Continued from:

Ah cancağzım… Yapay zeka ile bilgisayar arasındaki fark, bilgisayar ile hesap makinesi arasındaki farktan çok daha fazladır.

Bu konudaki teşvik-i mesaim en azından bu haberin yazarına ve editörüne nazaran biraz daha fazla olduğu için kısa bir bilgilendirme yapalım.

Bu gün bildiğimiz, aşina olduğumuz terimlerle ifade etmek istersek, içinde yapay zeka çalıştırılan bir bilgisayar, içi yemek dolu bir tabak gibidir. Tabağa bakıp yemek hakkında ne kadar fikir ileri sürebilirsen, bilgisayara bakıp yapay zeka hakkında da ancak o kadar fikir ileri sürebilirsin.

Yapay zekaya dair –bana göre korkutucu– hikaye, esasen “makine öğrenmesi” denen yeteneğinin gelistirilmesi ile başladı.

Birbiri ile igisiz gibi duran on yüz milyon baloncuktan daha fazla sayıda veri içeren bir veri kümesinden (Buna, büyük veri, big data denir) olmakta olanı, olmakta olan şeylerin arasındaki ilişkileri “öğrenip”, sonra olabilecek şeyler hakkında öngörüde bulunmanın adıdır makine öğrenmesi. Hiç bir insan zekası, bu kadar karmaşık ve çok sayıda veriyi, yapay zekanın yaptığı kadar kısa zamanda işleyip kadim anlamı ile bundan bir “müneccimlik” çıkaramaz.

“Ne müneccimliği yahu” diyenleri işitir gibiyim. Bu nedenle buna daha önce başka bir yazımda da değindiğim somut bir örnek vereyim.

Yazı devam ediyor…