Kasten adam öldürmeye teşebbüs – Ceza Genel Kurulu – 2017/109 E. , 2021/9 K.

Ceza Genel Kurulu 2017/109 E. , 2021/9 K.

“İçtihat Metni”

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 412-123

Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçundan sanık …’un TCK’nın 81/1, 35, 29, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18.10.2010 tarihli ve 327-259 sayılı hükmün sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 11.11.2013 tarih ve 5957-6066 sayı ile;
“…Oluşa, dosya içeriğine ve kabule göre; olay tarihinde mağdur …’un sanığın yanına geldiği sırada ‘ne o ulan kör’ deyip ensesine tokatla vurduğunu, kendisini ikaz etmesine rağmen şakalarına devam eden mağdura sinirlenen sanığın üzerinde taşıdığı tabanca ile 7-8 el ateş ettiği, bir tanesi toraksa nafiz olacak, sol hidropnömotoraksa ve sol akciğerde kontüzyona neden olacak, hayati tehlike oluşturacak, diğerleri ise sol uylukta yumuşak doku lezyonlarına neden olacak şekilde dört isabet ile mağduru yaraladığı olayda;
a-) Tehlike ve zararın ağırlığı birlikte dikkate alınarak, 5237 sayılı Yasa’nın 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngören 35. maddesinin uygulanması sırasında alt ve üst sınırlar arasında makul bir ceza tayini yerine cezanın 10 yıl olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini,
b-) Mağdurun olay tarihinde sanığın ensesine vurması ve hakaret etmesinden ibaret haksız eylemi nedeniyle, 5237 sayılı TCK’nın 1/4’den 3/4 ‘e kadar indirim öngören 29. maddesinin uygulanması sırasında, sanığa verilen cezada alt sınıra yakın bir indirim yapılması yerine, 2/4 oranında indirim yapılarak eksik ceza tayini,
2-) Sanığın adli sicil kaydına ve onaylı ilam örneğine göre; Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.09.2005 tarih ve 979-551 sayılı ilamı ile 765 sayılı TCK’nın 350/1-son maddesi uyarınca aldığı 1 yıl hapis cezasının suç tarihi olan 03.09.2009’dan önce 01.03.2007 tarihinde yerine getirildiğinin anlaşılması karşısında, verilen cezalarda tekerrür nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,” nedenleri ile bozulmasına karar verilmiştir.
Özel Dairenin TCK’nın 35 ve 58. maddelerine ilişkin bozma sebeplerine uyan Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi 08.05.2014 tarih ve 412-123 sayı ile;
“…Mağdurun olay sırasında sanığın gözünden rahatsız olduğunu bildiği hâlde mağdurun kafasına ve ensesine gelecek şekilde vurarak ‘ne oluyor kör’ diyerek sanığı aşağılayacak şekilde davranışlarını sürdürüp hakarette bulunduğu, mağdurun bu haksız davranışları sanık üzerinde elem ve üzüntü bıraktığı, bunun vermiş olduğu haksız tahrik nedeniyle ruhsatsız tabancasını çekerek mağdura öldürmek kastıyla ateş ettiği, yukarıda belirtildiği şekilde Yargıtay bozma ilamında haksız tahrik hükümleri uygulanırken eksik ceza tayini yönünden bozma kararının bu kısım ve bölümüne uyulmamış direnme kararı verilmiştir.” şeklindeki gerekçeyle haksız tahrik oranına ilişkin (b) bendindeki bozma nedenine direnerek önceki hüküm gibi haksız tahrik indirim oranı uygulanarak sanığın kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.09.2015 tarihli ve 283962 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Yargıtay 1. Ceza Dairesince 31.01.2017 tarih ve 5160-197 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan nedenlerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık … hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanık …’un haksız tahrik altında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK’nın 29/1. maddesi uyarınca haksız tahrik nedeniyle yapılan indirim oranının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
03.09.2009 tarihli olay yeri inceleme raporunda; aynı gün Yenibosna Polis Merkezi sabit telsiz görevlisinin telefonla Olay Yeri İnceleme Büro Amirliği ekiplerini arayarak bölgeleri dahilinde bulunan adreste silahla yaralama olayının meydana geldiğini bildirmesi üzerine olay yerine gidildiği, olayın Fatih Caddesi, Reyhan, Martı ve Oğul Sokak kesişimin de meydana geldiği, Reyhan Sokak başında bulunan Halk Ekmek Büfesi yanındaki kaldırımın üzerinde kan lekelerinin dağılmış olduğunun görüldüğü, İETT Otobüs Durağı ve Halk Ekmek Büfesi arasında bulunan cadde üzerinde kaldırım kenarında Martı Sokak ve caddenin birleştiği yerde, Martı Sokakta bulunan kaldırımın üzerinde toplam 7 adet MKE 7.65 9P ibareli kovanların bulunduğu, cadde üzerinde kaldırım kenarında deforme olmuş çekirdek bulunduğu, bahse konu delillerin numaralandırıldığı, olay yerinin ve delillerinin dijital fotoğraflarının çekildiği ve incelemelerin yapılması için olay yerinde ele geçen delillerin ilgili yerlere gönderilmek üzere Polis Merkezi görevlilerine imza karşılığında teslim edildiklerinin belirtildiği,
