Uyuşturucu madde ticareti yapma – Ceza Genel Kurulu – 2017/935 E. , 2021/43 K.

Ceza Genel Kurulu 2017/935 E. , 2021/43 K.

“İçtihat Metni”
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Sayısı : 231-22

Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık …’in TCK’nın 188/3, 52/2, 53, 54, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis ve 2000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, müsadereye ve mahsuba ilişkin Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.12.2009 tarihli ve 236-316 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 09.05.2016 tarih ve 2294-4342 sayı ile;
“Sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında 09.03.2009 ve 12.03.2009 tarihlerinde yakalanan uyuşturucu maddelere ilişkin eylemlerinin TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suçu oluşturduğu ve cezasının anılan madde uyarınca arttırılması gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyulmasına ve sanığın TCK’nın 188/3, 43/1, 52/2-4, 53, 54, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ve 2500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, müsadereye ve mahsuba karar veren Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.01.2017 tarihli ve 231-22 sayılı hükmünün sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 03.05.2017 tarih ve 742-1119 sayı ile;
“Sanık …’in tekerrüre esas kabul edilen adli sicil kaydına göre Sakarya 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2006/544 esas, 2006/715 karar sayılı yaralama suçu hakkında hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanun’lar da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 86/2. maddesi kapsamındaki yaralama suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda tartışılıp sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.06.2017 tarih ve 2017/13857 sayı ile;
“…Dosya ve olay tutanağının incelenmesinde sanığın 09.03.2009 ve 12.03.2009 tarihli eylemlerinden dolayı 5237 SK 188/3, 43/1, 52, 53, 54 ve 63. maddeleri gereğince cezalandırıldığı görülmüşütür.
09.03.2009 tarihli olayda durumundan şüphelenilen ve uyuşturucu kullanıcısı olan …’un kullandığı araç durdurulup sanığın üzeri arandığında 3.11 gram esrar ele geçmiştir. Bu sanık ele geçen uyuşturucuyu sanık …’ten aldığını söylemiş ve fotoğraflardan bu sanığı teşhis etmiş ancak … olay sonrası yakalanmamıştır.
Bu olaydan sonra … hakkında telefonu dinlemeye alınmış ve kendisi aranmaya başlanmıştır.
Sanığın 12.03.2009 tarihinde polisler tarafından tanınması üzerine kaçmaya başlamış kaçarken de yere bir silah ve 5 fişek esrar atarak kaçmıştır. Sanık bu olaydan sonra 16.03.2009 tarihinde kendiliğinden gelerek teslim olmuştur.
09.03.2009 tarihli olayda sanık … Korkutun üzerinde yakalanan 3.11 gram esrarı sanığın sattığına dair …’un atfı cürmünden başka delil yoktur.
Bu nedenle bu eylemden dolayı sanığın sadece …’un atfı cürüm niteliğindeki beyan ve teşhisine dayalı tek delille cezalandırılması mümkün değildir.
Ancak sanığın 12.03.2009 tarihli olayda üzerinden attığı 5 fişek uyuşturucu ile … atfı cürmü delillenmiş ve sanığın satıcılığı kesinleşmiştir.
Olayı bir örnek ile açıklamak gerekir ise; üzerinde uyuşturucu yakalanan …’un beyan ve teşhisinden hemen sonra polisler sanık …’i yakalayıp üzerinin aranmasında hiçbir uyuşturucu çıkmamış olsaydı sanık … sadece …’un beyanına göre cezalandırılması mümkün olacak mı ? Elbette olmayacaktı.
Sanık … üzerinde 5 fişek esrar yakalanmış olsa idi sanığa hem …’a satığı esrardan hem de üzerinde yakalanan 5 fişek esrardan ayrı ayrı cezalandırmak mümkün olacak mıydı? Elbette olmayacaktı.
Olayımızda da 09.03.2009 tarihinde …’un üzerinde 3.11 gram esrar yakalanmış, …’un alınan beyanından hemen sonra … yakalanmayıp 3 gün sonra 12.03.2009 tarihinde yakalamaya çalışıldığında üzerindeki 5 fişek esrarı atıp kaçmış daha sonra kendisi gelip teslim olmuştur.
Sanığın 12.03.2009 tarihli olayı ikinci uyuşturucu satmak için bulundurmak olmayıp …’un beyanındaki uyuşturucu satıcılığını delillendirmek olur.
