Uyuşturucu madde ticareti yapma – Ceza Genel Kurulu – 2018/551 E. , 2021/13 K.

Ceza Genel Kurulu 2018/551 E. , 2021/13 K.

“İçtihat Metni”

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 218-446

Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı TCK’nın 188/3-4, 62, 52, 53, 54 ve 63. maddeleri gereğince 12 yıl 6 ay hapis ve 100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.12.2016 tarihli ve 325-417 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesince 04.04.2017 tarih ve 218-446 sayı ile istinaf başvurularının esastan reddine, bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 23.05.2018 tarih, 568-4438 sayı ve oy çokluğuyla temyiz isteminin esastan reddine karar verilmiş,
Daire başkanı….ve üyesi…; “Kendisinde herhangi bir uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçirilemeyen sanığın savunmasının aksine, hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşen oğlu sanık …’da ele geçirilen uyuşturucu maddeler ile ilgisi olduğuna veya bu sanığın eylemine iştirak ettiğine ilişkin yakalama sırasında birlikte olmaları dışında kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraatine ve tahliyesine karar verilmesi görüşünde olduğumuzdan çoğunluğun onama görüşüne katılmıyoruz.” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.07.2018 tarih ve 30172 sayı ile;
“Kendisinde herhangi bir uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçirilemeyen sanığın savunmasının aksine, hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşen oğlu sanık …’da ele geçirilen uyuşturucu maddeler ile ilgisi olduğuna veya bu sanığın eylemine iştirak ettiğine ilişkin yakalama sırasında birlikte olmaları dışında kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraatine ve tahliyesine karar verilmesi gerektiği hâlde mahkûmiyetine dair Yerel Mahkeme hükmünün istinaf talebinin kabul edilmesi yerine reddine dair temyize konu karar usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle bozulmasına karar verilmesi gerekirken, istinaf isteminin reddine ve hükmün onanmasına dair karar usul ve yasalara aykırıdır.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Dairesince 12.09.2018 tarih, 3727-6064 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü, bu hükme yönelik istinaf talebinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesince esastan reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
30.08.2016 tarihli yakalama ve el koyma tutanağına göre; Kepez İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince 30.08.2016 tarihinde saat 16.30 sıralarında Antalya şehirler arası otobüs terminalinde gerçekleştirilen devriye görevi esnasında, ticari taksiden inen iki erkek şahsın durumundan şüphelenildiği, bunun üzerine söz konusu şahısların görevlilerce durdurulduğu, yapılan kimlik kontrolü sonucu şahısların sanık … ile inceleme dışı sanık … olduğunun tespit edildiği, elinde spor bir çanta bulunan inceleme dışı sanık …’in kimlik kontrolü sırasında tedirgin ve şüpheli hareketler sergilemesi üzerine, Antalya 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2016/2689 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden yapılan aramalarda; inceleme dışı sanık …’in sağ ve sol ayağındaki çorapların içinde birer paket olmak üzere toplam iki paket hâlinde daralı ağırlığı 20 gram gelen suç konusu eroinin, elindeki çantanın içindeki siyah poşette daralı ağırlığı 130 gram gelen suç konusu esrarın ele geçirildiği, sanık …’in üst aramasında ise herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, arama işlemleri tamamlandıktan sonra inceleme dışı sanık …’in, sanık …’e dönerek “Ben üzerime alırım, sen karışma” dediği, olaya ve yapılan işlemlere ilişkin tutanak düzenlendiği sırada inceleme dışı sanık …’in görevlilere suç konusu uyuşturucu maddeleri 30.08.2016 tarihinde saat 13.30 ila 14.30 arasında, Zeytinköy olarak bilinan Yeşildere Mahallesinde, adını bilmediği bir sokakta evi bulunan, 35-40 yaşlarında, 1.70-1.75 cm boylarında, esmer tenli, kısa saçlı ve zayıf yapılı olan, üzerinde siyah tişört ve siyah eşofman bulunan, ağabey diye hitap edilen, daha önce hiç karşılaşmadığı ancak tekrar görse