Continued from: Türk Milliyetçilerinin Devletçilik Anlayışı - Ali Aksoy

Konunun bu güne yansıyan ve güncel olan yönü şudur: Bu gün ülkede bir terör ortamı vardır. PKK terörü bastırılamamakta ve ülke git gide bir iç savaşın eşiğine getirilmektedir. Milletin, hadiselere kendi adına çözüm bulması için yetkilendirdiği “devlet” sorunu çözememektedir. Terör meselesi incelendiğinde, terörün gelişiminde devletin büyük ihmalinin olduğu hemen görülebilmekte, bu gerçeklik milletin sosyal aklında ve vicdanında bu şekilde algılanmaktadır. Bu gün, sokağa çıkıp terör neden bu kadar yayıldı diye soracak olsanız, alacağınız cevapların hemen hemen tamamı doğrudan veya dolaylı olarak devlete dayanacaktır. Ülkedeki gelişmişlik seviyesini ve gelir dağılımını adaletli olarak dengeleyemeyen, yabancı güçlerin ülkede cirit atıp fitne fücur yaymasına izin veren, terörle doğru araçlarla mücadele etmeyen, gayrı nizami harp yöntemi ile savaşan düşmana nizami ordularla cevap vererek binlerce mehmetçiğimizin şehit düşmesine yok yere göz yuman, terörle mücadele yönteminde düşülen yanılgı sebebiyle 10 – 15 yılda 100 milyar doların üzerinde parayı yanlış yönde harcayıp heba eden, bu meselerin çözümünde harcanabilecek diğer mal varlığımızı da banka patronlarına, vurgunculara hortumculara peşkeş çeken, yer altı dünyasında terör örgütünün yer edinmesine sebebiyet veren, Avrupa birliğine girmek amacıyla yapılan yasal düzenlemelerle doğu ve güney doğu ahalisini neredeyse azınlık ve milletten başka bir topluluk gibi değerlendiren, , aynı başka yerlerde de yaptığı gibi zaman zaman bölge halkına da kötü muamele eden, daha çok eylem yapsınlar diye terörist cenazelerini terör yanlılarına teslim eden, terörün kendisine kaynak bulduğu ülkelere rest çekemeyen, Irak’ın kuzeyi ile ilgili meselelerde kırmızı çizgileri pembeleşen, tükürdüğünü yalayan ve milletimizi rezil eden aynı devlet değil midir ?

Peki, bu ihmaller böyle sürüp gidecek olursa ve hadiseler Türk Milliyetçilerini sokağa dökerse, Türk Milliyetçilerini “nümayiş” çıkarmaktan yargılayacak, işkence ve eziyet edecek olan devlet hangi devlettir ? Aynı devlet !

Görülen o ki; “baba” olarak bildiğimiz devlet, babalık yapamamakta, ana vatanı ve içerisindekileri yok olma sürecine götürmektedir.

Bu aşamada, “devlet” ten ne anladığımız ve devletin ne olduğu doğru tespit edilmelidir. Devlet, hangi organı veya görevlisi ile olursa olsun, ferdin üstünde otorite sahibi olan büyük bir örgüttür, büyük bir güçtür. Gücünü, kendisine boyun eğen ve gücünü kendisine teslim eden milletten alır. Bu gözle bakıldığında, hükümet, meclis, asker, belediye ve diğer tüm kurumlar, hatta ücra bir yerdeki sağlık ocağı, okul ve muhtarlık da devlettir. Yasal devletin oluşturduğu, yasa dışı gizli güçler ve karar vericiler de devlettir. Çünkü varlık sebebi yasal devlettir. Devlet, bir kurum, bir örgüt olmakla beraber insan unsuru ile yönetildiğinden, onun karar ve emir vericileri devleti temsil eder. Dolayısı ile, devletçi olunduğunda bu yöneticileri devlet olgusundan ayrık tutmak mümkün değildir. Devletin görevlisine karşı işlenen suç, devlete karşı işlenmiş kabul edilir, devleti idare edenin kanaati ve kararı, devletin kanaati ve kararıdır. Devlet, örgütü ve insan unsuru ile bir bütündür. Devlet karşıtlığı da böyledir. Devlete değil, yöneticilerine karşıyım gibi bir mantık gerçekçi değildir. İşte bu nokta, devletçilik meselesinin ana noktasıdır ve Türk Milliyetçilerini yanılgıya düşüren temel meseledir.

Neden yöneticileri ayrık tutularak devlete yandaş veya karşıt olunamaz ? Veya neden, devlet ayrık tutularak yöneticilerine yandaş veya karşıt olunamaz?

Yazı devam ediyor…