Yukarıda anlatılan nedenler ile sanığın 9.3.2009 tarihindeki …’a yapılan uyuşturucu satımı ile 12.3.2009 tarihindeki yakalanmaya çalışırken yere attığı 5 fişek uyuşturucu bulundurması sanığın birden fazla uyuşturucu satımını değil 09.03.2009 tarihinde …’a satıldığı iddia edilen uyuşturucu satımının delillenmesi niteliğinde olduğundan sanığın tek uyuşturucu satmak suçundan ….. maddesi ile cezalandırılması gerekirken hakkında …. maddesi ile artırım yapılması yasaya aykırı görülmüş olup Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 12.01.2017 tarih ve 2016/231 esas, 2017/22 sayılı kararın onanması kararı kaldırılarak Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin belirtilen kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 05.07.2017 tarih ve 2106-1549 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Olay ve yakalama tutanakları, fotoğraf teşhis tutanağı ile fezleke içeriklerine göre; Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü görevlilerince alınan bilgiler ve yapılan istihbarat çalışmaları sonucunda …,…. ve … isimli şahısların birbirleri arasında ve birlikte hareket ederek Sakarya, İstanbul ve Kocaeli illerinden temin ettikleri esrar ve sentetik hapları Sakarya’da sattıkları bilgilerinin elde edilmesi üzerine soruşturma başlatıldığı,
Şüpheli şahıslar ve bu kişiler ile bağlantısı olabileceği değerlendirilen diğer şüpheli şahısların suç unsurlarıyla birlikte yakalanmaları ve örgütün deşifre edilebilmesi amacıyla …, …, ….’in kullandıkları tespit edilen GSM hatları hakkında CMK’nın 135 ve devamı maddeleri uyarınca iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması, izlenmesi ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve … ile … hakkında Sedirvan Müzik Center isimli iş yerinde teknik araçlarla izleme yapılabilmesi için mahkemelerden kararlar alındığı,
Bu kapsamda sanık …’in kullandığı (Kardeşi….. adına kayıtlı) 0546 …. numaralı GSM hattının da Sakarya 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 09.03.2009 tarihli ve 2009/370 değişik iş sayılı kararı ile takibine başlanıldığı,
Devam eden soruşturma sonucunda şüphelilerin suç delilleri ile birlikte yakalanmasını sağlamak amacıyla Sakarya 2. Sulh Ceza Mahkemesinden alınan 2009/269 ve 2009/288 değişik iş sayılı arama kararları uyarınca 04.05.2009 tarihinde gerçekleştirilen eş zamanlı operasyon ile 20 şüpheli şahsın gözaltına alındığı,
Soruşturma sürecinde yapılan ara yakalama ve delillendirme çalışmalarında;
02.03.2009 tarihinde; …. isimli şahısların saat 20.30 sıralarında yanlarında bulunan iki şahısla birlikte…. plaka sayılı araçta seyir hâlinde olduklarının görüldüğü, uyuşturucu madde alış verişi yapacaklarının değerlendirilmesi üzerine görevlilerce aracın durdurulmak istenildiği, aracı görevlilerin üzerine sürmek suretiyle kaçmaya çalışan şüphelilerin yakalandıkları, araçta….’un bulunduğunu tespit eden görevlilerin,…n oturduğu sağ ön koltuk üzerinde, beyaz kâğıt içinde, açık şekilde duran ve daralı ağırlığı 3 gram gelen esrarı görüp muhafaza altına aldıkları,
09.03.2009 tarihinde; yapılan teknik takip çalışmalarından, …..plaka sayılı aracı kullanan …’un uyuşturucu madde kullandığının, Yenidoğan Mahallesi Doğumevi civarında dolaştığının ve üzerinde esrar olduğunun 09.03.2009 tarihinde saat 13.00 sıralarında öğrenilmesi üzerine saat 13.30’dan itibaren çalışmalara başlanıldığı, saat 14.30 sıralarında Milli Egemenlik Caddesinden Sedirvan istikametine seyir hâlinde olduğu görülen aracın görevlilerce takibe alındığı, Yenidoğan Mahallesi, Bosna Caddesi, BİM Market önünde saat 14.40 sıralarında aracın durdurulduğu, araçta bulunan kişinin … olduğunun tespiti sonrası şahsa üzerinde veya aracında uyuşturucu madde olup olmadığının görevlilerce sorulduğu, şahsın tedirgin hareketler sergileyerek bulunmadığını söylediği, bunun üzerine kendisi ve otosunun arama yapılması için karakola götürüleceğinin ifade edilmesi sonrasında adı geçenin “üzerimde içmek için bir miktar esrar var” diyerek montunun cebinden çıkardığı gazete kâğıdına sarılı 3,11 gram esrarı görevlilere teslim ettiği, alınan arama kararı uyarınca yapılan aramada başka suç unsuruna rastlanılmadığı,
…’un ifadesinde; üzerinde ele geçen esrarı 0546 …. numaralı GSM hattını kullanan, 175-180 cm boylarında, sarışın, kısa saçlı, Ferhat isimli şahıstan, yakalanmadan 20 dakika öncesinde Doğumevi civarında satın aldığını beyan ettiği,
Şahsın bulunabileceği yerlerde yapılan araştırmalarda yakalanmasının mümkün olmadığı,
Yapılan araştırmada, [email protected] adresine 30.04.2008 tarihinde ayrıldığı eşi tarafından yapılan ihbarda 0546…. numaralı telefonu kullanan … isimli şahsın uyuşturucu madde kullandığı ve sattığının bildirilmesi ile …’un ifadesinde geçen …. isimli şahsın da aynı GSM hattını kullandığının anlaşılması üzerine, …. isimli şahsın kasten adam yaralama suçundan kaydı bulunan … (TC No: 249….) olabileceğinin değerlendirilerek adı geçenin temin edilen fotoğrafının …’a gösterildiği,
…’un; fotoğrafı gösterilen şahsın, yakalanmadan 20 dakika kadar önce 20 TL karşılığında Doğumevi civarında ve daha öncesinde de bir kez esrar satın aldığı… isimli şahıs olduğunu beyan ederek teşhiste bulunduğu,
12.03.2009 tarihinde; 09.03.2009 tarihinde yakalanan … isimli şahsın beyanları üzerine firari olarak aranmakta olan ve yakalama çalışmaları devam eden …’in, 12.03.2009 tarihi saat 16.15 sıralarında Adapazarı Şeker Fabrikası arkasında bulunan Çark Deresi civarında yanında esmer tenli, kısa saçlı, alnı açık, kirli sakallı, 1,65 cm boylarında tanınmayan bir şahısla birlikte olduğunun görevlilerce görüldüğü, şahısların yanlarına doğru yaklaşıldığı sırada … ve yanındaki şahsın yaya olarak kaçmaya başladıkları, görevlilerin kaçan şahısları yakalamak amacıyla takibe başladıkları, …’in kovalamaca sırasında sağ elini belinin sol kısmına atarak bir şeyler çıkarmaya çalıştığı sırada sağ elinden gri renkli, toplu mekanizmalı bir silahı yere düşürdüğünün, kaçmaya devam eden şahsın montunun cebinden çıkardığı (5) adet küçük kâğıt parçalarını da yere attığının görevlilerce görüldüğü, yapılan çalışmalara rağmen …’in olay günü yakalanamadığı, durumun aynı gün saat 18.25 sıralarında Cumhuriyet savcısına bildirilip talimatları doğrultusunda işlem yapıldığı, üzerinde COBRA 38 Special CTG C740982 yazan ve içerisinde (4) adet MKE yapımı 9,65 mm fişek bulunan silah ile toplam 7,44 gram gelen esrarın görevlilerce muhafaza altına alındığı,
