Resmi belgede sahtecilik – Ceza Genel Kurulu – 2016/497 E. , 2021/28 K.

Ceza Genel Kurulu 2016/497 E. , 2021/28 K.

“İçtihat Metni”

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 277-429

Resmî belgede sahtecilik suçundan sanıklar … ve …’ın beraatlerine ilişkin Isparta Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.04.2009 tarihli ve 112-92 sayılı hükümlerin, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 02.05.2013 tarih ve 724-7030 sayı ile;
“…Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünün işçi sosyal ilişkiler servisinde hizmet akdine dayalı olarak işçi statüsünde çalışan …’in, aynı kurumda çalışan diğer sanıklar … ve … ile suç işleme hususunda irade ve işbirliği içerisinde birlikte hareket ederek fazla çalışma yapmadıkları halde fazla çalışılmış gibi içerik itibarıyla sahte olan belgeleri imzaya yetkili görevlilere düzenlettirmek suretiyle kendisi ve anılan diğer sanıklar lehine ve yine sanık …’e ait Sütçüler İcra Müdürlüğünün 2005/39 numaralı dosyasındaki şahsi borcunu, Orman İşletme Müdürlüğünün borcu gibi göstererek buna ilişkin hazırladığı belgeyi imzalatarak borcunun ödenmesini sağladığı, sanık …’in bordro ve ödeme belgelerini imza yetkisi bulunmuyor ise de içerik itibarıyla sahte olduğunu bildiği belgelerin düzenlenmesini ve imzalanmasını sağlaması suretiyle yüklenen sahtecilik suçunun yasal unsurları itibarıyla sübut bulduğu, dosyada mevcut soruşturma ve bilirkişi raporu, özellikle …’in Cumhuriyet savcısı huzurunda vermiş olduğu 20.06.2007 tarihli ikrarını içeren savunması, tanık anlatımları ve diğer delillerle anlaşılıp, sübuta erdiği gözetilmeden, yazılı gerekçe ile beraatlerine hükmolunması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, sanıkların, TCK’nın 204/1, 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına ilişkin Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.12.2013 tarihli ve 277-429 sayılı hükümlerin, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 15.10.2015 tarih ve 6035-29696 sayı ile düzeltilerek onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyesi M. R. Koparan;
“1-Dairemizin onamasına konu kamu davası başlangıçta TCK’nın 37/1 maddesi yollamasıyla aynı yasanın 155/2, 204/1, 43/1 maddeleri sevki ile Asliye Ceza Mahkemesine açılmış olup, Sütçüler Asliye Ceza Mahkemesince eylemin TCK’nın 158/1-e maddesine uyduğuna işaretle 04.12.2007 tarih, 2007/39-39 sayı ile görevsizlik kararı verilmiştir.
Ancak her nasılsa; üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesinin 23.05.2008 tarih, 2008/112 sayılı talebi üzerine 28.05.2008 tarih, aynı sayı ile (TCK’nın 204, 43/1 maddelerinden de cezalandırılmaları için) Ek Görevsizlik Kararı verilmiştir.
Görevsizlik kararı kesinleşmiş (yani itiraza uğramamış ve üst dereceli mahkemece karşı görevsizlik kararı da verilmemiş ise) iddianame ile birlikte değerlendirilip (tüm sevk maddelerini karşılayacak şekilde) hüküm kurulması mümkündür. Üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi böyle yapmak yerine (sevk maddelerini de dikte ederek) yeni bir görevsizlik kararı tesis ettirmiştir.
Görevsizlik kararı kendine özgü ve iddianame niteliğinde kararlardandır. Dolayısıyla, yargılamayı yapacak olan mahkemenin kendisine gelecek olan görevsizlik kararının (sevk maddelerini dikte ederek) içeriğini belirlemesi ihsas’ı rey niteliğindedir. Yerel mahkeme (Üst dereceli ağır ceza mahkemesi) kendisini aynı zamanda iddia makamı yerine koyduğu için CMK 22(1)-g maddesine açıkça aykırı davranılmıştır. Bu durumda hakimin davaya bakamayacağı hal gerçekleştiği gibi, hakimin reddi dahi mümkün hale gelecektir.