tanıyabileceği bir şahıstan 1.000 TL karşılığında babası sanık …’in aldığını, suç konusu uyuşturucu maddeleri almak için sanık ile birlikte söz konusu şahsın ikametine girdiklerini, ancak daha sonra sanığın kendisinin ikametten çıkmasını istediğini, bunun üzerine dışarı çıkıp sokak üzerinde sanığın beklemeye başladığını, yaklaşık bir saat sonra elinde spor bir çantayla ikametten çıkan sanığın yanına gelip söz konusu çantayı kendisine verdiğini, çantayı açıp içindeki suç konusu iki paket hâlindeki eroinleri alarak sağ ve sol ayağındaki çorapların içine yerleştirdiğini, daha önce de üç kez sanık ile birlikte Yeşildere Mahallesine gelip uyuşturucu madde satın aldıklarını, sanığın kendisinden herhangi bir olumsuzluk durumunda ya da yakalanmaları hâlinde yaşının küçük olması nedeniyle suçu üstlenmesini istediğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini, sanığın kendisini kurye olarak kullandığını, satın aldıkları uyuşturucu maddeleri Finike ilçesinin Yuvalılar köyünde poşetlemek suretiyle gram hâlinde sattıklarını, 1.000 TL’ye satın aldıkları suç konusu uyuşturucu maddelerden yaklaşık 6.000 TL kâr elde edebileceklerini beyan ettiği, konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinde sanık … ve inceleme dışı sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan işlem yapılması talimatının alındığı,
Antalya 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 29.08.2016 tarihli ve 2689 sayılı önleme araması kararının olay tarihini ve yerini kapsadığı,
30.08.2016 tarihli yakalama ve el koyma tutanağının sanık …, inceleme dışı sanık … ve kolluk görevlileri tarafından imzalandığı, ayrıca inceleme dışı sanık …’in imzasının üzerinde “okudum anladım” ibaresinin yazılı olduğu,
Antalya Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 08.09.2016 tarihli rapora göre; inceleme dışı sanık …’in elindeki çantanın içinde ele geçirilen 103,7 gram ağırlığındaki tohumlu, yeşil renkli bitki parçalarının THC etken maddesi içeren kenevir bitkisi olduğu, söz konusu bu bitkiden net 51,85 gram esrar elde edilebileceği, inceleme dışı sanık …’in üst aramasında ele geçirilen 9,3 ve 9,2 gram ağırlığındaki iki paket hâlindeki kahve renkli toz maddelerin eroin içerdiği, 9,3 gram ağırlığındaki maddeden net 4,278 gram, 9,2 gram ağırlığındaki maddeden ise net 5,336 gram eroin elde edilebileceği,
Kolluk tarafından düzenlenen 30.08.2016 tarihli araştırma tutanağına göre; inceleme dışı sanık …’in eşkâl bilgilerini belirttiği şahsın yakalanabilmesi amacıyla 30.08.2016 tarihinde saat 19.30 sıralarında, sanık … ve inceleme dışı sanık … ile birlikte Yeşildere Mahallesine gidildiği, burada ara sokaklar ile ana arterlerde araştırmalar yapılmasına karşın, sanık … ile inceleme dışı sanık …’in söz konusu şahsı ve bu şahsın adresini gösterememeleri nedeniyle bahsi geçen şahsın yakalanamadığı ve adresinin tespit edilemediği,
Antalya şehirler arası otobüs terminaline ait güvenlik kameralarından elde edilen görüntüler doğrultusunda kolluk tarafından düzenlenen 30.08.2016 tarihli CD çözüm tutanağına göre; sanık … ile inceleme dışı sanık …’in 30.08.2016 tarihinde saat 16.21 sıralarında plakası tespit edilemeyen ticari bir taksiden indikleri, saat 16.23’te görevlilerce durduruldukları, saat 16.24’te suç konusu uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği ve ardından sanık … ile inceleme dışı sanık …’in yakalandıkları,
Dosyada yer alan belgeler ile Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden yapılan incelemeye göre; Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.12.2004 tarihli ve 617-597 sayılı kararıyla; sanık …’in mülga 765 sayılı TCK’nın 403/5, 405/2, 59 ve 40. maddeleri uyarınca uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı, söz konusu ilamın 30.12.2004 tarihinde kesinleşip 20.03.2006 tarihinde infaz edildiği,
Sanık …’in ceza infaz kurumundan gönderdiği 14.09.2020 ve 04.12.2020 tarihli dilekçelerinde özetle; Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesince hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hükmolunan 12 yıl 6 ay hapis cezasının onanmasını talep ettiğini beyan ettiği,
Anlaşılmaktadır.