04.09.2009 tarihinde saat 00.45’de düzenlenen tutanakta; 03.09.2009 tarihinde saat 22.30 sıralarında Yenibosna Merkez Mahallesi, Fatih Caddesi, Muştu Sokak girişinde bulunan Belediye Otobüs Durağında mağdur … isimli şahsın hayati tehlikeye maruz kalacak şekilde yaralanması nedeniyle Cerrahpaşa Hastanesinde tedavi altına alındığı, hayati tehlikesi olduğundan mağdurla görüşülemediği ancak hastanede bulunan ve olayın görgü tanıkları olan … ve …’un beyanlarına göre, olayın failinin … olduğunun tespit edildiği, firari şahsın … Yenibosna adresinde oturduğunun belirlendiği, yapılan kontrolde sanık …’un ikamette olmadığının tespit edildiği,
04.09.2009 tarihinde saat 00.50’de düzenlenen ev arama tutanağında; alınan arama kararına istinaden sanık …’un Zafer Mahallesi, … numaralı ikametinde arama yapıldığı, dairenin 2 oda, 1 salon, banyo, tuvalet ve mutfaktan ibaret olduğu, daire kapısından girişte sol tarafta duvara dayalı duran aynalı komodin üzerinde bulunan ev telefonunun yanında sağlı sollu iki adet mumluk bulunduğu, telefonun sağ tarafında bulunan siyah renkli mumluğun içinde söndürülmüş vaziyette bulunan kırmızı uçlu bir adet sigara izmariti ve 1 adet MKE yapımı 7.65 mm çapında dolu fişeğin olay yerinde bulunan boş kovanlarla mukayese için muhafaza altına alındığının belirtildiği,
04.09.2009 tarihinde saat 01.40 ve 05.09.2009 tarihinde saat 06.30’da düzenlenen tutanaklarda; silahla yaralama olayının mağduru olan …’ın Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde ameliyat olduğu ve yoğun bakım ünitesinde yattığı, bu nedenle ifadesinin alınamadığının belirtildiği,
13.09.2009 tarihinde saat 17.15’de düzenlenen yakalama ve geçici olarak muhafaza altına alma tutanağında; 03.09.2009 tarihinde saat 23.00 sıralarında Yenibosna Fatih Caddesi, Muştu Sokak girişinde meydana gelen mağdur …’ın hayati tehlikeye maruz kalacak şekilde silahla yaralanması olayını sanık …’un gerçekleştirdiği ve şahsın da bıçakla yaralı olduğunun öğrenildiği, sanığın saklanabileceği ikametlerin araştırılması için babası M. Metin ile birlikte yapılan kontrollerde sanığın yakalanamadığı, sanığın 13.09.2009 tarihinde saat 16.45 sıralarında Asayiş Büro Amirliğine yanında avukatı ile birlikte gelerek kendisinin … olduğunu beyan ederek, olayda kullanmış olduğu üzerinde “IETRO BERETTA Gardone V.T. Made in Italy” ibareleri yer alan ve seri numaraları bulunmayan bir adet 7.65 mm çapında tabanca, bir adet boş şarjörü teslim ettiği, özellikleri yazılı tabanca ve şarjörün muhafaza altına alındığı, adı geçen şahsın doktor raporunun alındığının belirtildiği,
Bakırköy Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 14.09.2009 tarihli ön raporda; mağdur … hakkında düzenlenen İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Cerrahi Kliniğinin 03.09.2009 tarih ve 16694 sayılı raporunda; ASY+DKAY nedeniyle getirilen mağdurun yapılan muayenesinde; Göğüs Cerrahi notunda Acil Cerrahiye getirilen hastanın değerlendirildiği, sol 4. kosta hizasında muhtemel kurşun giriş deliği mevcut olduğu, genel durumu kötü, şuuru kapalı çekilen PA akciğer grafiğinde sol hematoraks opaktı tespit edildiği, dinlemekle solda solunum seslerinin alınmadığı, toraks nafiz düşünülerek hastanın acilen ameliyata alındığı, Genel Cerrahi ve Kalp Damar Cerrahisi ile beraber acil ameliyathanede GAA sol torakomoti ( anterior) ile toraks görüldüğü, sol üst lobda parankimde saptanan kanama odaklarının tamir edildiği, 1 adet dren konulup toraksın kapatıldığı, postop PA akciğer grafisinin önerildiği, hastanın yoğun bakım ünitesine gönderilmesine karar verildiği, Genel Cerrahi notunda mağdurun genel durumunun orta, şuurunun bulanık, PA akciğer sol hemitoaksın kapalı, sol femur 1/3 distalde muhtemel ateşli silah yaralanmasına bağlı yara mevcut olduğu, ancak aktif kanama olmadığı, sol meme ucu üstünde ateşli silah girişinin mevcut olduğu, batın palpasyonda özellik olmadığı, hastanın acil ameliyata alındığı, acil yoğun bakım ünitesine transfer edildiği, sol akciğer üst lobda kanama odağı tespit edildiği, kanama odağının onarıldığı, sol alt femoral lateral ½’ de şüpheli delici alet yaralanması ya da şüpheli ateşli silah yaralanması olduğu, distal palpalb bulunduğu, sol alt ekstremite arterio venöz ve doppler istendiğinin kayıtlı bulunduğu, akciğerdeki yaralanma nedeniyle hayati tehlikesi olan mağdur adına rapor düzenlenebileceği tespitlerine yer verildiği,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunca düzenlenen 23.08.2010 tarihli raporda; mağdur …’ın göğsünde 1 adet ve sol uyluğunda 3 adet olmak üzere toplam 4 adet ateşli silah mermi çekirdeği yaralanması tanımlandığı, göğsün ön yüzeyinde tarif edilen göğüs boşluğuna girerek akciğer kontüzyonuna neden olan mermi çekirdeği yaralanmasının; kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, uylukta yumuşak doku yaralanmasına neden olan diğer ateşli silah yaralanmalarının trajelerine uyan bölgede büyük damar lezyonu tanımlanmadığı cihetle; kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, vücutta kemik kırığı tarif ve tespit edilmediği, organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde herhangi bir anatomik kayıp ya da fonksiyonel bozukluk tarif ve tespit edilmediği tespitlerine yer verildiği,
Sanık hakkında Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 13.09.2009 tarihli raporda; sanığın göbeğin 5 cm üstünden ve sırtta sol koltuk altı bölgesi üstünden olmak üzere iki yerden 10 gün önce bıçaklandığını ifade ettiği, krutlu 0.3-0.4 cm’lik boyutlu lezyonlar gözlendiği, bulantı ve terleme şikâyetinin mevcut olduğu, sol üst kol lateralinde multipl kesi scarı izleri mevcut olduğu tespitlerine yer verildiği,
Dünyagöz Hastanesince 11.09.2009 tarihinde verilen cevabi yazı içeriğinden, sanık …’un hastanelerinde 75201 protokol numarası ile 21.07.2009 tarihinde sol Vitrektomi+Silikon verilmesi ameliyatı olduğu, hastanın 11.09.2009 tarihinde yapılan kontrol muayenesinde silikonun amülsifiye (çürümüş) olduğunun görüldüğü, göz tansiyonundan gözü tamamen kaybetmesi riski olması nedeni ile acilen Fakoemülsüfikasyon+Silikon çıkarılması ameliyatı olması gerektiğinin bildirildiği,
19.09.2009 tarihli ekspertiz raporunda; sanıktan elde edilen tabancanın numarasız, 7.65 mm çaplı Browning tipi fişek atar , yerli el yapısı, fişek yatağı dahil 8 cm namlu uzunluğunda, üzerinde “PIETRO BERETTA GARDONE V.T.-Made in Italy” ibareleri okunabilen, yarı otomatik bir tabanca olduğu, herhangi bir mekanik arızasının bulunmadığı, tabancanın 6136 sayılı Kanun’a göre yasak nitelikte olduğu, olay yerinde bulunan ve incelenmek üzere gönderilen 7 adet boş kovanın incelemeye konu silahtan atıldığının ifade edildiği,
16.07.2010 tarihinde saat 19.30’da düzenlenen tutanakta; mağdurun silahla yaralanması olayı ile ilgili olarak olay yeri ve çevresinde MOBESE kamera sisteminin olmadığı ve kameraların geçmişe yönelik 10 gün süre içerisinde görüntü kaydı yapabildiği tespitlerine yer verildiği,
Sanık …’un adli sicil kaydına ve onaylı ilam örneğine göre; Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.09.2005 tarih ve 979-551 sayılı ilamı ile 765 sayılı TCK’nın 350/1-son maddesi uyarınca aldığı 1 yıl hapis cezasının suç tarihi olan 03.09.2009 ‘dan önce 01.03.2007 tarihinde infaz getirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur … 08.09.2009 tarihinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinde; 03.09.2009 tarihinde akşam vakti evine gelmek için Avcılar’dan çıkarak Yenibosna Çakmak Otobüs Durağına geldiğini, kendisine ait 0536 933 8107 numaralı cep telefonu ile tanık …’u aradığını, telefona daha önceden tanıdığı, soy adını bilmediği ve psikolojisinin bozuk olduğunu bildiği sanık …’nın çıktığını ve onunla şakalaştığını, daha sonra tanıklar … ve … ile sanığın Çakmak Otobüs Durağına geldiklerini, burada şakalaşmalarının devam ettiğini, ne olduğunu anlayamadan sanığın belindeki tabancayı çıkardığını, kendisine doğru 9-10 el ateş ettiğini, sol göğsünden, sol işaret parmağından ve sol bacağından iki ayrı yerinden yaraladığını, diğer arkadaşlarının kendisine karşı olumsuz hareketlerinin olmadığını, arkadaşlarının arabayla kendisini Özel Nisa Hastanesine kaldırdıklarını, ilk tedavisinin burada yapıldığını, daha sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesine getirildiğini, kendisini yaralayan Hakkı’dan davacı ve şikâyetçi olduğunu, ancak uzlaşmak istediğini,
Mahkemede; arkadaşı tanık …’un telefon etmesi üzerine olay yerine geldiklerini, burada huzurdaki sanık …’nın da bulunduğunu,sanığın daha önce gözünden yaralanması nedeniyle kısmen kör olduğunu, başkalarıyla kavga ettiğini ve gözünün kör olmasından sorumlu tuttuğu için sürekli kendisine çıkıştığını, sanığa “Ne o ulan kör!” şeklinde bir şey söylemediğini, sanığın kendisine küfür etmeye başladığını, “Ecdadını si…min çocuğu, o.. Çocuğu.” hakaret ettiğini, sanığa hitaben “Ne diyorsun, nasıl konuşuyorsun?” dediğini, üzerine gittiğini, tokat atmadığını, iki parmağını yanağına dokundurduğunu, o sırada tanık …’ın sanığın üzerinde silah olduğunu söylediğini, “Varsa var, ne olacak yani?” dediğini, üzerinde silah taşıdığını bildiğini, zaman