Continued from:

Yirmi dört boy beyinin de bu ziyafetlere katılmaları zorunludur. Ziyafetlere sadece boy
beyleri değil, ile mensup herkes katılarak gönlünce eğlenir yer içerdi. Dede Korkut oğuz
ilinde Salur Kazanın yılda bir kez yağma ziyafeti verdiğini, Bozokların ve Üçokların bu
şölene katıldıklarını anlatmaktadır. Türk ilinde çok fakir ve çok zengin insan bırakılmadığı
için sosyal tabakalaşmaya meydan verilmemiştir.

Savaşlarda ölenlerin çocukları hakanların himayesine geçer mânevî evlat sıfatını kazanırlardı.
İslâmiyet toplu yaşamaya çok önem verdiğinden çalışmayı, kazanmayı emretmiş ve iktisadi
açıdan aşırı farklılaşmanın önüne geçmek için değişik kurallar koymuştur. İslâmiyet’in
getirdiği ilkeler Türk devletinin sosyallik özelliğini daha da kristalize etmiştir. Yusuf Has
Hacib’e göre hükümdar yaptıklarıyla lütufta bulunmuş sayılmaz, sadece görevini yerine
getirmiş olurdu. Çünkü teb’anın hükümdar üzerinde hakları vardır. Bu hakların başında da
ekonomik refah gelir. İslâmiyet ve Türk devlet geleneği halkın refahına çok büyük önem
verdiğinden devlet adamları da uygulamada ellerinden geleni yapmışlardır. Devrin
imkânlarına göre ülke, yollar, köprülerle donatılmıştır. Müslüman, Hıristiyan, zengin, fakir
gözetilmeksizin herkesin faydasına açık hanlar, kervansaraylar, vakıflar ve benzeri kuruluşlar
yurdun dört bir tarafına yayılmıştır. Yolcuların ve ticaret kafilelerinin her türlü ihtiyaçları
bedava görülür, insan ve hayvanlar için hekimler hazır bulunur, temizlik ve ibâdet gibi her
türlü ihtiyaçları görülürdü. Fakirler vakıf hesabından giydirilirdi.

Toprağın büyük çoğunluğunun devlet mülkiyetinde veya memur askerlerin denetiminde
bulunması köylünün sömürülmesini ve köleleşmeyi engellediği gibi sel baskını, kuraklık ve
benzeri tabii afetlerle karşılaşıldığı zaman köylüler devleti yanında bulabiliyorlardı. Bir kişi
öldüğünde çocukları toprağı işleyecek çağda değil ise devlet toprağın işlenmesini ve
çocukların bakımını üzerine alır, büyüdüklerinde de topraklarını kendilerine geri verirdi.
Eski Türklerden Osmanlılara kadar ve hatta sonrasında Türk halkına ait olan yardımlaşma ve
dayanışma özelliğinin sonucu olan vakıf ve benzeri kurumlar sosyal devlet ilkesinin
gerçekleştirilmesinde önemli rol oynamıştır.

Eski Türk Cemiyetinde de bu özelliğin fiziki sonuçlarından biri de hayratlar ve vakıflar
olmuştur.42 Vakıf yardımlaşma ve şefkat hissinin ebedileşmesi arzusundan doğmuş ve
devletin yapması gereken hizmetlerin çoğu vakıflar tarafından yerine getirilmiştir.

Dip Notlar:

42 Mehmet Kaplan, “Türk Kültürünün Dayandığı Temeller”, Türk Kültür ve Medeniyeti (Makaleler), C. 1,
Atatürk Üniv. Türk Kültür ve Med. Arş. Ens., Ankara 1976, s. 72.

Kitap devam ediyor…