Kasten öldürme – Cinsel Saldırı – Haksız tahrik indirimi – Ceza Genel Kurulu – 2020/121 E. , 2021/81 K.

Ceza Genel Kurulu 2020/121 E. , 2021/81 K.

“İçtihat Metni”

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 1-133

Kasten öldürme suçundan sanık …’ın TCK’nın 81/1, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 01.07.2014 tarihli ve 26-411 sayılı, ceza miktarı yönünden resen temyize tabi olan hükmün sanık ve müdafisi ile katılanlar vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 13.12.2017 tarih ve 1424-5087 sayı ile;
“…Oluşa ve dosya kapsamına göre; yaşı maktule göre yaklaşık 25 yıl küçük olan sanık ile maktulün arkadaş oldukları, olay günü maktul ve sanığın buluşup maktulün kamyonuna binerek şehir dışında tenha bir yere doğru gittikleri, yolda maktülün sanığın muhtelif yerlerine dokunması üzerine sanığın kızarak maktulü uyardığı, olay yerine geldiklerinde her ikisinin de esrar içtikleri, sanığın aksi kanıtlanamayan iddiasına göre maktulün kendisine meyve suyu içerisinde uyutucu etken maddesini içirmesi üzerine sanığın kendisinden geçtiği, uyandığında kendisinin ve maktulün iç çamaşırlarının inmiş olduğunu görmesi üzerine üzerinde bulunan maktulü bıçaklayarak öldürdüğü, maktulün iç çamaşırının dizlerine kadar inik hâlde bulunduğu ve kanında esrar maddesine rastlandığının belirtildiği olayda;
A-) Sanığın aksi kanıtlanamayan ve maddi delillerle de desteklenen savunması karşısında maktulden sanığa yönelen haksız eylemlerin ulaştığı boyut da dikkate alındığında, sanık hakkında TCK’nın 29. maddesi gereğince makul bir oranda haksız tahrik indirimi yapılması gerektiğinin düşünülmemesi,
B-) Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı Yasanın TCK’nın 53. maddesindeki iptal edilen hususların gözetilmesinde zorunluluk bulunması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Yerel Mahkeme kasten öldürme suçundan sanığın TCK’nın 81/1, 29, 62, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 17 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.04.2018 tarihli ve 27-143 sayılı, karar tarihi itibarıyla hükmedilen ceza miktarı yönünden resen temyize tabi olan hükmün sanık ve katılanlar vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.12.2018 tarih ve 4352-5160 sayı ile;
“…Dairemizin 13.12.2017 tarihli ilamı uyarınca; ‘Sanığın aksi kanıtlanamayan ve maddi delillerle de desteklenen savunması karşısında maktulden sanığa yönelen haksız eylemlerin ulaştığı boyut da dikkate alındığında, sanık hakkında TCK’nın 29. maddesi gereğince makul bir oranda haksız tahrik indirimi yapılması gerektiğinin düşünülmemesi’ nedeniyle kararın bozulduğu anlaşılmakla, bozma ilamından sonra yerel mahkemece bozmaya uyularak makul oranda tahrik uygulanması gerekirken bozma ilamı da etkisiz kılınarak, azami hadde yakın şekilde 17 yıl hapis cezası verilerek eksik ceza tayini,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 15.03.2019 tarih ve 1-133 sayı ile;
“Yargıtay 1. Ceza Dairesi bozma ilamının kendi içinde çelişkili olması, daha önce uyulmasına karar verilen Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 13.12.2017 tarih ve 2017/1424 esas – 2017/5087 karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda mahkememizce önceki kararında sanık hakkında haksız tahrik nedeniyle makul oranda ceza indirimi yapılmış olması nedeni ile mahkememizin 10/04/2018 tarih ve 2018/27 esas- 2018/143 karar sayılı ilamıyla kurulan hükümde direnilmesine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeyle bozma nedenine direnerek önceki hüküm gibi haksız tahrik indirim oranı uygulayarak sanığın kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 305. maddesi uyarınca resen temyize tabi olan bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.12.2019 tarihli ve 37463 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Yargıtay 1. Ceza Dairesince 11.02.2020 tarih ve 3881-441 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan nedenlerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında uyuşturucu madde kullanma suçundan verilen beraat hükmü katılanların uyuşturucu madde kullanma suçundan açılan davaya katılmaya hak ve yetkilerinin bulunmaması nedeniyle katılanlar vekilinin bu suçtan verilen beraat kararına yönelik temyiz talebinin CMK’nın 317. maddesi uyarınca Özel Dairece temyiz talebinin reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup inceleme direnmenin kapsamına göre sanık … hakkında kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK’nın 29/1. maddesi uyarınca haksız tahrik nedeniyle yapılan indirim oranının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