zaman konuştuklarını, şakalaştıklarında da sanığın silahını gösterdiğini, tabancayı çıkarttığını, direk kendisine doğru ateş etmeye başladığını, 1-2 metre mesafeden ilk kez ayaklarına doğru ateş ettiğini, birinin boş geçtiğini, iki merminin ayağına denk geldiğini, hemen müdahale ederek elini tutmak istediğini, elindeki silahı tutarken silahın elinde patladığını, üzerine gittiği sanığın bu sefer göğsüne ateş ettiğini, sanıkla arasında husumet bulunmadığını, sanığın anlatımlarını kabul etmediğini, göğsüne doğrudan ateş ettiğini, ancak zannettiği kadarıyla sanığın kendisini korkutmak istediğini, mermisinin bittiğini anlayınca sanığa yumrukla vurduğunu, tabancası elinde patladıktan sonra sanığın göğsüne ateş ettiğini, ayakta durduğunu, 08.09.2009 tarihli ifadesinin doğru olduğunu, olay yerine gelirken tanık …’ın telefonuna sanığın çıktığını, amacının şakalaşmak olduğunu, şikâyetçi olduğunu, ancak kamu davasına katılmak istemediğini,
Bozmadan sonra mahkemede; Yargıtay bozma ilamına bir diyeceğinin bulunmadığını, sanıktan şikâyetçi olmadığını,
Tanık … kollukta; 03.09.2009 tarihinde saat 20.40 sıralarında kendisi, arkadaşı tanık … ve sanık … isimli arkadaşları ile Yenibosna Fatih Caddesi, Çakmak Otobüs Durağında havadan sudan sohbet ederler iken, cep telefonundan ortak arkadaşları mağdur …’ın aradığını, sohbet etmek üzere buluşmak istediğini beyan ettiğini, kendisinin de bulundukları yeri tarif ettiğini, 10 dakika sonra mağdur …’un geldiğini, aralarında selamlaşıp tokalaştıklarını, bu sırada mağdur …’un sanık …’nın kafasına ve ensesine şaka yapmak maksadıyla vurduğunu, sanık …’nın kendisine vurmamasını söylediğini, ancak mağdur …’un vurmaya devam edince, sanık …’nın birden belinden bir silah çıkarttığını, yere doğru ateş etmeye başladığını, aralarına girmeye çalıştığını, o esnada mağdur …’un da elini beline attığını, belinden bir şey çıkarıp çıkarmadığını tam olarak görmediğini, mağdur …’un sanık …’nın üzerine doğru gittiğini, sanığın silah ile ateş ettiğinden korktuğu için tam olarak aralarına girip ayırma imkânının olmadığını, mağdur ve sanığın boğuşurlarken yere düştüklerini, sanığın olay yerinden kaçtığını, daha sonra mağdurun kanlar içinde yerde yattığını gördüğünü, hemen oradan geçmekte olan hususi bir aracı durdurduklarını, mağduru arkadaşı tanık … ve çevredeki vatandaşların yardımı ile en yakın hastane olan Hayrunisa Hastanesine gönderdiklerini, sanığın birden fazla ateş ettiğini, ancak kaç el ateş ettiğini bilmediğini, olayın aniden geliştiğini ve şakalaşma neticesinde meydana geldiğini,
Mahkemede; olay günü Çakmak Otobüs Durağında arkadaşları ile oturup sohbet ettiklerini, olay yerinde kendisinin, sanık … ve diğer arkadaşlarının da bulunduğunu, bir süre sonra mağdur …’un geldiğini, sanık ve mağduru tanıdığını, mağdur gelmeden önce telefon görüşmeleri olduğunu, mağdur ile sanığın küfürleşmeye başladıklarını, karşılıklı küfürlü olarak şakalaştıklarını, ana avrat şeklinde şakalaşma amacında küfürler ettiklerini, önce kimin küfür ettiğini hatırlamadığını, o sırada mağdurun, sanığın yüzüne doğru bir iki tokat vurduğunu, sanığın mağdura “Yapma.” diye söylediğini, mağdurun bir tokat daha vurduğunu, bir iki tokat daha atmış olabileceğini, sanığın silahını çıkarttığını, elinden “Yapma.” diyerek silahı almaya çalıştığını, sanığın önce yere doğru ateş ettiğini, mağdurun da sanığın üzerine doğru geldiğini, sanığın bacağına doğru ateş etmesinin ardından mağdurun “Ah!” diye bağırdığını, boğuşmaya başladıklarını, kavgayı ayırmaya çalıştığını, sanığın elinden silahı almaya çalıştığını, “Yapma.” diye bağırdığını, kendisine de mermi denk gelir diye korktuğunu, bu nedenle biraz çekilip daha sonra müdahale ettiğini, mağdurla sanığın birbirlerine sarıldıklarını, bir ara mağdurun elini arka cebine attığını, tekrar sarıldıklarını, sanığın mağdura doğru bir el daha ateş ettiğini, atışının bitişik şekilde olduğunu hatırladığı kadarıyla göğsünden yaralandığını, sanığın olay yerinden kaçtığını, mağdurun bir kaç adım yürüdükten sonra yere yığıldığını, mağdurun elini beline attığını, ancak bıçak çıkarttığını görmediğini, sanığın elinde tabanca olduğunu, zaman zaman bir araya gelip birbirlerine şaka yaptıklarını, aralarında husumet olmadığını, sürekli şakalaştıklarını, birbirlerini tanıdıklarını, sanığın tabancasında mermi olup olmadığını bilmediğini, 5-6 el silah sesi duyduğunu, sanığın havaya da ateş ettiğini ve kastının ne olduğunu bilmediğini, mağdurun kafasını hedef almadığını ve olay yerine gelmeden önce sanık ile kendisinin cep telefonunda konuştuklarını, şakalaşma şeklinde küfürleştiklerini,
