Continued from:

İkinci sebep; millet gerçek iradesini devlet katına yansıtsa bile, devlet milletin temsilcisinin emrinde değildir. Yetki, çeşitli erkler arasında paylaştırılmıştır. Meclis ve hükümet, bu erklerden sadece ikisidir. Anayasa’ya göre “yasama”, “yürütme” , “yargı” olarak üçe ayrılması gereken yönetsel paylaşım, yönetsel görev dağılımı, bugün egemenlik paylaşımına dönüştürülmüş ve üç kurumun yanına asker, Cumhur Başkanı, bürokrasi, YÖK, BDDK, ÖİB, TCMB ve benzeri özerk kurumlar eklenerek, milletin gerçek temsilcisi ile milleti ve devleti yönetme olanağı kaldırılmıştır. Bunların yanına bir de dış etkileri mesela AB, IMF, BM vs. baskı unsurlarını eklediğinizde, bu devletin sevk ve idaresinde millet iradesine ne kadar yer kalmıştır ?

Üçüncü sebep; şu anda ve uzun zamandan beri millette, ilk iki sebebi ortadan kaldırabilecek bir milli birlik ve irade bulunmamaktadır.

Tüm bu ortamı hazırlayan ve sürdürülmesine gayret eden kimdir ? Devlet ve içerisine şu veya bu şekilde çöreklenmiş kişiler değil midir ? Bakın bu devlet daha başka neler yapıyor:

Bu devlet, milletimizin süngüsü ile kazandığını, milletin mağlup ettiklerine, alın teri ile kazanıp hayırlı işlerde kullansın diye ödediğini de aç gözlü patronlara peşkeş çekmekten çekinmemektedir. Bu devlet, milletimizi açlığa, işsizliğe mecbur bırakmıştır. Bu devlet, yıllardan beri başta kolluk kuvvetleriyle olmak üzere en yetkisiz kapıcısına varıncaya kadar pek çok görevlisi ile milletime kötü davranmıştır, onu hor görmüş, aşağılamıştır. Bu devlet, yüksek vergiler, gereksiz bürokrasi ve rüşvet getirerek girişimcileri yok etmiş, pazarı üç beş patronun eline bırakacak tedbirleri almıştır. Bu devlet, yüksek prim vs. sebeplerle insanımızın sağlık güvencesi olmaksızın çalışmasına yol açmıştır. Daha pek çoğu da sosyal güvencesiz bile olsa işsiz olarak beklemektedir. Bu devlet, kepaze bir sağlık sistemi ile milletimizin pek çok ferdinin yok yere ölüm ve ızdırabına sebebiyet vermiştir. Bu devlet, milletimizi eğitimsiz bırakmıştır. Bu devlet, milletimizi savunmak için gereken silah ve savunma sistemleri konularında, milletimizi dışa bağımlı bırakmıştır. Bu devlet milletimizin adalet ihtiyacını karşılayamamıştır. Bu devlet ormanlarımızı, toprağımızı, çiftçimizi, doğal güzelliklerimizi, geçmişimizi, geleceğimizi vs. vs. yok etmiştir. Bu paragraf o kadar uzatılabilir ki…. Netice olarak devlet, yönetim işini doğru yapamamış, milletimizin mili mücadele yıllarında kazandığı avantajlı durumunu kaybetmesine sebebiyet vermiştir. Şimdi, devlet ve yöneticisinin birbirinden ayrılamayacağını yukarıda izah ettiğimize göre, biz bu devletin yandaşı, devletçisi olacak mıyız ? Hem Türk Milliyetçisi olup, hem de yöneticisi ve onu var kılan örgütü, yasasıyla devletin, millete ihanetine seyirci kalacak mıyız ? Yoksa, seyirci kalmak bir tarafa, destekçisi mi olacağız ?

Yazı devam ediyor…