2- Dairemizin 02.05.2013 tarih, 2012/724 Es, 2013/7030 Kr. sayılı bozma ilamı sanıklardan …’in 20.06.2007 tarihli C. savcısı huzurunda vermiş olduğu ifadeyi baz almış olup, sübut yönünden sadece bu sanığı bağlayıcı niteliktedir. Yerel Mahkeme bu hususu gözardı ederek yanılgıya düşmüş (sanıklar … ve … yönünden kısmi direnme kararı verebilecekken) genel bir uyma kararıyla diğer iki sanığın da mahkûmiyetine karar vermiştir.
3-Sübut açısından yapılan değerlendirmede ise sanıklar … ve …’ın mahkûmiyetlerine yeterli delil ve emare bulunmamaktadır.
Bu sanıklara atılı resmi belgede sahtecilik suçuna fikir ve eylem olarak katıldıklarına dair mahkumiyetlerine yeterli delil bulunmadığından masumiyet karinesine üstünlük tanınarak ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesi gerekir.
Zira her iki sanık da aşamalardaki savunmalarında fazla mesai ücreti listesine bilgileri dışında yazıldıklarını belirtmektedirler. Bu anlatımları sanık … de doğrulamaktadır. (Sanık …’in 20.06.2007 tarihli C. savcısı huzurunda vermiş olduğu ifadesinde …’ın ‘bizde alalım fazla mesai’ diyerek kendisini teşvik ettiğini belirtmekte ise de bu beyan tek başına sadece suç atma niteliğindedir.)
Dinlenen hiçbir tanık ifadesinde de sanıklar … ve …’ın aleyhine bir tespit yoktur.
Sosyal ekonomik ve kültürel durumları itibarıyla sanıklar … ve … tahakkuk işlemlerini bilip algılayabilecek durumda değildirler. Eylemleri kaynağını ve yöntemini tam olarak bilmedikleri bir miktar parayı ‘fazla mesai ücreti’ zannıyla kabul etmekten ibarettir.
Zaten muhtelif zamanlarda alınan paraların (ayrı ayrı) toplamı gözden geçirildiğinde bu algı doğrulanmaktadır.
Çünkü; sanık … 11.575.86 TL ücreti haksız olarak alırken, …’ın aldığı miktar 1.150 TL, …’ın ise 1.280 TL dir.
Kaldı ki; sanık … şahsi borcuyla ilgili hakkında yapılan takip dosyasına da (Orman İşletme Müdürlüğünün borcu gibi göstererek) ödeme yapılmasını sağlayan kişidir. Yani sahte evrak tanzimini sağlama işini tek başına yapan kişidir.
Bu durumda sanıklar … ve …’ın inkar yönlü savunmalarının aksi kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmiş değildir. Yetersiz delillerle verilen mahkûmiyet kararı iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2 maddesinde öngörülen masumiyet karinesinin de ihlali niteliğindedir.
Belirttiğim sebeplerden sanıklar … ve … yönünden TCK’nın 204/1 ve 43/1 maddeleriyle mahkûmiyetine dair Yerel Mahkeme kararının bozulması gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.02.2016 tarih ve 407183 sayı ile;
“…Somut olayda, Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünün işçi sosyal ilişkiler servisinde hizmet akdine dayalı olarak işçi statüsünde çalışan …’in, fazla çalışma yapmadığı halde fazla çalışılmış gibi içerik itibarıyla sahte olan belgeleri imzaya yetkili görevlilere düzenlettirmek suretiyle kendisi ve …, …,….. lehine fazla çalışılmış gibi tahakkuk ettirildiği, ayrıca …’in kendisine ait Sütçüler İcra Müdürlüğünün 2005/39 numaralı dosyasındaki şahsi borcunu, Orman İşletme Müdürlüğünün borcu gibi göstererek buna ilişkin hazırladığı belgeyi imzalatarak borcunun ödenmesini sağladığı, ilk şikayet üzerine Isparta Orman Bölge Müdürlüğünün 17.11.2006 tarihli emri ile yapılan inceleme sonucu düzenlenen 14.12.2006 tarihli rapor ile belli olduğu, hakkında inceleme yapılan …’in ifadelerinde yalnızca … ile …’ın fazla çalışma ücretini bilerek aldıklarını beyan etmesi (…’in 26.12.2006 tarihli Cumhuriyet savcısı huzurunda verdiği ifadenin bir bölümünde … ile …’ın aldıkları paranın ikramiye olduğunu zannettiklerini, bir bölümünde ise fazla çalışma ücretini bilerek aldıklarını beyan etmiş bu çelişki giderilmemiştir) nedeniyle bu şahsın ifadelerine dayanılarak kendisi ile birlikte … ile … hakkında kamu davası açıldığı, inceleme raporunda adı geçen diğer şahıslar hakkında herhangi bir soruşturma yapılmadığı görülmüştür.