Tanık … kollukta; 03.09.2009 tarihinde saat 20.40 sıralarında kendisi, arkadaşları tanık … ve sanık … ile birlikte Yenibosna Fatih Caddesi, Çakmak Otobüs Durağında havadan sudan sohbet ettikleri esnada tanık …’un telefonunun çaldığını, arayanın mağdur … olduğunu ve kendileri ile sohbet etmek için buluşmak istediğini söylediğini, tanık …’ın da bulundukları yeri tarif ettiğini, yaklaşık 10 dakika sonra mağdur …’un geldiğini, selamlaşıp tokalaştıklarını, bu sırada mağdur …’un sanık …’nın ensesine şaka yapmak maksadı ile vurduğunu, sanık …’nın kendisine vurmamasını söylediğini, buna rağmen mağdurun Harun’un vurmaya devam ettiğini, sanığın birden belinden bir silah çıkarttığını ve yere doğru ateş etmeye başladığını, o esnada kendisini korumak amacıyla olay yerinden kaçtığını, kaçtıktan sonra ne olduğunu bilmediğini, tekrar olay mahalline geldiğinde mağdurun Harun’un kanlar içinde yerde yattığını ve sanığın kaçtığını gördüğünü, oradan geçmekte olan hususi bir aracı durdurduklarını, mağduru kendisi, arkadaşı tanık … ve çevredeki vatandaşların yardımı ile hastaneye kaldırdıklarını, silahla yaralama olayının şakalaşma sonucu aniden gerçekleştiğini, kendisinin bir alakası olmadığını,
Mahkemede; olay günü arkadaşları tanık … ve sanık … ile oturup sohbet ettiklerini, mağdur …’un telefon ettiğini, telefon ettikten az sonra da yanlarına geldiğini, sohbete hep birlikte devam ettiklerini, mağdur … ile sanık …’nın el kol hareketleri ile şakalaşmaya başladıklarını, mağdurun şaka yapmak amacıyla sanığın ense kısmına vurduğunu, sanığın da mağdura tokat attığını, sanığın mağdura hitaben “Benimle şaka yapma.” dediğini, sanığın silahını çıkartarak havaya ateş etmeye başladığını, sanığın mağduru iterek “Yapma, yapma.” dediğini, ondan sonra silahını çıkarttığını, korkutmak amacıyla mağdurun ensesine ateş etmeye başladığını, silah seslerini duyunca olay yerinden kaçtığını, sonraki olayları görmediğini, olay yerine geldiğinde mağdur …’un kanlar içinde yerde yattığını gördüğünü, nasıl yaralandığını görmediğini, mağdurla sanığın birbirini tanıdığını, kendileriyle fazla görüşmediğini, aralarındaki husumet durumunu bilmediğini, mağduru hastaneye kaldırdıklarını, 5-6 el silah sesi duyduğunu, mağdurla sanığın yan yana olduklarını, isteseydi vücuduna doğruda ateş edebileceğini, ondan sonrasını görmediğini,
Tanık Melek Bulut kollukta; sanık … Oğuz’un öz abisi Mustafa Metin’in oğlu olduğunu, 03.09.2009 tarihinde saat 22.30-23.00 sıralarında evinde oturmakta iken kapısının çaldığını, kapıyı açtığında yeğeni sanık …’yı gördüğünü, elinde bir silah bulunduğunu, üzerinde siyah bir gömlek bulunduğu için kanı fark etmediğini, ancak kendisine hitaben ” Yaralıyım hala.” dediğini, gömleğini çıkartınca atletinin kanlı olduğunu farkettiğini, gördüğü kadarıyla göbek kısmında ve sol sırt kısmında yara olduğunu, sanık …’nın yarasının bıçak yarası olduğunu söylediğini, gömleğini çıkarttığını, göbek kısmındaki yarasını tülbentle bağladığını, sanığın para istediğini, kendisine gitmemesini söylediğini, ancak sanığın bir şahsı vurduğunu gitmesi gerektiğini belirterek “inşallah ölmemiştir.” dediğini, 200 TL para verdiğini, bir daha kendisini görmediğini, sanığın üzerinden çıkan gömleği tekrar giydiğini, atletini çöpe attığını,
Tanık Veysel Özen kollukta; 03.09.2009 tarihinde gece saat 22.40 sıralarında çalıştığı otoparka daha önceden tanıdığı sanık …’nın karnından yaralı bir şekilde geldiğini, kusmaya başladığını, kendisine telefon kontörünün olup olmadığını sorduğunu, olduğunu söylediğini, babasını aradığını, babasını aradığını konuşmasından anladığını, ancak ne konuştuğunu anlamadığını, 10 dakika sonra babası ve annesinin, babasının kullandığı ticari taksiyle geldiklerini, bu esnada ne olduğunu sorduğunu, arkadaşı ile kavga ettiklerini, arkadaşını vurduğunu, onunda kendisini yaraladığını söylediğini, daha sonra gittiklerini,
Kollukta bilgisine başvurulan Mustafa Metin Özoğuz; 34 THK 73 plakalı araçta şoförlük yaptığını, sanık …’nın öz oğlu olduğunu, kendisi ile aynı ikamette kaldığını ve bekâr olduğunu, 03.09.2009 tarihinde saat 22.40 sıralarında cep telefonundan tanımadığı bir numaradan arandığını, telefonu açtığında arayanın öz oğlu İsmail Hakkı olduğunu anladığını, kendisine arkadaşı ile şaka yaparken birbirlerini yaraladıklarını ve kendisinin olay yerinden kaçtığını, Şirinevler Semtinde bulunan bir otoparkta bulunduğunu söylediğini, hemen eşi ile birlikte oğlu sanığın adresini verdiği otoparka ticari aracıyla gittiğini, oğlunu yaralı vaziyette gördüğünü ve hastaneye götürmek istediğini, ancak oğlunun kabul etmeyerek araca binmediğini, annesi ile birlikte gittiklerini, nereye gittiklerini bilmediğini, eşi ve oğlu sanık …’dan bir daha haber almadığını, nerede olduklarını bilmediğini, oğlunun kiminle ne için kavga ettiğini bilmediğini,
