Nitelikli dolandırıcılık – Ceza Genel Kurulu – 2018/583 E. , 2021/70 K.

Ceza Genel Kurulu 2018/583 E. , 2021/70 K.

“İçtihat Metni”

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 363-91

Nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanıklar …, … ve …’ın, TCK’nın 158/1-j-son, 62, 52/2 ve 53/1. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 2 yıl 6 ay hapis ve 33.320 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, taksitlendirmeye ve hak yoksunluklarına ilişkin İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 04.04.2014 tarihli ve 363-91 sayılı hükümlerin sanıklar müdafileri ve katılan … AŞ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 12.06.2018 tarih ve 27246-4541 sayı ile;
“…Sanık, tanık ve katılan beyanları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre mahkemenin mahkûmiyet kararlarına ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafilerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK’nın 52/4. maddesine göre; kararda, para cezasının yirmi dört taksitle ödenmesine karar verildiği hâlde, taksit aralığının açık bir şekilde gösterilmemiş olması,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince hâlen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, ancak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; kararın ilgili kısmına ‘para cezasının birer ay arayla yirmi dört eşit taksitle ödenmesine’ ibarelerinin eklenmesi,” suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 20.09.2018 tarih ve 71560 sayı ile;
“…Önceden doğan borç için sonradan yapılan hileli hareketlerin dolandırıcılık suçuna vücut vermeyeceği nazara alınarak, suça konu senetlerin kredi kullanımı sırasında mı yoksa sonrasında mı verildiğinin, senetlerin banka kayıtlarına hangi tarihte geçtiğinin, borcu karşılamaya yeterli başkaca teminat alınıp alınmadığının, kredilerin sanıkların hesabına ne zaman aktarıldığının, sanıkların bu krediye ilişkin tüm ödemelerinin ve kredi kullanımlarının, dava konusu senetler olmadan da teminatların bulunup bulunmadığının ve banka zararının hangi tarihte ödendiği hususları tespit edilmeden eksik inceleme ile karar verildiği,” görüşüyle, itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince 13.11.2018 tarih ve 6460-7985 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları mercisince itirazın reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında eksik araştırma ile karar verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; yokluğunda verilen hükmün katılan …’a tebliğinin gerekip gerekmediği değerlendirilecektir.
İncelenen dosya kapsamından;
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 23.07.2012 tarih ve 45077-2330 sayı ile; sanıklar …, … ve …’ın banka tarafından tahsis edilmemesi gereken kredinin açılmasını sağlamak amacı ile katılan …’ın imzasını taklit ederek katılanı borçlu gösteren üç adet senedi sahte olarak düzenleyip Finansbank AŞ 4. Levent Şubesi’ne vermek suretiyle kredi kullandıkları iddiasıyla, nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılmaları istemiyle İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı,
Yargılamanın yürütüldüğü İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinde, 12.11.2012 tarihli talimat ifadesinde mağdur …’ın sanıklardan şikâyetçi olduğunu ve kamu davasına katılmak istediğini beyan ettiği, Yerel Mahkemece bunun üzerine 05.12.2012 tarihli oturumda suçtan zarar görme ihtimaline binaen …’ın katılan olarak davaya kabulüne karar verildiği, yargılama sonucunda 04.04.2014 tarih ve 363-91 sayı ile sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçundan TCK’nın 158/1-j-son, 62, 52/2 ve 53/1. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 2 yıl 6 ay hapis ve 33.320 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına karar verildiği,
Hükümlerin sanıklar müdafileri ve katılan … AŞ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince 12.06.2018 tarih ve 27246-4541 sayı ile;
“Katılan (Finansbank AŞ) vekilinin 03.06.2014 havale tarihli dilekçesi ile vaki temyiz talebinden vazgeçtiği anlaşılmakla, sanıklar müdafilerinin temyiz talepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede;

Kararın ilgili kısmına ‘para cezasının birer ay arayla yirmi dört eşit taksitle ödenmesine’ ibarelerinin eklenmesi suretiyle,” düzeltilerek onanmasına karar verildiği,
Gerekçeli kararın, katılan …’a tebliğ edilmediği,
Anlaşılmaktadır.
Temyiz mahkemesince bir temyiz davasının görülebilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir zorunluluktur. Nitekim 5271 sayılı CMK’nın “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin ikinci fıkrasında; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.” hükmü yer almaktadır.
Yerel Mahkemece katılana gerekçeli karar tebliğ olunmamış ise temyiz aşamasında bu eksikliğin Özel Dairece 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca verilecek, uygulamada “tevdi kararı” adı verilen kararla mahallinde mahkemesince giderilmesinin istenilmesi gerekir; yoksa temyiz incelemesine geçilerek bozma kararı verilmek suretiyle bu eksiklik giderilemez. Aksi hâlde temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunan bir tarafın kararı öğrenmesi sağlanmadan temyiz incelemesi yapılmış olur ve aleyhe temyiz bulunmayan hâllerde bozulan hükümdeki ceza miktarı sanık lehine kazanılmış hak teşkil eder.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Kişilerin hak arama hürriyetlerinin Anayasa ve diğer kanunlarla güvence altına alındığı ve bu hakkın kullanılabilmesi için devlet işlemlerinin kişilere usulüne uygun olarak bildirilmesi gerektiği, bu bağlamda itiraza konu hükümlerin kurulduğu 04.04.2014 tarihli oturuma katılmayan katılan …’ın yokluğunda verilen kararın adı geçen katılana tebliğ edilmediği anlaşıldığından 5271 sayılı CMK’nın 35 ve 260. maddelerine göre hükmün katılan …’a usulünce tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.04.2014 tarihli ve 363-91 sayılı gerekçeli kararının katılan …’a tebliğinin sağlanarak yasal temyiz süresinin başlatılması, kararın katılan … tarafından temyiz edilmemesi durumunda dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, katılan … tarafından temyiz edilmesi durumunda ise Özel Dairece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlenmesi sağlanıp temyiz istemlerinin birlikte ve tek seferde incelenerek temyiz davasının sonuçlandırılması gerektiğinden dosyanın, Yerel Mahkemece verilen 04.04.2014 tarihli ve 363-91 sayılı gerekçeli kararın katılan …’a tebliğinin sağlanması için Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 12.06.2018 tarihli ve 27246-4541 sayılı düzelterek onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.04.2014 tarihli ve 363-91 sayılı gerekçeli kararının katılan …’a usulüne uygun olarak tebliğinin sağlanması için Yerel Mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.03.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliği ile karar verildi.