Sanık …’in fazla çalışma yapmadığı halde fazla çalışılmış gibi içerik itibarıyla sahte olan belgeleri imzaya yetkili görevlilere düzenlettirmek suretiyle ayrıca kendisine ait Sütçüler İcra Müdürlüğünün 2005/39 numaralı dosyasındaki şahsi borcunu, Orman İşletme Müdürlüğünün borcu gibi göstererek buna ilişkin hazırladığı belgeyi imzalatarak zincirleme sahtecilik suçunu işlediği konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Ancak sanıklar … ile …’ın fazla çalışma yapılmadığı halde fazla çalışılmış gibi içerik itibarıyla sahte olan belgelerin düzenlendiğinden ve kendileri lehine kullanıldığından bilgilerinin ve iradelerinin olup olmadığı konusunda tereddüt bulunmaktadır.
… ile … bütün aşamalarda tutarlı ve ısrarlı şekilde bu konuda bilgi ve iradelerinin bulunmadığını, hesaplarına yatan paranın ikramiye olduğunu zannettiklerini fazla ödeme olduğunu anlayınca da iade ettiklerini beyan etmişlerdir.
Bu sanıkların aleyhine tek delil …’in çelişkili ifadeleridir. …’in çalışmadığı halde fazla çalışma parası almak için ve bu durumun anlaşılmaması için diğer işçiler için de fazla çalışma saati yazdırdığı anlaşılmaktadır. … Haziran-Kasım 2006 tarihlerindeki bordrolarda kendisi için 11.575 TL fazla ücret tahakkuk ettirirken …için 1.280.TL , … için 1.150.TL ve hakkında hiç dava açılmayan Mustafa Günay için 450 TL toplam tahakkuk yaptırmıştır.
Haziran-Kasım 2006 tarihlerindeki altı aylık dönemde bu şekildeki cüzi rakamların … ile … tarafından ikramiye zannedilmesinde hayatın olağan akışına aykırı bir durum bulunmamaktadır. Sosyal ekonomik ve kültürel durumları itibarıyla sanıklar … ve … tahakkuk işlemlerini bilip algılayabilecek durumda değildirler. Eylemleri kaynağını ve yöntemini tam olarak bilmedikleri bir miktar parayı ‘fazla mesai ücreti’ zannıyla kabul etmekten ibarettir.
Sanıklar … ve … hakkında mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, Isparta Ağır Ceza Mahkemesi’nin 19.12.2013 gün ve 2013/277 Esas, 2013/429 Karar sayılı kararının sanıklar … ve … yönünden ‘bozulması’ gerektiği….” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 25.02.2016 tarih ve 1149-1546 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar … ve … hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı resmî belgede sahtecilik suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünün İşçi Sosyal İşler Servisinde görevli hizmet akdine dayalı sürekli işçi statüsünde çalışan inceleme dışı sanık …’in, 2006 yılı Haziran ve Kasım ayları arasında kendisiyle birlikte sanıklar … ve …’ın da aralarında bulunduğu birkaç işçiye fazla çalışma yapmadıkları hâlde yapmışlar gibi fazla mesai ücreti tahakkuk edilmesi için hazırladığı ücret listelerini imzaya yetkili Bilgisayar İşletmeni tanık … ve İşletme Müdürü tanık …’na imzalatarak kendisine ve sanıklara fazla mesai ücreti yatırılmasını sağladığının anlaşılması üzerine sanıklar hakkında idari ve adli soruşturmanın başladığı,
Belirtilen durumu araştırmak üzere Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünce oluşturulan komisyon tarafından hazırlanan 13.11.2006 tarihli inceleme raporunda; konuyla ilgili evraklarda yapılan incelemeler ve ilgili personelin verdiği ifadeler neticesinde inceleme konusunun teknik ve ayrıntılı olduğunun anlaşıldığı, tekrar bir yanlışa düşülmemesi için inceleme konusunun sonuçlandırılamadığının belirtilmesi üzerine İşletme Müdürü … tarafından 16.11.2006 tarihli yazı ile Isparta Orman Genel Müdürlüğünden suça konu olay için muhakkik görevlendirilmesi talebinde bulunulduğu,