30.12.2013 tarihli olay yeri inceleme raporunda; aynı gün saat 20.15 sıralarında Adana İl Jandarma Komutanlığına Sarıçam ilçesi, Akkuyu köyünde kasten öldürme olayının meydana geldiğinin bildirilmesi üzerine olay yerine saat 21.15 sıralarında intikal edildiği, olayın Sarıçam ilçesi, Akkuyu köyü, Ören mevkisi, köyün yaklaşık 1 (bir) km kuzeydoğusunda boş çalılık arazi olduğu, öldürme olayının meydana geldiği aracın … plakalı, beyaz renkli, Mitsubishi marka panelvan cinsi olduğu, Akkuyu köyünden aracın bulunduğu araziye doğru stabilize yol olduğu, aracın bulunduğu noktadan daha ileriye devam eden yolun olmadığı, ön kısmının güneybatı istikametini gösterdiği, stabilize yoldan çalılıklar arasına çekilmiş olduğu, araç kapıları kontrol edildiğinde, sol ön taraf şoför kapısı ve yan kayar kapının açık, kilitli olmadığı, diğer sağ ön ve sağ yan kayar kapının ve arka bagaj kapısının kilitli olduğu, ön koltukların arka kısmında koltuk bulunmadığı, kontak anahtarının araç üzerine takılı vaziyette olduğu, maktulün baş kısmının aracın ön tarafına, ayaklarının ise bagaj kısmına doğru, sağ yan kısmına yatar vaziyette erkek cesedi olduğu, aracın dış çevresinde yapılan incelemede, sağ arka lastiğin yaklaşık 50 cm ön tarafında, aracın alt kısmına doğru 1 adet yarım içilmiş, uyuşturucu madde sarıldığı değerlendirilen beyaz renkli sigara izmaritinin bulunarak bulgu poşetine alındığı, aracın sağ ön lastiği hizasının alt kısmı ve sol şoför kapısı ile yan kayar kapı alt kısmına denk gelen yerde kan olduğu, aracın sol yan kayar kapısı açıldığında, iç tarafta baş tarafı aracın ön kısmına, ayakları bagaj kısmına doğru sağ kolu geriye, sol kolu kalça hizasında bulunan, sağ yanı üzerine yatık vaziyette, eşofman altı ve iç çamaşırı yarıya kadar indirilmiş vaziyette, üst kısmında lacivert renkli kazak ve lacivert renkli yarım kol mont bulunan boğazı kesici aletle kesilmiş 40-45 yaşlarında, 1,75-1,80 cm boylarında, 75-80 kg ağırlığında erkek cesedi olduğu, cesedin ayakkabılarının çıkarılmış vaziyette olduğu, cesedin kalça hizasında vücudunun altına kalmış vaziyette siyah deri mont, cesedin baş kısmı çevresinin yoğun kan, sol kapı ve yan sac üzerinde sıçramış vaziyette kan lekeleri olduğu, maktulün bulunduğu arka kabin içinde büyük boy serili vaziyette beyaz renkli çuval, beyaz poşet içerisinde 7 adet açılmamış Permatik, Arko krem tüpü, iç yarıya kadar dolu 5 litrelik pet şişe, 0,5 litrelik pet şişe, beyaz çakmak, elektrot tutacağı, 1 adet kullanılmış peçete, kan bulaşmış Lark marka ve markası belli olmayan sigara izmariti, ön koltukta içerisinde portakal olan poşet, araç içerisinde Cumhuriyet savcısı ile otopsi işlemine geçildiği, kısa kollu montun sağ cebinden 1964 doğumlu … adına kayıtlı kimlik çıktığı, yine montun cebinden 2 adet peçete çıktığı, maktulün boğazında 12 cm büyüklüğünde kesici alet izi ve kesik yerin hemen alt kısmında kesici aletle yapıldığı değerlendirilen iz bulunduğu, tırnak aralarında bulunabilecek doku parçaları için tırnaklardan numune alındığı, araç içerisinde ele geçen delillerin ve parmak izlerinin usulüne uygun olarak toplandığı ve ambalajlandığı, araca yaklaşık 100 metre uzaklıkta ağaçların arasına sokulmuş vaziyette üzeri kanlı lacivert renkli mont bulunduğu tespitlerine yer verildiği,
30.12.2013 tarihli olay yeri inceleme ve ölü muayene raporunda; aynı gün saat 20.30 sıralarında Jandarma tarafından nöbetçi Cumhuriyet savcısına telefon edilerek Akkuyu Köyü İlköğretim Okulunun 1 km kadar ilerisinde arazi içerisinde kapalı kasa kamyonet içerisinde bir erkeğin öldürülmüş olarak bulunduğunun bildirilmesi üzerine olay yerine saat 22.00 sıralarında intikal edildiği, olayın Akkuyu köyünden 1 km kadar ileride Tapur mevkisi denilen yerde meydana geldiği, yolun sağ tarafında arka tarafı yola doğru olmak üzere … plakalı beyaz renkli Mitsubishi marka kapalı kasa kamyonetin durduğunun görüldüğü, ön kapılarının açık olduğu, arka kapısının kapalı olduğu, kapılar açıldığında aracın içinde sağ tarafı altta, sol tarafı üstte olmak üzere yönü arabanın soluna doğru dönük bir erkek cesedinin bulunduğu, aracın altında yaklaşık orta sağ kısmında bir sigara izmariti, orta alt ve sağ alt kısımlarında zeminde kan lekelerinin olduğu, aracın içerisinde boş olan arka kısmında cesedin bulunduğu yerde yoğun olmak üzere aracın pek çok yerinde kan görüldüğü, aracın tavanında bir ize rastlanmadığı, Jandarma görevlilerince olay yerine yaklaşık 100 metre mesafede 1 adet kanlı parka bulunduğu, kamyonet kasasının arka kısmında yaklaşık üçte ikisi dolu 3 litrelik bir pet su şişesi, yine kamyonetin arka kapısına yakın 1 adet 0,5 litrelik pet su şişesi, ölen kişiye ait olduğu düşünülen 2 adet kahverengi ayakkabının üst üste aracın sağ arka kapısı iç kısmında bulunduğu, şahsın üzerinden çıkan kimliğine göre 1964 doğumlu … ve aracın sahibinin … olduğu, ölenin üzerinde siyah mont, siyah kazak, beyaz külot, beyaz fanila, bej rengi pantolon, kahverengi çoraplar, … ucunda çıkmış durumda siyah bir mont bunlarda da yer yer kan olduğu, cesedin