Continued from:

Millet Arapça bir kelime olup, tarihi kaynaklarımızda geçen “budun” ile batı dillerinde
görülen “nation” kelimelerinin karşılığıdır.27 Millet; dil,tarih ve ülkü bağları ile birbirine bağlı
vatandaşlardan meydana gelen siyasal ve sosyal bir topluluktur.28 Türklerde millet kavramı
tarihleri ile başlamıştır. Milletin ve hakanın geleceğinin tanrı tarafından belirlendiğine
inanılırdı. Eski Türkler tanrıdan bahsederken “il berigme tengri” (il everen tanrı) tabirini
kullanırlardı. İnanışlarına göre tanrı, bazen milleti cezalandırır ve ilini elinden alırdı. Gök-
Türkler milleti devletin esas sahibi ve koruyucusu olarak görmüşlerdir. Çünkü halk, devletin
kurulması ve devamı için çalışmıştır.

Millet; lisanca, dince, ahlakça müşterek olan yani, aynı terbiyeyi almış fertlerden oluşan bir
zümredir.63 Başlangıçtan beri Türkler millet olmanın bilinci ile hareket etmişlerdir. Zor
durumlarda da bu bilincin gereğini yerine getirmeye çalışmışlardır. Örneğin, Çinliler
tarafından işgal edilen Doğu Göktürk Hakanlığı’nın halkı (Çin’in geleceğinin garantilenmesi
amacı ile) Çince konuşmaya, Çinliler gibi giyinmeye ve Çin âdetlerini uygulamaya
zorlanmışlardır. Ama İşbara Kağan bunu kabul etmemiştir. Çin’e vergi vereceğini, atlar
göndereceğini, Çin’e bağlı kalacağını ama halkının Çinliler gibi yaşamasının mümkün
olmadığını ifade etmiştir.

Millet devletin ayrılmaz bir parçası, varlık sebeplerinden biridir. Eski Türklerde halk
kelimesinin karşılığı “kün” idi. İl ve kün kelimelerini bir arada kullanmak bir alışkanlık
olmuştur. Bu, devletin ve milletin birbirinden ayrılmayacağının bir göstergesidir. Bilge
Tonyuyuk’un, İlteriş Kağan’ın zaferinin devletin ve milletin var olmasını sağladığını ifade
etmesi bu birlikteliğin göstergesidir. Devletin başındakiler gibi halk da, devletin millet ile var
olacağını idrak etmiştir. Bu nedenle nüfusun çokluğu devletin devamının teminatı sayılmıştır.
Eski Türklerde, insan da (devlet gibi) özel hukuk ile donatılmış ve iktisâden hür bir hayat
düzenini hedef edinmiştir. Mülkiyet kişiler için taşınır mallarda olduğu gibi ortak kullanılan
arazilerde de mümkündür. Özel mülkiyet, kişi hakları ve hürriyetin teminatı sayılmıştır.
Bulgarlar’da halk kendi arazisinden kaldırdığı ürünün tamamını kullanabiliyor, Hakan’a pay
vermeyebiliyordu. Hazar Hakanı ve Oğuz Hakanı da teb’anın malına el sürmemişlerdir.

Dip Notlar:

27 Mustafa Keskin, Atatürk’ün Millet Ve Milliyetçilik Anlayışı, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu,
Ankara 1999, s. 1.
28 Cihan Yamakoğlu, Devlet Olmak İçin, Akçağ Yay., Ankara 1993, s. 215

Kitap devam ediyor…