İnceleme dışı sanık … savcılıkta ve sorguda; ailesiyle birlikte Antalya’nın Finike ilçesine bağlı Yuvalılar köyünde ikamet ettiğini, portakal bahçelerinde işçilik yaparak geçimini sağladığını, suç tarihinde uyuşturucu madde satın almak için Antalya merkezde bulunan Zeytinköy’e gittiğini, burada tanımadığı bir şahıstan 1.000 TL karşılığında suç konusu eroin ve esrarları satın aldığını, Antalya otogarında görevlilerce durdurulması üzerine, suç konusu uyuşturucu maddelerle birlikte yakalandığını, yakalanmamış olsa idi söz konusu uyuşturucu maddeleri Finike ilçesinde satacağını, uyuşturucu madde kullanmadığını, CD inceleme tutanağı ile yakalama ve el koyma tutanağındaki aleyhe olan hususları kabul etmediğini, atılı suçu kabul ettiğini,
Mahkemede ise; her ne kadar soruşturma evresinde suç konusu uyuşturucu maddeleri satmak amacıyla bulundurduğunu söylemiş ise de aslında söz konusu uyuşturucu maddeleri kullanmak amacıyla satın aldığını, yaklaşık üç ay önce uyuşturucu madde kullanmaya başladığını, eve kapı ve pencere bakmak için suç tarihinde Antalya merkeze gelen babası sanık … ile birlikte Antalya otogarında görevliler tarafından yakalandıklarını, elindeki çantada bulunan suç konusu uyuşturucu maddelerden sanık …’in haberinin olmadığını, sanık …’in mahkemede yapmış olduğu savunmaların doğru olduğunu, sanık …’i korumaya çalışmadığını beyan etmiştir.
Sanık … kollukta; Finike ilçesine bağlı Yuvalı köyünde ikamet ettiğini, oğlu inceleme dışı sanık … ile birlikte tarlalarda günlük işçi olarak çalıştıklarını, yaptıkları iş karşılığında inceleme dışı sanık …’e ödenmesi gereken parayı da kendisinin aldığını, inceleme dışı sanığın okula gitmediğini, kendisinin ve inceleme dışı sanık …’in uyuşturucu madde kullanmadığını, büyük oğlu Ahmet Yaman’ın uyuşturucu madde ticareti yapma ve yağma suçlarından cezaevinde bulunduğunu, geçmişte hırsızlık ve uyuşturucu madde ticareti yapma suçlarından dolayı hakkında işlem yapıldığını, evine kapı almak için suç tarihinde saat 09.00 sıralarında minibüsle Antalya’ya geldiğini, sanayide görüştüğü hurdacıların yüksek fiyat talep etmeleri nedeniyle kapı almaktan vazgeçip Finike’ye dönmeye karar verdiğini, adresine tam olarak hatırlamadığı bir yerdeki trafik ışıklarında inceleme dışı sanık … ile karşılaştığını, söz konusu yerde ne yaptığını ve elindeki çantanın içinde ne bulunduğunu sorduğu inceleme dışı sanık …’in, “İşlerim vardı, giysiler bulunuyor.” şeklinde cevap verdiğini, bunun üzerine çantanın içine bakmadığını, inceleme dışı sanık ile birlikte ticari bir taksiye binip otogara geldiklerini, taksiden inip yürüdükleri esnada görevlilerce durdurulduklarını, yapılan arama neticesinde inceleme dışı sanık …’in elindeki çantanın içinde esrar, ayağındaki çorapların içinde ise eroinlerin ele geçirildiğini, inceleme dışı sanık …’in suç konusu uyuşturucu maddeleri satın aldığı yeri gösterebileceğini söylemesi üzerine, görevlilerle birlikte söz konusu yere gittiklerini, inceleme dışı sanık …’in suç konusu uyuşturucu