12.03.2009 tarihli teslim ve tesellüm tutanağına göre; 12.03.2009 tarihinde saat 18.45 sıralarında Cumhuriyet Mahallesi Tansu Çiller Lisesi önünde durumlarından şüphelenilerek durdurulan … ve … isimli şahısların nüfus cüzdanlarının GBT kayıtları sorgulanmak üzere görevlilerce alındığı, sorgulama esnasında adı geçen şahısların kaçtıkları, kayıtlarının bulunduğu anlaşılması üzerine nüfus cüzdanlarının Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürlüğüne teslim edildiği,
Arama ve yakalama çalışmaları devam eden şüpheli …’in 16.03.2009 tarihinde Şube Müdürlüğüne gelerek teslim olması üzerine aynı gün tutuklanarak ceza infaz kurumuna konulduğu,
30.03.2009 tarihinde; yapılan teknik takip çalışmalarından, … isimli şahsın 30.03.2009 tarihinde … plaka sayılı araçla İzmit’e uyuşturucu madde almak için gittiği ve getireceği uyuşturucu maddeleri kullanıcı şahıslara satacağının tespiti üzerine, aynı gün saat 18.00 sıralarında Sakarya ili giriş noktalarında tertibat alan görevlilerin bahsi geçen araç ve şahsın yakalanabilmesi için çalışmalara başladıkları, …’nın kullandığı … plaka sayılı aracın İzmit istikameti E-5 Esentepe mevkisinde görülerek takibe alındığı, aracın 18.20 sıralarında Beşköprü mevkisinde görevlilerce durdurulduğu, araçta … ve…..’un bulunduğunun tespit edildiği, Cumhuriyet Başsavcılığından alınan yazılı arama emri üzerine yapılan aramada, aracın vites kolu yanında, şoför tarafında, konsül iç kısmına gizlenmiş (2) ayrı pakette, toplam daralı ağırlığı 45 gram gelen toz hâlinde esrarın, …’nın üzerinde 0,8 gram plaka esrarın ele geçirildiği,
18.04.2009 tarihinde; uyuşturucu madde ile mücadeleye yönelik yapılan çalışmalar sırasında 18.04.2009 tarihinde saat 18.00 sıralarında alınan “Dayı lakaplı bir şahsın İstanbul’dan aldığı sentetik hapları akşam saatlerinde otogar civarında Sarı lakaplı … ile … isimli şahısların içerisinde bulunduğu … plaka sayılı araçta yapılan amarada, otonun arka koltuğu önünde bulunan ayak paspası üzerinde Dolorex yazan ilaç kutusunda (17) adet açık yeşil renkli ve taç logolu, (42) adet açık mavi renkli ve Mitsubishi logolu hapların ele geçirildiği,
04.05.2009 tarihinde yapılan operasyonda; …,…. isimli şüphelilerin yakalandıkları,
Şüpheli….’in yakalandığında üzerinde yapılan aramada, arka sol cebinde bulunan (2) adet şeffaf naylon poşette, tohumla karışık, yeşil renkli, toplam tahmini ağırlığı 10 gram gelen esrar ele geçirildiği,
Sakarya Halk Sağlığı Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 10.03.2009 tarihli kimyasal analiz raporunda; 09.03.2009 tarihinde … isimli şahıstan elde edilen net 3,1130 gram yeşil-kahverenkli, küçük dal, yaprak ve tohum hâlindeki maddenin esrar olduğunun,
ATK Kimya İhtisas Dairesi’nin 27.08.2009 tarihli raporuna göre; … isimli şahıstan elde edilen net 2,2 gram kenevir bitkisinden net 748 gram esrar elde edilebileceğinin,
ATK 5. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 07.09.2009 tarihli raporuna göre; net 748 gram ağırlığındaki toz esrarın 5237 sayılı TCK’nın 188. maddesi kapsamındaki uyuşturucu maddelerden olduğunun,
Sakarya Halk Sağlığı Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 13.03.2009 tarihli kimyasal analiz raporunda; 12.03.2009 tarihinde … isimli şahıstan elde edilen net 7,4493 gram yeşil-kahverenkli, sap, yaprak ve tohum hâlindeki maddenin esrar olduğunun,
Sakarya Halk Sağlığı Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 03.03.2009 tarihli kimyasal analiz raporunda; 02.03.2009 tarihinde … plakalı araçtan elde edilen net 2,8944 gram yeşil-kahverenkli, dal, yaprak ve tohum hâlindeki maddenin esrar olduğunun,
Sakarya Halk Sağlığı Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 31.03.2009 tarihli kimyasal analiz raporunda; 30.03.2009 tarihinde … plaka sayılı araç ve … isimli şahıstan elde edilen net toplam 42,1549 gram toz, plaka hâlindeki yeşil renkli maddenin esrar olduğunun,
Sakarya Halk Sağlığı Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 04.05.2009 tarihli kimyasal analiz raporunda; 04.05.2009 tarihinde… Şen isimli şahıstan elde edilen net 8,5276 gram yeşil-kahverenkli, dal, yaprak ve tohum hâlindeki maddenin esrar olduğunun,
İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 20.04.2009 tarihli raporunda; 18.04.2009 tarihinde ele geçirilen, üzerinde taç şekli bulunan 16 adet açık yeşil renkli ve 1 adet kirli beyaz renkli tabletlerin, uyuşturucu ve uyarıcı maddeler kapsamında değerlendirilmeyen CPP etken maddesi ile uyuşturucu maddelerden uyarıcı özelliğe sahip amfetamin etken maddesi içerdikleri, üzerinde Mitsubish amblemi bulunan 42 adet açık mavi renkli tabletlerin uyuşturucu ve uyarıcı maddeler kapsamında değerlendirilmeyen CPP etken maddesi içerdiğinin,
Bildirildiği,
İletişimin tespitine ve teknik araçlarla izlemeye ilişkin kararlar ile iletişimin tespitine dair çözüm tutanaklarının dosyada mevcut oldukları,
Sanık …’in kullandığı, kardeşi … adına kayıtlı 0546 …numaralı GSM hattına ilişkin toplam (20) adet iletişimin tespitine ilişkin tutanaklar incelendiğinde sanığın; iddianamede uyuşturucu madde sattığı belirtilen …, …, … ve … ile herhangi bir telefon görüşmesinin bulunmadığı, … ile ise toplam (4) adet telefon görüşmesinin bulunduğu, ayrıca soruşturma kapsamında ismi geçen … ile toplam (3) adet, …. ile (2) adet, Ahmet Seçgin ile (1) adet telefon görüşmesinin olduğu, diğer görüşmelerin ise açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen şahıslarla gerçekleştirildiği,
Sanık … hakkında, 12.03.2009 tarihinde ele geçirilen silah ve fişekler ile ilgili açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesince sanığın mahkûmiyetine dair verilen 2009/528 esas ve 2011/594 karar sayılı kararın 08.01.2013 tarihi itibarıyla kesinleşmiş olduğu,
Anlaşılmıştır.
