Hırsızlık – Suça sürüklenen çocuk – Ceza Genel Kurulu – 2018/235 E. , 2021/40 K.

Ceza Genel Kurulu 2018/235 E. , 2021/40 K.

“İçtihat Metni”

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İSTANBUL 7. Çocuk
Sayısı : 90-236

Sanık …’nın hırsızlık suçundan TCK’nın 142/1-b ve 31/3. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 7. Çocuk Mahkemesince verilen 14.11.2013 tarihli ve 89-133 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 27.01.2016 tarih ve 37319-1410 sayı ile;
“…Suça sürüklenen çocuğun aşamalarda suçlamayı kabul etmemesi, suça sürüklenen çocukta herhangi bir suç eşyasının bulunmaması, 21.06.2013 tarihli tutanakta suç yerindeki kamera görüntüsü ile suça sürüklenen çocuğun da aralarında bulunduğu iki bayanın kıyafetlerinin benzerlik göstermediğinin belirtilmesi, diğer sanığın nezarethanede bulunan çeyrek altınının, müştekiye ait olduğu hususunun netleştirilmediği, kaldı ki, benzer olabileceği için kesin olarak bir tespit de yapılamayacağı, tüm dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuğun yüklenen suçu işlediğine dair hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı deliller bulunmadığı gözetilmeden suça sürüklenen çocuğun beraati yerine yazılı biçimde hükümlülüğüne karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 14.06.2016 tarih ve 90-236 sayı ile;
“Olay tarihinde müştekinin alışveriş yapmak amacıyla mağazaya girdiği, elbise denemek için çantasını ablasına verdiği, onun da kıyafet bakmak üzere çantayı bir an bırakmasından istifadeyle sanık ve diğer sanığın çantayı alıp gittikleri, sanığın başka bir mağazada şüphe üzerine yakalandığı ve müştekiyle yüzleştirildiğinde müştekinin sanığı teşhis ettiği,” şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.11.2016 tarihli ve 358567 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1406-2095 sayı ile; 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 07.05.2018 tarih ve 297-6766 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanık…hakkında tefrik kararı verilmiş olup direnmenin ve temyizin kapsamına göre inceleme sanık … hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı hırsızlık suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle suçun sabit olup olmadığının tespiti bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Şikâyetçi …’in, 21.06.2013 tarihinde saat 16.00 sıralarında Cevahir Alışveriş Merkezinde bulunan Fabrika isimli mağazada alışveriş yaptığı sırada kol çantasının içinden cüzdanının çalındığı yönünde müracaatta bulunması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
21.06.2013 tarihli tutanakta; mağdurun müracaatı üzerine olay yerine gidilerek mağazanın güvenlik kamerası görüntüleri incelendiğinde, net olmamakla birlikte 18-20 yaşında iki bayan şahsın mağaza içinde şüpheli hareketlerde bulunduklarının görüldüğü, mağdurun, cüzdanını bu bayan şahısların çalmış olabileceğini söylediği sırada alışveriş merkezinin güvenlik görevlilerince yemek katında hareketlerinden şüphelenilen iki bayanın yakalandığının anons geçildiği, yapılan kimlik tespitlerinde … ve…olduğu anlaşılan bayanların üzerindeki kıyafetler ile kamera görüntülerindeki şahısların kıyafetlerinin benzerlik taşımadığının değerlendirildiği, bununla birlikte mağdurun şüphesinde haklı olduğunu ve bu şahıslardan şikâyetçi olduğunu söylemesi üzerine yakalanan şahısların polis merkezine götürüldükleri bilgilerine yer verildiği,
Yakalama ve üst arama tutanaklarında; sanık …’nın üzerinde Nokia C3 marka eski model bir cep telefonu ile inceleme dışı sanık Beste Tüfekçi’nin üzerinden Nokia 7230 model eski bir cep telefonu ve 20 TL paranın çıktığı, kayda değer başkaca bir şey bulunamadığının bildirildiği,
22.06.2013 tarihli tutanakta; sanık ve inceleme dışı sanığın ifadeleri alınmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edildikleri, inceleme dışı sanık Beste Tüfekçi’nin burada görevli polis memurlarına kendisine ait bir adet çeyrek altının kayıp olduğunu söylemesi üzerine bir gün önce polis merkezinde bekletildikleri nezaret odasında yapılan aramada bir adet kulplu ve 2000 tarihli çeyrek altının bulunarak muhafaza edildiği ve adli emanet memurluğuna teslim edildiğinin belirtildiği,
UYAP sisteminde yapılan araştırmada, İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesince 23.05.2014 tarih ve 499-238 sayı ile inceleme dışı sanık Beste Tüfekçi’nin aynı eylem nedeniyle TCK’nın 142/1-b maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, gerekçeli karar içeriğinde, mağdurun, avukat olduğu, olay sonrasında olayın oluş anını gösteren kamera kayıtlarını izlediğinde eylemi gerçekleştiren şahısların, daha sonra yakalanan şahıslar olduğunu anladığı, sanık ve inceleme dışı sanığın yakaladıklarında birbirlerinin kıyafetlerini giymiş oldukları, birinin üzerindeki kot gömleği diğerine verdiği, bu şekilde kamerada görünen kişinin tişörtünün belli olmadığı yönündeki beyanlarına yer verildiği, hükmün inceleme dışı sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Ceza Dairesince 13.03.2017 tarih ve 10044-2873 sayı ile onanmasına karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