maddeleri kimden, nerede ve nasıl satın aldığını bilmediğini, yine inceleme dışı sanığın uyuşturucu madde alacak parayı nereden temin ettiğini bilmediğini, sigara kullanan inceleme dışı sanık …’e günlük en fazla 10 TL verdiğini, bunun dışında başka bir para vermediğini, Antalya’ya gitmek için evden çıktığı sırada, gece ve sabah evde bulunan inceleme dışı sanığın evde olmadığını fark ettiğini, inceleme dışı sanık …’in Antalya’ya ne zaman ve nasıl gittiğini bilmediğini, görevlilerce durduruldukları sırada inceleme dışı sanık …’in kendisine hitaben,“Baba sen karışma, ben üslenirim.” dediğini duymadığını, inceleme dışı sanığı kurye olarak kullanmadığını, inceleme dışı sanık …’in bu yöndeki iddiasını kesinlikle kabul etmediğini, suç konusu uyuşturucu maddeyi satın alıp inceleme dışı sanık …’e vermediğini, adı geçenin neden kendisine suç isnat ettiğini bilmediğini, inceleme dışı sanık … ile aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, atılı suçlamayı kabul etmediğini,
Sorguda; işi nedeniyle olay günü Antalya’ya gittiğini, burada terminalde inceleme dışı sanık … ile karşılaştığını, içinde suç konusu uyuşturucu maddelerin bulunduğu çantanın inceleme dışı sanık …’in elinde bulunduğunu, adı geçende ele geçirilen uyuşturucu maddelerle bir ilgi ve irtibatının bulunmadığını, Zeytinköy’den uyuşturucu madde almadığını, kendisinin ve inceleme dışı sanık …’in uyuşturucu madde kullanmadığını, inceleme dışı sanık …’in kendisi hakkındaki beyanlarını kabul etmediğini, dosya içindeki tutanaklarda yer alan aleyhe olan hususları kabul etmediğini,
Mahkemede ise; suç tarihinden bir gün önce parasını çalan inceleme dışı sanık …’in Finike’den Antalya’ya geldiğini, inceleme dışı sanık …’in uyuşturucu madde kullandığını, evine kapı almak için olay günü Antalya’ya geldiğini, ancak üzerinde yeterli para olmadığı için kapı alamadığını, Finike’ye dönmek için otogara gittiği sırada elinde kırmızı renkli deri bir çanta bulunan inceleme dışı sanık … ile karşılaştığını, terminale gitmek için adı geçenle birlikte ticari bir taksiye bindiklerini, otogara geldiklerinde taksiden inip yürüdükleri sırada görevlilerce durdurulduklarını, yapılan aramada inceleme dışı sanık …’in üzerinde ve elindeki çantada suç konusu uyuşturucu maddelerin ele geçirildiğini savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3 ve 4. fıkraları suç ve hüküm tarihi itibarıyla;
“(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.
(4) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması,
b) Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi,
hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Üçüncü fıkradan açıkça anlaşıldığı gibi suçun hareket unsuru, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içerisinde satmak, satışa arz etmek, başkalarına vermek, sevk etmek, nakletmek, depolamak, satın almak, kabul etmek ve bulundurmaktadır. Bu suç, seçimlik hareketli suçlardandır. Suçun oluşması için bu seçimlik hareketlerden birisinin gerçekleşmesi yeterlidir.