Isparta Orman Bölge Müdürlüğünden muhakkik olarak görevlendirilen …’ün hazırladığı 14.12.2006 tarihli inceleme raporunda; Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünün İşçi Sosyal İşler Servisinde görevli hizmet akdine dayalı sürekli işçi statüsünde çalışan inceleme dışı sanık … tarafından, kendisi de dahil olmak üzere İşletme Şefliklerinde çalışan işçilerden sanıklar … ve … ile …..’in, Orman İşletme Şefi ve Orman Muhafaza Memuru imzalı aylık puantaj çizelgesinde fazla çalışma yapmadıkları açıkça belirtilmesine rağmen, Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünün İşçi Sosyal İlişkiler Servisinde birleştirilerek düzenlenen aylık hak ediş ve fazla çalışma ücreti bordrolarında dayanaksız olarak fazla çalışmış gibi gösterilerek tahakkuk işlemi yapılmasının sağlandığı, adı belirtilen işçilerden inceleme dışı sanık … ile sanıklar … ve …’ın şahsi hesaplarına bu ücretlerin aktarımının yapıldığı, diğerlerinin hesaplarına aktarma işlemi yapılmadığı,
Konu ile ilgili araştırmayı yapan muhakkik … tarafından görevlendirilen komisyonca hazırlanan ve 14.12.2006 tarihli inceleme raporunun 15 numaralı ekinde yer alan fazla mesai bordrolarına göre; 15-30 Haziran 2006 tarihleri arasında sanık …’a 246,30 TL, sanık …’e 225,83 TL; 01-14 Temmuz 2006 tarihleri arasında sanık …’a 193,03 TL, sanık …’e 214,53 TL; 15 Temmuz 2006 – 14 Ağustos 2006 tarihleri arasında sanık …’a 321,72 TL, …’e 321,79 TL; 15 Ağustos 2006 – 14 Eylül 2006 tarihleri arasında ise sanık …’a 214,48 TL, …’e 364,70 TL fazla mesai ücreti tahakkuk ettirildiği, yine aynı rapor ekinde yer alan Orman İşletme Şefi ve Orman Muhafaza Memuru imzalı Aylık Çalışma Programlarına göre de; sanıkların 2006 yılının Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarına ilişkin herhangi bir fazla çalışma kayıtlarının bulunmadığı,
Yine belirtilen inceleme raporu eklerinde yer alan inceleme dışı sanık …’e ait hizmet sözleşmelerine Veli’nin, İşçi Sosyal İlişkiler Servisinde ilgili bordro tanzim, yazışma vs. tüm işlemleri yapabileceği kaydının el yazısı ile ekli olduğu, ayrıca İşletme Müdürü … tarafından imzalı, görevlendirme konulu ve 23.05.2006 tarihli belge, inceleme dışı sanık …’e hitaben düzenlenmiş olup içeriğinin “İşletme Müdürlüğümüz İSİ şefliğiyle ilgili tüm işler tarafınızdan yürütülmekte olup resmen görevlendirilmiş bulunmaktasınız.” şeklinde olduğu ve bu belgenin aynı tarihte inceleme dışı sanık …’e tebliğ edildiği,
17.04.2007 tarihli bilirkişi raporuna göre; 15 Haziran ile 14 Ekim 2006 tarihleri arasında içlerinde sanıklar … ve …’ın da bulunduğu bazı işçilere fazla mesai ücreti tahakkuk ettirildiği, tahakkuk ettirilen ücretler, sanık … tarafından 03.11.2006 tarihinde 1.280 TL, sanık … tarafından ise 07.11.2006 tarihinde 1.150 TL olarak Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünün Ziraat Bankası hesabına iade edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık … aşamalarda; Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünde memur olarak görev yaptığını, inceleme dışı sanık …’in geçici işçi olarak çalıştığını, işçi sosyal hizmetler bölümünde geçici işçilerin bordrosunu yapmakla görevlendirildiğini, inceleme dışı sanık … tarafından hazırlanan bordroların kendisi ve İşletme Müdürü tarafından imzalandığını, inceleme dışı sanığa güven duyulduğu için bu işlerin ona gördürüldüğünü, inceleme dışı sanığın imza yetkisi olmadığı için kendilerinin imzaladığını, sanık …’ın odacı, diğer sanık …’ın ise çaycı olduğunu, inceleme