş yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına mahkûmiyet hâlinde ise cezanın infaz tarihinden itibaren üç yıl geçmekle tekerrür hükümleri uygulanmayacaktır.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 5271 sayılı CMK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, 1412 sayılı CMUK yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak yeni usul yasası sisteminde, yasa yolları içinde istinafa yer verilmesi ve bölge adliye mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinden sonra göreve başlaması nedeniyle 5320 sayılı Kanun’un “Temyiz ve karar düzeltme” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasında; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddeleri uygulanır” hükmüne yer verilmek suretiyle bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasından önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında 1412 sayılı CMUK’un 305 ila 326. maddelerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
1412 sayılı CMUK’un 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrası uyarınca tekerrüre esas alınan mahkûmiyet hükmünün verildiği tarihte yürürlükte bulunan “Temyizi Kabil Olan ve Olmayan Hükümler” başlıklı 305. maddesi; “Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Ancak, on beş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalara ait hükümler hiçbir harç ve masrafa tabi olmaksızın Yargıtay’ca re’sen tetkik olunur.
1- İkimilyon liraya kadar (İkimilyon dâhil) para cezalarına dair olan hükümler,
2- Yukarı sınırı onmilyon lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3- Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler, temyiz olunamaz.
Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343. madde hükümleri dairesinde Yargıtaya başvurulabilir” şeklinde iken, 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun’un 3. maddesi uyarınca CMUK’un 305. maddesinin (1) numaralı bendinde yer alan “ikimilyon” ibaresi “ikimilyar”; (2) numaralı bendinde yer alan “onmilyon” ibaresi “onmilyar” olarak değiştirilmiştir. Yapılan bu değişikle 21.07.2004 tarihinden önce iki milyon liraya kadar olan para cezaları kesin nitelikte iken, 21.07.2004 tarihinden itibaren iki milyar liraya kadar olan para cezaları kesin hâle getirilmiştir.
İki milyar (iki bin) liraya kadar (bu miktar dâhil) para cezalarına ilişkin hükümlerin temyiz edilemeyeceğine ilişkin 1412 sayılı CMUK’un 305. maddesinin ikinci fıkrasının birinci bendinin Anayasa Mahkemesinin 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 23.07.2009 tarihli ve 65–114 sayılı kararı ile iptal edilmesinden sonra, ister hapis cezasından çevrilen, isterse de doğrudan verilen adli para cezasına ilişkin hükümlerin 14.04.2011 tarihine kadar hiçbir miktar gözetilmeksizin; 14.04.2011 tarih ve 27905 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarakyürürlüğe giren 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 23. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 272. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde; “Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen 3.000 Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı istinaf yasa yoluna başvurulamaz” şeklinde gerçekleştirilen değişiklik ve aynı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen; “Bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz” biçimindeki geçici ikinci madde göz önünde bulundurulduğunda da, 14.04.2011 tarihinden sonra doğrudan hükmolunan 3.000 TL’den fazla adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükümleri yönünden temyiz kanun yolu açık hâle gelmiştir.
1412 sayılı CMUK’un 305. maddesinin birinci fıkrasındaki kesinlik sınırını, maddede belirtilen kesinlik sınırları içinde kalmak şartıyla başkaca hiçbir hak sınırlaması sonucunu doğurmayan para cezasına ilişkin hükümlerle sınırlı olarak yorumlamak gerekmektedir. Bu nedenle, gerek bir mahkûmiyete ek, gerekse bağımsız olarak hükmedilen güvenlik tedbirleri, kesin nitelikteki hükümlere de her yönüyle temyiz edilebilirlik niteliği kazandıracaktır.
Diğer yönden, Ceza Genel Kurulunun duraksamasız kararlarında da açıkça vurgulandığı üzere; 5237 sayılı TCK’nın 50. maddesinde, 647 sayılı Kanun’un 4. maddesindeki düzenlemeye benzer şekilde “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir” hükmüne yer verilmesine karşın, “Bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez” hükmüne yer verilmemesi nedeniyle, gerek 5237 sayılı TCK’nın 50. maddesi uyarınca kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaya seçenek olarak hükmedilen, gerekse 52. madde uyarınca doğrudan hükmedilen 2 milyar lirayı (2.000 TL) aşmayan adli para cezalarına ilişkin hükümler kesin niteliktedir.
Sonuç olarak, 5219 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 21.07.2004 tarihinden Anayasa Mahkemesinin 23.07.2009 tarihli ve 65-114 sayılı kararının yürürlüğe girdiği 07.10.2010 tarihine kadar 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre doğrudan verilen para cezaları ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre hem hapisten çevrilen hem de doğrudan verilen adli para cezalarında temyiz kesinlik sınırının 2.000 TL olduğu; 07.10.2010 tarihinden 6217 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar hem hapisten çevrilen hem de doğrudan verilen tüm adli para cezalarının miktara bakılmaksızın temyize tâbi olduğu; 6217 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihinden itibaren sadece doğrudan verilen adli para cezalarında temyiz kesinlik sınırı ile, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra doğrudan verilen adli para cezalarında istinaf kesinlik sınırının 3.000 TL olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, suç işlendiği tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümleri de gözetilmek suretiyle miktar itibarıyla temyiz kesinlik sınırının altında bulunan adli para cezası ile mahkûmiyet hükümlerinin tekerrür uygulamasına da esas alınamayacağının kabulü gerekmektedir.
Somut olaydaki uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde:
Yerel mahkemece tekerrüre esas olduğu gerekçesiyle TCK’nın 58/3. maddesi uyarınca TCK’nın 86/2. maddesindeki seçimlik cezalardan hapis cezasını seçme gerekçesi olarak belirttiği hükmün 21.04.2009 tarihinde verildiği, bu hükümde sanığın 5237 sayılı TCK’nın 197/3, 50/1, 52/2-4. maddeleri uyarınca hapisten çevrili 1.500 TL adli para cezası ile mahkûmiyetine karar verildiği, sonuç cezanın, hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 305. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca miktar itibarıyla kesin nitelikte olması nedeniyle temyiz imkânının bulunmadığı ve sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/3. maddesinin uygulanmasına esas alınamayacağı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme hükmünün suç tarihi itibarıyla tekerrüre esas sabıkası bulunmayan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 58/3. maddesi uyarınca mükerrir olduğu gerekçesi ile TCK’nın 86/2. maddesindeki belirtilen seçimlik cezalardan hapis cezasının seçilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İzmir 34. Asliye Ceza Mahkemesinin tarihli ve 391-380 sayılı hükmünün, sanık … hakkında suç tarihi itibarıyla tekerrüre esas sabıkası bulunmayan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 58/3. maddesi uyarınca mükerrir olduğu gerekçesi ile TCK’nın 86/2. maddesindeki belirtilen seçimlik cezalardan hapis cezasının seçilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.03.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.