Continued from:

Devletin ve milletin yetki sınırlarını, kimin kimi ne şekilde yöneteceğini anayasa ve yasalar belirler. Bir an için, Türk Milliyetçilerinin genel eğilimine uygun olarak, devletin taraftarı ama yöneticilerinin karşıtı olalım. Amaç, yasal çerçevede devlette “yönetici” sıfatını kazanarak, yanlış bulduğumuz yönleri değiştirmek olacaktır. Yanlış yönler düzelip, yöneticiler de milletin çıkarlarına uygun hareket ettiğinde, yöneticisi ve örgütü ile tam bir devlet yandaşı olunabilir.

İşte bu noktada bunun mümkün olup olmadığı sorgulanmalıdır. Yani, mevcut oyunun kuralları içerisinde oynayıp, oyunda öne geçtiğimizde, oyunun beğenmediğimiz kural ve koşullarını değiştirebilecek miyiz ? Yani mesela Atatürk, mili mücadeleye girişmek ve Osmanlı “devleti” ne karşı olmak yerine, o oyunun kuralları içerisinde “hükümet” olmak yoluyla vatanı kurtarabilir miydi ? Gerek tarihi olan bu örnekte gerekse bu gün önümüzde bulunan örnekte “fiili imkansızlık” bulunmaktadır. Teoride doğrudur ama, reel olarak bunu gerçekleştirmek mümkün değildir.

Bu; üç sebepten böyledir. Birinci sebep; milletin gerçek iradesinin devletin tepesine çıkarılması olanaklı değildir. Bu ülkede millet, sadece noter görevi yapabilir ve asla gücünü halktan alan ve devletin başına geldiğinde oyunun kurallarını değiştirecek bir lider yetişemez. Çünkü bu hazır tutulan düzen için bir tehdittir ve hazırdaki düzen buna asla müsaade etmez. Milli irade devlet katına ancak siyasi partiler yoluyla çıkabilir. Siyasi partiler ise, siyasi partiler kanunu ve ilgili mevzuat ile idare edilir. Siyasi partiler, anti demokratik yasa ve uygulamalarla daima kontrol altında tutulurlar ve bunun delinme ihtimaline karşı egemen güçler medya vs. kuvvetleri ile hazır ve nazır beklemektedir. Millet, mevcut yasa ve uygulama teamülleri karşısında siyasetçi denen illete bir defa elini vermiş, kolunu kaptırmış ve kurtulamaz duruma sokulmuştur. İster seçmen olsun, ister delege olsun, ister il, ilçe başkanı olsun milli irade asla kendisini amacına uygun olarak temsil ettiremez. Bu bütün siyasi partilerde böyledir ve bu uygulama egemen güçlerin milleti kontrol altında tutma amacına matuf olarak istikrarlı olarak sürdürülmektedir. Millet, siyasi partilerin kendisine dikte ettiği temsilcileri onamaktan başka bir şey yapamaz. Aynı senaryo bütün siyasi partilerde geçerli olduğuna göre milletin bu lider sultasını yıkarak, gerçek liderini ve iradesini devlet katına çıkarması teorik olarak mümkün görülse de fiili olarak mümkün değildir.

Yazı devam ediyor…