Continued from:

Evler Komutanı: Doğu’daki belli evlerden sorumluydu ve daha yüksek komutanlara hesap veriyordu.

Şövalyeler Komutanı: Kudüs Krallığı Komutanı’nın vekilliğini yürütüyordu.

Turcopolier: Turkopollar yarı Türk asıllı olan ve belli dönemlerde yerel hafif süvari birlikleri olarak toplanan ve görevlendirilen birliklerden oluşmaktaydı. Bu birliklere başkan olarak atanan şövalye.

Ast Mareşal: Piyadelerden ve teçhizatlarından sorumluydu. Genellikle bir çavuş olan standart yetkili acemilerin eğitiminden sorumluydu.

Revir sorumlusu: Hasta ve yaşlı kardeşlerin bakımıyla ilgileniyordu. Bunlar genellikle Outremer ve İber Yarımadası dışındaki Batı Tapmakları’nda ikamet ediyordu.

Beyaz cübbeli şövalyeler: Bunlar birliğe katılmadan önce sivil kıyafetlerini çıkarıp silah ve teçhizat kuşanmaları, savaş alanında değilken giyecekleri kıyafetleri almaları için hali hazırda savaş sanatında yetenekli olmaları beklenirdi.

Temelde şövalyeler herhangi bir toplumsal gruptan olabilse de (Doğu’daki insan gücü ihtiyacına bağlı olarak aforoz edilmişler de dâhil olmak üzere) İkinci Haçlı Seferi sürecinde şövalyelerin yine şövalye soyundan gelmeleri gerektiğine karar verildi.

Her bir şövalyeye üç at ve ona yardımcı olacak, teçhizatını kontrol edecek ve savaşa gitmeye hazır olup olmadığına bakacak bir acemi verilirdi.

Acemiler: Turkopollar gibi acemiler de sadakat yemini etmiş Tapınakçılar değil, belirli bir süre için tutulmuş yerel kişilerdi.

Çavuşlar: Şövalyelere kıyasla daha karmaşık bir toplumsal ve ırksal gruptu. Genellikle Ermenilerden ve Suriyelilerden oluşurdu. Bunlar tek bir atla yetinmek ve kendi acemilerini bulmak zorundaydılar.

Tapınakçıların mali ilişkileri

Tapınakçılar tarih sahnesine çıktıkları ilk dönemlerden itibaren güvenilir bankacılar olarak tanındılar. Tapınak aslında Avrupa’nın ilk bankasıydı.

Paranın bir Tapınak evine yatırılıp başka birinden çekilebildiği bir kredi mektupları sistemi geliştirdiler.

Böylece yatırılan paralar Tapınakçılar’ın sağlam binalarında güvence altında oluyordu.

Avrupa’da, Paris Tapınağı’nın görkemli binası finans merkezleriydi.

İkinci Haçlı Seferi sürecinde Birlik ile Fransa kralları arasında uzun soluklu bir iş birliği başladı. II. Philippe’in (1180-1223) hükümdarlığı döneminde Tapınak gerçek anlamda Fransız kraliyet hazinesine dönüştü.

Onun hükümdarlığı süresince kraliyet arazilerinden sağlanan gelirler yüzde 120 arttı ve on üçüncü yüzyıl boyunca Tapınağın Paris’teki haznedarı kral tarafından seçildi ve haznedarlar II. Philippe ile onun haleflerinin güvenilir birer danışmanları oldular.

Tapınakçılar’ın kendilerini başarılı birer banker olarak kanıtlamalarında tuttukları titiz kayıtların ve müşterileriyle girdikleri tarafsız ilişkilerin büyük rolü vardı.

Kayıtlar Paris Tapınağı’nın bir banka olarak ne kadar meşgul olduğunun açık bir kanıtıdır.

Yazı devam ediyor…