Dördüncü fıkranın (a) bendine göre, uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması, üçüncü fıkrada tanımlanan suçun konu bakımından nitelikli unsurunu oluşturmakta ve bu fıkraya göre verilecek cezanın artırılmasını gerektirmektedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Kepez İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince 30.08.2016 tarihinde saat 16.30 sıralarında Antalya şehirler arası otobüs terminalinde gerçekleştirilen devriye görevi esnasında, ticari taksiden inen sanık … ve inceleme dışı sanık …’in durumundan şüphelenildiği, bunun üzerine adı geçenlerin görevlilerce durdurulduğu, yapılan kimlik kontrolü sırasında elinde spor bir çanta bulunan inceleme dışı sanık …’in tedirgin ve şüpheli hareketler sergilemesi üzerine, Antalya 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2016/2689 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden yapılan aramalarda; inceleme dışı sanığın sağ ve sol ayağındaki çorapların içinde birer paket olmak üzere toplam iki paket hâlinde daralı ağırlığı 20 gram gelen suç konusu eroinin, elindeki çantanın içindeki siyah poşette daralı ağırlığı 130 gram gelen suç konusu esrarın ele geçirildiği, sanık …’in üst aramasında ise herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, arama işlemleri tamamlandıktan sonra inceleme dışı sanık …’in, sanık …’e dönerek “Ben üzerime alırım, sen karışma.” dediği, olaya ve yapılan işlemlere ilişkin tutanak düzenlendiği sırada inceleme dışı sanık …’in görevlilere; suç konusu uyuşturucu maddeleri 30.08.2016 tarihinde saat 13.30 ila 14.30 arasında, Zeytinköy olarak bilinan Yeşildere Mahallesinde, adını bilmediği bir sokakta evi bulunan, 35-40 yaşlarında, 1.70-1.75 cm boylarında, esmer tenli, kısa saçlı ve zayıf yapılı olan, üzerinde siyah tişört ve siyah eşofman bulunan, ağabey diye hitap edilen, daha önce hiç karşılaşmadığı, ancak tekrar görse tanıyabileceği bir şahıstan 1.000 TL karşılığında babası sanık …’in aldığını, suç konusu uyuşturucu maddeleri almak için sanık … ile birlikte söz konusu şahsın ikametine girdiklerini, ancak daha sonra sanığın, kendisinin ikametten çıkmasını istediğini, bunun üzerine dışarı çıkıp sokakta sanık …’i beklemeye başladığını, yaklaşık bir saat sonra elinde spor bir çantayla ikametten çıkan sanık …’in yanına gelip söz konusu çantayı kendisine verdiğini, çantayı açıp içindeki suç konusu iki paket hâlindeki eroinleri alarak sağ ve sol ayağındaki çorapların içine yerleştirdiğini, daha önce de üç kez sanık … ile birlikte Yeşildere Mahallesine gelip uyuşturucu madde satın aldıklarını, sanık …’in kendisinden herhangi bir olumsuzluk durumunda ya da yakalanmaları hâlinde yaşının küçük olması nedeniyle suçu üstlenmesini istediğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini, sanık …’in kendisini kurye olarak kullandığını, satın aldıkları uyuşturucu maddeleri Finike ilçesinin Yuvalılar köyünde poşetlemek suretiyle gram hâlinde sattıklarını, 1.000 TL’ye satın aldıkları suç konusu uyuşturucu maddelerden yaklaşık 6.000 TL kâr elde edebileceklerini beyan ettiği olayda;
30.08.2016 tarihli olay tutanağına ve Antalya şehirler arası otobüs terminaline ait görüntüleri içeren aynı tarihli CD çözüm tutanağına göre; sanık … ile elindeki çantada ve üzerinde suç konusu uyuşturucu maddeleri taşıyan inceleme dışı sanık …’in, terminale aynı ticari taksi ile birlikte gelmeleri ve terminal içerisinde görevlilerin dikkatini çekecek şekilde şüpheli davranışlar sergilemeleri, yine olay tutanağı içeriğinde; suç konusu esrar ve eroinlerin ele geçirilmesinden sonra inceleme dışı sanık …’in, babası sanık …’e dönerek “Suçu ben üzerime alırım, sen karışma.” dediğinin, olaya dair tutanak düzenlendiği sırada da görevlilere, “Suç konusu uyuşturucu maddeleri Yeşildere Mahallesinde evi bulunan, 35-40 yaşlarında, 