Tutanak tanığı …’in; Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yaptığını, 12.03.2009 tarihli ve saat 19.00 itibariyle düzenlenmiş olan tutanak içeriğini aynen tekrar ettiğini, tutanağın doğru olduğunu, …’un beyanı ve teşhisi nedeniyle aradıkları …’in kimlik bilgileri ve fotoğrafının kendilerinde olduğunu, araştırmaları sırasında rastladıkları sanık …’ın kendilerini fark etmesi üzerine olay yerinden kaçtığını ve kaçarken de üzerinde bulunan tabanca ve uyuşturucu maddeleri atığını, bunu bizzat gördüğünü, takip etmelerine rağmen şahsı yakalayamadıklarını ve durumu saat 18.25 itibarıyla Cumhuriyet savcısına bildirdiklerini,
Tutanak tanığı …’nın; Sakarya Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yaptığını, 12.03.2009 tarihli ve saat 19.00 itibarıyla düzenlenmiş olan tutanak içeriğini aynen tekrar ettiğini, tutanağın doğru olduğunu, …’un beyanları ve teşhisi nedeniyle kimliğinden haberdar oldukları ve fotoğrafından tanıdıkları ve araştırmaları sırasında rastladıkları sanık …’ın kendilerini fark etmesi üzerine olay yerinden kaçtığını,
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun şüphelilerinden;
Tanık …’in ifadesinde; kullandığı esrarı uyuşturucu madde satıcısı olan … ile soyadını bilmediğim Şener isimli şahıslardan üç içimliğine 20 TL verip aldığını, bir sefer de İstanbul’da tanımadığı bir şahıstan satın aldığını, zaman zaman …’ten satın aldıkları esrarı tanık … ile birlikte içtiklerini, tanık …in de bir kez kendisine esrar getirdiğini, başka bir şahıstan aldığını söylediğini, bu nedenle tanık …e 10 TL verdiğini, mahkemede ise; emniyetteki ifadesinde esrarı belediyenin arkasında… isimli şahıstan aldığını söylediğini, görevlilerin “… mi?” diye sormaları üzerine de “Herhalde odur” dediğini, çünkü…’ın soyadını bilmediğini, huzurda bulunan sanığı ise ilk defa gördüğünü ve sanıktan uyuşturucu almadığını,
Tanık …’in ifadesinde; esrar kullandığını, 2,5 aydır ise bıraktığını, kullandığı dönemde esrarı zaman zaman Eko lakaplı … ve … isimli şahıslardan 20 TL verip satın aldığını, mahkemede ise; emniyetteki ifadesinde Eko veya Çeko lakaplı şahıstan esrar aldığını söylediğini ancak bu kişinin … olduğuna dair bir beyanda bulunmadığını, huzurda bulunan sanık …’ı ilk defa gördüğünü, esrar aldığını söylediği Eko lakaplı şahsın bu kişi olmadığını,
Tanık …’nın ifadesinde; esrar kullandığını ve kullandığı esrarı … ile Şeker Camisinin karşısında takılan … isimli şahıslardan iki içimliğine 20 TL verip satın aldığını, mahkemede ise; emniyetteki ifadesini kabul etmediğini, ifadesinde geçen …’ten iki içimlik esrarı 20 TL’ye aldığına dair beyanının doğru olmadığını, huzurdaki sanık …’tan esrar almadığını,
Tanık…’in ifadesinde; …’i tanıdığını, esrar sattığını duyduğunu ancak kendisinden esrar satın almadığını, kendisi ile hiçbir şekilde görüşmediğini, 12.03.2009 tarihi saat 15.45 itibarıyla gerçekleşen görüşmeyi yapanın kendisi olmadığını, kimin yaptığını da hatırlamadığını, 02.03.2009 tarihinde….ile yakalandıklarında kullanmakta olduğu … plaka sayılı araçta ele geçirilen esrarın kime ait olduğunu bilmediğini, tanık…’in ehliyetleri olmadığını söylediği için kendisinin aracı kullanmakta olduğunu, esrarın tanık…’ün oturduğu koltuğun üzerinde ele geçirildiğini, yakalandıkları ana kadar araçta esrar olduğunu da bilmediğini,
Tanık…un ifadesinde; 02.03.2009 tarihinde…. ve… ile birlikte bulundukları araçta esrar bulunduğunu, esrarın tanık…’ün oturduğu koltuğun üzerinde ele geçtiğini, esrarın kime ait olduğunu ve yakalandıkları ana kadar araçta esrar bulunduğunu da bilmediğini,
Tanık …’in ifadesinde; 02.03.2009 tarihinde …. ve… ile birlikte bulundukları araçta esrar bulunduğunu, esrarın tanık…’ün oturduğu koltuğun üzerinde ele geçtiğini, esrarın kime ait olduğunu ve yakalandıkları ana kadar araçta esrar bulunduğunu da bilmediğini,
Tanık …’in ifadesinde; 02.03.2009 tarihinde…. ve… ile birlikte bulundukları araçta ele geçen esrarı 2008 yılında evinin bahçesinde yetiştirdiği bir kök kenevir bitkisinden elde ettiğini, esrar kullandığı için cebinde bulundurduğunu, polislerin durdurması sonrasında koltuğun üzerine attığını, diğer arkadaşlarının haberlerinin olmadığını,
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun şüphelilerinden;