Tanık Mustafa Gözüuykulu mahkemede; huzurda bulunan sanık …’yı mahalleden tanıdığını, iş yerinde bulunduğu esnada silah sesleri geldiğini, silah sesini duyunca dışarıya çıktığını, sanığın birisiyle tartıştığını gördüğünü, karşısındaki kişinin sanığa bıçakla saldırdığını gördüğünü, yanlarında başkalarının da olduğunu, sanığın “Üzerime gelme.” diye bağırarak elindeki silahla sağa sola ateş ettiğini, şahsa doğru ateş etmediğini, bu şahıs üzerine doğru gelince ayağına doğru sıktığını gördüğünü, diğer şahısla yere düştüklerini, yere düştüklerinde diğer şahsın sanığın karnına bıçak soktuğunu, o sırada silah patladığını, dışarıya çıktığında sanık ve karşısındaki kişiyi gördüğünü, olayın başlangıcını görmediğini, sanıkla mağdur arasındaki önceki husumeti bilmediğini, sanığın bu şahsa “Üzerime gelme.” diye bağırdığını duyduğunu,
Tanık Kamuran Bodur mahkemede; olay günü durakta otobüs beklediği esnada çocuk ve kavga sesleri geldiğini, seslerin geldiği yere baktığında sanığın çocuklarla münakaşa ettiğini gördüğünü, bir şahsın da orada olduğunu ve sanıkla tartıştığını, bu şahsın elini arka cebine doğru attığını, parıltılı bir cisim çıkarttığını, çakı mı bıçak mı olduğunu görmediğini, olanlara 5-6 metre mesafeden baktığını, bağırtı seslerinin çoğaldığını, sanığın elinde silah olduğunu ve havaya ateş ettiğini, diğer şahısla sanığın yakınlaştığını, sanıkla şahsın tutuştuklarını, birlikte yere düştüklerini, silah sesi duyduğunu, sanığın olay yerinden kaçtığını, bir kişinin yerde yattığını, mağdur …’ı tanımadığını, olayın başlangıcını görmediğini, aralarında husumet bulunup bulunmadığını bilmediğini, bir ara sanığın karşısındaki şahsa “Üzerime gelme.” dediğini duyduğunu, karşısındaki kişinin de sanığa sürekli ana avrat küfür ettiğini, sanığın da “Ah.” diye bağırdığını duyduğunu, ayrıca kaçarken bir yerinden yara almış gibi bükülerek kaçtığını, yaralanmış olabileceğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık … müdafisi huzurunda kollukta; ticari taksi şoförlüğü yaptığını, mağdur …’ı tanıdığını ve mahalleden arkadaşı olduğunu, 03.09.2009 tarihinde akşam saatlerinde kendisi, arkadaşları tanıklar … ve … ile sohbet etmekte iken yanlarına sonradan mağdur …’un geldiğini, birlikte sohbet etmeye devam ettiklerini, mağdurun kendisine “Ne o ulan kör” dediğini, bunun üzerine arkadaşlar sayesinde gözünün yüzde yetmişi kör olduğunu söylediğini, yaklaşık 1,5 ay kadar önce Yenibosna Semtinde Diyarbakırlı Seyfi, Muhammet, Ağrılı Emrah ve Emrah’ın abisi Harun’un kendisini darbettiklerini, bunun sonucunda gözünde görme kaybı oluştuğunu, adı geçenlerin kendisini tehdit etmeleri nedeniyle polise müracaat etmediğini, gözünün tedavisinin devam ettiğini, mağdurun kendisine tokat attığını, kendisini ittiğini, sonra mağdurun cebinden bıçak çıkarttığını, o esnada tanık …’ın mağduru uyardığını, üzerimde silah olduğunu söylediğini, mağdurun o zaman “Olsa olsa onun üzerinde kurusıkı vardır.” dediğini, elinde bulunan çakıyı kendisine doğru salladığını, bunun üzerine belinde bulunan silahı çıkarttığını, havaya iki el, bir el de yere mağdurun ayaklarına doğru ateş ettiğini, o esnada mağdurun kendisini sol arka omzundan bıçakla yaraladığını, mağdurun bacaklarına doğru ateş ettiğini, tanık …’ın kendilerini ayırmak için araya girdiğini, kollarından tuttuğunu, dengesini kaybedip yere düştüğünü, yere düştüğünde mağdurun üstüne zıplayıp karnından yaraladığını, yerde boğuşma sırasında mağdurun elindeki bıçağı almaya çalışırken silahın patladığını, mağdurun yaralandığını ve yere düştüğünü, mağdur yere düştükten sonra olay yerinden kaçtığını, 13.09.2009 tarihine kadar sokakta saklandığını ve gizlendiğini, teslim ettiği silahın olayda kullandığı silah olduğunu, silahın dört yıldır kendisinde bulunduğunu, 2005 yılında ölen dedesine ait olduğunu, silahı, merakı bulunduğu için sakladığını, olay günü silahı temizlemek için üzerine aldığını, arkadaşı mağduru silahla yaralama kastının bulunmadığını, silahla yaraladığı mağdur … ile kendisini darp edip gözünü yaralayan Harun’un birbiriyle olmadığını, olay sırasında mağdurun da kendisini bıçakla yaraladığını,