1.70-1.75 cm boylarında, esmer tenli, kısa saçlı ve zayıf yapılı olan, üzerinde siyah tişört ve siyah eşofman bulunan, ağabey diye hitap edilen, daha önce hiç karşılaşmadığım, ancak tekrar görsem tanıyabileceğim bir şahıstan 1.000 TL karşılığında babam aldı, suç konusu uyuşturucu maddeleri almak için babam ile birlikte söz konusu şahsın ikametine girdik, babam ikametten çıkmamı istediği için dışarı çıkıp sokakta üzerinde beklemeye başladım, yaklaşık bir saat sonra ikametten çıkan babam elinde spor bir çantayla yanıma gelip çantayı bana verdi, çantayı açıp içindeki eroinleri alıp çoraplarımın içine yerleştirdim, daha önce de üç kez babam ile birlikte Yeşildere Mahallesine gelip uyuşturucu madde satın aldık, babam herhangi bir olumsuzluk durumunda ya da yakalanmamız hâlinde yaşımın küçük olması nedeniyle suçu üstlenmemi istedi, ben de kabul ettim, babam beni kurye olarak kullanıyor, uyuşturucu maddeleri Finike ilçesinin Yuvalılar köyünde poşetlemek suretiyle gram hâlinde satıyoruz, bugün 1.000 TL’ye aldığımız uyuşturucu maddeleri sattığımız zaman yaklaşık 6.000 TL kâr elde ederiz.” şeklinde beyanda bulunduğunun belirtilmesi, uyuşmazlık konusu somut olayı temsil edip bire bir aktarması nedeniyle belge delili niteliğinde olan 30.08.2016 tarihli yakalama ve el koyma tutanağının hem sanık … hem de imzasının üzerine kendi el yazısıyla “Okudum anladım” ibaresi yazan inceleme dışı sanık … tarafından imzalanmış olması, yine inceleme dışı sanık …’in, CMK’nın 147. maddesi kapsamında gerçekleştirilmiş bir ifade ya da sorgu işlemi sonucunda elde edilmiş beyan delili niteliğinde olmayan olay tutanağındaki açıklamalarının, hiçbir baskı ya da zorlama olmaksızın kendi özgür iradesine dayandığının, sanık …’in kollukta müdafi eşliğinde alınan “Ben ve oğlum yakalandığımız andan bu zamana kadar herhangi bir baskı ya da cebire maruz kalmadık.” şeklindeki ifadesinden anlaşılması, kollukta; inceleme dışı sanığın uyuşturucu madde kullanmadığını, olay günü inceleme dışı sanıkla adresini tam olarak hatırlayamadığı bir yerdeki trafik ışıklarında karşılaştığını, inceleme dışı sanığın uyuşturucu madde alacak parayı nereden bulduğunu bilmediğini, sorguda; inceleme dışı sanıkla terminalde karşılaştığını, mahkemede ise; inceleme dışı sanığın uyuşturucu madde kullandığını, inceleme dışı sanığın suç tarihinden bir gün önce parasını çalıp Antalya’ya geldiğini söyleyen sanık …’in, bu hâliyle aşamalarda değişiklik gösteren ve birbiriyle çelişen savunmalarda bulunduğunun anlaşılması, sanık …’in ceza infaz kurumundan gönderdiği 14.09.2020 ve 04.12.2020 tarihli dilekçelerinde özetle; hakkındaki cezanın onanmasını talep ettiğini belirtmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; hakkındaki mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşen oğlu inceleme dışı sanık … ile birlikte yakalanan ve adli sicilinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kaydı bulunan sanık …’in, inceleme dışı sanığın üzerinde ve elindeki çantada uyuşturucu madde bulunduğunu bilmediğine, suç konusu esrar ve eroinlerle herhangi bir ilgi ve irtibatının bulunmadığına ilişkin kendisini suç ve cezadan kurtarmaya yönelik savunmalarına itibar edilemeyeceğinin, TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen suçun kanuni tanımında yer alan “nakleden” fiilini inceleme dışı sanık … ile birlikte gerçekleştiren sanık …’in, TCK’nın 37/1. maddesi kapsamında fail konumunda olduğunun ve inceleme dışı sanık … ile birlikte fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmek suretiyle atılı suçu işlediğinin kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı bir nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi …; “Somut davada, sayın çoğunluğun sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olduğu yönündeki kabulünden saygılarımla ayrılıyorum.