dışı sanık …’in bazı işçilere hak etmedikleri hâlde fazla mesai ücreti gösterdiğini ve ödeme listesini gönderdiğini, banka listesinde ise fazla mesaileri düşerek gönderdiğinde aradaki farkın … hesabında kaldığını, kalan bu paranın çay parası olarak göründüğünü, çay parasının giderek artması nedeniyle müdür …’nun bu kadar fazla çay parası mı olur diyerek muhakkik görevlendirildiğini, bankaya giden listede İşletme Müdürü …’nun imzasının bulunduğunu, çay parasının sanık … tarafından çekildiğini, işçilerden maaşlarının içinden çay parası ve yemek ücreti kesintisi yapılması için dilekçe alındığını ve bu işlemlerin bu şekilde gerçekleştirildiğini,
Tanık … aşamalarda; olayın olduğu tarihte Orman İşletme Müdürü olarak görev yaptığını, inceleme dışı sanık …’nin sözleşmeli geçici işçi olarak çalıştığını ve İşçi Sosyal İşler Servisinde bordro tanzimi, yazışmalar gibi işlere bakmakla görevlendirildiğini, imza yetkisinin işletme müdürü olarak kendisine ve görevli memur tanık …’e ait olduğunu, sanıklar … ve …’ın da çay getirip götürmekle görevli işçiler olduklarını, işçilerin fazla mesai ödeme evrakları ekinde yer alan listeyi kontrol ettiğinde büroda çalışanlara fazla mesai ödemesi yapılmadığı için onların listede yer almasının dikkatini çektiğini, …’i çağırıp sorduğunu, Veli’nin, ihtiyaç nedeniyle böyle yaptığını söylediğini, olay nedeniyle muhakkik istediğini ve durumun bu şekilde ortaya çıktığını, sanıkların imza yetkisinin olmadığını,
Tanık …; suça konu olayda muhakkik olarak görev yaptığını, önce yangın işçilerinin maaş bordrolarının hazırlandığını, Isparta İli Defterdarlığına geldiğini, burada imzalandıktan sonra Müdürlüğün Sütçüler Ziraat Bankası hesabına paranın toptan transfer edildiğini, bu hesap dışında işletme müdürlüğünün havuz hesabı bulunduğunu, bu havuz hesabına işçilerin içtikleri çay ve yedikleri yemek paraları gibi diğer harcamalarına ilişkin kesinti listesi gönderildiğini, bu kesintiler düşüldükten sonra bankaya kişilerin hesabına aktarılmak üzere net liste gönderildiğini, bir de işçilerin fazla mesai yapmaları hâlinde fazla mesai ücreti aldıklarını, fazla mesai listelerinin ilgili şefliklerden şefin ve orman muhafaza memurunun imzası ile işletme müdürlüğüne gönderildiğini, burada bordro işlemlerinin yapıldığını, İşçi Sosyal İşlerinde görevlendirilen inceleme dışı sanık …’in de 11 – 12 kadar geçici işçiye hak etmedikleri fazla mesai ücretlerini eklediğini, sanıklar … ve …’ın paralarını aldıklarını, diğer kişilerin paralarını alamadıklarını, inceleme dışı sanık …’nin memur …’e bağlı olduğunu, Veli’nin personel yetersizliği nedeniyle bu serviste çalıştırıldığını,
İnceleme dışı sanık … Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünce oluşturulan komisyon huzurunda; İşletme Müdürlüklerinin İşçi Sosyal İşler Servisinde görevli olduğunu, bordroları kendisinin hazırladığını, yetkili olarak tanık …’in imzaladığını, bordroların bilgisayar ortamında hazırlanması nedeniyle bazı yangın işçilerine sehven fazla mesai ücreti yazılmış olduğunu, İşletme Müdürlerinin kendisini uyarması sonucunda bu durumu fark ettiğini, tanzim edilen ve altı … tarafından imzalanan bordrolardaki yanlışlıkların tamamının kendisine ait olduğunu, bu yanlışlıklarda herhangi bir kast veya art niyetinin bulunmadığını,