Tanık …’nın soruşturma aşamasındaki ifadelerinde; 3 ay öncesine kadar esrar kullandığını, kullandığı esrarı ise …’ten temin ettiğini, 06.02.2009 ve 07.02.2009 tarihlerinde telefon görüşmesi yaptığı …’in uyuşturucu madde satma suçundan cezaevinde olduğunu, adı geçen şahıstan devamlı şekilde para karşılığında esrar alarak içtiğini, 06.02.2009 tarihinde yaptığı görüşmenin muhtemelen uyuşturucu madde almak için olduğunu, sonrasında…’tan uyuşturucu madde alıp almadığını hatırlamadığını, 07.02.2009 tarihli görüşmeyi de içmek için esrar almak amacıyla yaptığını, 22.02.2009 tarihli görüşmeyi hatırlamadığını, 09.03.2009 tarihinde … ile yaptığı görüşmenin ise bir arkadaşı ile birlikte esrar almak için…’ın yanına gitmelerine ilişkin olduğunu, o tarihte 20 TL karşılığında…’tan esrar aldıklarını, mahkemede ise; kullandığı esrarı… isimli şahıstan aldığını, ancak bu kişinin soyadını bilmediğini, nezarethanede bulunduğu sırada diğer yakalanan kişilerin de esrar aldıkları şahıs olarak…’ın adını verdiklerini söylediklerini, kendisinin…’ın soyadının Bilgiç olduğuna dair bir beyanda bulunmadığını, bunun ifadesine eklenmiş olduğunu, uyuşturucuyu aldığını söylediği şahsın huzurdaki sanık … olmadığını, telefon görüşmelerinin kardeşi İbrahim’e telefonunu verip kullandırmasından kaynaklandığını,
Tanık …’nın soruşturma aşamasındaki ifadelerinde; esrar kullandığını, üniversite içerisindeki pastanede ve Çark Mesire içerisinde kordon boyu olarak bilinen yerde takılan …, terminaldeki lavabonun orada takılan Sarı lakaplı … ve Şeker Mahallesi Vişne Sokakta takılan … isimli soyadını bilmediği şahıslardan aldığını, … ve … ile aralarında topladıkları parayla aldıkları esrarı birlikte içtiklerini, mahkemede ise; kanalboyu civarında Fiko lakaplı şahıstan esrar aldığını, huzurda bulunan sanık …’ı tanımadığını ve bu kişiden esrar almadığını, emniyetteki ifadesinin tutanağa doğru geçmediğini, ifadesi sırasında …’in isminin geçmesi üzerine Fiko’nun … olduğunu söylediğini, bir kez böyle dediği için daha sonraki ifadelerinde de bu şekilde beyanda bulunduğunu, Fiko lakaplı şahsın huzurdaki sanık … olmadığını,
Tanık …’un soruşturma aşamasındaki ifadelerinde 09.03.2009 tarihinde ele geçirilen esrarı, 0546 …numaralı GSM hattını kullanan, Eko lakabı ile bildiği …’ten 20 TL karşılığında, yakalanmasından 15-20 dakika kadar önce Doğumevi civarında satın aldığını, yakalanmadan önce …’i 0546 …numaralı telefonundan arayıp esrar istediğini, Ferhat’ın da “Tamam, Doğumevi yolu üzerindeyim, gel” dediğini, … plaka sayılı aracıyla Doğumevi yoluna gidip… ile buluşarak esrarı satın aldığını, geri dönerken polislerin kendisini durdurduğunu, üzerinde suç unsuru olup olmadığını sormaları üzerine …’ten satın aldığı esrarı teslim ettiğini, emniyette esrarı satın aldığı şahsı da fotoğrafından teşhis ettiğini, adı geçen şahıstan (2) defa esrar aldığını, mahkemede; sanık …’ı arkadaşı …’in ağabeyi olması nedeniyle tanıdığını, esrar ihtiyacı olduğu zaman sanık …’ın bularak getirdiğini, sanıktan iki defa esrar aldığını, bir içimlik esrara 20 TL verdiğini, bir seferinde telefon görüşmesinin ardından Bosna Caddesinde sanıktan esrar satın aldığını, ardından polislerin kendisini yakaladıklarını, esrarı aldığı kişi olarak lakabını Eko olarak bildiği sanığı fotoğrafından teşhis ettiğini, başkalarına temin edip etmediğini ise bilmediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık …’in soruşturma aşamasındaki ifadelerinde; esrar ya da bir başka uyuşturucu madde kullanmadığını ve satmadığını, tanık …i tanımadığını, 0546 …numaralı telefon hattının kendisine ait ve kullandığı bir numara olmadığını, Adapazarı Şeker Fabrikası arkasında gerçekleştiği iddia edilen olay ile ilgili hiçbir şey bilmediğini, polisten veya bir başkasından kanal boyunda bulunduğu zaman içinde kaçmadığını, bir kovalamaca da yaşanmadığını, hiçbir şekilde yere tabanca veya esrar atmadığını, iddia edildiği gibi esrar ve tabancanın kendisine ait olmadığını, görevlilerin kendisini başka bir şahısla karıştırıyor olabileceğini, 12.03.2009 tarihinde halı sahaya maç izlemeye gittiğini, maç izlerken bira içtiğini, bu sırada arkadaşı …’in yanına geldiğini, bakkaldan sigara almaya gittikleri sırada Tansu Çiller Lisesi önünde görevlilerce durdurulduklarını, kimliklerinin istenilmesi üzerine görevlilere verdiklerini, GBT kontrolü yapıldığı esnada … ile kaçtıklarını, polislerin “üzerinizi arayacağız” demeleri nedeniyle heyecanlandığı için kaçtığını, olay günü ele geçen 5 paket esrarın kendisine ve arkadaşı Tayfun’a ait olmadığını, Tayfun’un uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığını, açık adres ve kimlik bilgilerini, ne işle uğraştığını ve telefon numarasını bilmediğini, mahkemede; suçlamayı kabul etmediğini, uyuşturucu madde sattığı iddia edilen kişileri tanımadığını, olay tarihinde GBT kontrolü sırasında kimliğinin üzerinde olmaması ve alkollü olması nedeniyle kaçtığını, mahkemede bozma ilamı sonrasında alınan beyanında ise; bozmadan önceki yargılama sırasında cehaleti nedeniyle kendisini ifade edemediğini, kimseye uyuşturucu satmadığını, sadece tanık… ile birlikte uyuşturucu kullandığını savunmuştur.