boğazında derin bir kesi izinin bulunduğu, cesedin ölü muayenesinde, yaklaşık 1,70 cm boyunda, 45-50 yaşlarında, 75-80 kg ağırlığında, saçları önden ve ortadan dökülmüş, kırlaşmış siyah saçlı, kahverengi gözlü, sünnetli erkek cesedi, ölü katılığının devam ettiği, ölü lekelerinin hafif şekilde sırtta oluştuğu, dış muayenede boyun ön yüzde tiroit kıkırdağın üzerinden geçen yaklaşık 10-12 cm uzunluğunda larinksin açıkta izlendiği, derin kesici delici alet yarası olduğu, bu yaranın 2-3 cm aşağısında boyun sol tarafta her iki ucu ciltte yüzeysel keşi şeklinde devam eden yaklaşık 2,5 cm uzunluğunda derin kesici delici alet yarası, yüz ve boyun bölgesinde kan pıhtıları ve lekelerinin bulunduğu tespitlerine yer verildiği,
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının 31.12.2013 ve 05.01.2014 tarihli yazıları ve HTS kayıtlarının incelenmesinde; maktul …’ın kendine ait 0539 746 90 93 numaralı telefonu ile 26.12.2013 tarihinde yoğun olarak ve en son görüştüğü GSM hattının 0536 921 27 02 numaralı telefon olduğu bilgilerine yer verildiği,
31.12.2013 tarihli teşhis tutanağında; katılan …’ın kendisine gösterilen cesedin babası …’a ait olduğunu, kendisini en son Perşembe günü sabah saat 10.00 sıralarında gördüğünü, içinde bulunduğu araba ile evden ayrılıp gittiğini, daha sonra kendisinden haber alamadıklarını, dün gece saat 23.00 sıralarında olayı öğrendiklerini, neden ve kim tarafından öldürüldüğü konusunda bir bilgisinin olmadığını, kayıp olduğuna dair herhangi bir başvuruda bulunmadıklarını ifade ettiği,
03.01.2014 tarihinde düzenlenen araştırma tutanağında; olay mahalli ve çevresinde yapılan incelemeler sonucu kanlı bir adet siyah renkli mont bulunduğu, sonrasında yapılan çalışmalarda Adana içerisinde bulunan güvenlik kameralarının incelenmesinde, 26.12.2013 tarihinde maktul …’ın aracını tamir için gittiği Adana ili, Yüreğir ilçesi, Kozan yolu üzerinde bulunan Cem Oto Kilit Tamir isimli iş yeri önünde görüntülerinin tespit edildiği, görüntülerin incelenmesi sonucunda; maktulün yanına gelerek konuşan ve bir müddet sonra ayrılan ismi tespit edilemeyen 25-35 yaşlarında esmer, siyah kısa saçlı, kirli sakallı bir erkek şahsın üzerindeki montun sol göğüs hizasındaki kokart şeklindeki amblem ile yine sol kol üzerinde bulunan kokart şeklindeki amblemin olay yeri çevresinde bulunan mont ile benzerlik gösterdiğinin tespit edildiği, maktule ait 0539….numaralı GSM hattının Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından alınan HTS kayıtlarında yoğun olarak ve en son görüştüğü GSM hattının 0 536 …. numaralı telefon olduğu, hattın … adına kayıtlı olduğu bilgilerine yer verildiği,
09.01.2014 tarihli yakalama tutanağında; aynı gün saat 14.30 sıralarında Adana 8. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/ 223 değişik iş sayılı yakalama kararı uyarınca kasten öldürme suçundan arandığı anlaşılan sanık … “Alo Dürüm” isimli iş yerinde bir masada oturmakta iken yakalandığı ve Polis Merkezi’ne intikal ettirildiği,
10.01.2014 tarihli yer gösterme tutanaklarında; Akkuyu köyünde 30.12.2013 tarihinde kapalı kasa araç içerisinde maktul … isimli şahsın boğazı kesik bir şekilde bulunması olayının sanığı …’ın 09.01.2014 tarihinde çalıştığı lokantada yakalandığı ve alınan ifadesinde, olay yerinden ayrılırken olay yeri çevresinde bulunup incelenmek üzere muhafaza altına alınan montun haricinde olay nedeniyle kan olan pantolonunu ve maktulün telefonunu olay yerinde çalıların arasına bıraktığını beyan etmesi üzerine 10.01.2014 tarihinde olay yerine gidildiği, sanığın yer göstermesi sonucu olay yerine 2 km uzaklıkta boş arazi içerisinde maktule ait Samsung marka cep telefonunun bulunduğu, telefonun batarya ve sim kartının üzerinde olmadığının tespit edildiği, telefonun bulunduğu yerden 400-500 metre ileride çalıların arasında gizlenmiş vaziyette sanığın kendisine ait olduğunu belirttiği kanlı pantolonunun bulunduğu, bulunan pantolon ve telefonun incelenmek üzere olay yeri ekiplerince incelemek üzere muhafaza altına alındığı, sanığın olayda kullandığı bıçağı attığını belirttiği yer olan Büyük Otogar’ın yanındaki harabe binaya gidildiği, yapılan aramalarda bıçağın bulunamadığı bilgilerine yer verildiği,
Adana Adli Tıp Grup Başkanlığının 18.02.2014 tarihli otopsi raporunda; 30.12.2013 tarihinde kamyonet içerisinde ölü olarak bulunduğu belirlenen maktulün cesedine yapılan otopside, kanda alkol bulunmadığı, idrarda THC ( Esrar) bulunduğu, ayrıca ilaç etken maddeleri olan Acetominophen, Chlorpheniramin, Naproxen bulunduğu, 1 no’lu yaranın boyun önde trakeayı içeren 13 cm uzunlukta, 2 no’lu yaranın ise 1 no’lu yaranın 1 cm altında 2,5×1 ebadında 6 cm kuyruğu olan bir yara olduğu, 3 no’lu yaranın sol çene kavsi altında 3,5 cm uzunlukta olduğu, 4 no’lu yaranın ise 1 no’lu yaranın 1 cm solunda 1 cm uzunlukta düzgün kenarlı bir açısı dar bir açısı geniş kesici-delici alet yaralarının mevcut olduğu, toplamda maktulün vücudunda 4 adet kesici delici alet yarasının mevcut olduğu, haricen 1 ve 3 no da tarif edilen yaralanmaların öldürücü nitelikte oldukları, kullanılan aletin bir kenarının keskin, diğer kenarının küt vasıfta kesici delici alet olduğu, maktulün ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı boyun büyük damar ve trakeya kesilmelerinden gelişen dış kanama sonucu meydana geldiği tespitlerine yer verildiği,
Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün BYL-14-00716 sayılı ve 07.02.2014 tarihli uzmanlık raporunda; sanığa ait montun dış yüzeyinden ve gri renkli kot pantolondan alınan svapların maktulün kan örneği ile genotip olarak uyumlu olduğu tespitlerine yer verildiği,
Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 13.01.2014 tarih ve 80213 soruşturma No.lu Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı ve Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.02.2014 tarih ve 84 değişik iş sayılı kararından; sanığın babası tanık … hakkında takipsizlik kararı verildiği, takipsizlik kararına karşı yapılan itirazın da reddedildiği,
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Emanet Memurluğunun 2014/ 3217 sırasında: 1 adet plastik su bidonu, 4 adet pet şişe, 1 adet Arko krem, 1 adet krem kutusu, 2 adet poşet, 2 adet çakmak, Samsung marka ….8354 imei no’lu cep telefonunun kayıtlı olduğu,
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Emanet Memurluğunun 2014/ 3547 sırasında; 1 adet eşofman altı, 1 adet mont, kan örneği, 2 adet svap, atlet, külot, 1 çift ayakkabı, 1 çift çorap, 16 adet svap, 2 adet kan örneği, maktulden alınan 5 adet tırnak, 5 adet sigara izmariti, 3 adet peçete, kıl örneği ve kazağın kayıtlı bulunduğu,
Sanığın adli sicil kaydının incelenmesinde suç tarihi itibarıyla Adana 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.10.2011 tarihli ve 475-733 sayılı ilamı ile TCK’nın 86/1, 87/3, 29/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 8 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin hükmün 25.01.2012 tarihinde kesinleştiği, 18.11.2012 tarihinde yerine getirildiği ve tekerrüre esas olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … Kollukta; maktulün eşi olduğunu, 26.12.2013 tarihinde maktülün “Aracın camları arızalı arabayı yaptırmak için tamirciye gideceğim.” diyerek evden ayrıldığını, üzerinde siyah kazak, lacivert yelek, siyah deri mont ve krem renkli pantolon olduğunu, eve gelmeyince 26.12.2013 tarihinde saat 15.00 sıralarında eşi maktulü aradığını, telefonunun çaldığını, ancak açılmadığını, daha sonra telefonu aradığında telefonun kapalı olduğunu, eşi maktulden hiç haber alamadıklarını, bir yere müracaatta bulunmadıklarını, eşi maktulün hasmı veya düşmanı olmadığını, kimseye borcu bulunmadığını, 30.12.2013 tarihinde Jandarmanın kendilerini araması ile eşinin vefat ettiğini duyduklarını, ölüm olayı sebebiyle şüphelendiği kimsenin olmadığını,
Mahkemede; maktulün eşi olduğunu, sanığı tanımadığını, eşi maktulün uyuşturucu madde kullanmadığını, huzurdaki sanığın eşi maktul öldürülmeden 5 ay kadar önce gece saat 23.00 sıralarında cep telefonundan aradığını, telefonun yankı yapması sebebiyle konuşmaları duyduğunu, eşi maktule “Dayı dayı çabuk yetiş, 5 kişi beni sıkıştırıyor, öldürecekler, mezarlığın oraya gel, kafama silah dayamışlar.” dediğini, eşi maktulün Murat olarak hitap ettiği için huzurdaki sanık … olduğunu anladığını, o gece eşi maktulün gitmediğini, ölmeden önce gece saat 23.00 sıralarında da sanığın maktulü aradığını, “Sabah gelecek misin?” diye sorduğunu, eşi maktulün de “Geleceğim.” dediğini, sanığın sabah tekrar aradığını, “Gel dayı bekliyorum.” dediğini, eşi maktulün olaydan 5 ay kadar önce gitseydi muhtemelen o gece öldürüleceğini, planlı bir şekilde öldürüldüğünü düşündüğünü,
Katılan … Kollukta; maktulün öz babası ve inşaat ustası olduğunu, ayrıca tekstil deposu işlettiğini, 26.12.2013 tarihinde saat 10.00 sıralarında maktulün “ Araçta arıza var. Onu yaptırmaya gidiyorum.” diyerek evden çıktığını, aynı gün öğleden sonra babası maktulü kullanmış olduğu 0539…. numaralı cep telefonunu aradığını, ancak telefonunun kapalı olduğunu, o günden beri kendisinden haber alamadıklarını, Adana İl Emniyet Müdürlüğüne gittiğini, babası maktul ile ilgili herhangi bir ihbar ve haber ulaşmadığını söylediklerini, annesi katılan …’nın kullandığı telefon numarasının 0538…olduğunu, maktulün gayrimeşru ilişkisinin olup olmadığını bilmediğini, düşmanı bulunmadığını,