Savcılıkta; Poliste vermiş olduğu ifadesinin doğru olduğunu, yaklaşık iki ay kadar önce bir kısım şahıslar tarafından kaçırıldığını, bu olay sırasında gözüne zarar verildiğini ve gözünde yüzde yetmiş oranında görme kaybı olduğunu, olay günü arkadaşı mağdur ile durakta karşılaştıklarını, karşılaştıklarında mağdurun kendisine hitaben“Ne o ulan kör” şeklinde hitap ettiğini, bunun üzerine mağdura, “Allah razı olsun, arkadaşlarım sayesinde gözümün yüzde yetmişi kör oldu.” dediğini, kendisini yaralayan şahısları mağdurun tanıdığını, ancak mağdurun olayla bir alakası olmadığını, mağdurun kendisine bir anda tokat atması üzerine onu ittiğini, yere düşen mağdurun da kalkarak kendisine bıçak çektiğini, bıçakla omzuna vurduğunu, bunun nedenle üzerinde bulunan dedesinden kalma ruhsatsız tabancayla korkutmak amacıyla, havaya iki el ateş ettiğini, mağdurun elinde bıçak olduğu hâlde yakasından tutarak vurmaya çalıştığını, mağdurun ayağının dibine bir defa ateş ettiğini, bıçağı tekrar sallayınca bu kez bacaklarına ateş ettiğini, bu sırada arkadaşı tanık …’ın kendisini tutarak engel olmaya çalıştığını, ayağının yere takılarak düştüğünü, sırtının Halk Ekmek Büfesine yaslandığını, mağdurun üzerine atlayarak bıçağı kendisine dayadığını, elindeki bıçağın ucu kendisine batınca o acı ile elindeki silahın patladığını, mağdurun karın boşluğundan yaralandığını ve yere düştüğünü, olay yerinden kaçtığını, bir süre sonra silahla birlikte gelerek polise teslim olduğunu, mağdurla aralarında husumet bulunmadığını, olayın bir anlık tartışmadan kaynaklandığını, yaptığından çok pişman olduğunu,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; önceki savunmalarını tekrar ettiğini, mağdur …’ı öldürmek veya yaralamak gibi bir niyetinin olmadığını, mağdurun kendisine bıçakla saldırması üzerine havaya ateş ettiğini, bir kez de mağdurun ayağının dibine ateş ettiğini, ondan sonra arbede çıktığını, yere düştüğünü, sırtının Halk Ekmek Büfesi gibi bir kulübeye denk geldiğini, mağdurun üzerine zıpladığını, elindeki bıçakla kendisine vurmaya çalıştığını, bıçak kendisine temas edince istem dışı silahın patladığını, canı yanmasa silahın patlamayacağını, istem dışı patladığını,
Mahkemede; huzurda bulunan mağdur …’u tanıdığını, kendisiyle zaman zaman görüştüğünü, olay günü arkadaşları tanıklar … ve … ile birlikte otobüs durağında sohbet ettiklerini, mağdurun yanlarına geldiğini, gelir gelmez “Ne o ulan kör” dediğini, o sırada gözünden rahatsız olduğu için ameliyat geçirdiğini, gözünde silikon olduğunu, mağdurun bu sözü aşağılayacak şekilde söylediğini, mağdura “Bana bu şekilde hitap edemezsin.” dediğini, mağdurun “Edersem ne olur?” dediğini, kendisine “Yapma, sen evli barklı adamsın, edemezsin.” dediğini, mağdurun üstelediğini, ”Yaparsam ne olur? Ananı avradını si….min çocuğu.” dediğini, mağdur kendisine devamlı hakarette bulunduğunu, arkadaşı tanık …’ın üzerimde silah bulunduğunu mağdura söylediğini, “Yapma.” dediğini, mağdurun da “Ne tabancası, olsa olsa kurusıkı tabanca olur, adam vuramaz.” şeklinde laflar ettiğini ve kendisine tokat attığını, bunun üzerine mağduru iteklediğini, mağdurun elini beline doğru attığını, silah çekeceğini düşündüğünü, bu nedenle üzerinde bulunan tabancayı çektiğini, “Yaklaşma.” dediğini, mağdurun, üzerine doğru hücum ettiğini, önce havaya doğru iki el ateş ettiğini, baktığında mağdurun belinden bıçak çıkartmış olduğunu gördüğünü, üzerine doğru geldiğini, sonrasında mağdurun ayaklarına doğru ateş ettiğini, yaklaşık iki metre kadar mesafeden üzerine doğru geldiğini, “Delikanlıysan havaya doğru ateş etme, beni vur.” dediğini, mağdurun elindeki bıçakla sol omzuna koltuk arkasına doğru bıçakla vurduğunu, diğer eliyle omzundan tuttuğunu, bir ara yüz yüze geldiklerini, mağdurun ayaklarına doğru ateş ettiğini, tanık …’ın kendisini tuttuğunu, dengesini kaybederek yere düştüğünü, sırtının büfeye doğru denk geldiğini, mağdurun elindeki bıçakla karnına vurduğunu, o sırada elindeki silahın patladığını, silah patlayınca mağdurun yere düştüğünü, panikleyerek olay yerinden kaçtığını, mağdurla aralarında ciddi bir problem olmadığını, olay günü belirttiği şekilde tartışma olduğunu, daha önce gözünden ameliyat olduğu için mağdurun laflarının zoruna gittiğini, aralarında bir husumet bulunmadığını, tabancanın ruhsatsız olduğunu, ölen dedesinden kaldığını, o gün silahı üzerine aldığını, mağdurun kendisini tahrik ettiğini, öldürme kastıyla hareket etmediğini, mağdurun da kendisini bıçakla yaraladığını, teslim olduğunda Bakırköy Devlet Hastanesinde rapor verildiğini, mağdurun çocukluk arkadaşı olduğunu, kendisinin de burada olduğunu, olayı anlatmasını istediğini, vicdanı ile baş başa bıraktığını, mağdurla olay öncesi şakalaşma olmadığını, olay öncesinde de buna benzer olaylar yaşanmadığını, mağdurun o günkü hareketlerinden kaynaklı olarak olayın başlayıp bittiğini, mağduru öldürmek gibi bir kastının bulunmadığını,
Savunmuştur.