Muhakkik tarafından yapılan inceleme sırasında ibraz ettiği “Savunma” başlıklı dilekçesinde ve muhakkik huzurunda; olay tarihlerinde çok borcunun olduğunu, borç para aldığı şahsın da kendisini her gün tehdit ettiğini, çocuklarına zarar verilebileceği korkusuyla bu işlemleri yaptığını, kendi hesabına fazladan paralar aktarılmasını sağladığını, hak etmedikleri hâlde fazla mesai tahakkuk ettirilen kişilerden yalnızca sanıklar … ve …’ın paralarını aldıklarını, diğerleri adına tahakkuk eden miktarları banka dağıtım listesinde düştüğünden bu şahısların hesaplarına fazla mesaiye ilişkin ücretlerin geçmediğini, bu paraların Orman İşletme Müdürlüğünün genel bütçe hesabında kaldığını, sonra çekilerek kendisi tarafından kullanıldığını,
Cumhuriyet savcısı huzurunda verdiği ifadelerde; fazla mesai ücret bordrolarını yaparken fazla mesai alma hakkı olmayan …, …, ….it ve kendisine fazla mesai gösterdiğini, bunları diğer 81 işçinin içine karıştırdığını, bu şekilde müdürleri …’nun durumu fark etmediğini, daha sonra bu listenin Isparta Orman Bölge Müdürlüğüne gidip orada imzalandıktan sonra Isparta Defterdarlığından Sütçüler Ziraat Bankası Orman İşletme Müdürlüğünün genel bütçe hesabına paranın aktarıldığını, daha sonra kendisinin bankaya gönderdiği listede bu fazla mesai ücretlerini göstermediğini, böylece banka hesabında fazladan para kalmasını sağladığını, saydığı kişilerden sadece sanıklar … ve …’ın fazla mesai ücretlerini aldıklarını, diğerlerine tahakkuk eden fazla mesai ücretleri bankaya gönderilen listeden düşüldüğü için bu kişilerin şahsi hesaplarına herhangi bir fazla mesai ücreti yatırılmadığını, bu nedenle bu şahısların yapılan işlemlerden haberdar olmadıklarını, bu şekilde Orman İşletme Müdürlüğünün genel bütçe hesabında kalan bu paraların kendisi tarafından kullanıldığını, İşletme Müdürü tanık …’nun durumu fark etmesi üzerine sanıklar …, … ve kendisinin aldıkları paraların tamamını hesaba geri yatırdıklarını, yaptığı işlemlerden sanık …’ın ilk baştan beri haberinin olduğunu, …’in “Biz de alalım fazla mesai.” diyerek kendisini teşvik ettiğini, yapılanın yasal olmadığını da bildiğini, sanık … sevdiği bir arkadaşı olduğu için ona da bu şekilde para aktarılmasını sağladığını, …’ın bu işten haberinin olmadığını, yatırılan paranın da o döneme denk gelen ikramiye, ilave tediye olduğunu düşündüğünü, düzenlediği bordrolarda fazla mesai yapmış gibi göstererek…in üç aylık dönemde toplam 1.280 TL civarında hak etmediği parayı almasını sağladığını, bunu da ….’in bilgisi dahilinde yaptığını, … ile bahsettiği konuları konuştuktan sonra arkadaşı …’a da hak etmedikleri hâlde fazla mesai ücreti alabileceklerini söylediğini, ..’ın da konu ile ilgili olarak kendisine yap veya yapma demediğini, …’e yaptığı gibi..’ın da üç ay süre ile para almasını sağladığını,…ın da bunu başından beri bildiğini, olay ortaya çıktığında … ve kendisinin aldıkları paraları soruşturma başlamadan önce bankaya yatırarak iade ettiklerini,
Mahkemede ise sanıklar… ile….’ın ilk aylık aldıklarında fazla mesai ücretinden haberlerinin olmadığını, daha sonra haberlerinin olduğunu, hazırladığı belgeleri … isimli memurun imzaladığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık … Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünce oluşturulan komisyon ve muhakkik huzurunda; Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünde işçi statüsünde çalıştığını, bilgisi dışında inceleme dışı sanık … tarafından kendisine fazla mesai ücreti tahakkuk ettirildiğini, haberi olduğunda bu parayı iade ettiğini, 2006 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında banka hesabında biraz fazla para bulunduğunu hissettiğini, ancak ikramiye ve ilave tediye gibi ek ödemeler de yapıldığı için miktarı tam bilemediğinden farkına varamadığını,