Mağdur aşamalarda; alışveriş yapmak amacıyla ablasıyla birlikte Fabrika isimli mağazaya geldiğini, beğendiği bir ceketi denemek için kabine yöneldiğini, kol çantasını da yanında bulunan ablasına bıraktığını, ceketin parasını ödemek için kasaya gittiğinde çantasındaki cüzdanını bulamadığını, durumu ablasına sorduğunda, ablasının, kendisinin kabinde olduğu sırada çantayı bir süreliğine masanın üzerine bırakmış olduğunu, ancak bir şey fark etmediğini söylediğini, bunun üzerine cüzdanının çalınmış olabileceğini düşünerek mağazanın güvenlik görevlisine haber verdiğini, kamera görüntülerini izlediğinde, iki bayan şahsın çantasının bulunduğu masanın yanına geldiklerini, bayanlardan birinin perdeleme yaptığını, diğer bayanın ise kendi çantasına bir şey koyduğunu gördüğünü, bu sırada mağazanın güvenlik görevlilerinin, alışveriş merkezinin yemek katında … ve…isimli iki bayanın şüpheli hareketleri üzerine yakalandığını söylediklerini, teşhis için mağazaya getirilen sanık ve arkadaşının kıyafetlerini ve saç şekillerini değiştirmiş olduklarını, buna rağmen görür görmez onlar olduğunu hemen anladığını, daha sonra yine aynı alışveriş merkezi içindeki başka bir mağazada çalınan cüzdanının bulunduğu bilgisinin geldiğini, cüzdanını kontrol ettiğinde 2 adet çeyrek altın ile 180 TL kadar parasının yerinde olmadığını,
İnceleme dışı sanık…aşamalarda; olay tarihinde erkek arkadaşlarıyla buluşmak üzere alışveriş merkezine gittiklerini, yiyecek katında arkadaşlarını bekledikleri sırada güvenlik görevlilerinin kendilerini yakaladığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık aşamalarda; olay tarihinde arkadaşı Beste ile birlikte Cevahir AVM’ye gittiklerini, yemek katında arkadaşlarını bekledikleri sırada AVM’nin güvenlik görevlilerinin hırsızlık yaptıkları gerekçesi ile kendilerini yakaladıklarını, üzerinden şikâyetçiye ait herhangi bir eşya çıkmadığını, kamera kayıtlarındaki bayanların üzerlerindeki kıyafetler ile kendi kıyafetlerinin uyumlu olmadığını, ayrıca üst aramasında çalındığı iddia edilen eşyanın ele geçirilemediğini, atılı suçlamayı kabul etmediğini savunmuştur.
Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektedir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık …’nın, hakkında tefrik kararı verilen…ile birlikte mağazada alışveriş yapmakta olan mağdurun masa üzerine bıraktığı çantasından cüzdanını çaldığının iddia ve kabul edildiği olayda;
Mağdurun, mağazanın kamera görüntülerini izlediğinde, iki bayan şahsın çantasının bulunduğu masanın yanına geldikleri, bayanlardan birinin perdeleme yaptığı, diğer bayanın ise kendi çantasına bir şey koyduğu, bu sırada mağazanın güvenlik görevlilerinin, alışveriş merkezinin yemek katında … ve…isimli iki bayanın şüpheli hareketleri üzerine yakalandığını söyledikleri, teşhis için mağazaya getirilen sanık ve arkadaşının kıyafetlerini ve saç şekillerini değiştirmiş oldukları, buna rağmen yakalanıp getirilen şahısların kamera kaydında görüntüsü bulunan şahıslar olduğunu görür görmez anladığı yönünde beyanda bulunması, yakalama tutanağına göre güvenlik kamerası görüntüleri incelendiğinde, net olmamakla birlikte 18-20 yaşında iki bayan şahsın mağaza içinde şüpheli hareketlerde bulundukları bilgilerine yer verilmesi, bununla birlikte görüntüsü bulunan şahısların sanık ve inceleme dışı sanık olup olmadığına ilişkin herhangi bir tespit ve değerlendirmeye yer verilmemesi karşısında, sanığın tüm aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmemesi hususu da dikkate alınarak, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm delillerin toplanması ve tartışılmasının zorunlu olduğu cihetle, öncelikle müzekkere içeriklerinden mevcut olduğu anlaşılan ancak dosya içinde bulunmayan olay anını gösteren kamera görüntülerinin getirtilerek, arşiv kaydı bulunan sanığın olay tarihlerine yakın bir zamanda çekilmiş fotoğrafları ile son tarihli fotoğrafları da temin edilip görüntülerde kaydı bulunan şahsın sanık olup olmadığına dair uzman bilirkişi incelemesi yaptırılması, inceleme dışı sanık Beste Tüfekçi’ye ait kesinleşmiş dava dosyasının da celbi ile o dosyaya yansıyan delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; suçun sabit olup olmadığının tespiti bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak karar verilmediği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Ön sorun bakımından ulaşılan sonuç karşısında, suçun sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık konusu bu aşamada değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul 7. Çocuk Mahkemesinin 14.06.2016 tarihli ve 90-236 sayılı direnme kararına konu hükmünün, eksik araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.02.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.