Continued from:

MERKEZ ORDUSUNUN KURULMASI VE NURETTİN PAŞANIN KOMUTANLIĞA GEÇMESİ

Efendiler, hatırlarsınız ki, Nurettin Paşa, Yunan ordusunun ilk defa taarruz eder gibi görünmesi karşısında, birtakım boş ve ıaıantıksız düşünceler ileri sürdüğü için, kendisine görev verilmemiş olduğundan, bir mektupla, bizimle çalışamayacağını bildirerek ve izin alarâk Taşköprü’ye gitmişti. O tarihten beş ay sonra, bazıkimseler,Nurettin Paşa adına gerek Fevzi Paşa Hazretleri’ne gerek bana, kendisine bir görev verilirse, bunu ciddiyet ve samimiyetle yapacağını söyleyerek aracılık ettiler. Biz de Anadolu’nun orta kesiminde güvenliği sağIamakla görevli bulunan kuvvetlerimizi büyücek bir komuta altında birleştirmekte yarar gördüğümüzden, 9 Aralık 1920’de, Sıvas’taki .3′ üncü Kolordu’vu kaldırarak, onun görevirıi yeni kurdugumuz Merkez Ordusu’na verdik. Bu ordunun komııtanlığına da Nurettin Paşa’yıgetirdik.

Nurettin Paşa, merkez bölgesinde bir yıla yakın görev yaptı. Fakat milletvekillerinin, kendi yetkisi dışına taşarak bazı yurttaşların haklarına el uzattığı yolundaki şikâyetleri ve içişleri Bakanlığı’na soru önergeleri vermeleri, Bakanlığın da şikâyetleri haklı bulması üzerine Meclis’in isteği ile Kasım 1921 başlarında görevden alındı. Meclis, Nurettin Paşa’nın yargılanmasına karar verdi. Bu durum benimle Bakanlar Kurulu arasında da bir anlaşmazlığın çıkmasına yol açtı. Fen, Nurettin Paşa için uygulanması istenen işleme katılmadım. Fevzi Paşa Hazretleri de benim görüşüme katıldı. ikimizle Bakanlar Kurulu arasında doğan anlaşmazlık Meclis’çe çözüldü. Meclis’te Nurettin Paşa’yı savundum. Kendisi için ağır bir işlem uygulanmasını önledim.

Nurettin Paşa’yı bundan sekiz ay kadar sonra, 1′ inci Ordu Komutanlığı’nda göreceğiz

MALTA’DAN YENİ DÖNEN BAYINDIRLIK BAKANI RAUF BEY’LE KARA VASIF BEY GÜDÜLEN ASKERİ SİYASETİ ÖĞRENMEK İSTİYORLARDI

Rauf Bey, 15 Kasım 1921’de Ankara’ya gelmişti. Rauf Bey’i, 17 Kasım 1921’de, boşalan Bayındırlık Bakanlığı na seçtirdik.

Rauf Bey ‘den sonra Ankara’ya gelen Kara Vasıf Bey’i de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu’nun Yönetim Kurulu üyeliğine seçtirdim. Bu iki zatın birinden hükûmette diğerinden grupta yararlanmayı düşünmüştüm. Çok geçmedi, bir gün RaufBey’in Bakanlar Kurulu’nda bir konunun açıklanrrıasını istediği haberverildi. lıynı günde, Kara Vasıf Bey’in de grup hey’etinde aynı konuyu öğrenmek istediği bildirildi. Bu iki zatın aralarında önceden kararlaştırdıkları anlaşılan konu şuydu : “Güdülen askerî politika nedir?” Busorudan nasıl bir anlam çıkarılabilirdi? Neyi anlamak istiyorlardı? Bizimyürütmekte olduğumuz siyasî ve askerî politika belli olmuştu. istiklâlimiz tam olarak sağlanıncaya kadar, düşmanlarla vuruşmak ve onları yeneceğimize olan kesin bir inançla savaşa devam etmek… işte ortaya atılan soru ile demek isteniliyordu ki, ne olursa olsun muharebeye devametmekle sonuç almak mümkün müdür? Mümkün olmadığı ihtimalini hesaba katarak daha şimdiden daha başka tedbir ve çarelere anlatmakistediklerine göre siyasî çarelerdir başvurarak içinde bulunduğumuztehlikeli duruma son vermek yerinde olmaz mı?

Elbette, ne Bakanlar Kurulu’nda ne de Grup Yönetim Kurulu’ndaböyle bir konunun görüşme ve tartışma konusu edilmesine müsaade etmedim. Bunun üzerine Rauf Bey Bakanlıktan, Kara Vasıf Beyde Grup Yönetim Kurulu’ndan çekildiler. 13 Ocak 1921 tarihınde Meclis’te Rauf Bey’in Istifası okunurken, aynı tarihli bir istifa yazısı daha okunmuştu. Bu istifa yazısı, Milli Savunma Bakanı olan Refet Paşa’nındı.

Efendiler, Refet Paşa’nın istifa sebebini birkaç kelime ile açıklayayım : 4 Ocak 1922 günü,
Meclis’in bu gizli oturumunda şöyle bir konunun tartışması yapılmıştı. Başkomutanlık ve Genelkurmay BaşkanlığıAnkara’da oturuyormuş. Cepheden uzak bulunuyormuş. Bundan şu sonuççıkarılmış ki, benim hem Başkomutan hem de Meclis Başkanı olmam sakıncalı imiş. Ordu işleri iyi gitmiyormuş. Meclis bir savaş komisyonu kurarak, ardunun durumunu incelemeliymiş. Genelkurmay Başkanı, aynızamanda Bakanlar Kurulu Başkanı olduğundan, Genelkurmay işleri deiyi gitmiyormuş. Fevzi Paşa Hazretleri yalnız Bakanlar Kurulu Başkanlığı’nda kalsın, Genelkurmay Başkanlığı iIe Millî Savunma Bakanlığıbirleştirilsinmiş.

Millî Savunma Bakanı olan Refet Paşa, bu tezi kürsüden bizzat savunuyordu. Bu görüşlere şu yolda cevap verdim :

Nutuk devam ediyor…