Cumhuriyet savcısı huzurunda; kurumda fazla mesai alma hakkının bulunmadığını, fazla mesai ücretini sadece arazide çalışanlar ile yangın işçilerinin aldığını, olay tarihinde kendisinin kurumda çaycı olarak çalıştığını, üç ay boyunca toplamda 1.150 TL fazla mesai ücreti aldığını, maaşını Sütçüler Ziraat Bankası Şubesinden bankamatik kartı ile çektiğini, maaş hesabında aynı zamanda kredili mevduat hesabı da bulunduğunu, bu sebeple üç ay boyunca yatan fazla mesai ücretini fark etmediğini, fark etseydi aldığı fazla mesai ücretini en başından iade edeceğini, 15 Ekim 2006 maaşını çektikten ve hesabındaki kesintiler yapıldıktan sonra hesabında 1.000 TL civarında fazla paranın kaldığını fark ettiğini, bunun üzerine Ziraat Bankası müdürü….Beyle konuştuğunu, onun da kendisine yatan paranın tamamının Orman İşletme Müdürlüğünden yatırıldığını söylediğini, Orman İşletme Müdürlüğüne giderek inceleme dışı sanık …’le konuyu görüştüğünü,…’nin “Yatan fazla para ilave ücret ve ikramiye olabilir.” dediğini, bunun üzerine kendisinin de hesabındaki parayı çektiğini, kendisine fazla para yatırılması konusunda inceleme dışı sanık …’yle herhangi bir konuşması olmadığını, …’i yönlendirmediğini, teşvik etmediğini, Veli’nin gerçekleştirdiği eylemlere ilişkin görgü ve bilgisinin bulunmadığını,
Mahkemede ise Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünde işçi statüsünde çalıştığını, fazla mesai ücretinin bilgisi dışında yatırıldığını, yatırılan ücreti geri ödediğini,
Sanık … Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünce oluşturulan komisyon huzurunda; Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünde çaycılık ve odacılık yaptığını, fazla mesai ücretlerinin maaşıyla birlikte yatması ve maaşını bankamatik kartı ile çekmesi nedeniyle bu ücretleri fark etmediğini,
Muhakkik huzurunda; 2006 yılının Ekim ayının ilk haftalarında inceleme dışı sanık …’in kendisine yanlışlıkla fazla mesai ücreti tahakkuk ettirildiğini söylediğini, gerekli incelemeleri yaptıktan sonra fazla yatırılan parayı iade ettiğini, 2006 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında banka hesabında biraz fazla para bulunduğunu hissettiğini, ancak ikramiye ve ilave tediye gibi ek ödemeler de yapıldığı için miktarı tam bilemediğinden farkına varamadığını,
Cumhuriyet savcısı huzurunda; kurumdan fazla mesai alma hakkının bulunmadığını, fazla mesai ücretini sadece arazide çalışanlar ile yangın işçilerinin aldığını, olay tarihinde kendisinin kurumda odacılık, çaycılık ve yemek işlerini yaptığını, bilgisi dışında inceleme dışı sanık … tarafından kendisine fazla mesai ücreti tahakkuk ettirildiğini, üç ay boyunca toplamda 1280 TL fazla mesai ücreti aldığını, maaşını Sütçüler Ziraat Bankası Şubesinden bankamatik kartı ile çektiğini, maaş hesabında aynı zamanda kredili mevduat hesabı da bulunduğunu, bu sebeple üç ay boyunca yatan fazla mesai ücretini fark etmediğini, fark etseydi aldığı fazla mesai ücretini en başından iade edeceğini, kendisine fazla para yatırılması konusunda inceleme dışı sanık …’yle herhangi bir konuşması olmadığını, …’i yönlendirmediğini, teşvik etmediğini, Veli’nin gerçekleştirdiği eylemlere ilişkin görgü ve bilgisinin bulunmadığını,
Mahkemede ise Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünde işçi statüsünde çalıştığını, fazla mesai ücretinin inceleme dışı sanık … tarafından bilgisi dışında yapıldığını, bu ücreti aldığını ancak daha sonra geri ödediğini,
Savunmuşlardır.