Uyuşmazlık konusuna ilişkin sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için “zincirleme suç” hükümleri ile TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçunun incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na hakim olan ilke gerçek içtimadır. Bunun sonucu olarak, “kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza” söz konusu olacaktır. Nitekim bu husus Adalet Komisyonu raporunda da; “Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır’ şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır” şeklinde ifade edilmiştir. Bu kuralın istisnalarına 5237 sayılı TCK’nın “suçların içtimaı” bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.
Zincirleme suç, 765 sayılı TCK’nın 80. maddesinde; “Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün bir kaç defa ihlal edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır. Fakat bundan dolayı terettüp edecek ceza altıda birden yarıya kadar artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
765 sayılı TCK’nın 80. maddesinde zincirleme suçun varlığının kabulü bakımından gerekli birinci koşul; farklı zamanlarda işlenmiş olsalar dahi ortada birden çok suçun olması, ikinci koşul; bu suçların yasanın aynı hükmünü ihlâl etmesi ve nihayet üçüncü koşul da; suç işleme kararında birlik bulunmasıdır.
Buna karşın 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinin ilk fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” biçiminde zincirleme suç düzenlemesine yer verilmiş, ikinci fıkrasında; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” denilmek suretiyle aynı neviden fikri içtima kurumu hüküm altına alınmış, üçüncü fıkrasında ise; “Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz” düzenlemesi ile zincirleme suç ve aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar belirtilmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinin 1. fıkrasındaki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hâllerde aslında işlenmiş birden fazla suç olmasına karşın, fail bu suçların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, buna karşın bir suçtan verilen ceza belirli bir miktarda artırılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinin 1. fıkrası uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;
a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
765 sayılı TCK’da yer alan “muhtelif zamanlarda vaki olsa bile” ifadesi karşısında, aynı suç işleme kararı altında birden fazla suçun aynı zamanda işlenmesi durumunda diğer koşulların da varlığı hâlinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi olanaklıdır. Nitekim, 765 sayılı TCK’nın yürürlüğü zamanında bu husus yargısal kararlarla kabul edilmiş ve uygulama bu doğrultuda yerleşmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinin 1. fıkrasında bulunan, “değişik zamanlarda” ifadesinin açıklığı karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için suçların farklı zamanlarda işlenmesi gerektiği konusunda öğreti ve uygulamada tam bir görüş birliği bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, aynı mağdura, aynı zamanda, aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suçun oluşacağı kabul edilmiştir. Bu hâlde zincirleme suç hükümleri uygulanarak artırım yapılamayacak, ancak bu husus TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önüne alınabilecektir.
Ayrıca, kanunda “aynı zaman” ve “değişik zaman” kavramları konusunda bir açıklık bulunmadığından ve önceden kesin saptamaların yapılması da olanaklı olmadığından, bu husus her somut olayın özelliği göz önüne alınarak değerlendirilmeli ve eylemlerin “değişik zamanlarda” işlenip işlenmediği belirlenmelidir.
Suç kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. Önce suç işleme kararı verilmekte ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer almaktadır.
Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. İşlenen suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında birlik olduğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına karine teşkil edebilecektir. Yine de suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman göstermeyecektir. Diğer bir anlatımla, sürenin uzunluğu kararın yenilendiğini düşündürebileceği gibi, kısalığı da her zaman kararın yürürlükte olduğunu göstermeyebilecektir. Diğer taraftan, hukuki veya fiili kesintiler olduğunda farklı değerlendirmeler yapılması mümkündür. Ancak bu değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu nedenle, başlangıçta belirli bir süre geçince suç işleme kararı yenilenmiş ya da değişmiş olur demek, soyut ve delillerden kopuk bir değerlendirme olacaktır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir.
Görüldüğü üzere, zincirleme suçun oluşumu için işlenen suçlar arasında ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusunda genel ve mutlak bir kural koymak mümkün olmadığından, hangi zaman aralığıyla işlenirse işlensin, işlenen suç başlangıçtaki suç işleme konusundaki tek karara dayanıyor ise zincirleme suç hükümleri uygulanacak, ancak işlenen suç failin yeni bir suç işleme kararına dayanıyorsa artık zincirleme suç söz konusu olmayacaktır.
Bu aşamada, TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçuna değinilmesinde fayda bulunmaktadır.
“Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı TCK’nın 188. maddesinin suç tarihininde yürürlükte bulunan 3. fıkrası;
“Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
Maddenin üçüncü fıkrasında uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satma, satışa arz etme, başkalarına verme, sevk etme, nakletme, depolama, satın alma, kabul etme ve bulundurma eylemleri suç olarak düzenlenmiştir. “Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma” suçu, madde metninden de açıkça anlaşıldığı gibi seçimlik hareketli suçlardandır. Suçun oluşması için bu seçimlik hareketlerden birisinin gerçekleşmesi yeterlidir. “Sevk etme”, “nakletme”, “satın alma”, “kabul etme” ve “bulundurma” eylemleri bakımından failin kastı önem taşımaktadır. Söz konusu seçimlik hareketler yönünden uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçunun oluşumu için “kullanma dışında bir amaçla” hareket edilmesi gereklidir.
Seçimlik hareketli suçlarda, hareketlerden birkaçının birden yapılması birden çok suç işlenmesi anlamına gelmez. Bu gibi hâllerde de ortada tek bir suç vardır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, suçun konusunu oluşturan maddenin aynı olmasıdır. Hareketlerin seçimlik olma özelliği aynı uyuşturucu veya uyarıcı madde için geçerlidir. Failin, değişik zamanlarda aynı veya farklı kişilere maddede öngörülen seçimlik hareketlerden herhangi birisini gerçekleştirmesi hâllerinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması söz konusu olacaktır. Failin işlemeyi kast ettiği uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun konusunu oluşturan maddenin, öngörülen seçimlik hareketlerden herhangi birisinin gerçekleştirilmesi sonrasında tüketilmesinin ardından, yeniden uyuşturucu madde temin etmesi hâlinde zincirleme suçun değil, gerçek içtima kuralı gereğince ayrı ayrı suçların oluştuğunun kabulü gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince, aralarında sanık …’ın da bulunduğu bir kısım şüphelilerin uyuşturucu madde ticareti yaptıklarına ilişkin alınan bilgiler ve istihbarat çalışmaları sonucunda başlatılan soruşturmada, mahkemelerden alınan iletişimin tespiti ve teknik araçla izleme kararları doğrultusunda soruşturmaya devam olunduğu, bu kapsamda sanık …’ın kullandığı 0546 …numaralı GSM hattı hakkında da iletişimin tespiti kararı verildiği, 04.05.2009 tarihinde gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonla sanıkla birlikte on dokuz şüphelinin gözaltına alındığı, sanık … hakkındaki soruşturma dosyasının tefrikine karar verilerek, sanığın 09.03.2009 ve 12.03.2009 tarihli eylemleri ile iletişimin tespitine ilişkin tutanaklar ve soruşturma kapsamında ifadeleri alınan tanıklar …, …, …, … ve …’ya uyuşturucu sattığı, tanık…’in de sanığın uyuşturucu sattığını duyduğuna yönelik beyanları nedeniyle sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kamu davası açıldığı,
Yapılan teknik takip çalışmaları kapsamında, … plaka sayılı aracı kullanan tanık …in Yenidoğan Mahallesi Doğumevi civarında dolaştığının ve üzerinde esrar olduğunun öğrenilmesi üzerine, 09.03.2009 tarihi saat 14.30 sıralarında Milli Egemenlik Caddesinden Sedirvan istikametine seyir hâlinde olduğu görülen aracın görevlilerce takibe alınıp Yenidoğan Mahallesi, Bosna Caddesi, BİM Market önünde saat 14.40 sıralarında durdurulduğu, adı geçenin “üzerimde içmek için bir miktar esrar var” diyerek montunun cebinden çıkardığı gazete kâğıdına sarılı 3,11 gram esrarı görevlilere teslim ettiği, tanık …in ifadesinde esrarı 0546 …numaralı GSM hattını kullanan… isimli şahıstan, yakalanmadan 20 dakika öncesinde Doğumevi civarında satın aldığını söyleyip fotoğraf üzerinden sanığı teşhis ettiği, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında tanık…’in bu beyanlarını aynen tekrar ettiği, iletişimin tespiti tutanaklarına göre de tanık … ile sanık arasında 09.03.2009 tarihi saat 13.43, 13.52 ve 13.53 itibarıyla buluşmalarına ilişkin görüşmeler gerçekleştiğinin tespit edildiği, önceki ifadelerinde tanık …’u tanımadığını söyleyen sanığın bozma ilamı sonrası arkadaşı olan tanık … ile birlikte uyuşturucu madde kullandıklarını beyan edip suçlamaları kabul etmediğini savunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; iletişimin tespiti tutanakları ve bu tutanaklarla uyumlu olup aşamalarda değişmeyen tanık…’in beyan ve teşhisi karşısında, 09.03.2009 tarihinde ele geçen suç konusu esrarı tanık …’a satanın sanık olduğu,
09.03.2009 tarihinde yakalanan tanık …’un beyanları üzerine firari olarak aranmakta olan ve yakalama çalışmaları devam eden sanık …’in, 12.03.2009 tarihi saat 16.15 sıralarında Adapazarı Şeker Fabrikası arkasında bulunan Çark Deresi civarında yanında tanınmayan bir şahısla birlikte olduğunun görevlilerce görüldüğü, şahısların yanlarına doğru yaklaşıldığı sırada sanık … ve yanındaki şahsın yaya olarak kaçmaya, görevlilerin de kaçan şahısları yakalamak amacıyla takibe başladıkları, sanık …’in kovalamaca sırasında toplu mekanizmalı bir silahı yere düşürüp montunun cebinden çıkardığı (5) adet küçük kâğıt parçalarını yere attığı, yapılan çalışmalara rağmen şahısların yakalanamadığı, COBRA 38 Special CTG C740982 ibareli silah ve içerisindeki (4) adet MKE yapımı 9,65 mm fişek ile toplam 7,44 gram gelen esrarın görevlilerce muhafaza altına alındığı, aynı gün saat 18.45 sıralarında Cumhuriyet Mahallesi Tansu Çiller Lisesi önünde durumlarından şüphelenilerek durdurulan sanık … ve … isimli şahısların nüfus cüzdanlarının GBT kayıtları sorgulanmak üzere görevlilerce alınmasının ardından sorgulama esnasında adı geçen şahısların