Continued from:

HAL TERCÜMESİ BROŞÜRÜNE GÖRE NURETTİN PAŞA’NIN İSTANBUL’DA VE ANADOLU’DA GÖRDÜĞÜ ÖNEMLİ İŞLER NELERDİ?

Broşürün 16′ ncı sayfasında Nuretti Paşa’nın “Anadolu’da Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının teşebbüsleriyle başlayan Millî Mücadele liderleri ile de ilişki kurarak…” istanbul’da bir takım önemli işler yaptığından, sonunda ingilizler tarafından takibe başlanmış olduğundanu ve Mustafa Kemal Paşa ‘dan aldığı davet yazılarında, artık istanbul’dan çok Anadolu’da hizmet edilebileceğinin bildirilmesi üzerine Anadolu’ya geçmiş olduğundan söz ediliyor.

Efendiler, Nurettin Paşa’nın istanbul’da ingilizlerle ve Damat Feri Paşa Kabinesi’yle anlaştığını,Ankara’da kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden ve onun hükûmetinden habersiz olarak, bizi, istanbul ile uyuşturmaya çalıştığını ve bu münasebetle arada geçen telgraf haberleşmeleri üzerine Ankara’ya geldikten sonraki davranışlarını yeri geldiğinde anlatmıştım. Bunları tekrar etmeyeceğim.

18’inci sayfada : Yukarıda sayılan vatan hizmetlerini başarı ile yerine getirmiş olan Nurettin Paşa ile Büyük MiIlet Meclisi arasında bazı resmî işlerden dolayı anlaşmazlık çıkması üzerine, kendisi hemen Ankara’ya gelmiş ve bu anlaşmazlık olumlu bir çözüme bağlanarak giderilmiştir ifadesine rastlanmaktadır.

Nurettin Paşa’nın, Hükûmetçe nasıl Merkez Ordusu Komutanlığından alınarak Divan-ı Harb’e verilmek üzere Ankara’ya getirildiğini ve Meclisin, kendisine karşı gösterdiği şiddetIi tepki, idamını isteyecek kadar ileri gitmişken, Başkomutan sıfatıyla, şahsen Meclis kürsüsünden, N u r e t t i n P a ş a’yı savunarak nasıl kurtarmış olduğumu da açıklamıştım. Burada yeri gelmişken yalnız bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim. Söz konusu broşürde yer alan ifadeye göre, bir Türkiye Büyük Millet Meclisi vardır, bir de N u r e t t i n P a ş a… Bunlar karşı karşıya gelmişler ve aradaki anlaşmazlık giderilmiş… Bilindiği gibi, Meclis ile karşı karşıya gelebilen yalnız Hükûmet’tir. Meclis’in karşısında Hükümet vardır. Bir ordu komutanı; bir vali ve herhangi bir makam sahibi Meclis’in muhattabı olamaz. Broşürün 18’inci sayfasının son satırları, Nurettin Paşa’ nın Tanrının lûtfuyla, vatanı tehlikeden kurtaran büyük zaferin başarıcısı ve yaratıcısı olduğunu, millî tarihe bu defa pek önemli ve benzeri görülmemiş bir şeref ve iftihar sayfası eklemeyi sağlamış bulunduğu…..” nu açıklamaya ayrılmıştır.

NURETTİN PAŞA, ZAFERDEN PAY ALMAYA EN AZ HAKKI OLANLARDAN BİRİDİR

Efendiler, bu kadar cür’etli bir iddia karşısında şaşırmamak ve böyle bir iddiayı garip karşılamamak mümkün değildir. Gerçekten de Nurettin Paşa genel taarruzda 1′ inci Ordu Komııtanlığı’nda bulundu. Diğer bütün komutanlarla birlikte kendisine emrettiğimiz görevleri yapmaya çalıştı. Bu durum, bütün Türk ordusuna ve ordumuzun büyük küçük bütün komutanlarına, subaylarına ve her erine ait olmak tabiî bulunan bir başarıyı ve şerefi, Nurettin Paşa’nın kendi şahsına malettirmesini gerektirmez. Bu iddia kadar anlamsız, asılsız ve ayıp bir
şey olamaz. Nurettin Paşa’yı kazanılan zaferin yaratıcısı gibi göstermek olsa olsa kendisiyle alay etmek maksadına dayanabilir. Yoksa, Nurettin Paşa, Büyük Zafer’in şerefinden pay almaya en az hakkı olanlardan biridir.

Efendiler, Büyük Taarruz’da, Nurettin Paşa’yı, yalnız taarruzun ikinci günü Kocatepe’de yalnız bırakmıştım. Çünkü, düşmanın yenildiğini ve geri çekileceğini anlamıştık. Yenilgisini bozguna çevirmek ve geri çekilme hattını keserek düşman ordusunu esir etmek için, artık Kocatepe’de değil, durumu daha genel olarak gözden geçirecek ve ona göre etraflı tedbirler alacak yerde bulunmamız gerekiyordu. O gün bile, Cephe Komutanı ismet Paşa’nın uygun görüp benim imzam ile yazdığı cesaret verici kısa bir yazıyı telefonla okuyarak Nurettin Paşa ‘nın maneviyatını kuvvetlendirmek için tedbir almak gereği duyulmuştu

Nutuk devam ediyor…