Olayın oluşumunda ve sanığın eylemini haksız tahrik altında gerçekleştirdiği hususunda Özel Daire ve Yerel Mahkeme arasında herhangi bir uyumsuzluk bulunmamaktadır.
Haksız tahrik, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Birinci Kitap, İkinci Kısımda, “Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” başlıklı İkinci Bölümde yer alan 29. maddesinde;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik; kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında meydana getirdiği karışıklığın bir sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan bir nedendir. Başka bir anlatımla haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde bir zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmış bulunmaktadır. (İzzet Özgenç, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, s. 412)
Yerleşmiş yargısal kararlar ve doktrinde yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
a) Tahriki oluşturan bir fiil bulunmalı,
b) Bu fiil haksız olmalı,
c) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
d) Failin işlediği suç, bu ruhi durumun tepkisi olmalı,
e) Haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır.
5237 sayılı TCK’da tahrikle ilgili olarak, 765 sayılı TCK’da yer alan ağır tahrik-hafif tahrik ayrımına son verilmiş ve tahriki oluşturan fiilin, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilmesi ve sanığın iradesi üzerindeki etkisi göz önüne alınarak maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda indirim yapılması şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun çeşitli kararlarında tartışmasız olarak benimsendiği üzere, tahrik nedeniyle yapılacak indirimin oranı belirlenirken, haksız tahriki oluşturan hareketin işleniş şekli, yeri, niteliği, zamanı, yöresel şartlar ve tahrik eden ile edilenin durumları göz önüne alınıp değerlendirilmeli, eğer haksız hareket bu özellikleri itibarıyla yoğun ve önemli boyutlara ulaşmışsa ancak bu takdirde haksız tahrikin ağır ve şiddetli olduğu kabul edilmelidir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık … ve mağdur …’ın birbirlerini tanıdıkları, aynı mahalleden arkadaş oldukları, olaydan yaklaşık iki ay kadar önce sanığın karıştığı bir kavgada darp edilmesi nedeniyle sol gözünde yüzde yetmiş oranında görme kaybı oluştuğu, 03.09.2009 tarihinde saat 20.40 sıralarında Yenibosna Mahallesi, Fatih Caddesi, Muştu Sokak üzerinde bulunan belediye otobüs durağında sanık … ile tanıklar … ve …’un sohbet ettikleri sırada müşterek arkadaşları olan mağdur …’un tanık …’ı telefonla aradığı, kendileri ile sohbet etmek için buluşmak istediğini söylediği, tanık …’ın bulundukları yeri tarif ettiği, mağdurun sanık ve tanıkların bulunduğu yere geldiği sırada sanığa hitaben “Ne o ulan kör” diyerek şaka amaçlı ensesine ve kafasına tokatla vurduğu, sanığın mağduru yapmaması için ikaz etmesine rağmen mağdurun bu tarz söz ve davranışlarına devam ettiği, bu duruma sinirlenen sanığın üzerinde taşıdığı ruhsatsız tabancayı çıkararak 1-2 metre mesafeden mağdura doğru 7-8 el ateş ettiği, tabancadan çıkan 4 adet mermiden birinin toraksa nafiz olacak sol hidropnömotoraksa ve sol akciğerde kontüzyona yol açacak, hayati tehlike oluşturacak, diğerlerinin ise sol uylukta yumuşak doku lezyonu oluşturacak şekilde mağduru yaraladığı, sanığın olay yerinden kaçtığı ardından 13.09.2009 tarihinde suçta kullandığı silahla gelip teslim olduğu olayda;
Sanık ve mağdurun aynı mahalleden arkadaş oldukları anlaşılıyor ise de, mağdurun olay sırasında kısa süre önce yaşadığı olay nedeniyle gözünde görme kaybı olduğunu bildiği hâlde sanığa “Ne o ulan kör” deyip şaka amaçlı ensesine ve kafasına gelecek şekilde tokatla vurması, sanığın uyarısına rağmen davranışlarına devam etmesi ve sanığın bu duruma sinirlenerek mağduru yaralaması hususları birlikte değerlendirildiğinde; mağdurun haksız tahrik oluşturduğu kabul edilen eylemlerinin ulaştığı düzey de dikkate alınarak sanığın cezasından alt sınıra yakın bir nispette indirim yapılması gerekirken, somut olayda koşulları oluşmadığı hâlde 2/4 oranında indirim yapılmak suretiyle eksik ceza tayin edilmesi hak, adalet ve nasafet kurallarına uygun bulunmadığından isabetli değildir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, haksız tahrik nedeniyle yapılan indirim oranının fazla tayin edilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
1- Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.05.2014 tarih ve 412-123 sayılı, sanığın mağdur …’ı kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hükmünde 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinin uygulanması sırasında yapılan indirim oranının 2/4 olarak belirlenmesine ilişkin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2- Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.05.2014 tarihli ve 412-123 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanık hakkında TCK’nın 29/1. maddesi uyarınca haksız tahrik hükmü uygulanırken haksız hareketin ulaştığı boyuta göre, alt sınıra yakın bir oranda indirim yapılması gerekirken 2/4 oranında indirim yapılarak eksik ceza tayini isabetsizliğinden BOZULMASINA,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.01.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.