Sanık …’ın eyleminin sabit olup olmadığının değerlendirilirken ‘Şüpheden sanık yararlanır.’ ilkesinden ne anlaşılması gerektiğinin uygulamada ve teoride benimsenen görüşler ışığında açıklanması gerekmektedir.
Ceza muhakemesi, geçmişte yaşandığı iddia edilen bir olayın gerçekten meydana gelip gelmediğini, meydana gelmiş ise ne şekilde ve kim tarafından meydana getirildiğini ortaya çıkarmak ve bu olayın hukuk normları karşısındaki durumunu tespit etmek amacıyla yapılmaktadır. Bu amacı gerçekleştirmeye yönelik yürütülen temel faaliyete de ispat denilmektedir. Maddi olay bakımından ispatın ölçütü, hakimin/mahkemenin şüpheyi yenerek vicdani kanaate ulaşmasıdır. Eğer bu şüphe yenilmezse ve dolayısıyla vicdani kanaate ulaşılmazsa, ihtimale, tahmine veya varsayıma dayanarak karar vermek mümkün olmadığından, şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo) ilkesi devreye girmektedir.
Günümüz ceza muhakemesinde geçerli olan ispat sistemi, vicdani delil sistemidir. Temel özelliği, her şeyin delil kabul edilmesi ve delillerin de serbestçe değerlendirilmesi olan vicdani delil sistemi; mahkûmiyet için tam bir inanış, başka bir deyişle suçluluk konusunda vicdani kanaat aradığından, esasen şüpheye dayalı cezalandırmayı yasaklamakta ve şüpheden sanık yararlanır ilkesine uygulama alanı yaratmaktadır.
Anayasanın 38/4 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2. maddelerinde düzenlenmiş bulunan -suçsuzluk (masumiyet) karinesi-, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçsuz sayılması gerektiğini ifade etmektedir. Bu karine uyarınca, suçsuz olduğu varsayılan kişinin suçlu kabul edilmesi için kesin hükümle mahkûm olması, mahkûmiyet için de fiilin ispatlanması, yani şüphenin bertaraf edilmesi gerektiğinden, şüpheden sanık yararlanır ilkesi suçsuzluk karinesinin bir uzantısı ve ona koşut bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır.
Suçsuzluğu olasılık içinde bulunan bir kimsenin adli hataya uğratılmasını önleme esasına dayanan şüpheden sanık yararlanır ilkesi, tarihsel ve evrensel bir ilke olarak günümüz ceza muhakemesi hukukunun değişmezleri ve vazgeçilmezleri arasındadır. Uygulama alanı gittikçe genişleme eğilimindedir ve yargısal kararlarda da daha sık vurgulanır olmuştur. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.10.2010 tarih, 2010/8-134 esas 2010/217 karar sayılı içtihadında; ‘Şüpheden sanık yararlanır ilkesi’ özet olarak aşağıdaki şekilde açıklanmıştır.
Latince ‘in dubio pro reo’ olarak ifade edilen ve masumiyet (suçsuzluk) karinesinin bir uzantısı olan ‘şüpheden sanık yararlanır ilkesi’ ceza yargılaması hukukunun evrensel nitelikteki önemli ilkelerinden biridir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir.