Mahkemede; maktulün babası olduğunu, huzurdaki sanığı olaydan 7-8 ay önce bir kez gördüğünü, sanığın babasını eskiden beri tanıdığını söylediğini, ancak babası maktulün 2012 yılının sonlarında cezaevinde 40 gün kadar bir suçtan dolayı yattığını, o sırada sanıkla tanıştıklarını, babası maktulün uyuşturucu kullanmadığını, olay sabahı babası maktulün boya malzemelerini hazırladığını, Konya’daki Akbank Şubesini boyayacağını, kendisine hitaben “Aracın camları bozuk yaptırmaya gideceğim.” dediğini, yanında da 5.000 TL para olduğundan bahsettiğini, hatta daha fazla da olabileceğini, bu paranın yok olduğunu, aracı teslim aldıklarında yakıt deposunun dolu olduğunu,
Katılan … Kollukta; maktulün babası olduğunu, 26.12.2013 tarihinde saat 10.00 sıralarında babasının kullandığı abisi katılan … adına kayıtlı … plaka sayılı Mitsubishi marka araçla kendilerine “Araçta arıza var. Onu yaptırmaya gidiyorum.” diyerek evden ayrıldığını, annesi katılan … aradığında “İki üç güne eve gelirim.” dediğini, bu sebeple maktulü aramadıklarını, maktulün agresif bir kişiliği olduğunu, 30.12.2013 tarihinde Jandarmanın babasının vefat ettiğini bildirdiğini,
Mahkemede; maktulün babası olduğunu, sanığı tanımadığını,
Tanık … Kollukta; 30.12.2013 tarihinde saat 15.00 sıralarında çalı kesmek için traktörü ile Akkuyu köyü, Tapur mevkisine geldiğini, aynı gün saat 16.00 sıralarında kestiği çalıları traktörü ile köye götürdüğü esnada beyaz renkli kapalı kasa kamyoneti gördüğünü, kamyonetten şüphelendiği için traktörünü durdurup kamyonetin içine baktığını, içerisinde erkek bir şahsın hareketsiz bir şekilde yattığını, belden aşağısı görünür vaziyette olduğunu, korktuğunu ve köye gittiğini, durumu tanık Aziz Berçin’e anlattığını, birlikte köy muhtarına gittiklerini, muhtarın da durumu Jandarmaya haber verdiğini,
Tanık Aziz Berçin Kollukta; 28.12.2013 tarihinde saat 15.00 sıralarında Akkuyu köyü, Tapur mevkisine çalı kesmek amacıyla gittiğini, ağaçların arasında bir araç gördüğünü ve bulunduğu yere yaklaşmadığını, etrafında da kimseyi görmediğini, çalıları kesip eve gittiğini, bir gün sonra tanık …’in yanına gittiğini, aynı aracı onun da gördüğünü, kendisine “Aracın içerisinde bir ceset gördüm.” dediğini, daha sonra Jandarmaya haber verdiklerini,
Tanık … Savcılıkta; sanığın oğlu olduğunu, 30.12.2013 tarihinde çalıştığı iş yerinden izin alarak Adana’daki evine geldiğini, 2-3 gün önce oğlu sanığın birlikte çalıştıkları iş yerinden bir günlük izin aldığını, kendisine telefonu ile 100 TL para verdiğini, sanığın bir günlük izin sonunda işe dönmediğini ve sanığa verdiği kendi telefonunu aradığını, cevap vermediğini, 2-3 gün sonra büyük oğlunun evine uğradığını, sanığın kız kardeşine “Birini bıçakladım.” diyerek evden bazı eşyalarını alıp ayrıldığını öğrendiğini, 3 Ocakta kendisinin işe başladığını, sim kartını yenilediği için kullandığı telefonu tanımadığı bir numaranın aradığını, iki kez arayınca açtığını, arayanın sanık olduğunu, kendisine “Birini bıçakladım. Teslim olacağım.” dediğini, oğlu sanığı İskenderun’daki iş yerinden ayrıldıktan sonra hiç görmediğini, maktul … isimli kişiyi de tanımadığını, sanığın bir süredir uyuşturucu madde kullandığını, olayla bir ilgisi olmadığını, oğlunun olayı anlatmasından sonra olay yerine gitmediğini, suç işlemediğini, oğluyla maktul …’in arkadaşlıkları konusunda hiçbir bilgisinin olmadığını,
Mahkemede; sanık olan oğluyla birlikte Hatay’ın Payas ilçesinde kanalizasyon işinde çalıştıklarını, sanığın olaydan 15 gün önce kendi kullandığı cep telefonunu da alarak yanından ayrıldığını, 30 Aralık tarihinde kendilerine şantiyeden izin verildiğini, Adana’ya döndüğünü, evdekilere sanığı sorduğunu, sanığın kendisinden ayrıldığı tarihin 30 Aralık’tan 4-5 gün önce olduğunu, daha sonra tekrar Payas’a döndüğünü, işe başladıktan 5-6 gün sonra tanımadığı bir numaradan arandığını, önce açmadığını, sonra telefonu açtığında arayanın sanık olduğunu anladığını, sanığa “Nerede olduğunu,” sorduğunu, sanığın cevaben “ Silifke’deyim, Birini vurdum.” dediğini, sanığa inanmadığını, “Birini vursan eve Polis ve Jandarmanın geleceğini, böyle bir görevlinin de gelmediğini, seni ararlarsa bu numaradan dönüş yapacağım. O zaman gelir teslim olursun.” dediğini, zaman zaman sanığın evden ayrıldığını, belli bir süre gelmediğini, o sebeple merak etmediğini, sanığın uyuşturucu tedavisi gördüğünü, maktulün ne şekilde öldürüldüğünü bilmediğini,
Tanık… Mahkemede; Kilis’te müteahhitlik yaparken boyacıya ihtiyacı olduğunu, bir arkadaşı aracılığıyla maktulle tanıştığını, 3 ay kadar birlikte çalıştıklarını, arkadaş olduklarını, tanıdığı kadarıyla maktulün kişilik olarak düzgün olduğunu, Kilis’te aynı evde kaldıklarını, şantiyede de 80 kişi olduklarını, maktulün sigara dahi içmediğini, herhangi bir kötü hâline tanık olmadığını,