Resmî belgede sahtecilik suçu 5237 sayılı TCK’nın 204. maddesinde;
“(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Söz konusu suç, maddenin birinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmî belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanarak daha ağır bir yaptırıma bağlanmış, maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması hâlinde cezanın yarı oranında artırılması gerektiği belirtilmiştir.
Sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamunun güveni olup belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, tamamen veya kısmen değiştirilmesi ya da gerçek bir belgeye eklemeler yapılması eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek yaptırıma bağlanmıştır.
Resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Sahte belgenin ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenip belirli bir kişiyi değil birçok kişiyi aldatabilecek nitelikte olması ve aldatma gücünün objektif olarak saptanması gerekir. Bu nedenle örneğin, memurların bilgisizliği ve ihmalleri nedeniyle kandırıcılık yeteneği olmayan belge üzerinde işlem yapmaları belgeye hukuki geçerlilik kazandırmaz. Daha önceden var olan subjektif bir bilgi, belge üzerinde var olan aldatma yeteneğini ortadan kaldırıcı etkiye sahip değildir.
Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sütçüler Orman İşletme Müdürlüğünün İşçi Sosyal İşler Servisinde görevli hizmet akdine dayalı sürekli işçi statüsünde çalışan inceleme dışı sanık …’in, aynı kurumda çalışan sanıklar … ve …’a fazla çalışma yapmadıkları hâlde fazla çalışma yapmışlar gibi içerik itibarıyla sahte olan bordro ve ekindeki belgeleri hazırlayıp imzaya yetkili görevlilere düzenlettirmek suretiyle sanıkların 2006 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında fazla mesai ücreti almalarını sağladığı olayda;
Sanıklar … ve … aşamalarda istikrarlı şekilde kendilerine yatırılan fazla mesai ücretlerinin bilgileri dışında yatırıldığını, aylık maaşlarıyla birlikte yattığı için fark edemediklerini ve atılı suçlamayı kabul etmediklerini savunmaları, dinlenen tanıkların sanıklar aleyhine herhangi bir beyanının bulunmaması ve inceleme dışı sanık …’nin, Cumhuriyet savcısı huzurunda; yaptığı işlemlerden sanık …’ın ilk baştan beri haberinin olduğu, ….’in “Biz de alalım fazla mesai.” diyerek kendisini teşvik ettiği, yapılanın yasal olmadığını da bildiği, sanık … sevdiği bir arkadaşı olduğu için ona da bu şekilde para aktarılmasını sağladığı, …’ın bu işten haberinin olmadığı, …ın, yatırılan paranın da o döneme denk gelen ikramiye, ilave tediye olduğunu düşündüğü, …ile bahsettiği konuları konuştuktan sonra arkadaşı …’a da hak etmediği hâlde fazla mesai ücreti alabileceğini söylediği, …’ın da konu ile ilgili olarak kendisine yap veya yapma demediği, …’e yaptığı gibi …’ın da üç ay süre ile para almasını sağladığı, …’ın da bunu başından beri bildiği; mahkemede ise sanıklar …ve …ın fazla mesai yatırıldığından ilk aylık aldıklarında haberlerinin olmadığı, yatırılan sonraki fazla mesai ücretlerinden haberlerinin olduğu şeklindeki hem kendi içinde hem de birbiriyle çelişen ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde; sanılar … ve …’ın savunmalarının aksine atılı suçu işlediklerine dair mahkûmiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu üyesi, sanıklara atılı suçun sabit olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 15.10.2015 tarihli ve 6035-29696 sayılı sanıklar … ve … hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin düzeltilerek onanmasına ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.12.2013 tarihli ve 277-429 sayılı sanıklar … ve … hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, sanıkların atılı suçu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraatleri yerine mahkûmiyetlerine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.02.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.