kaçtıkları, haklarında arama kayıtları bulunduğunun anlaşılması üzerine nüfus cüzdanlarının Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürlüğüne teslim edildiği, arama ve yakalama çalışmaları devam eden sanık …’in 16.03.2009 tarihinde Şube Müdürlüğüne gelerek teslim olması üzerine aynı gün tutuklandığı, tutanak tanıkları … ve …’nın, tanık …in beyanı ve teşhisi üzerine fotoğrafından tanıdıkları sanığın olay yerinden kaçarken yere silah ve uyuşturucu maddeleri attığını gördüklerini açık bir şekilde ifade ettikleri, sanığın ise 12.03.2009 tarihli olayı kabul etmeyerek böyle bir olay yaşanmadığını, tabanca ve yere atıldığı belirtilen esrarın kendisine ait olmadığını savunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; tutanak tanıklarının ifadeleri ile kaçan şahsın fotoğrafından tanıdıkları ve aramakta oldukları sanık … olduğunu ifade etmeleri ve olay yerinden kaçan sanığın kimlik belgesinin görevli polis memurlarında kalması karşısında, 12.03.2009 tarihinde yere atılması sonrası ele geçirilen suç konusu esrarların sanığa ait olduğunun kabulü gerektiği,
İddianamede, iletişimin tespitine ilişkin tutanaklar ve soruşturma kapsamında ifadeleri alınan tanıklar …, …, …, … ve …’ya sanığın uyuşturucu sattığı iddia edilmiş ise de; sanık … ile tanıklar …, …, … ve … arasında gerçekleştiği tespit edilen herhangi bir görüşmenin bulunmadığı, sanığın tanık … ile (4) adet, uyuşturucu sattığını duyduğunu söyleyen tanık… ile (1) adet görüşmesinin bulunmasınıa rağmen dosya kapsamında adı geçen bu kişilerde uyuşturucu madde ele geçirildiğine dair herhangi bir tespit bulunmadığı gibi tanık …, …, …, … ve …’nın sanığı suçlayan beyanlarından kovuşturma aşamasında döndükleri hususları birlikte değerlendirildiğinde; adı geçen şahısların beyanlarında geçen ancak ele geçirilememeleri nedeniyle teknik yöntemlerle uyuşturucu veya uyarıcı madde oldukları tespit edilemeyen maddelerin uyuşturucu madde olarak kabul edilemeyecekleri, sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığını söyleyen şahısların soruşturma aşamasında alınan ve somut deliller ile desteklenmeyen soyut nitelikteki bu beyanlarından kovuşturma aşamasında dönmeleri ile içeriği değişik anlamlara gelebilecek telefon görüşmeleri dışında, sanığın adı geçen kişilere uyuşturucu madde sattığına ilişkin iddianın sabit kabul edilemeyeceği,
Anlaşılmaktadır.
Sanığın, tanık …’a 09.03.2009 tarihinde esrar sattığı, 12.03.2009 tarihinde ise yere (5) paket esrar atarak olay yerinden kaçtığı hususunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Özel Daire arasında bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibariyle de herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
09.03.2009 tarihinde tanık …’a esrar sattığı anlaşılan sanığın, teslim olduğu 16.03.2009 tarihine kadar yakalanamaması nedeniyle üzerinde ve tespit edilebilecek olan ikamet veya iş yerinde suçun delillerinin tespiti amacıyla herhangi bir arama işlemi yapılmadığı dikkate alındığında; 12.03.2009 tarihinde kaçarken yere attığı görülen (5) fişek hâlindeki suç konusu net 7,4493 gram esrarı, 09.03.2009 tarihinden sonra temin ettiğine dair somut bir delil bulunmadığı, 09.03.2009 ile 12.03.2009 tarihleri arasındaki zaman aralığının da çok kısa olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın ticaret amacıyla bulundurduğu uyuşturucu maddenin bir kısmını 09.03.2009 tarihinde tanık …’a satmasının ardından geri kalan maddelerin 12.03.2009 tarihinde ele geçirildiğinin, 09.03.2009 ile 12.03.2009 tarihleri arasında süre gelen eyleminin bütünüyle “uyuşturucu maddeyi satışa arz etme” suçunu oluşturduğunun, aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesinin söz konusu olmadığının anlaşılması nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin hükmün onanmasına dair kararının kaldırılmasına, sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığının gözetilmemesi nedeniyle Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 2. paragrafında yer alan sanık hakkında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün hükümden çıkartılması, hüküm fıkrasının 4. paragrafında yer alan “6 yıl 3 ay hapis ve 2500 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “5 yıl hapis ve 2000 TL” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi …; “Sanık hakkında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanmasına ilişkin Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Öte yandan, sanık …’in tekerrüre esas kabul edilen ve adli sicil kaydına göre Sakarya 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2006/544-715 sayılı yaralama suçu hakkında hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanun’lar da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümlerinin düzenlendiği ve sanığa isnat edilen TCK’nın 86/2. maddesi kapsamındaki yaralama suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşıldığından, bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 03.05.2017 tarihli ve 742-1119 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.01.2017 tarihli ve 231-22 sayılı hükmünün, sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususun 1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün görüldüğünden, hüküm fıkrasının 2. paragrafında yer alan sanık hakkında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün hükümden çıkartılması, hüküm fıkrasının 4. paragrafında yer alan “6 yıl 3 ay hapis ve 2500 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “5 yıl hapis ve 2000 TL” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.02.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.