Tanık Hamdullah Yalçın Mahkemede; maktulü 30 yıldır tanıdığını, birlikte çalıştıklarını, boyacılık yaptıklarını, maktulün çevresine düşkün, düzgün bir insan olduğunu, kötü alışkanlığı olmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık … müdafisi huzurunda Kollukta; maktulle 7 yıl önce tanıştığını, o dönemlerde evden kaçtığını, kendisinin karnını doyurduğunu ve sigara parası verdiğini, tanıştıktan birkaç ay sonra uyuşturucu kullanıp kullanmadığını sorduğunu, ara ara buluşup birlikte esrar içtiklerini, 2013 yılının son aylarında babası ile birlikte İskenderun ili, Karayılan beldesinde altyapı işinde çalıştıklarını, babasına kız arkadaşıyla görüşmeye gideceğini söyleyerek babasından 200 TL para ve telefonunu içinde takılı hattıyla aldığını, fakat amacının Adana’ya gelip esrar maddesi alıp geri gitmek olduğunu, 26.12.2013 tarihinde sabah saat 07.30-08.00 sıralarında maktulü aradığını, “Ne yapıyorsun?” dediğini, maktulün de “Yatıyorum. Sen ne yapıyorsun?” dediğini, cevaben “Hatay’dan Adana’ya geliyorum. Geçen seneden kalan bir mahkeme işim var.” dediğini, maktulün kendisine “Gel ben seni otogardan alırım. Birlikte esrar sarar içeriz.” dediğini, daha sonra önce Sinanpaşa’daki İbo isimli kişinin yanına gittiğini, amacının kendisine dönüşte esrar maddesi temin etmesini söylemek olduğunu, İbo gelmeyince maktulle Yüreğir Otogarı’nın orada buluştuklarını, aracın camını yaptırdıklarını, daha sonra araçla birlikte seyir hâlinde iken maktulün kendisi ile buluşacağı için aldığı esrarı sarmasını bilmediği için kendisine verdiğini, esrarı sardığını, birlikte içmeye başladıklarını, daha sonra meyve suyu içtiklerini, bilmediği bir yere tarlaların arasından geçerek gittiklerini, iki ağacın arasında park ettiklerini, maktule “Niye buraya geldiklerini” sorduğunu, kendisine gülümsediğini, tekrar kendilerine esrar sararken maktulün elini bacağına attığını, “Cicim, canım” demeye başladığını, ters tepki verdiğini, maktulün “Meyve suyunun içine iki üç hap attığını, biraz sonra sakinleşirsin.” dediğini, esrar ve hapın etkisiyle kendinden geçtiğini, kendine geldiğinde aracın arkasında kendini maktulün üzerinde bulduğunu, nevrinin döndüğünü, çıldıracak gibi olduğunu, tam kendisine geldiğinde aracın dışında, elinin yüzünün kan içinde olduğunu, ağladığını, sonra araca baktığında maktulün cansız gördüğünü ve kapıyı kapattığını, maktulün telefonunun çaldığını, o panikle telefonu ağaçların arasına attığını, üstündeki montu da otların arasına attığını, daha sonra pantolonunun da kanlı olduğunu görünce onuda çıkarıp çalıların arasına attığını, havanın hafif kararmak üzere olduğunu, olayın şokuyla kaçtığını, ne yapacağını bilmediğini, iki üç gün kendine gelemediğini, babasının telefonunu Otogar da düşürdüğünü, Silifke-Taşucu’nda “Alo Dürüm” isimli iş yerinde çalışmaya başladığını, babasının tekrar çıkarttığı 0536….. numaralı hattı aradığını, babasına olayı anlattığını, daha sonra 09.01.2014 tarihinde Jandarma’nın gelip kendini yakaladığını, çok pişman olduğunu, olayı bilinci kapalı bir şekilde kendisinin işlediğini, seyir hâlinde iken içtikleri meyve kutularını camdan aşağıya salladıkları için olay mahallinde meyve kutusu olmadığını, biraz kullanılmış şekildeki Arko kremi hatırlamadığını, aralarında boğuşma ya da kavga olup olmadığını hatırlamadığını, kendisine geldiğinde maktulün üzerinde kendisini gördüğünü, maktulle husumeti olmadığını, olayın uyuşturucunun etkisiyle birden geliştiğini, önceki eşcinsel muhabbetini bildiği için kendisine şaka amaçlı takıldığını, ancak konuyu kapattığını ve sarkıntılık yapmadığını, vicdan azabı duyduğu için ve ailesine zarar verecekleri düşüncesi ile teslim olmadığını, olay günü kendisine geldiğinde pantolonunun düğmesinin açık olduğunu, maktulün de pantolonunun açık olduğunu, ilişkiye girip girmediklerini hatırlamadığını, bıçağı nasıl vurduğunu bilmediğini, kendine geldiğinde pantolonunun baldırına kadar inik olduğunu, maktulün de anüs bölgesinin açık olduğunu, o anda kendini kaybettiğini, olayı eve geldiğinde babasına anlattığını ve ondan sonrada bir ara telefonda anlattığını, olay yerinden çıkıp gittiğini, aracın kapısını kapattığını, telefonu, montu ve pantolonu attığını, bıçağı da Otogar’ın yanındaki harabeye sakladığını hatırladığını,
Savcılıkta; önceki ifadesinin doğru olduğunu, maktulü 7 yıldır tanıdığını, kendisiyle arasıra buluşup vakit geçirdiğini, küçük yaşlardan beri uyuşturucu madde kullandığını, maktulün de kullandığını, birlikte esrar içtiklerini, bir eşcinselin kendisine sarkıntılık yapması sebebiyle yaraladığını maktule anlattığını, bundan dolayı maktulün kendisine eşcinsel muamelesi yaptığını, kendisini uyarınca da şaka yaptığını söylediğini, babası tanık Kemalettin’e kız arkadaşı ile buluşacağını söyleyerek 200 TL parasını ve onun kullandığı telefonu ile 0536…. numaralı telefon hattını aldığını, 26.12.2013 tarihinde maktulü aradığını, daha sonra onunla buluştuklarını, buluşmadan önce esrar maddesi aldığını, maktulle buluştuktan sonra aracı ile seyir hâlinde iken esrar maddesini içmeye başladıklarını, maktulün aracı olay yerine götürdüğünü, “Burada esrarı rahat