Anayasanın 38/4. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2. maddelerinde düzenlenmiş bulunan suçsuzluk karinesi, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçsuz sayılması gerektiğini ifade etmektedir. Bu karine uyarınca, suçsuz olduğu varsayılan kişinin suçlu kabul edilmesi için kesin hükümle mahkûm olması, mahkûmiyet için de fiilin ispatlanması, yani şüphenin bertaraf edilmesi gerektiğinden, şüpheden sanık yararlanır ilkesi suçsuzluk karinesinin bir uzantısı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Prof. Dr. Hakan Hakeri; ‘Şüpheden Sanığın İstifade Etmesi İlkesini’; ‘Mahkeme, Muhakeme Hukuku açısından kullanılmasına izin verilen bütün delilleri dinlediği hâlde, maddi mesele hakkındaki şüphesini yenemezse, suç fiilini sanığın lehine olacak şekilde karara bağlar. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2 maddesindeki ‘suçsuzluk karinesi’, şüpheden sanığın faydalanmasını gerektirir şeklinde özetledikten sonra; şüpheden sanık yararlanır kuralının anlamını şu şekilde açıklamıştır. ‘Şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi, ceza yargılaması hukukunda geçerli olan ve mevzuatımızda yazılı olarak hükme bağlanmamış bulunan bir ispat kuralıdır. Buna göre, bir suç işlediği iddiasıyla yargılanan kimse hakkında mahkûmiyet kararının verilebilmesi için, o kimsenin o suçu işlediğinin yüzde yüz oranında kesin olması, ispatlanmış bulunması gerekir. Bu noktadaki yüzde birlik şüphe dahi, sanığın beraat etmesine yol açar.
Böylece masum bir kimsenin cezalandırılmasındansa, suçlu bir kimsenin serbest bırakılması daha üstün tutulmaktadır. Nitekim jüri sisteminin bulunduğu Amerika Birleşik Devletleri’nde jürinin tek görevi, sanığın suçu işleyip işlemediği konusunda, yani ispat hususunda karar vermektir. Jüri 11 üyeden oluşmaktadır ve bir kimsenin suçu işlediğine karar verilebilmesi için 11 üyeden, 11’inin de sanığın suçu işlediğine kanaat getirmesi gerekir. 10 üye sanığın suçu işlediği; ancak bir üye işlemediği yönünde oy kullandığı takdirde, sanığın beraatına karar verilir. Bu örnek, şüphenin yüzde yüz oranında yenilmemesi dolayısıyla, sanığın beraatına karar verilmesi gerektiğini göstermektedir.
Yargıtayın da benzer olaylardaki pek çok kararlarında bu ilkeye gerekli önemi verdiği açıkça görülmektedir. Çeşitli kararlarda bu husus şöyle ifade edilmiştir: Ceza yargılamalarında amaç, gerçeğin hiçbir şüpheye yer bırakılmaksızın ortaya çıkarılmasıdır; şüphenin bulunması hâlinde, mahkûmiyet kararı verilmesi ceza yargılaması hukukunun genel ilkelerine aykırıdır; şüpheden sanığın yararlanacağı evrensel bir ceza yargılaması hukuku ilkesidir ve varsayımlara dayanılarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz.
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi; özenle yapılmış bir hazırlık soruşturmasına, her türlü araştırma soruşturma sonucu toplanmış ve değerlendirilmiş bütün delillere rağmen sanığın suçluluğu veya aleyhe durum konusunda var olan makul şüphenin giderilmemesi hâlinde uygulanmalıdır. Bu durumun aksi, bu kez de mağdur tarafın, adaletin ve toplumun zarar görmesine sebep olacaktır. Uygulama alanı çok geniş ve hukukumuzda da vazgeçilmez bir yere sahip olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi doğru uygulandığı ve doğru anlaşıldığı takdirde adalet sistemine ve hukuka hizmet edebilir.
Bu cümleden olmak üzere;
Ceza muhakemesinin en temel ilkelerinden birisi olan ‘şüpheden sanık yararlanır’ kuralı gereğince; somut olayımızda kendisinde herhangi bir uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçirilemeyen sanığın savunmasının aksine, hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşen oğlu sanık …’da ele geçirilen uyuşturucu maddeler ile ilgisi olduğuna veya bu sanığın eylemine iştirak ettiğine ilişkin yakalama sırasında birlikte olmaları dışında kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabul edilerek hükmün bozulması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluk görüşüne muhalifim.” düşüncesiyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi de; sanığa atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olmadığı, itirazın kabulü ile sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.02.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.