Dücane Cündioğlu üstad, bir Youtube yayınında, biraz da bu görüşe katılıyor gibi görünen yüz ifadeleriyle Makyavel’in “olan ve olması gereken” ayrımına değindi.
Özetle Makyavel, döneminin imparatoruna yazdığı ve ithaf ettiği kitabında imparatora öğüt veriyor, olan ile olması gereken arasındaki ölümcül çizgiye dikkat çekiyordu. Makyavel’e göre imparator sadece olanla ilgilenmeli, planını olana göre yapmalı, tedbirini olana göre almalı idi. Olması gerekene odaklanan bir imparator yok olmayı göze almalıydı. Çünkü olması gereken bir masal, olan ise gerçekti. Kendi kişisel kanaatine uysun uymasın, dünya ve hayat “olan” üzerine işliyordu.
Benim gibi tipolojilere bir hakaret gibi gelen bu yargıyı ilk duyduğumda çok yadırgadım. Bu yadırgama, gençlik yıllarımdan kalan bir alışkanlığın zamansız olarak nüksetmesinden başka bir sey değildi. Eğer ben bu yargı ile gençlik yıllarımda karşılassaydım buna hak vermem hiç bir koşulda mümkün olmaz ve Makyavel hakkında çok ağır sözler de söylerdim…
Hey hat… Yaş kırkı aştı… Kuran’ın betimlediği olgunluk yaşını aşalı hayli zaman oldu. Makyavel’den bu yana kaç yüzyıl geçti ama dünya ve insana dair gerçekler zerre kadar değişmemiş.
Ön yargıları sebebiyle bu yazının gereklerini ilk etapta anlayamayacaklarını, kulaklarında bir ağırlık, gözlerinde bir mühür olacağını bilsem de bu yazıyı idealist gençlere yazıyorum.
Önce, her türlü radikal ideolojik yöneliminizin evrimin size oynadığı küçük(!) bir oyun olduğunu öğrenin.
Yazı devam ediyor…