içeriz.” dediğini, bir ara elini bacağına uzatıp eşcinsel muamelesi yaptığını, tepki verince “Şaka yaptığını, meyve suyuna birkaç tane hap attığını,” söylediğini, birlikte esrar içtiklerini, bir ara maktulü kendi üzerinde bulduğunu, her ikisinin de pantolonlarının inik olduğunu, içtiği esrar maddesi etkisiyle o ara ne olduğunu hatırlamadığını, kendine geldiğinde aracın dışında ve elinin yüzünün kan içinde, elinde de kendisine ait bıçak olduğunu hatırladığını, maktulü bıçakladıysa da o anı kendisine içirdiği haplardan dolayı hatırlamadığını, olay yerinden ayrılırken maktulün cep telefonunun çaldığını duyunca telefonu çalıların arasına attığını, daha sonra Silifke’ye gittiğini, 8 Ocak günü telefonda olayı babasına anlattığını, bunun üzerine Jandarmanın kendisini yakaladığını, maktulü öldürmesi konusunda kimseden yardım almadığını, babasına olay yerine gidip orada bulunan delilleri karartmasını söylemediğini, kayıt altına alınan babası tanık Kemalettin’ ile yaptığı görüşmeleri kabul ettiğini, maktulle cinsel ilişkiye girip girmediğini hatırlamadığını,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; Kolluk ve Savcılıktaki savunmalarına ek olarak kullandığı uyuşturucu madde ve maktulün kendisine içirdiği meyve suyu içindeki uyuşturucu benzeri hap nedeniyle bilincinin gidip geldiğini, bilincinin gittiği sırada öldürme olayının gerçekleştiğini, maktul kendisine tecavüz ettiği için ağır tahrik altında maktulü öldürdüğünü, ancak eylemi işlediği sırada da kendinde olmadığını,
Mahkemede; olay tarihinde İskenderun ili, Karayılan beldesinde alt yapı işinde çalıştığını, izin alıp Adana’ya geldiğini, eskiden beri tanıdığı maktulle Yüreğir Otogarı’nın karşısında buluştuklarını, maktulün aracıyla geldiğini, aracın camının bozuk olduğunu, birlikte aracın camını bir kaportacıya gidip yaptırdıklarını, daha sonra maktulün Optimum AVM’nin sağ tarafından dönerek yola devam ettiğini, seyir hâlinde iken birlikte esrar içtiklerini, daha öncesinde de maktulle birçok kez esrar içtiklerini, seyir hâlinde iken maktulün elini bacağına attığını, okşadığını, kendisine kızdığını, şaka yaptığını söyleyerek geçiştirdiğini, bu sırada içtikleri sigaraların bittiğini, maktulün kendisine “Bir tane daha ister misin?” diye sorduğunu, kendisinin de “Evet” dediğini, cebinden bir paket daha çıkardığını, kendisinin tekrar sigara hazırlayama başladığını, bu sırada Balcalı girişini geçtiklerini, maktulün kendisine içmesi için bir de meyve suyu verdiğini, o sırada sigarayı sarmaya devam ettiğini, meyve suyunu içtiğini, Balcalı’nın arka taraflarına doğru aracı sürmeye devam ettiğini, maktule “Fazla vakti olmadığını, geri dönmesi gerektiğini,” söylemesine rağmen araçla bilmediği bir köyün içinden geçerek ağaçlıkların arasında durduğunu, araçtan inmeden tekrar elini bacağına attığını, çekmesini istediğini, “Şaka olduğunu, birazdan sakinleşirsin, yumuşarsın, kutunun içine de hap attığını,” söylediğini, hem içtiği esrarlı sigaradan hem de meyve suyundan dolayı kendinden geçmeye başladığını, hafif bir baygınlık yaşadığını, tekrar bacağında bir sıcaklık hissettiğini, maktulün elini bacağına attığını, çekmesini istediğini, kendinden geçtiğini, kendine geldiğinde arabanın arka tarafında olduğunu, maktul ve kendisinin pantolonlarının yarıya kadar inik olduğunu, maktulün de yanında olduğunu, daha sonra aracın içindeki bıçağı aldığını, maktule yönelik bir eylem gerçekleştirdiğini hatırlamadığını, kendisine geldiğinde aracın dışında ve üstünde kan, maktulün aracın içerisinde kan içinde olduğunu, öldüğünü bilmediğini, daha sonra oradan uzaklaştığını, aldığı uyuşturucu ve maktulün kendisine verdiği içine hap katılmış meyve suyunun etkisiyle ne yaptığını hatırlamadığını, olayı tek başına işlediğini, yanında kimse olmadığını, daha sonra babası tanık…ile telefonda görüştüğünde, “Birini vurdum.” dediğini, daha önce de bir eşcinselin kendisine yaptığı sarkıntılıktan dolayı ceza aldığını, bunu maktule söylediğini, bu sebeple maktulün kendisinin eşcinsel olduğunu düşünmüş olabileceğini, kendisine geldiğinde maktulün ve kendisinin pantolonun diz kapağına kadar inik olduğunu gördüğünü, eylemi bu sebeple yaptığını, ikisinin de külotlarının inik olduğunu, zaten yolda iken elini bacağına atmaya başladığını, olay yerine vardıklarında meyve kutusunun içine ilaç attığını söylediğini, rahatlaması için bunu yaptığını söylediğini, maktulün kendisinden faydalanmak istediğini, üzerinden para almadığını, para da görmediğini, hatta oraya gitmeden önce kaportacıdan birisi para bozdurmaya geldiğini ve maktulün “Param yok.” dediğini,
Bozmadan sonra Mahkemede; Yargıtay bozma ilamına bir diyeceği olmadığını, maktulle olay öncesi aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, daha önceki savunmalarını tekrar ettiğini, pişman olduğunu ve tahliyesini talep ettiğini,
Savunmuştur.
Haksız tahrik, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Birinci Kitap, İkinci Kısımda, “Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” başlıklı İkinci Bölümde yer alan 29. maddesinde;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik; kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında meydana getirdiği karışıklığın bir sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan bir nedendir. Başka bir anlatımla haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde bir zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmış bulunmaktadır. (İzzet Özgenç, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, s. 412)
Yerleşmiş yargısal kararlar ve doktrinde yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
a) Tahriki oluşturan bir fiil bulunmalı,
b) Bu fiil haksız olmalı,
c) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
d) Failin işlediği suç, bu ruhi durumun tepkisi olmalı,
e) Haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır.
5237 sayılı TCK’da tahrikle ilgili olarak, 765 sayılı TCK’da yer alan ağır tahrik-hafif tahrik ayrımına son verilmiş ve tahriki oluşturan fiilin, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilmesi ve sanığın iradesi üzerindeki etkisi göz önüne alınarak maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda indirim yapılması şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile Ceza Dairelerinin duraksamasız uygulamalarına göre; failin, ilk haksız hareketin mağdurdan veya maktulden kaynaklandığına ilişkin savunmasının aksinin ispatlanmaması durumunda, “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca sanık yararına haksız tahrik hükümleri uygulanmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun çeşitli kararlarında tartışmasız olarak benimsendiği üzere, tahrik nedeniyle yapılacak indirimin oranı belirlenirken, haksız tahriki oluşturan hareketin işleniş şekli, yeri, niteliği, zamanı, yöresel şartlar ve tahrik eden ile edilenin durumları göz önüne alınıp değerlendirilmeli, eğer haksız hareket bu özellikleri itibarıyla yoğun ve önemli boyutlara ulaşmışsa ancak bu takdirde haksız tahrikin ağır ve şiddetli olduğu kabul edilmelidir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık … ve maktul …’ın birbirlerini tanıdıkları ve arkadaş oldukları, sanığın bekâr, olay tarihinde 25 yaşında, maktulün ise 50 yaşlarında, inşaat ustası olduğu, 26.12.013 tarihinde sabah saatlerinde sanığın maktulü cep telefonu ile aradığı, sanık ve maktulün Yüreğir Otogarı karşısında buluştukları, maktulün oğlu katılan … adına kayıtlı … plakalı, beyaz renkli, Mitsubishi marka panelvan cinsi bir araç ile geldiği, öncelikle birlikte Adana ili, Yüreğir ilçesi, Kozan yolu üzerinde bulunan Cem Oto Kilit Tamir isimli iş yerine gittikleri, aracın bozuk olan camını yaptırdıkları, daha sonra maktulün kullandığı araçla Sarıçam ilçesi, Akkuyu köyü, Tapur mevkisine ağaçlık bir alana gittikleri, yolda seyir hâlinde iken esrar ve meyve suyu içtikleri, yolda maktulün sanığın bacaklarına dokunması üzerine sanığın kızarak maktulü uyardığı, olay yerine geldiklerinde de esrar içmeye devam ettikleri, sanığın aksi ispatlanamayan savunmasına göre maktulün kendisine meyve suyu içerisinde uyutucu etken maddesini içirdiği, sanığın esrarın ve uyutucu etken maddenin etkisiyle kendisinden geçtiğini, uyandığında kendisinin ve maktulün iç çamaşırlarının inmiş olduğunu görmesi üzerine, üzerinde bulunan maktulü olaydan sonra ele geçirilemeyen bıçakla 4 yerinden bıçaklayarak boyun büyük damar ve trakeya kesilmelerinden gelişen dış kanama sonucu maktulü öldürdüğü, maktulün cesedinin 30.12.2013 tarihinde köylüler tarafından bulunduğu, olay yeri inceleme ve otopsi raporuna göre maktulün eşofman altının ve iç çamaşırının yarıya kadar indirilmiş vaziyette bulunduğu, maktulün idrarında esrar bulunduğu tespit edilen olayda;
Yaşı maktule göre 25 yıl küçük olan sanık ve maktulün olay öncesinde birbirlerini tanıdıkları ve arkadaş oldukları ve aralarında husumet bulunmadığı sanığın uyuşturucu madde tesiri altında iken maktulün cinsel saldırısına maruz kaldığı yönündeki savunmasının maddi delillerle desteklenmesi, olayın oluş şekli ve haksız eylemlerin ulaştığı boyutta dikkate alındığında TCK 29. maddesi uyarınca haksız tahrik nedeniyle makul oranda indirim yapılması gerekirken sanığın cezasından azami hadde yakın indirim yapılmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmün sanık hakkında TCK’nın 29/1. maddesi uyarınca haksız tahrik hükmü uygulanırken haksız hareketin ulaştığı boyuta göre, makul bir oranda indirim yapılması gerekirken, azami hadde yakın bir indirim yapılması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.03.2019 tarih ve 1-133 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanık hakkında TCK’nın 29/1. maddesi uyarınca haksız tahrik hükmü uygulanırken haksız hareketin ulaştığı boyuta göre, makul bir oranda indirim yapılması gerekirken, azami hadde yakın bir indirim yapılması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.03.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.